KİTAP ADI: KAFES DEMOKRASİSİ VE AFORİZMALAR... (Kitap: 84. author poet yazar şair filozof Nafiz coşkun)
Felsefik yazılar,
jurnaller, fikir yazıları, makaleler, şiirler, aşk,
Aforizmalar, hikmet,
sanat ve sonnet…
♛ ♣ ♡
Kafes demokrasisi ve
aforizmalar. Kitap: 84.
☆☆☆
Bâzen onlarca kumandandan ve
politikacıdan daha çok faydalı iş yapar bilge cesur bir şair…
Seçimleriydi insanın
iyi ya da kötü biri olmasına sebep olan,
Kör aptal tâlih yoktu
aslında kalbinde kaderin de insanın…
Düşüncelerimin,
aforizmalarımın erdemleşerek olgunlaşmasın da ve hayatın içerisinde ki
zorluklara cenderelere karşı cesur duruşumu gardımı alışımda benden
yardımlarını geri çekmeyen meleklere teşekkür ediyorum. Ve o çok değerli tüm
bilge hikmetli sanat felsefe insanlarına teşekkür etmeği kendime aziz bir vasıf
olarak görmekteyim çünkü onlara gönülden teşekkür etmek bile benim gibi bir
mücrimi azizleştirebilir. Ben sadece iyi insan olmaya çalışan o aziz sanatkârım
olan Rab Allah’ın yarattığı Aşk budalası bir varlığım, sağlıcakla, hoşça kalın.
Nafiz coşkun.
☆☆☆
Yazar şair düşünür ve
sanat insanı: Nafiz coşkun ile iletişim adresleri: e-posta: n.coskun006@gmail.com
Ve ayrıca daha çok
facebook Messenger,
Twitter ınstagram
linkedln pinterest adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Bu ve tüm
kitaplarımın telif hakları, basım, yayın, satış hakları Nafiz Coşkun’a aittir.
İzni alınmadan kitabın tümü, ya da bölümleri, mekanik, elektronik, manyetik ya
da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, bastırılamaz, medyada okunamaz, şarkı türkü
yapılamaz.
…
Baskı
Ofset baskı merkezi
/
Matbaa sertifikası
ISBN:
☆☆☆
Kitap içerisindeki
Felsefik yazıların, şiirlerin, makalelerin ve Sonnetlerin sayfa numaraları:
…
Sayfa: 7.
ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI
Sayfa: 9: Kafes
demokrasisi…
Sayfa: 13: Nereden nereye geldi insan… (sonnet)
Sayfa: 14: Haberin doğruluğunu araştırmak gerek… (sonnet)
Sayfa: 15: Karakter vasıflarla şekil bulur… (sonnet)
Sayfa: 16: ‘Durun’ diye bir söz var, durun artık… (sonnet)
Sayfa: 17: Etkiler tepkileri doğuracaktı, biliyordun. (sonnet)
Sayfa: 18: Kitleler içinde birey yalnızlaşıyor…
Sayfa: 19: Dünyaya verdiklerinize bir bakın…
Sayfa: 21: ‘Bireyin’ değeri… (sonnet)
Sayfa: 22: Bu budalalar içindir, erdemliler üzerine alınmasın…
Sayfa: 23: Kendi boğazını sıkıp öldüren aptallara gelsin…
Sayfa: 24: Kendinizin günahına keçisi mi arayacaksınız yine.
Sayfa: 25: Karakter kalitesi ve dünyamız… (sonnet)
Sayfa: 26: Üstün, fakat çok kötü… (sonnet)
Sayfa: 27: Mücadele sanatı öğrenmek zorundasın… (sonnet)
Sayfa: 28: Dünyamız ve insanların gerçekleri…
Sayfa: 29: İnsanı büyüten şekillendiren sosyal gerçekler. (sonnet)
Sayfa: 30: Ölmek mi yaşamak mı? (sonnet)
Sayfa: 31: Dibi bulanık suya kontrolsüz girmeyin… (sonnet)
Sayfa: 32: Düşünmek yeteneğinden yoksul…
Sayfa: 33: Kurtlar aslanlar kitle imha silahı yapmazlar…
Sayfa: 35: Görünen duyulan değil, sesiz öfkeden korkun. (sonnet
Sayfa: 36: Geleni erdemle karşılamak veya ötelemek… (sonnet)
Sayfa: 37: Aptallıkların öncülerinden biri… (sonnet)
Sayfa: 38: Tanrılar ve kuklaları… (sonnet)
Sayfa: 39: Hamleni yap ve mutlu ol…
Sayfa: 40: İki kavşaklı hayat yolu… (sonnet)
Sayfa: 41: Hikmet dersi almak… (sonnet)
Sayfa: 42: Üzerine o elbise yakışır… (sonnet)
Sayfa: 43: Tarafını seçtin sen çoktan… (sonnet)
Sayfa: 44: Onlarla çok daha mutlu olursunuz… (sonnet)
Sayfa: 45: Eylem planlarımız ve yön tercihimiz…
Sayfa: 47: Hedefine kararlı bir şekilde yönel… (sonnet)
Sayfa: 48: Egonun verdiği sarhoşluk ve kibir… (sonnet)
Sayfa: 49: Aramakmış oysa sevmek… (sonnet)
Sayfa: 50: Duygularının efendisi sen ol…
Sayfa: 52: İnsan olmaya kara verememiş varlıklar… (sonnet)
Sayfa: 53: Teselli istedi, bende dürüstçe konuştum. (sonnet)
Sayfa: 54: Eve, mutsuzluk götürülmeye değmez… (sonnet)
Sayfa: 55: Sevdiklerinle mutlu yaşamak varken… (sonnet)
Sayfa: 56: Kendime benden bir öğüt gelsin… (sonnet)
Sayfa: 57: Öfke, nefret ve ben… (sonnet)
Sayfa: 58: Hangi aklın emrinde olmalı fikirler… (sonnet)
Sayfa: 59: At gitsin kederlerini, al şimdi huzuru… (sonnet)
Sayfa: 60: Eve sen getirirsin… (sonnet)
Sayfa: 61: Yapıcı olmak için… (sonnet)
Sayfa: 62: Mesih İsa demişti ki… (sonnet)
Sayfa: 63: Yenilgiler tecrübelerle başarıya dönüşür… (sonnet)
Sayfa: 64: Sağlıklı düşünüp fikir etmek sağlık getirir… (sonnet)
Sayfa: 65: Dik durmak dersen ben de sana derim ki. (sonnet)
Sayfa: 66: Üzerinden geçerler ezerek… (sonnet)
Sayfa: 67: Kendi hayat atını kendin yönet artık…
Sayfa: 68: Benim için varsa eğer ben varım, yoksa yokum…
Sayfa: 69: ‘Hayır, kabul etmiyorum’ demeyi öğrenmek…
Sayfa: 70: Bu hayatın doğum sancısı neyin nesidir… (sonnet)
Sayfa: 71: Önyargı(araştırmadan, zanna göre)… (sonnet)
Sayfa: 72: ‘Anlamak’ denen şu aziz mesele… (sonnet)
Sayfa: 73: Doğru sorular insanı aydınlatır… (sonnet)
Sayfa: 74: Kararları alırlarken size danışıyorlar mı?
Sayfa: 75: Neden sevgiline hükmetmeye çabalıyorsun… (sonnet)
Sayfa: 76: Düşünce tefekkür pratiği yapalım… (sonnet)
Sayfa: 77: Tartışmalarınıza ‘anlamak’ eylemini de yapın. (sonnet
Sayfa: 78: Mutlaka birbirinizin fikirlerine danışın… (sonnet)
Sayfa: 79: Zirveye mi istiyorsun, motivasyon şart… (sonnet)
Sayfa: 80: Değişim istiyorsan kendinden başla…
Sayfa: 81: İlişkiler, bireyler, toplumlar…
Sayfa: 85: Önyargılarımız, zanlarımız ve ilişkiler… (sonnet)
Sayfa: 86: Toplum yaşantısı demokrasinin aynasıdır…
Sayfa: 88: Çivisinden çıkmış dünyanın delileri ve şair. (sonnet)
Sayfa: 89: Tedbirini almak mı almamak mı?
(sonnet)
Sayfa: 90: Haksızlık isyan doğurur … (sonnet)
Sayfa: 91: Onunla insan insanlık bulur… (sonnet)
Sayfa: 92: İnce anlayışlı olmak… (sonnet)
Sayfa: 93: Abartıyorsan yanılıyorsun demektir… (sonnet)
Sayfa: 94: Bir sorun var, birbirimizi anlayamıyoruz. (sonnet)
Sayfa: 95: Anlamak yetmiyor, erdemli olmak gerek. (sonnet)
Sayfa: 96: Zirveye, sonuca ulaşmak için, motivasyon. (sonnet)
Sayfa: 97: Başarmak için birçok hamle yaparız, fakat…
Sayfa: 99: Başarıya giden yolda ‘hazırlık’ ve ‘özen’… (sonnet)
Sayfa: 100: Kazanmak ve değerlendirmek bilgisi… (sonnet)
Sayfa: 101: Fikirler, eylemler, bilgeler…
Sayfa: 104: Anlamaya çalışın ve âdil olun…
Sayfa: 107: Dünya mücadele meydanı, bilgelen, hamle yap…
Sayfa: 108: yazarın
bugüne kadar yazdığı kitaplarının isimleri.
☆☆☆
Nafiz derki:
…
Sevgili Mikel’e,
Cibril’e ve Şafağa ve sana
Ve senin için
sevgilim.
Sevgili İsrafil’e,
Ölüm meleği Azrail’e
ve Ruhûl Kudüs’e Teşekkür ediyorum.
Sonnet ve şiirlerimi,
tane-tane,
Yavaş-yavaş ve
yumuşak bir ses ile oku.
Fikir yazılarımı,
makalelerimi, aforizmalarımı,
Şiirlerimi,
sonnetolarımı, kelimelerimi, hikâyeciklerimi,
Jurnallerimi okurken
düşünerek oku!
Anlamak istiyorsan bu
dediklerimi yerine getirmelisin!
Ve unutma ki hikmetli
düşünerek okumak;
Erdemlilerin,
kibarların,
Asaletli,
Asil insanların aziz
bir vasfıdır, karakteridir, sanatıdır unutma!
Sonnet. Nafiz coşkun
☆☆☆
ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI.
Bu yazıyı tüm
kitaplarımın baş sayfalarına yerleştiriyorum!
Beni ve sanat şiir
tarzımı anlayabilmek için bu yazımı lütfen dikkatlice kendiniz ya da karşılıklı
bir insanla okuyunuz ki benim yazmış olduğum eserlerimi daha iyi anlayabilmeniz
mümkün olsun. Kendisine yazar şair düşünür ve sanat insanı unvanlarıyla
seslenen o akılcı romantik adamın yani benim ne tarzda yazdığımı, nasıl bir
nazm ölçü kullandığımı şu ifadelerle beyan etmek istiyorum. Şu aziz iki cümleyi
çok irdeledim, olmak ya da olmamak ile anlamak ya da anlamamak cümlelerini. Ve
anladım ki bu iki aziz cümle beyni dolmaya başlamış bir insanın tüm hayatını
şekillendiren kafa kâğıdıdır, ruh haritasıdır. Düşün ve anlamaya çaba göster,
olmak için ise bilgi ile meseleleri anlamak gerektiğine inandım daima. Şiiri,
felsefeyi, fikirlerimi, telkini sonnet kalıbında, sonnet nazmın da
birleştirdim, ha bu arada hatırlatmak isterim ki zâten kaliteli bir şiirin
fikirsiz felsefesiz olması mümkün değil. Bazen de kimi yazılarımda sokak
lisanını kullanmayı ihmal etmedim çünkü sokağın ayrı bir lehçesi vardır bunu
inkâr edemem, iyi ya da çirkin sokağın o çok farklı argosunu bile kullandığım
oldu. Her bir aklın, her bir anlayışın anlayışına göre anlatmaya çalıştım ve o
sokak şairi üslubu yanında birde salon şairi ile aforizmacıların lisanını
kullanmayı da ihmal etmedim. Bazen insanların o geçmişten bugüne hiç değişmemiş
aynı olan ezberlerini bozmuş oldum bu farklı yazılarımla, bu farklı sanat
tarzımla. Çoğunlukla bazen de insanların düşünce güçlerini artırmaya çalıştığım
oldu. Hem sokak lisanını, sokak felsefesini ve hem de yüksek akademi lisanının
felsefesini kullanmayı kendime has bir tarzda uygun gördüm. Aynı kitap
içerisinde hem Sonnet’i, şiiri, makaleyi, jurnal yazılarını ve bazen de minik
hikâyecik roman kokulu yazılarımı ve ayrıca laubali bir lisan tarzını da ihmal
etmeden kullandığımı yazılarımda göreceksiniz çünkü kötülüğe karşı laubali
olmamak mümkün değildir erdemli bir insan için. Ve hatta çok basit anlatılar
ile süslenmiş şarkı sözü olabilecek dizeleri, şiirleri, Aşk’ı, Hikmet’i,
kavgalarımı, hatalarımı, pişmanlıklarımı, halkımı, birbirinden çok farklı insan
kalıplarını, farklı kültürdeki insanların isyanlarını, sohbet şiir
kültürlerini, yalnızlıklarını, zaferlerini, yenilgilerini, umutlarını ve birçok
şiirde olduğu gibi karamsarlığı değil, tam tersine insanları karamsarlıktan
çıkartabilmenin uğraşısını göreceksiniz yazılarımda. Biliyorsunuz ki felsefi
bir mesele üzerinde hikmetlice düşünmeye çalışmak insanın düşünce gücünü
artırıyor. Ve işte bende Felsefik yazılar ile yoğurduğum mayaladığım şiir
sonnet sanat düşünce fikir hamurumu kendime has yepyeni bir modern sanat
tarzında sizlere ikram ediyorum, isteyen alabilir, alırsanız eğer zararlı asla
çıkmayacaksınız emin olabilirsiz, çünkü ben de sizler gibi iyi bir insan olmaya
çaba gösteren bir varlığım.
Yeniden kısaca tekrar
etmem gerekirse eğer, Tüm eserlerimin kitaplarımın tarzı şöyle ki yazılarımın
büyük bir bölümünü, fikirlerimin bir kısmını sonnet kalıbı nazmında, şiirsel
kendime has Felsefik hikmetli dokunuşlarla yazdım. İşte bu bana has nazm ile
tarz birleşince dünyada bir ilk oldum desem yeridir. Ayrıca bu nazm tarz
birleşmesiyle yazılan bazı eserlerimin okunuşu konuları gibi zor, ağır
gelebilir bazılarınıza. Lütfen yazılarımı daha dikkatli, yavaş ve seçici,
tane-tane, düşünerek okuyunuz, anlamadığınız kelimelerin manaları için lütfen
sözlüğe bakınız, bir kelime insan vücudundaki iskeletin parçası gibidir
anlamını bilmeden okuyup geçerseniz hiçbir fayda göremezsiniz, zarara girmez
erdemliler, kısacası ben Şiirle felsefeyi birleştirdim!
Kafes demokrasisi…
Demokrasi, demos-krotos ve cumhuriyet;
Aslında bu üçünün de anlamı bir bakıma aynıdır,
Yani halkın iradesiyle kurulu bir yönetim
Ve cumhuriyetçi(halkın iradesiyle âdil paylaşım ve
yönetimi)
Halkın paylaşım ve yönetim biçimi(halkın yönetimi)
Halkın idaresi, halkın muradı, halkın istekleriyle
kurulu
Hür ve cumhuriyetçi yönetim gibi
Anlamlara gelmektedir,
Fakat her nedense bu ülke de veya dünyanın birçok
ülkesinde Halkın iradesiyle seçilen değil de
O görünmeyen derin devletin
İradesi rol oynamakta,
Elbet de bunun da güzel iyi tarafları olabilir
Fakat hangi halkın diye kendimize sormamız gerekli,
Fakat hangi derin devletin diye kendimize sormamız
gerekir,
Her ne konuda olursa olsun
Doğru cevaba ulaşmak için yapmanız gereken,
Bilge insanlarla birlikte doğru soruları kendinize
Ve birbirinize sormaktır,
Çünkü
Doğru soru ilmin ve bilimin yarısı,
Diğer yarısı ise o doğru soruyla varılan doğru
cevaptır,
Hangi hükümetin, hangi mezhebin demokrasisi diye
Kendinize sormak gerekir,
Hangi karaktere sahip olan gurubun demokrasisi,
Veya bu demokrasi câhil bir topluma mı ait
Yoksa erdemli bilge bir toplumun mu demokrasisi,
Herkes kendi demokrasisini ortaya koyuyor,
Her gurubun demokrasisi,
Her bir gurubun partinin arzu isteği çok farklı,
Oysaki adalet tektir ve âdil bir paylaşımdır,
basittir,
Fakat her nedense
Her gurup biz haklı ve biz doğruyuz diyor,
Hatta hırsılar dolandırıcılar bile biz de demokrasi
istiyoruz
Diyerek mahkemeleri ve kolluk kuvvetlerini
reddedebiliyorlar,
Kaldı ki ülkede hırsız dolandırıcı üçkâğıtçı sayısı
Yüzde ellinin üzerinde,
Yani ülkenin yarısından çoğu câhil ve üçkâğıtçı
olduğuna göre
Bunlarda hırsızlık demokrasisi adı altında
Bir yönetim oluşturmak isteyebilirler, (gerçek bir
espriydi)
Yani her gurubun bir demokrasisi varken,
Her guruptan ayrı bir ses çıkarken,
Bir de tüm bunların, bunun üzerine
O hükümet ve ya başkanlık seçimlerine
Derin devlet müdahalede bulununca,
Halkın iradesi yani halkın demokrasisi ortadan
kalkmıyor mu?
Elbette ki ortadan kalkıyor,
Peki, öğleyse geçmiş seçimlerde olduğu gibi
İpteki cambazı seyretmeyi bırakıp doğru taraflara
bakınca
İşte bu seçimlerde ispat etmiştir ki
Halkın reddettiği bir başkan ve hükümet,
Her nedense muhalif partilerin ‘bile isteye’
O her gün yaptığı ‘gaflarla’ ve derin devletin
Yüksek seçim kurulu parmaklarıyla beraber,
Yine seçimi kazanan taraf haksızlıkları
Ve yalanlarıyla ün yapmış
Ve her kılığa giren bir bukalemunlar ordusu oldu…
Kısacası bu ülkede ve birçok ülkede
Halk iradesi ve halk demokrasisi yoktur,
Derin devletin ‘kukla demokrasisi’
Derin devletin ‘kafes demokrasisi’
Derin devletin krallığı
Ve o krallığın kendine ait olan
Yaslarını devam ettirdiği bir ‘derin devlet
demokrasisi’
Ortada daima yol almakta,
Ne zaman ki bu câhil halk erdemli
Ve bilge bir toplum haline gelebilirse
Belki işte o zaman işler değişebilir…
Fakat bilmelisiniz ki
Derin devlet; yani o hükümeti, muhalefeti
Ve hükümet ile muhalif partilerin
Liderlerini seçen biri olmaya devam edecektir,
Hatta o birçok gurubu,
Birçok tarikatı cemaati örgütü açan
Veya açtığı gibi kapatan,
O her bir partisini, örgütünü,
O her bir teşkilatını ve liderlerini parmaklarına
geçirdiği iplerle
‘Bir kukla’ gibi oynatan bir ‘derin devlet’
demokrasisi
Bu ülkede var olmaya devam edecektir ta ki
O erdemli bilge toplumun yetişeceği güne kadar,
Öğle erdemli bilge bir toplum yetişir mi?
Diye doğru soruyu kendimize sorunca,
Cevap olarak derim ki
Birçok derin devlet ve birçok hükümet oylarının çoğunu
Câhil ve aptal toplumlardan sağlayıp, onların da daima
Kendilerine biat edip öğle kalmaları için çaba sarf
ederken,
Yine de ben derim ki; erdemlice mücadele vermek
şartıyla
Her zaman birden fazla umut vardır.
Size tavsiyem; ‘Kar
küreyicisi’ adında bir film var,
Hem dizi hem de sinema
filmi olarak gösterimdeydi,
Dünya soğu ve karlarla kaplı,
iklimler değişmiş,
Hayat ise dünyayı bir
uçtan diğer uca
Hiç durmadan dolanan
Çok özel bir yapım
trenin içinde geçmekte hayat,
O tren dünyayı ve dünya
hükümet sistemlerini,
Dünya site devlet
sistemini tam olarak gözler
Ve akıllar önüne
sermekte,
Mutlaka seyredin
anlattıklarımı
Çok daha net olarak
anlayacaksınız…
Gerçeklere gözlerinizi
kapatmayın
Çünkü gözlerini kapatan
ancak
Kendisine dünyayı
karanlık yapacağı gibi,
Sevdiklerine de engel
olup ve kötülük yapmış olur,
Demokrasiyi ve derin
devlet sistemini,
Kafes demokrasisini ve
kukla demokrasisini anlamak için,
O filmi mutlaka
izlemelisiniz,
O filmi izlerseniz
gerçekleri daha yakından görüp kavrarsınız…
Nereden nereye geldi insan…
İnsanlık,
Dağları bile
Yerinden oynatacak
Bir güce sahip olası
Büyük bir hâle gelmiş,
Fakat
Böyle büyük bir kudrete
Sahip olsalar bile,
İnsanlıklarını,
Adaleti,
İnsancıl bir hürriyeti,
Erdemi yaşamadıkları sürece
O üstün güçlerin
Hiç ama hiçbir bir ehemmiyeti yok aslında.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Haberin doğruluğunu araştırmak gerek…
İnsanlığın en büyük sorunlarından biri de
Her şeye körü-körüne inanmasıdır,
Oysaki araştırmak, irdelemek,
Gerçeğin ardına
Kararlılık, erdem ve bilgiyle düşecek
Bir akla sahip olmak
Çok daha mantıklı olmalı, çünkü
Artık birçok insan düzenini
Kötülüğün, yalanın üzerine
Ve dolandırmak üzerine kurmaktadır…
Kim ne haber getirirse getirsin
Doğru olup olmadığını araştırmadan karar vermeyin,
Yoksa birçok insan bu mesele sebebiyle mağdur olur,
Yok, yere birilerine mağduriyet yaşatmak istemezsiniz
herhalde.
Sonnet… Nafiz coşkun
Karakter vasıflarla şekil bulur…
Bir topluluğun,
Bir gurubun değeri;
Onu oluşturan insanların
Karakter yapılarının,
Bilgilerinin,
Felsefelerinin
Aziz olup olmadığı ile ölçülür,
Erdemli olup olmadığı ile
Hikmetli olup olmadığı ile
Adaletli
Ve hür olup olmadığı ile ölçülür,
Senin
Ve senin topluluğunun vasıflarına bir bak,
Eğer vasıfları nasılsa, karakterleri de o vasıflara
göre şekillenir.
Sonnet… Nafiz coşkun
‘Durun’ diye bir söz var, durun artık…
İnsan dünyayı sevgiyle koruyan
Ve erdemle, adaletle örgütleyen
Bir varlık olmalıyken,
Ne yazık ki insan şimdilerde dünyayı zehirleyen,
Adaletsizce örgütleyip cinayetlerine devam ettiren,
Savaşan kavga eden insan kitleleri oluşturan
Zorba zâlim bir canavara dönüşmüş olan şu insanlara
Dünya şöyle seslenmekte;
‘Durun’ bu yaptığınız cinayetlere bir son verin artık
Çünkü hem benim hem de gelecek nesillerin
Şu tüm hayatını zehirliyorsunuz dediğinde,
Dünyanın hem kendisi hem de dünyayı savunanlar
Ancak linç edilmek ve deli damgası yemek gibi
Kötü bir duruma gelmiştir.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Etkiler tepkileri doğuracaktı, biliyordun…
İnsana, âdil bir dünya düzeni sağlamazsanız eğer
O kendisi bir değil milyarlarca tepki gösterecektir,
Anarşi dünyanın sonu olacaktır,
Sessiz bir öfke tüm insanlığı yok edecektir,
Etkiler mutlaka tepki doğurmaya gebedir,
O çocuk doğmaya mahkûmdur, engelleyemezsiniz.
Bazı etkiler adaletsizlik karşısında cinayet olmaya
mahkûmdur. Unutmayın ki insanoğlu ektiğini biçer,
Şimdi dünyaya bir bakın, ne ektiğiniz size mutlaka
görünür, Dünya, insanlığın eylemlerinin aynasıdır,
Size ne ektiğinizi gösterir, göremediğini mi beyan
ediyorsun şimdi,
Cinayet ve olumsuzluklar ektiğinizi fark edebildiniz
mi?
Yeniden bir bakın, gördüğünüz şeyler insanlığın
eserleridir,
Bilim insanlarının gözlüğünü takarak bak, göreceksin
budala.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kitleler içinde birey yalnızlaşıyor…
İnsanlar kitleleşiyorlar, dinciler kitleleşiyorlar,
Devletleşiyorlar, peki, tüm bunlar
Adaletsizlikler zemini üzerinden büyüyorlar ise
Peki, tüm bunların, tüm bu büyük kitlelerin karşısında
Âdil yaşamak isteyen ‘birey’ o adaletsiz kitleler
içinde
Ne durumda olacaktır lütfen bir düşünün
Çünkü şu an dünyadaki durum bundan ibaret,
Yalnızlaşan ve haksızlığa uğrayan bireyleri cemiyet
Korumadığı gibi bencil devlet sistemleri de
Koruyor numarası yalanı yapıyor.
Düzenler kuruldu, denildi ki
“bir düzen olsun da nasıl olursa olsun,”
Bu cümle aslında korkunç cinayetlerin,
Adalet arzulayan insanı ve ‘bireyi’ ezmenin bir yolunu
açmıştı, Oysaki cümle aynen şöyle olmalıydı;
“düzen yeter ki âdil ve erdemli olsun,”
İşte dünya insanlığı bu cümle üzerine çalışıp
çabalasaydı eğer, Dünya yaşanılacak güzel bir yer olmaya devam ederdi,
Peki, şuan ki manzara nedir, bencillik ve ego,
Çok korkunç bir canavardır aslında,
Canlı insan robotları!
Dünyaya verdiklerinize bir bakın…
Bir insanın elinde olanı almayı planlıyorsanız
Ona bir şey vermek zorundasınız,
Kötü bir şey verirseniz elbette
Kötülükler yapmak ihtimali yüksektir,
Hiç bir şey vermezseniz o bunun hesabını sizden
soracaktır, İntikam almak arzusu doğacak,
Veya kendisi o elinden alınanların yerine
Bir şeyler oluşturmaya çalışacaktır,
Yani etkiler tepkileri doğuracaktır,
Olumsuz etkiler olumsuz tepkileri,
Olumlular olumluları doğuracak,
Arada bir istisnalar çıkabilir elbet,
Böylelikle dünya birbirinden faklı
Ve birbirine zıt birçok inanışa
Ve paramparça anlayışlara
Ve paramparça inanışlarla dolup birbirlerini öteleyip,
Yine eskiden olduğu gibi birbiriyle savaşacaktır…
Peki, doğru olan nedir,
İnsana ne vermek gerekir,
İnsana, erdem ve bilgelik verin,
Onunla da adaletli yaşamayı öğretin ona,
Çünkü daha önce bunu birkaç insanla birlikte
Ayrıca Meryem’in oğlu o İncil’in İsa’sı,
Tevrat’ın Musa’sı, Zebur’un Davud’u
Ve Kuran’ı-Kerim’in Muhammed’i de yapmaya çalışmıştı,
Sizde kendi aranızda ve birlikte deneyin,
Öğle inanıyorum ki birlikte deneseniz
Eminim başarabilmek gibi bir sonuç alabilirsiniz
Çünkü sizlerin bugüne kadar yaptıkları ile
Ancak insan ilişkileri bir kaosa ve bencilliğe,
Dünyamız ise hastalıklı bir ölüme doğru sürükleniyor,
bu defa da iyi erdemli yönde tün dünya insanlığı olarak
Birlikte şu bozduklarınızı tamir etmeye
Ve çaldıklarınızı yerine koymaya başlar
Ve uzun yıllar olumlu bir şekilde yılmadan
çalışırsanız
Neden düzelmesin ki
Anlatabiliyor muyum?
Mükemmel kelimeler elbette mükemmeldir
Fakat Kelimeler ne kadar mükemmel olsa
Ve ne kadar mükemmel söylense de,
Erdem ve adaletle yapılan eylemlerin yerini asla
tutamaz,
İşte sizin de yapmanız gereken şey
Dedikodu ve gevezeliği bırakıp
Eylem yapmanız,
Yani erdemli adaletli hamleler yapmanız gerekmekte,
Eğer bizler yapıyoruz diyorsanız,
O zaman sizlerde biliyorsunuz ki
Herkes ektiğini er ya da geç biçecektir,
Ne ektiğinize bir bakın o zaman.
‘Bireyin’ değeri…
Bireye,
O
Gerçek
Ve âdil olan değerini,
Yani refah yaşamını
Veremeyen,
Vermeyen devletler,
Asla demokratik
Ve cumhuriyetçi
Olamazlar,
Başarılı olmuş gibi görünseler de
Bu çok uzun sürmez,
Hem başarılı olamazlar,
Hem de güvenilir devletlere dönüşemezler.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Bu budalalar içindir, erdemliler üzerine alınmasın…
Gerçek insan kim midir?
Gerçek insan;
Hey sizler budalalar sürüsü ‘durun’
Ne yaptığınızı zannediyorsunuz,
O taşlamaya çalıştıklarınızdan
Çok daha kötü ve günahkârsınız diyebilendir…
Gerçek insan;
Hey sizler, budalalar sürüsü ‘durun’
Yaratıcımız Rab tarafından bize emanet edilen
Ve bizleri güvenle omuzlarında taşıyan
Şu güzelim dünyamızı kirletmeyi,
Şu güzelim dünyamızı zehirlemeyi,
Ona ve gelecek nesillere cinayet işlemeyi
Terk edin artık diyebilendir…
Şu acı bir gerçektir ki
Kendilerini temiz zanneden o dinciler
Ve okullar bu anlamda kendileri gibi
Başarısız insanlar yetiştirmişlerdir,
Eğer diyorsanız ey şair senin dediklerini kabul
etmeyiz,
Biz başarılı nesiller,
Biz başarılı dinciler yetiştirdik, diyorsanız eğer,
Bende derim ki
Peki, o zaman dünya nüfusunun yarısından fazlası dinci
Ve yarısından fazlası okul okumuş,
Neden o halde dünyanın ve insanlığın gidişatı
Olumsuz yönde ilerlemekte!
Uzaylılara mı suç bulacaksınız, yemezler.
Kendi boğazını sıkıp öldüren aptallara gelsin…
Peygamberlerin
Ve peygamberlerin mirasçıları olan
O erdemli bilge bilim ve ilim insanlarının
En büyük ibadetlerden birisi olarak
Diye nitelediği bir ibadet vardır ki şöyledir;
“ kıyametin koptuğunu görseniz bile bir fidan,
Bir ağaç dikin, yiyin için fakat israf da etmeyin.
“ işte bu büyük ve umum ibadeti
Şu insanoğlu terk edip onun yerine,
Şahsi bencil o küçük ibadetlerle o kadar çok meşgul
oldu ki Dünyanın ve kendisinin bir kâtile,
Ego canavarına, bir zavallı durumuna,
Bir bencile dönüştüğünü fark edemedi…
Ey sudan, topraktan ve nefesten var edilmiş insanoğlu,
Kendi suyunu, kendi toprağını,
Kendi nefesini o kendine ait olan havanı kirletip
Neden öldürüyorsun,
Bu aptallığına ne gün son vereceksin artık…
Kim kendi boğazını kendi elleriyle sıkarak öldürmeye
çabalar ki
Şu insandan başka,
İşte o insan kendi elleriyle dünyanın oksijenini
Yok, etmek için var gücüyle çabalamıyor mu?
Evet, çabalıyor birçok budala,
Kendi boğazını sıkmak aptallığı işte ancak buna
derler.
Kendinizin günahına keçisi mi arayacaksınız yine…
Gördüm ve anladım ki
Dünyamızın kurtuluşu ve adaletli paylaşımın oluşması
Ancak insanlığın acilen karakterinin
Erdemleşip, âdil ve israfsız olarak
Yaşamaya başlamasına bağlıdır,
Dinciler ve tüm okullar bu anlamda sınıfta kalmış
Ve başaramamış durumdadırlar,
Şu mutlaka bilinmelidir ki
Erdemleşen, âdil ve israfsız yaşayan varlıklar,
Tüm o yaşadığı çevreyi, toplumu
Hatta dünyanın geleceğini hesaba katarak,
Düşünerek, temiz ve sağlıklı yaşamak
Ve yaşatmak için hareket edip eylemde bulunurlar.
Dinciler ve okullar bu konuda
Sınıfta kalmışlar ve başaramamışlardır,
Neden mi?
Çünkü dünyanın yarısından çoğunu dinciler
Ve okulcular oluşturmaktalar
Fakat her ne dense dünyamız ve insanlık
Olumsuz yönde bozulmaya devam etmektedir…
Suçlayacak birilerini mi arıyorsunuz,
Kim bilir belki de suçlu olan ağustos böcekleridir
Durmadan şarkılarını söyleyip
Havaya neşe kattığı için.
Karakter kalitesi ve dünyamız…
İnsanın karakter kalitesi azaldıkça
Dünyanın sonunun gelmesi ve cinayetlerin çoğalması,
İlişkilerde ise egoizm hızlı bir şekilde
ilerlemektedir,
Her şey insanın karakterinde ki
O erdemli olup olmamasına bağlıdır,
Yüksekokul mezunu olması
Veya olmaması bile fark etmez,
Karakter;
erdemsiz ve bozuksa eğer,
O insan insanlık sınavında başarısız olmuş
Ve vahşi isteklerle dolmuş taşmış demektir,
Bakınız dünyaya ve insanların ilişkilerine,
Yüksekokullar ve dinciler bile
Bu kötü çirkin gidişata engel koyamayacak kadar
yetersiz kaldı
Dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluştursalar da!
Sonnet… Nafiz coşkun
Üstün, fakat çok kötü…
İnsan, başka diğer varlıklarla
Kıyaslanamayacak kadar
Üstün ve akıllı bir varlık
Fakat
Diğer o tüm varlıklardan
Daha çok cinayet işleyen
Ve kendi eliyle kendisini
Ve gelecek o kendi nesillerine
Cinayet işleyecek
Ve işlettirecek kadarda
Aptal ve câhil,
Bu nasıl bir çelişki öğle değil mi?
Anlaması korkunç
Ve beyni çatlatacak olan bir cinnet.
Sonnet… Nafiz coşkun
Mücadele sanatı öğrenmek zorundasın…
Dünyaya ve şu tüm yıldızlara
Hükmetmek arzusunun
Tutkulu bir sarhoşu olmuş insanoğlunun,
Şu dünyasında yaşamak çok zor
Ve çok çetin olsa gerek bazen,
O kendi icat ettiği şeylerin
Kölesi durumuna düşmüş olan
O birçok budalalar sürüsü tarafından da
Kibirle bencilce yönetilmek kolay mı?
‘İyi olan birey’ işte tamda burada cinnet geçiriyor,
‘İyi olan birey’ iyi bir insan kalmak arzusu duyarken,
Kendisini birden bire budalaların savaşı içinde
buluveriyor,
Mücadele sanatı öğrenmek zorundasın,
Biraz da ister istemez kirlenebilirsin sıkı dur.
Sonnet… Nafiz coşkun
Dünyamız ve insanların gerçekleri…
Dünyamızda neler olup bitiyor bir göz atalım,
Şöyle ki
Dizginlerinden sıyrılmış
O kötü duygulu ve cinayet işlemeyi seven
Birçok insanın yönettiği bir dünya gerçeği ile
Karşı karşı-karşıyayız,
Eski tarz cinayetler, yeni tarz cinayetler,
Modern cinayetler, vesaire, vesaire…
Birde aşırı ego dolu
Bencil korumacı(koruna şahsın fikirleri önemsenmez)
Veya ‘ben hükmederimci’ karakterine sahip insanlar
Genelde etrafındakilerin duygu ve düşüncelerini,
Hislerini kayda değer görmeyip
O kendi hüküm ve kararlarını onlar üzerinde kullanıp,
Onların tercihlerini değerlendirmezler,
Oysaki o insanların da düşünceleri duygu ve hisleri
Mutlaka sorulup dinlenmeli,
Anlamaya çalışılmalı insanlar,
Her ne iş yapılırsa yapılsın
Mutlaka onlarında görüşleri alınarak yapılmalı,
Bencilliğin, aşırı ego dolu korumanın
Hiç gereği lüzumu yok,
Boşuna tanrılığa soyunmasın kimse,
Bu filmin sonun da sizlerde ölüyorsunuz
Haberiniz olsun…
İşte dünyamızda olup biten bir iki mesele hakkında
konuştuk,
Daha sonra yeniden buluşup konuşuruz ne dersin.
İnsanı büyüten şekillendiren sosyal gerçekler…
Kimi insanı dizi filmlerin karakterleri büyütür,
Kimi insanı kederlerden
Ve o öfkeden aldığı şeyler,
Kimilerini bencillik ego, hırs, intikam duygusu,
Kimi insanı belgeseller, kimi insanı sevgiden aldığı
enerji büyütür,
Kimi insanı yazarların şairlerin kitapları,
Kimi insanları ailesi ve çevresi büyütür,
Kimi insanı da kutsal kitaplardan aldığı ışık ve
cümleler,
Kimisini aşk, kimisini ezberci papağancı eğitim
sistemi,
Kimisini bilim insanlarının eserleri ve ilhamı,
Kimi insan ise erdemli hikmetli derslerle büyütür
kendisini,
Adalet bilinciyle kendisini büyütenlerde vardır,
İşte tüm bunlar dünya insanlığının sosyolojik bir
gerçeğidir...
Herkes er ya da geç ektiğini biçecek büyüyüp
şekillenip.
Sonnet… Nafiz coşkun
Ölmek mi yaşamak mı?
Ölüm;
Öldürdüğü varlık üzerinde
Çok derin keder izleri bırakmaz,
Alır ve götürür, nereye mi?
Onu sadece bu dünyadan uzak bir diyara taşır,
Fakat yaşamak denen şey;
O yaşattığı insan üzerinde
Çok derin keder izleri bırakır
Ve böylece sever erdemli bilge şairler
O ölüm meleğini daha çok yaşamaktan.
Ölmek mi?
Yoksa yaşamak mı?
Daha iyi hangisi muhteşem,
İnsan zaman içinde erdemleştikçe anlar!
Sonnet… Nafiz
coşkun
Dibi bulanık suya kontrolsüz girmeyin…
İnsan kendi kavgasının
Ve mücadelesinin seçimini kendisi yapar,
Bir kavganın
Veya bir mücadelenin
Gelecekte nelere sebep olabileceğini hesaplamak
Size inanın kâr getirecektir,
En azından bu hesap
O kavganın veya o mücadelenin size getirebileceği
Zararı veya yararı düşünmenizi
Ve ona göre hareket etmenizi sağlar…
Doktorların güzel bir sözü vardır,
‘’Derler ki
Erken teşhis hayat kurtarır’’
Siz de erken düşünmek sanatıyla hesaplı adımlar
atınız.
Sonnet… Nafiz coşkun
Düşünmek yeteneğinden yoksul…
Ortalık egoları şişirilmiş bencil liderlerden
geçilmiyor,
İnsanların çoğunluğu işte o egosu şişirilmiş
Bir kısım yetkililerin borazanlığını yapmaktalar,
Zihinleri yıkanmış o budalalar;
Yaşasın kral deyip gezen modern köleler olduklarının
Kendileri de farkındalar ve memnunlar hayatlarından.
Eleştiri: bir şeyin nitelik ve niceliklerini,
İyi ve kötü yanlarını düşünüp muhasebe,
Yargılamak, gözlem altınla alıp fikir edip,
Anlayıp o iyi ve kötü taraflarını,
Zararlı veya zararsız yanlarını anlatmak eylemidir,
Eleştirinin bu yüksek idrakinden yoksun insanlık
İnanın acılar çekmeye, çürümeye, anlaşamamaya,
Köleleşmeye mahkûmdur, daima söylemişimdir,
Derim li hep; düşünün ve düşünmenin ne olduğuyla işe
başlayın, Düşünmeyi erdemle yapamayan budalalar sürüsü haline gelmiş Medeniyetlerin
artıkları içinde dolaşmak nasıldır
Bilebilir misin?
Kurtlar aslanlar kitle imha silahı yapmazlar…
Devleti insanlar oluştururlar,
Kendiişlerini yoluna sokup örgütlenme yapmak için,
İnsanlar devleti yönetirler,
Fakat günümüzde ise o kendi elleriyle kurdukları
O devletler, kendisini kuran insanları
O kendi seçtikleri hükümetler eliyle
Birer koyun sürüsü gibi yönetip,
Seçkin adını taktıkları politikacıları
Ve zengin şirket sahiplerini ‘korumak’
Ve onların köleleri kuklaları olmak durumuna
gelmişlerdir,
Bu budala anlayışın yıkımı mutlaka gereklidir,
Yıkılması gereken zararlı sistemlerin mutlaka
yıkılması,
Yenisinin çoktan yaşantıya geçirilmesi gerekmektedir,
Çünkü onursuzluğa mahkûm olmaktansa
O yukarı seçkinler adını verdikleri kişiler
Başta olmak üzere aşağı çekilmeleri gerekmekte,
Çünkü o kadar çok yukarı çıkmışlardır ki
Aşağıda unuttukları halkın hallerini,
Gerçek dert ve gerçek sorunları göremeyecek kadar
Çok fazla yukarı çıkmışlardır,
Bakınız, dinleyiniz lütfen;
Bir Aslan ya da vahşi bir kurt değil bozan şu dünyanın
O muhteşem temiz tabiat dengesini,
Onlar ve diğer hayvanlar dengenin birer koruyucusu
aslında,
Adları vahşi diye anılan o vahşi hayvanlar
Dünya tabiat dengesini korurken,
Asıl dengeyi tabiatı ve ekonomik dengeyi bozan insanın
Ta kendisidir, peki, asıl burada vahşi denmesi gereken
O hayvanlar mı?
Yoksa dengeleri düzeni bozan insanlar
Ve seçkin diye
Adlandırılan sistemlerin hükümetlerin yöneticileri mi?
Hatta dünya hazinelerini nimetlerini
Paylaşmak konusun da bile;
Oysaki o vahşi hayvanlar bile adaletli biçimde
Paylaşmasını bilirken,
Adaletli paylaşım yapmayan yine insanın ta kendisi,
Cevap elbette çok basit,
Asıl şu dünyanın ve canlı varlıkların dengesini bozan
Ve o dengeyi parçalayan,
O insan denen canavardan başkası değil,
O insanların seçkin diye adlandırdıkları guruplardan
Hükümetlerden, örgütlerden
Ve bunları alkışlayan toplumlardan başkaları değil,
Kitle imha silahlarını yapıp,
Ölümcül hastalıklar ve ölümcül silahlarla
Birbirini yaralayan, öldüren, adaletsiz paylaşım
yapan,
Birbirine cinayetler işleyen o vahşi adında ki
hayvanlar değiller,
Bu cinayetleri ve haksızlıkları yapan
İnsanlardan başkaları değiller
Sizlerde biliyorsunuz,
Görünen duyulan değil, sesiz öfkeden korkun…
Kendinize soracağınız sorular olmalı, mesela şöyle ki
Ne yaptığını biliyor mu insan,
Peki, yaptıklarını ‘ne için’ yaptığını biliyor mu?
Peki, yaptıklarının doğru, iyi, faydalı olup
olmadığını biliyor mu? Ya da tüm bunları bilmiş olsa bile
O tüm yaptıklarını iyilik adına yapmıyor olsa bile
O tüm yaptıklarını değiştirerek iyiliğe yönelebilir
mi?
İşte bütün mesele bu, ,nsanın tüm çabasını iyiliğe,
Ve faydaya dönüştürülmesi gerçeği…
İnsanların çoğunluğunun bunu başaramadığı için
Yeryüzünde huzursuzluk ve kaosun dolaştığını görüyor
musun?
Hatta sessiz bir öfkenin dolaşmakta olup,
O eski patlamalardan daha gürültülü patlama ihtimali
olduğunu.
Sessiz öfke ateşin o en son geldiği; kor ve siyah
hâline benzer.
Sonnet… Nafiz coşkun
Geleni erdemle karşılamak veya ötelemek…
Şair çok kederliydi,
Şairin bilge bir arkadaşı
Şaire dedi ki
Şu hayatta
Mutluluklar kadar
Kederlerde var,
Bunu sen de çok iyi biliyorsun,
İşte önemli olan
O neşe ve kederleri
Geldikleri zaman,
Erdemle karşılayabilmek gerekiyor,
Sen bunu başarabilmeyi öğren,
Emin ol ki sana fayda getirecek olan budur,
Çok zordur fakat sen zorluklarla başa çıkmayı öğrettin
bize.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Aptallıkların öncülerinden biri…
Büyüler ve sihirler;
Cehaletin
Ve ilkelliğin,
Hatta aptallığın
Öncülük ettiği
O insanlık dışı olan
Budalaca tercilerden biridir,
Fakat birçok insanın
Başvurup kullandığı
Aptalca
Ve korkakça
O olumsuz
Aptallıkların
Öncülerindendir.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Tanrılar ve kuklaları…
Yaşamak denirse eğer buna,
O kederinden ve
Renginden solmuş
Bir hayat yaşıyoruz,
Dünyayı öğle bir hale getirdiler ki
Sonbaharı var,
İlkbaharı yok artık,
Var gibi görünen ilkbaharlar
Sadece beden içindir,
Ruhlar pörsümüş,
Dengeler altüst olmuş,
Modern kölelik almış başını yürümüş
Ve yaşasın tanrılar diye haykıran
Okumuş câhil toplumların içerisindeyiz.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Hamleni yap ve mutlu ol…
Nezaketi hak edenlere
O nezaket kurallarıyla yaklaşmak erdemdir,
Hatta düşmanınız bile olsa sizin
Nezaket ve erdem tavırlarını terk ettiğinizi
göremeyişi
Onu üzecektir,
Kazanan daima erdemle yaşayanlar olur,
Çünkü erdem ve bilgelikle yaşayanlar
O kaybettiğini zannettiği şeylerden bile zaferler
çıkartabilendir, İşte düşman tamda burada ‘çatlar’ dostum…
Çok arzuladığın bir şeye istediğin anda ulaşamadıysan
Sabretmek zor olsa bile,
Neden diğer işlerimi halletmeye gitmiyorum,
Bu işi ertelemenin vakti gelmiş diyebilecek
Bir güç ve erdeme ulaşmanız gerekiyor, bunun size
faydası olacak.
Hayatınızda neşeli, güzel günleriniz oldu ise
Yeniden neden olmasın ki
Haksız mıyım?
Hamleni yap ve mutlu ol.
İki kavşaklı hayat yolu…
Önümüze iki kavşaklı bir yol çıkar,
İnanın bana birçok zaman
Elimizdedir o doğru ve faydalı tarafı seçmek,
İşte bunu aslında sizde çok iyi biliyorsunuz,
Hayatınız hep bu iki kavşaklı yollarla dolu,
İş hayatı,
Dost hayatı, para ve maneviyat hayatı,
Sevgili hayatı, aile hayatı, şehir hayatı,
Dünya ve günümüzün hayatı, vesaire-vesaire,
İşte o tüm hayatınız böyledir,
İki kavşaklı yollarla, seçimlerle doludur,
Siz doğru olan tarafı seçmeyi ve yapıcı olmayı tercih
edin,
Bana diyorlar ki o iki kavşakla karşılaştığımız da
Ne ile ve nasıl karar verelim, elbette ki erdem,
bilgelikle kardeş,
Sonnet… Nafiz coşkun
Hikmet dersi almak…
Hangi uygarlık
Ve hangi din olursa olsun
‘Adaletlerini’ almak gerekli,
‘Âdetlerini demiyorum’
Adalet taraflarını,
Erdemli
Hikmetli olan
Faydalı taraflarını alıp yaşamak erdemdir,
Öğle çirkin kaba
Kültürler vardır ki
Aslında yanından bile geçmeye
Tenezzül etmezken,
Kendi ülkemizin insanları tarafından
Kutlu bir şeymiş gibi yaşanmıyor mu kızıyor,
öfkeleniyorum.
Sonnet… Nafiz coşkun
Üzerine o elbise yakışır…
Bir fetih mi yaşamak
Ve
Bir fetih mi gerçekleştirmek istiyorsun
İnsanlar üzerinde
Veya hayatın üzerinde,
Öğleyse
Erdem
Ve bilgelikle yaşamaya
Ve
Erdem
Ve bilgelikle davranmaya
Hiç durma devam et dostum,
Bu sana yakışır,
Üzerine bu elbise çok yakışır.
Sonnet… Nafiz coşkun
Tarafını seçtin sen çoktan…
Yaşanılası temiz
Ve huzurlu bir dünya mı istiyorsun
O halde insanlara
Erdemli yaşamayı,
Hikmetli olmayı, bilgeliği
Ve bir de aşkı öğretin,
Aranızda ise
Âdil yaşamaya da
Durmayın devam edin,
İyiler insanlar için
Diyeceğim tek şey;
Başka çareniz yok,
Çünkü siz kötü tarafı seçemeyecek kadar onurlusunuz,
Çünkü içinizde ki vicdan adında ki o bilge sizin iyi
dostunuzdur.
Sonnet… Nafiz coşkun
Onlarla çok daha mutlu olursunuz…
Yanında
Hiç ağırlık olmadan
Gizlice her yere götürebileceğin
En büyük hazine
Ve sana her şeyi kazandıran
O en büyük hazinen
Erdem,
Hikmet
Ve bilgeliktir dostum,
Onunla para kazanırsın, onlarla güzelleşir, onlarla
seversin,
Onunla ısınırsın, onunla en iyi dostları bulursun,
Onunla ev kurarsın, onunla en ideal iş hayatına
başlarsın,
Onunla en iyi sevgiliyi edinirsin, onlarla kendini
korur,
Onunla yaşamak huzur verir, mutluluk onlarla kapına
gelir.
Sonnet… Nafiz coşkun
Eylem planlarımız ve yön tercihimiz…
Huzurlu insan
O her koşulda kendi içerisine iyi gelmesi için
Erdemle bilgelikle sözler söyleyip
O sözlerle hayatını doğru dürüst yönlendirip,
Doğru dürüst hamleler yaparak yaşayabilendir,
Çünkü üzüntünün zarardan başka bir işe yaradığını
Sen de ben de biliyor ve görüyoruz,
Doğru sözleri söyle içerini,
Kendini doğru yönlendir,
Ne kadar çok keder düşünüp keder dolu sözler saf
edersen,
O kederin artmaktan başka işe yaramayacak,
Doğru sözleri erdem ve bilgelikle bulup
İçerine fısılda, yoluna devam et,
Başarmak mı istiyorsun
Veya başaramadığın şeyler karşısında
Nasıl erdemle harekete geçmen gerektiğini mi öğrenmek
istiyorsun, Öğle ise şu soruyu kendine sor;
Kendimi daha nasıl geliştirebilirim,
‘Eylem’ dostum ‘eylem yaparak’
Senin yapman gereken bilgelikle
Bir ‘eylem planı’ gerçekleştirmektir,
Bu sana gerekiyor,
Senin ve sevdiklerinin hayatına faydalı olarak yön
verecek
Bir ‘eylem planı’
Eylem planları mı yapmak istiyorsun,
Yaz o zaman,
Bâzen elimizin altında ki tabletin
O harf ve rakamları gibidir kaderiniz,
Kendi tercihlerinizi yazar
Ve kendi tercihlerinizden faydasız olanlar
Ve zararlı olanlar olduysa silersiniz
Fakat oraya neler yazdığınız sizin elinizde olmuş olsa
bile
O bazı tercihlerin geri dönüşü olmaya bilir,
Bu şeye benzer, mesela
O bazı bilgisayar internet hesaplarında ki
Bir yazı veya bir resmi göndermek işlemine benzer,
Gönderirsiniz, fakat geri al seçeneği olmaya bilir,
Ve geri almanız imkânsız olabilir,
Karşıdaki tablet telefon alıcısı çoktan onu görmüş
Ve onu okumuş olabilir,
Bir işe başlamadan ilk önce eylem planlarınız
Bilgece olmalı, o her tercihinizi
Bilgece yapmak daha mantıklısı öğle değil mi?
Kendi tercihlerimiz belirler çok zaman kaderimizi,
Neleri tercih ettiğimiz bizi zarara
Ve ya neleri tercih ettiğimiz faydaya götürebilir,
Ya kâr elde ederiz
Ya da kötü tercihlerimiz bize zarar getirir dostum,
Çoğunlukla tercihlerinizdir sizleri kâra
Veya zarara götüren,
Elbette dış unsurlarda sizlere zarar ve kâr da
getirebilir,
Benim ki sadece bir tavsiye,
‘eylem planı hazırla’
Erdemli ve bilgece olsun,
Her şeye hazırlıklı ol.
Hedefine kararlı bir şekilde yönel…
Bir nedenin varsa,
Bir amacın,
Ulaşmak istediğin
Bir hedefin,
Sorumlu olduğun kişiler varsa eğer
Çok şeye göğüs germek
Ve katlanmak zorunda kalıyorsun,
Bâri bunu yaparken
Hiç değilse erdemlilik
Ve bilgelikle yap da,
Senin için daha iyi,
Senin için kârlı olsun,
Peki, söyler misin?
Bu konu hakkında sen düşünüyorsun.
Sonnet… Nafiz coşkun
Egonun verdiği sarhoşluk ve kibir…
Diyor ki bir aptal başkasının fikirlerine bilgilerine
ihtiyacım yok,
Ben nasıl anlarsam ‘din odur’ diyor,
Bende ona diyorum ki
Emin olabilirsin ki
O ilahi din;
Senin o küçük mantığın kadar ‘dar’ değil,
Bundan kesinlikle
Çok emin olabilirsin,
Her şeyi yoktan var edip
O her bir şeyi yaratanın dini,
O senin o ‘dar’ senin o ‘câhil’ mantığın kadar ‘dar’
olabilir mi?
Şu gökler âlemine bir bak, ne kadarını anlayabildin ki
Zaten anlayamadığın için adaletsiz, erdemsizce bir
yaşamı
Kendine yol çizmiş körkütük sarhoş o egonla hareket
etmektesin.
Sonnet… Nafiz coşkun
Aramakmış oysa sevmek…
Mutlu ve huzurlu olmanın
Yollarını ara ve bul onları,
Bunu yapmak zorundayız,
Bende yapmalıyım,
O yolları bulunca
Mantıklı bir şekilde
O yolları hayatımıza uygulamak gerekir,
Baksana bir etrafına
İnsanların mutluluklarını bile çekemeyenler var,
Çünkü zorbalar ve düşmanlar
Senin mutlu
Ve senin huzurlu olmanla yenik düşmüş olacaklar…
Yollar ara,
Senin o aklın, kalbin o erdemli yolları bulmaya müsait.
Sonnet… Nafiz coşkun
Duygularının efendisi sen ol…
Onlar sizi üzmek, onlar sizi aşağılamak isterlerken,
Aslında hedefleri amaçları; duygularınıza hükmetmek
isterler,
O kendi duygularınız sizin kendi emriniz de,
O sizin kendi hükmünüz de olsun,
Böyle olması gerekir, yoksa sizi siz olarak
yaşayamazsınız,
Duygularınızın hükmünü onlara kaptırırsanız eğer
Çok üzüntü çeker ve kederleriniz hiç kaybolmaz,
Hatta bir hayat boyu ıstırap çekmeye devam edersiniz,
Bu kötülüğü kendinize yapmayın
Ve o duygularınızı sizi üzmek aşağılamak
isteyenlere
Sakın ola ki armağan etmeyin…
Duygularınızın efendileri sizler olun,
Onların değerlerini bilen erdemli insanlarla paylaşın,
Erdemsiz ve değer bilmeyenler
Ancak duygularınızla alay eden
Veya onları kendi hükmü altına alıp
Size istediğini yaptırmaya çalışan kimselerdir,
Duyguların efendileri sizler olun,
Onları o duygularınızı erdemli olan aklınızın
Hükmü altında, bilge aklınızın hükmü ışığı içinde
tutun,
Erdemli bir akılla duygularınızı şekillendirip
yönlendirin, Unutmayın ki hiç kimse siz istemeden sizi üzemez,
Buna kararlı olun, siz, üzmelerine sebep olan yolları
kapatın,
Unutmayın ki siz istemeden sizi aşağılayamaz,
Buna karalı olun, kendinizin aşağılanmasına yol
açmayın,
Buna zemin hazırlamayın,
O budala aşağıladığını zannetsin
Fakat siz kendinize deyin ki
Siz duygularınıza deyin ki
Ey duygularım, ey hislerim
Sen benim hükmümdesin,
Ben aşağılık değilim ve beni üzmelerine müsaade
etmiyorum,
Eve ve sevdiklerimin yanına bu olayı taşımak yerine,
Evime, sevdiklerimin yanına
Güçlü ve mutlu bir şekilde dönerek
Bir anlık meseleyi kendime taşınmaz bir yük yapıp
Günlerimi mutsuz etmeyeceğim,
Ben bu işi erdem ve bilgelikle çözerim deyin
kendinize,
Dik durun ve onların aşağılayıcı sözlerinin
Sizi üzmesine asla izin vermeyin,
Çünkü siz onların aşağıladığı kişi değilsiniz,
Siz o aşağılık kişi değilsiniz,
O aslında kendisini tarif etmektedir, öğle değil mi?
Yoksa öğle misiniz?
Asla öğle biri değilsiniz, öğle değil mi?
Duygularınızı da erdemli ve bilge olan
O aklınızın kontrolü altında tutmaya özen gösterin,
Çünkü duygular bilge ve erdemli bir aklın kontrolünde
Hem güçlü ve hem de huzurlu olurlar.
Duygularınızı erdemli ve bilge olan aklınızın,
Duygularınızı erdemli ve bilge düşünen kalbinizin
Emrine vermezseniz eğer, ne olur biliyor musunuz?
Şöyle ki süratle giden bir arabanın
Direksiyon hâkimiyetini kaybetmişsiniz demektir,
O direksiyon hâkimiyetini kaybetmenin
Nelere sebep olacağını ‘bir düşünün’ istersiniz…
Şimdi o direksiyonu, ‘yani duygularını’ erdemli ve
bilgece tut.
İnsan olmaya kara verememiş varlıklar…
İyi bir insan olmaya karar verdiğinde
Senin o insanlık özelliğin
Henüz daha yeni başlamış demektir,
Aslında dünyadaki insanlığın
En büyük çoğunluğu
Henüz buna daha buna
Karar bile vermiş bile değil,
Yani ‘insan olmaya’
Karar bile vermiş değiller,
Karar vermiş olsalardı eğer söyler misiniz?
Şu yüz milyonlarca cinayet
Ve tüm şu haksızlıklar yaşanır mıydı ki dünyada.
Unutmayın ki hürriyetin aptalca başı düzensiz olanı
değil
Adaletli ve erdemli olanı faydalı ve makbuldür.
Sonnet… Nafiz coşkun
Teselli istedi, bende dürüstçe konuştum…
Dostum şu hayatta daha iyi şeylerde var,
Seni mutlu ve huzurlu edecek
Birçok şey varken,
İnan ki değmez boşuna
O seni kedere
O mutsuzluğa sevk eden
O şeyleri kafana sık-sık takmaya.
Huzur istiyor musun?
Elbette istiyorsun,
O halde seni mutlu edecek şeylere yönel ve kurtul
kederlerinden. Bir kafanın içindeki sıkıntılardan kurtulmak
Dünyanın en zor işlerindendir
Fakat sen bu zorların üstesinden gelerek
O kıymetli ‘mutluluklarını’ öne almayı başaracağına
inanıyorum.
Sonnet… Nafiz coşkun
Eve, mutsuzluk götürülmeye değmez…
Saatlerce stresini ve saatlerce
O kızgınlığını yaşadığınız şeyler,
Siz öfkelendiren o şeyler;
Sizin o sevdiklerinizin yanına
Taşınacak güzel bir değerde değil biliyorsunuz,
Sizi strese sokan,
Siz öfkelendiren üzen o şeyleri atın üzerinizden,
Onları sırtınızda taşımayın,
Onları kalbinizde bir yük gibi ardınız sıra
sürüklemeyin,
Ve evinizin içine kadar da taşımayın onları,
Atın gitsin o sizi strese bunalıma sokan,
Atın gitsin sizi öfkelendirip mutsuz eden o şeyleri,
Eğer attıysanız, şimdi evinize, sevdiklerinizin yanına
Mutluluk ve huzur götürün, en güzel yük işte budur.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Sevdiklerinle mutlu yaşamak varken…
Sizi kim yönetmeli,
Elbette ki sizi siz yönetmelisiniz,
Bazı insanların aklını her nedense mutsuzluklar keder
yönetiyor,
Erdemli bir akla sahip olabildiyseniz,
O erdemli aklınızı kurcalayan
O üzüntülerin eline o güzelim aklınızın yönetimini
vermeyin,
Sizi üzenlerin oyunlarına teslim etmeyin aklınızı…
Eminim ki bu dediğimi
Yapacak kadar bilge ve anlayışlı bir insansın,
Senin başarılı olman,
Kendi aklını kederlerin eline kaptırmayacak olman
Ancak düşmanın kedere düşmesine sebep olur,
Sevdiklerini de senin o mutlu halin neşelendirir,
Sen mutlu olmayı hak ediyorsun, bilgece karar ver.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kendime benden bir öğüt gelsin…
Kendime hep şöyle söylemişimdir;
Sızlanmak
Ve kaygılanmak yerine,
Hatta karamsarlık yerine
Sen o erdemli bir mücadele sanatı,
Sen o bilgece mücadele sanatını öğrenin de,
Güzel bir mücadele örneği çıkart hayattan,
Görelim boyunun ölçüsünü,
Kendime bu öğüdü verir,
Yola devam etmek içinde
Bilge dostlar ararım kendime,
Çünkü bilirim ki
Onlarla hayatı paylaşmak
Çok daha bir güzeldir.
Sonnet… Nafiz coşkun
Öfke, nefret ve ben…
Kendime bugün
Değerli bir öğüt daha veriyorum,
Ey kendim;
Nefreti aşırı kullanma
Çünkü sende
O nefret duyduğun insanlara
Benzemek tehlikesine düşebilirsin,
Her şeyin erdemli âdil olanı faydalı ve makbuldür,
Aşırıya giderek hayatını kendine zehir etmek bilge
şair…
Kendime verdiğim
En değerli
Öğütlerden biri de budur ey okurlarım,
Siz beğendiyseniz eğer, sizde üzerinize alabilirsiniz
bu öğüdü,
‘Genelde insanlar en çok yaptıkları şeylere daha yakın
olurlar’
Sonnet… Nafiz coşkun
Hangi aklın emrinde olmalı fikirler…
Fikir ve düşüncelerimizi,
Arzu ve heveslerimizi
O erdemli bilge aklımızın hükmü altında
Ve gerçekten onları kontrol altına aldığımızda,
İşte o zaman biz
Gerçekten insanlığın
O güzel ahlak
Ve faydalı bilgeliğine
Sahip olabilmek yoluna
Girmeye başlamışız demektir,
İşte ‘insanlık lisanı’ da
Tam da
O andan itibaren
Bilgece konuşmaya başlar.
Sonnet… Nafiz coşkun
At gitsin kederlerini, al şimdi huzuru…
Sizi üzen bazı o bazı meseleler vardır ki
İşte onlarla hiç de ‘zaman harcamaya’
Onları fazla ‘düşünmeye’ değmez,
Kısaca muhasebesini yapıp orada,
O sizi üzen meseleyi
İşte tam da orada, yani sizi üzdükten sonra
Muhasebesini yaptınız ya işte tam da onu
O üzüntüyü orada terk edin, terk etmeniz gerekiyor,
Bunu yapmayı öğrenmeye çalışın
Çünkü hiç bir keder ve sizi üzen hiç bir insanın
hayali,
O sizinle evinize, sizinle yatağınıza,
Sizinle sevdiklerinizin yanına kadar girmeye asla
değmez, Huzurunuzu, ağzınızın tadını kaçırmaya değmeyen
O insanların hayaletlerini, öfkeyle alıp evinize
işinize götürmeyin.
Sonnet… Nafiz coşkun
Eve sen getirirsin…
Mutluluk ve huzurunu
Kendi elinle
Öteleme
Boşu-boşuna
Getirerek kendi elinle
O dışarıdan
Streslerini,
Öfkelerini,
Mutsuzluklarını,
Yine o kendi
Sevdiklerinin
Yanı başına getirip de onları ve kendini mutsuz etme,
O ev senin stres kavga getireceğin değil,
Mutlu olacağın, mutluluk vermen gereken bir yuvadır kardeş.
Sonnet… Nafiz coşkun
Yapıcı olmak için…
Elbette yıkılması gerekli olup zarar veren bir bina
Yıkılarak da doğru bir karar inşa edilmiş olur,
Fakat konumuzun önemini şu örnekle anlatmak istiyorum,
Şöyle ki; balyoz, bina inşa etmez kardeş,
Genelde yıkım için kullanılır,
Sert ve kaba sözler de işte o balyoz gibidir,
Bir anlaşmayı bozmak da,
Sarpa sardırıp kavga çıkartmak gibidir,
Binanızı inşa edecek usta aletleri kullanın,
Anlaşmalar yapmak için de
Balyoz değil de, o usta aletleri olan;
Kibarlık ve bilgelik
Size daha uygun olacaktır…
Elbette bu anlattıklarım kendim içinde geliyor, sadece
size değil.
Sonnet… Nafiz coşkun
Mesih İsa demişti ki…
Bir bilge şöyle anlatıyor,
Diyordu ki;
Temiz Meryem oğlu
Mesih İsa bana demişti ki
‘’İlk önce kendine daha sonra başkalarına vaaz et’’
Haklıydı,
Kendisinin kalbine söz geçiremeyen
Nasıl olurda
O başkalarına yön verebilirdi ki...
O haklıydı.
Evet, bizler,
Birçoğumuz bu hataya düşebiliyoruz,
Hatamızdan dönebiliriz, kendimizi de
Dosdoğru bir şekilde şekillendirebiliriz,
başarabiliriz.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Yenilgiler tecrübelerle başarıya dönüşür…
Tereddüt etme dostum, özgüvenini kazan
Ve o başarmak istediğin şeye odaklan,
Olmaz ise, başaramadıysan eğer şunu bil ki bu bir
kayıp değil,
Senin tecrüben artmış denmektir,
Yani sen başaramadığın o bir şeyden
Başka bir başarı çıkarttın demektir o da nedir biliyor
musun?
O yolu kullanmak doğru olmamakla beraber,
Tecrübelendin demektir, tecrübe en iyi başarılardan
birisidir,
Şimdi artık farklı bir plan kullan,
İyi olan yolu seç, artık daha tecrübelisin,
Sen âdil ve erdemli ol, başaracaksın, sana da bu
yakışır.
Bir bilge demişti ki çıkmak ve yükselmek istediğim bir
yer var
Ve ben de tüm yenilgilerimi üst üste koydum ve oraya
yükseldim,
Nasıl mı? Tecrübeyle, bilgelikle, yenilgiler insanı
tecrübelendirir.
Sonnet… Nafiz coşkun
Sağlıklı düşünüp fikir etmek sağlık getirir…
Nasıl ki beden
O sağlıklı gıda
Ve sağlıklı yiyecek içeceklerle şekilleniyorsa,
İnsan karakteri de
Fikirlerle şekillenir, erdemli düşüncelerle
şekillenir,
Elbette sağlıklı erdemli
Ve bilge fikirlerle düşüncelerle şekillenen
O karakter de elbet de çirkinleşmeyecektir,
Peki, sen düşüncelerini fikirlerini ne ile
besliyorsun, düşün,
Eğer düşüncelerini fikirlerini beslediğin
O şeylerde bir dengesizlik meydana geldi ise
Hemen yeniden o dengeyi düzeltmek için
Erdemli bir çaba sarf etmeye başlasan
Senin için elbette faydalı olur, ben çalışıyorum.
Sonnet… Nafiz coşkun
Dik durmak dersen ben de sana derim ki…
Erdem ve hikmet derki; o dik durulması gereken
meselelerde
Dik durmanız gerekiyorsa eğer dik durun,
Dik durmayarak sükût edip düşüyorsanız eğer
Siz daima düşmeye mecbur kalırsınız, yok eğer
derseniz;
Düşmedim, düşmeden canım yanmayı tattım, ben
öğreniyorum,
Sorun yok, sorun yapmıyorum, dik durmalıydım
Ve dik durdum diyor musunuz? Bu onur mudur? Elbette,
Evet, peki, dik durmak bedenle de alakalı bağlantılı
fakat
Gerçekte bir ruhun duruşuyla ilgili bir meseledir bu,
Ve ne anlama gelmektedir, tarifi pratiği nasıldır
derseniz eğer
Şöyle ki kararlı ve arkasında durmanız gereken
mesellerden
Geri adım atmadan erdemli ve hikmetli tavır, davranış
sergileyip
Ve yine erdemli, hikmetli sözlerle destekleyip, o konuda
yolunuza
Kararlı bir şekilde devam etmeniz, dik durmak anlamı
taşır.
Sonnet… Nafiz coşkun
Üzerinden geçerler ezerek…
Aldatılmak
Ve hakkımızın yenmesi konusunda
Mecaz bir ifade kullanırız
Ya hani
Şikâyet ediyoruz,
Ya hani
‘Üzerimizden geçiyorlar diye’
Bu tür ifadeler kullanırız ya
Şunu asla
Unutmayın ki
Siz yere yatmadan
Kimse sizin üzerinizden geçemez,
İzin vermeyin,
Hakkınızın yenmesine erdemli bir duruş sergileyin.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Kendi hayat atını kendin yönet artık…
İnsanların sizin zihninizi yönetmesine izin vermeyin
Onların sizin hayatınızı yönetmesine,
Hayatınızı zora ki yönlendirmesine izin vermeyin,
Kendi hayatınızı siz yönetin, siz şekillendirin,
Hayatınıza siz yön verin,
Bunu yaparken erdem ve hikmeti,
Ve elbette ki bilgeliği mutlaka öğrenip öğle yapın.
Elbet kendi hayatınızın atını siz sürmelisiniz
Fakat atı kullanmayı iyi öğrenmeniz gerekmektedir,
Kendi atınızı neden başkalarına veresiniz ki öğle
değil mi?
Elbet başkalarının fikirleri dinlenmeli,
Ben buna katılıyorum, başka insanların fikir
Ve önerilerine danışılmalı elbet, buna da katılıyorum,
Fakat tamamen bir başkaları sizin yerinize
Kararlar vermeye başlarsa, siz diye bir şey
kalmayacak,
Sizin kararlarınızda önemli
Ve siz kendi hayatınız adına kararlar alabilmelisiniz,
Bunu öğrenebilmelisiniz,
Ön yargılardan kurtulmak elbette birçok fikri dinleyip
o birçok birbirinden farklı fikirleri önerileri de anlamaya çalışmakla
Ve gerçeği öğrenmenin peşine düşmekle olur,
Öğleye öğrenin ve hayat atınızı kendiniz kullanın
artık,
Sizler başkalarının kuklaları değilsiniz, olmayın da.
Benim için varsa eğer ben varım, yoksa yokum…
Ben mi?
Beni gerçekten
Ve beni çok seven
Ve hatta bunu eylemleriyle açıkça ortaya,
Cesurca ortaya koyanlar için erdemlice savaşırım,
Bu savaşı sizlerin arzuladığı gibi yapmam,
Benim de bana göre erdemlice mücadele etmek
yöntemlerim vardır,
Sizlerin de erdemli hamleleri olmalı,
Yanlarında olurum,
Ve sonra etrafıma bakarım,
Kimseleri görmeyince derim ki neredesiniz,
Sesinizi duyamıyorum,
Sağıma soluma, ardıma önüme baktığım da
Onlardan hiç birisini göremediğim takdir de
Kendi yolumu zaten çizmişimdir, yolumda devam ederim,
Duyamıyorum sesinizi dediğiniz anlar
Sizlerin de olmuştur,
Merak etmeyin, endişeye kapılmayın,
Bunlar sizlerin için bir tecrübedir,
O tecrübeleri üst üste koyarak yükselebilmeyi de
Öğreneceksiniz, dedim ya
Yolunuza erdemli arkadaşlar edinerek devam edin,
Hani Shakespeare’in
Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!
Dediği gibi, siz kendi yolunuzda erdemlice olmaya
devam edin.
Anlamak ya da anlamamak işte bütün mesele bu!
‘Hayır, kabul etmiyorum’ demeyi öğrenmek…
‘Hayır’ ‘kabul etmiyorum’ demem gereken meselelerde
Artık ben de ‘hayır’ ‘kabul etmiyorum’ demeyi
öğrendim,
Mutluyum,
Fakat bunu bilgece yapabildiğim için mutluyum.
‘Hayır’ ‘bunu kabul etmiyorum’ demeniz gereken yerde
Eğer ki ‘evet’ demeye ikna edildiğiniz sürece
O kendinizden çok şey vermiş olursunuz
Ömür bir defa yaşanıyor,
Onu güzel ve erdemlice harcayın,
Ve bunun geleceğiniz de faturası ağır olacak,
O faturayı ödemek bazen imkânsızdır,
İyilik yapmanın, kendimizden fedakârlık yapmanın
Mutlaka sınırını çizin,
Yoksa sizden acımadan çok şey götürürler,
Hiç de acımıyor, merhamet bile etmiyorlar,
Hayat geriye dönmüyor
Ve yaşanacak tek bir hayat hakkınız var
Onu da zararlar ederek sürdürmeyin…
Yeri geldiğinde artık ‘hayır’ ‘istemiyorum’
‘Kabul etmiyorum’ demeyi öğrenmen gerekli biliyorsun.
Bu hayatın doğum sancısı neyin nesidir…
Yeni bir insan olmaya başlamak mıdır bunca keder
zorluk,
Yoksa yeni ve güzel bir doğum sancısı mıdır?
Yeni ve güzel bir hayat başlangıcına mı işarettir bu
sancılar,
Bu sancılar kederler, sıkıntılar,
Bunlar neyin habercileridir sen biliyor musun?
Yeni bir insan olmaya
Başlamak mıdır bunca neşe mutluluk arayışı,
Yoksa yeni ve güzel bir doğumun başlangıcını haber
veren
Hayatın doğum sancısı mıdır tüm bunlar,
Anlamaya çalışıyorum,
Tüm bilgilerimle hayatı anlamaya
Ve anlamlandırmaya çabalıyorum, anlamaya çabala,
Her zaman için birden fazla umut vardır,
Sen mücadele ver yeter ki erdem ve bilgelikle.
Sonnet… Nafiz coşkun
Önyargı(araştırmadan, zanna göre)…
Önyargı, mantığa dayanamadığı için
Kanıt, delil niteliğinden de uzaktır,
Her ne olursa olsun mantık(doğru fikri araştırıp
bulmak ilmi) Erdem ve hikmetle araştırın,
Araştırmaz iseniz ne mi olur, şöyle ki
Yoksa bilerek ya da bilmeyerek insanlara
Haksızlık etmiş olursunuz,
Haksızlık ise nefret
Ve anarşi doğurur,
Savaşa kavgaya sebebiyet verir,
Bunların hiç birinin olmasını istemezsin her halde,
Çünkü kavgalarda savaşlarda
Birçok mâsum insan da zarar görür,
Bunların olmasını istemezsin elbet.
Sonnet… Nafiz
coşkun
‘Anlamak’ denen şu aziz mesele…
Empati kurarak o birbirinden karşı ve zıt fikirleri,
O birbirinden farklı ve zıt eylemleri
Anlamak diye bir çaban olmalı, her fikri veya her
insanı
Kabul etmek zorunda değilsiniz,
Her bir fikre her bir insana hoşgörü duymak zorunda
değilsiniz,
Fakat erdem ve hikmetle anlamaya çalışın,
Diyorum ki ‘anlamak ya da anlamamak işte bütün mesele
bu’
Her bir düşünce ve eylemi kabul etmek zorunda
değilsin,
Saygı duymak zorunda da değilsin,
Fakat zulmedemezsin, hakkını savunup hamle
yapabilirsin,
‘Anlamak’ konusunda neden mi ısrar ediyorum,
Çünkü anlamaya çalışmalısın ki
Kime saygı sevgi duyup, kime saygı sevgi duymayacağını
da
Ancak bu yolla, anlamak yoluyla yapabilirsin.
Sonnet… Nafiz coşkun
Doğru sorular insanı aydınlatır…
Şu soruları ve benzeri soruları kendinize sorun
lütfen,
Ben neden ona düşmanım,
Beni ona düşman eden fikir, sebep kimden geldi,
O fikir bana mı aitti,
Yoksa o fikir bana başkalarından haksız yere miras mı
kaldı
Veya ben neden ona sevgi duyuyorum,
Beni ona sevgi duyuran fikir, sebep nedir,
Kimden dolayı ona sevgi duydum,
O sevgi fikri bana mı aitti,
Yoksa bana başkaları tarafından
Zihnime yerleştirilen bir şey midir?
Beni kim yönlendirdi,
Aldığım kararlar benim mi yoksa yönlendiriliyor muyum?
Aydınlanmak için kendinize doğru sorular sorun lütfen.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kararları alırlarken size danışıyorlar mı?
Devlet, hükümet kararlarından,
İş ve ev içi kararlarına kadar,
Mutlaka tüm bunların
Sizin mi yoksa
Bir başkalarına ait olan kararlar olup olmadıklarını,
Mutlaka bir düşünün,
Hayatı bodoslama yaşamaktansa,
Her bir şeyin farkına vararak,
Farkında olarak yaşamak
Sizi elbette olgunlaştıracak
Ve hayatınızı daha doğru kararlar alarak
zenginleştireceksiniz,
Ve bir de alınmış kararlar,
Yani sizinle alakalı ve sizi ilgilendiren işlerde
O tüm kararlar sizlerle mi alındı diye düşünün lütfen,
Yoksa eğer siz olmadan mı alındı o kararlar,
Sizin arzu ve isteklerinize, seçimlerinize,
Sizin kararlarınıza danışılmadan mı alındı o kararlar,
Sizleri ilgilendiren mesellerde,
Sizlere danışılmadan, sizin fikirleriniz önemsenmeden
Kararlar alınmaya başlanıldığında neler mi oluyor,
anlaşmazlık,
İşte çatışmak, anarşi, savaş; o âdil paylaşımın
olmadığı
Ve birilerinin egoist ve bencilce tek başına aldığı
O karar ve eylemlerden çıkıyor farkında mısınız?
Anlaşmaya varabilmenin ilk adımlarından biride
erdemlice
Dinlemek ve karşıda ki insanları ilgilendiren
meseleler de
Onlarında görüşlerini dinlemek, önem ve özen göstermek
Ve empati kurmak ne kadar da önemli öğle değil mi?
Neden sevgiline hükmetmeye çabalıyorsun…
Sevgilinizi kontrol altında tutmak ve ayrıca ona
hükmet yerine,
Onunla hayatı, onunla fikirleri paylaşın,
Hayatınızı âdil bir paylaşımla mutlu kılacaksınız,
Birbirinizin görüş ve önerilerini bile dinlerken
Adaletli olmak sizi birbirinize
Daha çok sevdirip mutlu edecektir,
Neden denemiyorsunuz ki
Tüm bunları yaptığınız halde eğer mutsuzsanız,
O halde ilişkinizde erdem ve bilgelik yok demektir,
Sevgi ve aşk yok demektir,
İlişkinizi yeniden canlandırmanın yollarını bulmak
için
Erdemli ve bilge uzmanlardan yardım alabilirsiniz,
bilmelisin ki
Erdem bilgelikle paylaşılan ilişki neşe, huzur, güven
oluşturur,
Sizin probleminiz erdem ve aşkı eksik yaşamak olabilir
mi?
Sonnet… Nafiz coşkun
Düşünce tefekkür pratiği yapalım…
Bilge şair dedi ki
Haydi, yine doğru bir sonuca ulaşabilmek için
Sorular sormaya başlayalım kendimize,
Şöyle ki
Sizler gerçekten
O sevdiğiniz
Ve o istediğiniz hayatı mı yaşamaktasınız,
Yoksa yakınlarınızın size yaşattığı
Ve sizi yaşamak zorunda bıraktığı
Diğer başka bir hayatı mı yaşıyorsunuz,
Sizi siz mi yönlendiriyorsunuz
Yoksa başkaları tarafından yönlendirilirken
O kendinizi siz mi yönetiyor zannediyorsunuz...
Evet, sizin böyle problemleriniz var mı?
Sonnet… Nafiz
coşkun
Tartışmalarınıza ‘anlamak’ eylemini de yapın…
Hararetli tartışmalarda
Birbirlerine karşı kendi fikirlerini
Acımasız eleştirilerle kabul ettirmek yarışına
girişenlerin
Aslında hiç birisi de kazanan taraf değil,
Çoğunlukla kaybeden bir taraf olabiliyor,
Çünkü bu tür acımasız çirkin eleştirilerle yapılan
O zorlu çetin çirkin tartışmalar savaşa kavgaya
sürüklenebiliyor,
Aslında kabul etmek zorunluluğu olmadan kibarca dinleyip
O birbirinden farklı fikir ve farklı eylemleri
Kibarca anlamak amacıyla, empati kurarak
Ve kabul etmek zorunda da olmadan
O dinlemek ve anlamak eylemini gerçekleştirerek gerekiyor,
Böyle bir dinlemek eylemi içinde olmadığınız
zamanlarda
Ancak düşmanlık ve nefret kazandırıyorsunuz. Anlamaya çalış.
Sonnet… Nafiz coşkun
Mutlaka birbirinizin fikirlerine danışın…
Ortak noktalar elbette erdemlice düşünüldüğünde
bulunabilir…
Paylaşmayı öğrenin, o paylaşılmayan ilişkiler kadar
O paylaşılmayan tatillerde stres
Ve mutsuzluk kaynağıdır,
Çünkü ‘sizin isteğinizin
Hiçbir önemi yoktur’ başkalarının gözünde,
‘Size kendi arzuladıkları ilişkiyi
Ve kendi arzuladıkları tatili yaşatıp’
Gününüzü sıkıcı bunaltıcı ve zehir edebilirler.
Hükümetler de böyledir o âdil paylaşılmayan ekonomi
Ve o âdil paylaşılmayan mülk zehir olur, güvensizlik
başlar,
Öğle günler gelir ki mutsuzluk, nefret ve anarşi
başlatır.
Hiç kimseye kalmaz, savaşlar, anarşi, vesaire-vesaire,
Kurda kuşa kalır gider tüm şehirler ve ilişkiler.
Sonnet… Nafiz coşkun
Zirveye mi istiyorsun, motivasyon şart…
Riskleri hesaplamadan eyleme geçmeyin, hesapla ve
göğüs ger…
Zirveyi kontrol edin, çıkmak mı istiyorsun zirveye,
Ve oraya çıkabilip çıkamayacağını ve oraya çıkış
yollarının
En kolay taraflarını ve zor taraflarını da kontrol
edip öğrenmeli,
O zirvenin yollarında ve nerelerinde neler olabilir,
hazırlıklı ol,
Satranç hamleleri gibi bir diğer hamle karşısın da
Hangi hamleni yapabilmenin hazırlığı önceden hesap
edilir,
Olasılık hesaplar üzerinde de çalışmak gerekir,
Uzmanlardan ve tecrübeli olanlardan mutlaka destek
yardım al,
Tecrübe bir zirveye çıkışın merdiven
basamaklarındandır,
Çok insan yenilgileri ve başarısızlıklarını üst-üste
koyarak
Bir başarı destanı yazmıştır, o tüm başarısızlıkların
Diğer bir adı da tecrübe ve zirveye tırmanış
merdivenidir,
Öğrendin mi artık, şimdi erdemlice, hesaplayarak hamleni
yap.
Sonnet… Nafiz coşkun
Değişim istiyorsan kendinden başla…
İnsanları değiştirmek mi istiyorsunuz
Buna ilk önce kendinizden başlatın,
O kötü ve adaletsiz huylarınızdan başlayın değişime...
Onlar değişmeseler bile
En azından siz
Âdil ve iyi bir insan olarak yaşayıp,
İyi ve âdil bir insan olarak onurlu kalmaya çalışın,
En büyük kahramanlıklardan biri de
Kötülük yapmadan yaşamak mücadelesidir,
Hem ayrıca mutlak kader dışında ki
O değiştirilebilir kaderinizi
İyi ve faydalı anlamda seçimler,
İyi ve faydalı anlamda eylemler yaparak h
Ve hikmetlice, erdemlice değiştirebilir
Ve o bazı insanların da sizi örnek almasını
sağlayabilirsiniz...
Sizlere değiştirile bilir kaderden
Bir örnek vermek istiyorum, şöyle ki
Bir ‘sel felaketi’ gelmek olasılığı olan bir yere
Güçlü sel kanalları açmak
İşte tüm o durumu değiştirmek anlamına
Ve o seli kontrol altına almak anlamına gelecektir,
İşte bu sel örneği;
Değiştirilebilir kaderi faydalı bir şekilde
Değiştirebilmenin örneğidir,
Sizlerde o değiştirilebilir olan kaderinizi
Olumlu anlamda değiştirebilir
Ve örnek faydalı çalışmalar yapabilirisiniz,
Haydi, rast gelsin.
İlişkiler, bireyler, toplumlar…
Alaca-kargaları şair yapıp,
Sen onlara şiir mi okutmak istiyorsun,
İşte sakın bunu yapmanızı tavsiye etmem
Çünkü bundan ne alaca-kargalar,
Ve nede dinleyenler hoşnut olmayacaklar,
Zamanınızı boşa harcamayın...
Kendinizin
Ve sevdiklerinizin hoşlanmadığınız yanları
Nelerdir diye kendinize sorun
Ve bir düşünün
Gerçekten hoşlanılmayacak kadar
Olup olmadıklarını,
Eminseniz eğer o ilişkilere yapıcı
Güzel bir yaklaşımla zaman ayırın
Ve o ilişkilerde bir sorun varsa eğer
Sabırla onarmaya çaba sarf edin,
Kibar olun ve onları kırmayın,
Mâdem eminsiniz onların
İlişki kurmakta ve sevmek hususun da
Doğru insanlar olduklarına,
İlişkiye kararlıca devam edin…
Şimdi bu konuya bağlı ikinci anlatıya geçiyorum,
İlişkilerle ilgili farklı bir konudan bahsedeceğim,
Şunu hatırlatmadan da geçmek istemiyorum,
Bir mecazla örnek vereyim,
Verdiğim bu örneği toplum ve ya birey ilişkilerinde,
Sizlerde diğer işlerinize kıyas edin,
Şöyle ki
Ancak yüzmek bilmeden
Denizi ve kendisini,
Denizin o orta yerinde sınayan
O aptallardan da olmayın…
Yukarıda bahsettiğim
Bireylerle, aileyle ilgili ilişkiler konusunu
Şimdi toplumlar ve halk üzerine bağlamaya çalışacağım,
Şöyle ki
Birlikte var olacak isek eğer
Şunu unutmayın ki
Birliktelik erdemli,
Âdil ve güzel bir ahlaki yaşam olmadan
Mümkün olamıyor,
Düzensizlikler
Ve gizli bir isyan,
Hatta öfke, güvensizlik
Daima her bir kafada var olmaya devam ediyor,
Her an patlamaya hazır bir şekilde
Var olmaya devam ediyor her kafada,
Bir gün güçlü bir infilak sesiyle
Her bir insan toplum sarsılmaya başlıyor,
Birey ilişkilerinden
Toplum ilişkilerine kadar her bir ilişki
Bozulmaya başlıyor, parçalanmaya başlıyor,
Daha sonrada buna ne sebep oldu diyorlar,
Elbette ki buna sebep olan şeylerin başında
Şunlar gelmekte,
Çünkü hikmetsizlik,
Çünkü adaletsizlik,
Çünkü çirkin ahlak,
Çünkü bilgiyi kötüye kullanmak
Ve insanların erdemsizliği
‘birlikteliğin’ daima yıkılmasına
İlişkilerin bozulmasına,
Cinayetlerin artmasına,
Hürriyetin gerçek anlamından çıkıp
Çirkin bir hal almasına,
Hayatların parçalanmasına yol açarlar,
Birlikte mutlu var olabilmenin tabiatına aykırıdır
erdemsizlik,
Birlikte huzurlu olabilmenin tabiatına aykırıdır
adaletsizlik,
Birlikte âdil bir düzen kurabilmenin
Tabiatına aykırıdır ‘çirkin kötü ahlak’
İnsanların erdemsizliği
Bozuk düzenlerin,
Bozuk düzenli devlet sistemlerinin üremesine sebep
olmaktadır,
Birlikte uzun süreli mutlu huzurlu
Bir toplum
Veya dünya halkı istiyorsanız eğer
Erdem, adalet ve erdemli ahlak sahibi olan bir toplum
Meydana getirmek zorundasınız,
Olmak zorundasınız, kurulmak ve yaşanmak zorunda…
Herkes ektiğini biçecek,
Karar sizin.
Ben alaca-karga değilim,
Ben kâhin değilim,
Ben meczup değilim,
Ben yalanda söylemiyorum,
İnanın bana doğruyu söylüyorum,
Ben bilge bir şairim, ben bir filozofum,
Size doğru olanları hatırlatmak istiyorum,
Üç yüz kilometre hızla giden arabanızı
Firene basmadan insanların yaşadığı,
Kalabalık şehir merkezine sokarsanız neler olur
Bende sizde biliyoruz,
Adaletsizliği, erdemsizliği, çirkin kötü ahlakı
Bu insanların içine sokmaya devam ederseniz,
Neler olacağını da düşünürseniz,
Geleceği görebilirsiniz,
Gelecek görülebiliyor,
Kadim tarihten ders almayanların başına
Tarih daima tekerrür etmeye devam edecektir.
Daima söylemişimdir;
Kader veya tâlih değildir zâlim aptal ya da kötü olan,
Aslında insanların
Ve devlet yöneticilerinin
O kendi tercihleriydi insanı
Ve devleti zâlim, aptal ya da adaletli, iyi yapacak
olan.
Önyargılarımız, zanlarımız ve ilişkiler…
Barış ve huzur içinde yaşamak arzusunda olanlar
Mutlaka erdem ve hikmetle yol almayı öğrenip,
Eylemlerini de buna göre yapmalı,
Önyargılarını ve sürekli kendi zanlarının
Tek doğru olduğunu anlatmak arzusunu terk etmeliler
Çünkü önyargı ve zan mantığa ve
Daima gerçeğe dayanarak elde edilmez,
Sağlam delillere, sağlam zemine dayanmaz,
Zan ise her zaman doğru çıkmaz
Ve kibirle, kuruntular vehimle beslenip kamçılanır,
Kibir ise insan için kendisinden başkasını
Asla beğendirmeyen bir ruh hastalığıdır,
Kendisini ‘en büyük, en doğru zannetmek’ hastalığı,
‘Ego, bencillik’ hastalığı!
Sonnet… Nafiz
coşkun
Toplum yaşantısı demokrasinin aynasıdır…
Cumhuriyet
Ve demokrasi (demos-krotos) denen
O büyük hazineyi,
Sizler eğer ki o değer bilmez câhillerin,
O kaba yobaz ham sofraların eline verirseniz,
Onu kemirirler,
Daha sonrada haksız yere,
Fırlatıp atarlar,
Üzerini çiğner geçerler
Hiçbir işe yaramıyor diye,
Oysaki halk iyi olursa
Ve halk toplum âdil olup yaşarsa,
Demokrasi işte o zaman işe yarar,
Halk toplum kötü ve adaletsiz ise
O zaman da demokrasi işe yaramaz olur,
Kötü bir hale gelir elbet de,
Aslında halk
O demokrasiyi fırlatıp atıyorsa
Bilin ki kendisini
O yerlere atmış oluyor demektir,
Çünkü zaten demokrasi halk
Ve halkın yönetim idare biçimi demek,
Yani demokrasi halkın ta kendi yaşantısı demek oluyor,
Halk ve ya toplum neyi tercih edip yaşarsa
Ora halkının, ora toplumunun demokrasisi de o olmuş
oluyor,
Halkın yaşantısı; demokrasinin görüntüsüdür,
Aynaya yansıdığı şeydir,
Demokrasi; halkın yaşantısıyla ayna da görünür,
Halk neyi yaşıyorsa demokrasisi de o olur,
Halk kötü yaşarsa demokrasisi kötü,
Halk iyi erdemli yaşarsa o zaman da
Demokrasisi erdemli ve elbette iyi olur demektir,
Toplumun yaşantısı demokrasinin aynası görevini
görmektedir,
Yine tekrar ediyorum;
Sizler ne yaşarsanız sizlere demokrasi işte o olarak görünür,
O halde doğru ve düzgün olarak yaşayın da,
O demokrasinizde
Doğru ve düzgün yansısın o baktığınız demokrasi
aynasından…
Öğle demokrasiler ve öğle toplumlar vardır ki
Kendisine kendisinin malını mülkünü,
Kendisine kendisinin servetini ‘hırsızlayacak’ bir
hükümet
Ve bir kral seçerler
Ve kendi idam iplerini
Yine o kendi elleriyle çekip,
Aptallıklarına ve haksızlıklarına
Durmadan devam ederler…
Evet, ne acı gerçek ki
Böyle demokrasiler
Ve böyle toplumlarda var.
Sayıları azda olsa
Devletin tüm hazinlerini adaletli şekilde
Halkla toplumla paylaşan
Halk idaresi demokrasilerde yok değil,
Fakat sayıları her geçen gün azalmaktadır.
Ben bilge bir şairim,
Sana ben düşünce pratiği yaptırıyorum,
San düşüne bilmenin kudretini gösteriyorum,
Haydi, rast gele.
Çivisinden çıkmış dünyanın delileri ve şair…
Bilge bir şair şöyle demişti;
Dünyayı zehirleyenler, tabiatın dengesi bozanlar,
Kâtiller, câhiller, yobazlar, gericiler,
Kaba ham softalar,
O sadece başkalarının aklıyla hareket eden
beyinsizler,
İşte tüm bunlar ve bunlar gibi olanlar var ya,
Ne diyorlar bunlar biliyor musunuz?
Ben sizlere ne dediklerini söyleyeyim, şöyle ki
Bizlere deli diyorlar, aptal diyorlar, sadece
gülüyorum çok zaman,
Düşünsenize bir, şu bize deli diyen
O gerçek delilerin dünyayı nasıl da yaşanmaz bir hale
getirerek
Veya hayatlarımızı nasıl da yaşanmaz bir hale
getirerek,
Nasıl da kendilerini akıllı olarak göstermek
çabalarını düşünün,
Lütfen bir bakın nasıl bir sona doğru sürüklüyorlar dünyamızı.
Sonnet… Nafiz coşkun
Tedbirini almak mı almamak mı?
Bilge şair
Tane-tane,
Üzerine
Basa-basa
Dedi ki;
İnsanlar ve devlet sistemleri,
Melek
Değillerdir,
Mutlaka onlar isteyerek ve bilmeyerek,
Büyük ve küçük olmak üzere
Birçok yıkıcı ve onarılması imkânsız olan
Hatalar ve günahlar yapacaklardır,
Tedbirlerinizi alın,
Ben de tedbir almaya çalışıyorum.
Sonnet… Nafiz coşkun
Haksızlık isyan doğurur…
Adaletin
Olmadığı
Bir yerde
Ancak
Öfke
Ve nefretin
Olması
Olağan
Çünkü
Haksızlık;
Ancak
Öfke,
İsyan
Ve anarşi doğurur.
Sonnet… Nafiz coşkun
Onunla insan insanlık bulur…
Barış
Ve
Huzurlu
Bir hayat,
Huzurlu
Bir toplum
İsteyenler,
Arzu edenler;
Kibarlığı
Ve
Âdil
Yaşamayı
Asla
İhmal etmemeli.
Sonnet… Nafiz coşkun
İnce anlayışlı olmak…
Karşındaki
İnsanı
Kendine
Düşman
Etmeyecek olan
O
Bilgece
Cümleleri
Kullanman
Ancak
Seni zarardan
Kurtarmaktan başka
Bir de becerikli
Ve ince anlayışlı yapar.
Sonnet… Nafiz coşkun
Abartıyorsan yanılıyorsun demektir…
Abartmayın,
Gerçek olanla, doğru olanla bilgece yüzleşin,
Abartmak,
Gerçeğin, ölçünün dışına çıkmaktan başka bir şey
değildir,
Bu da yalana götürü seni,
Kim yalan söylemeyi sever ki
İblisten ve avenelerinden başka,
Bu aynı şuna benzer
O küçük ve halledilebilir sorunları
O büyük savaşlara çevirmek gibidir,
Abartmak işte tamda böyledir,
Oysaki savaşa gerek yoktur, ölçü dışına çıkmaya gerek
yoktur,
Kibarlık sorunları gidermeye yetecektir,
Kibar ve bilgece hareket edin, sabredin, zafer sizin
olacaktır.
Sonnet… Nafiz coşkun
Bir sorun var, birbirimizi anlayamıyoruz…
İnsanlar birbirlerini yanlış anlıyor,
Erdemli bir iletişim eksikliği var aralarında
insanların,
Sevgi ve saygı eksikliği de var aralarında varlıkların,
Gerçekçilik ve kibarlık yerine
Birbirlerini yanlış yorumlayarak,
Yine birbirlerini strese sokarak,
Birbirlerinden uzaklaştırıyorlar kendilerini
O kendi elleriyle insanlar, ne büyük bir
merhametsizlik örneği,
Kibar olmak ve yapıcı olmak
En doğru eylemdir aslında, her bilge farkındadır
bunların,
Fakat insanlar bu gibi eylemlerin, kibar ve yapıcı
eylemlerin
Tadının güzelliğine varamamış olmalı ki uygulamaktan
kaçıyor,
Ben de işte tam da bunun üzerin de çalışıyorum,
İnsani özellikleri kendime kazandırmaya çabalıyorum,
ya sen.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Anlamak yetmiyor, erdemli olmak gerek…
Birbirimizi anlayamıyoruz, fakat ve ancak
Haydi, diyelim ki anladık,
Bu defada o aynı kişi o fikrinden başka bir fikre
kapılıyor
Bu defada onu o diğer başka değişmiş olan fikirlerini
Hiç durmadan anlamak çabasına girmek zorunda
kalıyoruz,
Sürekli birbirimizi anlamanın peşinde kendi
ellerimizle
Birbirimize ömrümüzü tükettirip,
Hayatlarımızı çekilmez huzursuz bir duruma
sürüklüyoruz,
Elbette ki ‘bütün mesele anlamak ya da anlamamak’
Dediğimiz o büyük hikmetli ve felsefik gerçekten
ibaret değil,
Bunun yanı sıra, ‘anlamanın’ yanı sıra birde mutlaka
Tam manasıyla ‘anladıktan’ sonra erdemli ve bilgece
Ve faydalı eylem ve hamleleri, faydalı davranışları da
yaparak,
O erdemli hamlelerin devamını getirebilmek
gerekmektedir.
Sonnet… Nafiz coşkun
Zirveye, sonuca ulaşmak için, motivasyon…
Her zaman ve her bir şeyi olmasa da
Çok zaman erdemli bir şeyleri dinlemek insanı
bilgeleştirir,
Fakat neleri dinlemek gerekir, hikmetli dinlemeler
nelerdir,
Kimleri dinlemek gerekli,
Bilgeleşebilmek için dinlemek gerekli olanlar
kimlerdir,
Anlamanızı sağlar, anlamak o kadar önemlidir ki
Çünkü o sizi sonuca götürecek olan şeydir, ‘anlamak’
Zaten sonuca varmak için çıkmadınız mı yola,
Zirveye çıkmak için çıkmadınız mı yola,
Bilmen gerekli ki anlaşılmayan şey sizi sonuca
ulaşmaz,
Keşke erdemlice dinlemenin değerini bir anla
bilseydiniz,
Dinlememeniz gereken o budalaca
Ve aptalca şeyleri dinlemekten bahsetmiyorum,
Size sağlıklı fayda sağlayacak olan şeylerden
bahsediyorum.
Sonnet… Nafiz coşkun
Başarmak için birçok hamle yaparız, fakat…
Sen bir şeyler başarmak mı istiyorsun
Öğleye mutlu huzurlu olmayı
Ve sağlıklı olmayı başar
İşte bu, dünyanın
Ve çok bir şeyin üzerinde ki
O en büyük başarılarından birisidir; mutluluk, huzur
ve sağlık,
Sağlıksız, huzursuz
Ve mutsuz kazanışlar bir başarı mıdır?
Bu gerçeği hatırlattıktan sonra
Asıl söylemem gerekeni de söyleyeyim,
Şöyle ki
Düşünün ki bir savaş var
Ve savaşlarda gerçek ‘istihbarat’ bilgilerinin
Bir ülkeyi, bir insanı ya zafere ya da yıkıma
götüreceğini
Hepimiz biliyoruz,
Ve önemli bir ‘istihbarat’ haberi için
Telefonun her iki ucunda ki
İstihbarat paylaşımı yapan o insanlar
Birbirlerinin sözünü dinlemeden,
Birbirlerinin sözlerini keserek aynı anda
konuşuyorlar,
Tabi ki de hiç bir şey anlaşılmaz öğle değil mi?
Hararetli olarak o her iki konuşmanın kargaşasından
O her iki tarafta birbirlerini anlayamayacaklardır,
Yani ‘istihbarat’ anlaşılamadığı için
Zafere giden yolda tehlikeye düşecektir,
Birbirlerini anlayamayan
İşte o aralarında konuşan her iki insan,
Ya da o birbirlerini anlayamayan
O her iki gurup da aynı bu ‘istihbarat’ paylaşmasını
Beceremeyen insanlar gibidirler,
Kimse kimseyi dinlemediği,
Birbirlerine ancak kendi egolu fikrini
Kabul ettirmek çabasına giriştiği
Ve sadece sürekli hiç durmadan bencilce konuştuğu
Ve sadece egolarını tatmin etmek istedikleri sürece
Anlaşılmaya
Ve sağlıklı bir sonuca varılmak imkânsızlaşacaktır,
Birbirinizi anlamaya
Ve sağlıklı faydalar üretmeye çabalamadığınız sürece
O büyük bir hazine olan ‘zaman’ bile
Sizi iyiliğe ve sorunların çözümüne taşımayacaktır,
Hepimiz problemlerin çözümü,
Hayatımızda ki sorunların çözümleri için uğraş
veriyoruz,
Her bir insanın sorunu ve problemi vardır,
Sorunsuz problemsiz olan insan yoktur,
Sorunsuz insan vardır diyen yalancının teki olabilir,
İşte o sorunların üstesinden,
O problemlerin üstesinden
Sağlıklı bir şekilde gelebilmek için,
Onları dosdoğru bir sonuca,
Faydalı bir sonuca ulaştırabilmek için
Birbirimizi erdemlice anlayıp
Ve anladıktan sonra, birbirimizle erdemlice
‘O doğru olan sağlıklı yolda adaletlice anlaştıktan
sonra’
O anlaştığımız yolda birlikte ve kararlı yürümemiz
gerekmekte,
Ben mi? Ben ballı süt dolu kadehimi;
Dinlenin, anlamanın ve erdemli hamleler yapmanın
şerefine,
Onuruna kaldırıyorum, darısı başınıza
Başarıya giden yolda ‘hazırlık’ ve ‘özen’…
Zafer kazanmanın
O en mükemmel dayanaklarından birisi de
Erdemli bir şekilde ve bilgece bir sabırla
O zafere giden ‘motivasyona’
‘Hazırlıklara’ bilgece ‘özen’ göstermektir…
İnsan ancak bilgece bir ‘özenle’ yapmış olduğu
O sağlıklı işlerin ayrıntılarını
Çok daha iyi ‘keşfeder’ kavrar
Ve o kavrayış ve o ‘keşifte’ onu başarıya taşıya
bilir,
İnsan; sonuca ulaşmak istediği o yolda,
‘Onu sonuca taşıyacak şeylerin’ ve o ‘varmak istediği
şeyin’
‘Nitelik ve niceliklerini kavrayıp’
Ve bir de ‘kararlı olarak’ yoluna devam etmesiyle
ancak
O amacına kavuşabilecektir.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kazanmak ve değerlendirmek bilgisi…
Güçlü bir arkadaşlık mı yapmak istiyorsun,
Ya da bunun farkında bile değil misin?
O halde sana faydalı bir tavsiye,
O kadar faydalı ki
İnsanı bir ömür
Ve ya yıllarca huzursuz edebilecek düşmanlıklar
Ve mutsuzluklar konusunda sana ben derim ki
‘Düşmanlığı yok etmekle
Yeni bir arkadaş
Ve güç kazanmak bilgelik gerektirir’
Senin hayatında o seni sürekli huzursuz eden şeylerden
Kurtulmuş olmakla birlikte
Bir de ayrıca gücüne güç katmış olacaksın,
Fakat elbette bu her insanla yapılacak bir şey
değildir,
Ben karakteri sağlam dürüst insanlardan bahsediyorum,
Karakteri sağlam dürüst,
Güvenilir erdemli insanlarla barış içinde yaşamaya
çalışmak
Daima size artılar, faydalar getirecektir,
Değerlendirin ve kendiniz görün.
Fikirler, eylemler, bilgeler…
Hayatımız
‘Fikir ve eylemlerle’ şekillenir,
Bunun içinde bedenimizi şekillendiren
Ve ruhumuzu şekillendiren
Her bir şey dâhildir,
‘fikir ve eylem’ olmadan
Bedenini şekillendireceğin gıdaları içecekleri
Sağlıklı bir şekilde alamayacağın,
Yetiştiremeyeceğin gibi,
İlaçla da buna dâhildir,
Yine, ayrıca
‘fikir ve eylem’ olmadan
Ruhunu da şekillendiremezsin,
İki türlü şekillendirmek vardır
Ya zararlı ‘fikir ve eylemler’ yapar
Zararlı şekillendirirsin,
Gelecek nesillere de kötü örnek olursun,
Ya da faydalı ‘fikir ve eylemler’ yapar
Fayda ve sağlıklı şekillendirirsin,
Gelecek nesiller bile o faydadan,
O eylemlerin
Faydalı getirisinden
Meyveler toplamaya devam ederler,
Sen de meyveler toplamaya devam ederler,
Ölümsüzleşirsin,
Bunun sen de farkındasındır,
O halde ‘fikirlerinizi
Ve eylemlerinizi’
Mutlaka ama mutlaka
Erdemlice yapmanız,
Bilgece yapabilmeniz
Size fayda getirir mi diye
Düşünmeye başlarsanız iyi olacak
Çünkü buna,
Bu başarılara,
O kazançlara ihtiyacınız var,
Benim de ihtiyacım var,
Benim de hayallerim var,
Gerçekleşmesi mümkün olabilecek
Benim de sizlerin o hayalleri
Umutları gibi,
Benim de umutlarım ve hayallerim var,
Biliyorum ki her zaman birden fazla umut vardır,
Yeter ki erdemlice mücadeleden vazgeçmemeli insan,
Sen insanların hayatlarını kurtaracak
Veya insanların hayatlarına büyük faydalar getirecek
O insanlara ilham kaynağı olacak eserleri,
Fikirleri hazırlarsın,
Onlarda senden aldığı bilgilerle
O ulaşmak istedikleri hazinlerin olduğu
Şehirlerin anahtarlarını yaparlar
Ve kapıları da ancak işte bu yollarla açabilirler,
Bir fikir diğer fikirlerin kapılarını mutlaka
açacaktır
Sen yeter ki erdemlice motivasyonunu gerçekleştir ve
kararlı ol,
İşte bilgeler ve işte o erdemli fikir insanlarının,
Erdemli yazar ve erdemli şairlerin,
O erdemli bilge filozofların,
Hikmet insanlarının,
Erdemli bilge olan
O bilim insanlarının eserleri ilham kaynağıdır…
Kelimeler sevgilim kelimeler,
Cümleler sevgilim cümleler,
Aklımda hiç durmadan raks, dans ediyorlar,
Kıyamet senfonisi kadar çok ve gürültülü,
Fikirler ve eylemler sevgilim,
Fikirler ve eylemler,
İşte o fikir ve eylemler var ya
İşte onlar;
İnsanları ya savaştırıp öldürür,
Acılar içinde cehenneme sokar
Ya da insanları
Ve o tüm varlıkları
Sağlık huzur güven dolu bir dünyaya taşır
Ve huzur sağlık içinde yaşatır…
Kelimeler sevgilim kelimeler,
Cümleler sevgilim cümleler,
Aklımın sahillerinde,
Zihnimin denizlerinde,
Kalbimin okyanuslarında
Büyük bir orkestrayla kâinata sesleniyor,
Fikirler ve eylemler sevgilim,
Fikirler ve eylemler;
Yakıcı, kavurucu olsa da çok zaman,
Mutlu ve huzurlu edecek kadar da aziz ve kutludur
onlar,
Ya cennete taşırlar insanı
Ya da ebedi bir cehennem ateşine!
Anlamaya çalışın ve âdil olun…
O her bir huysuz kalabalıklara sadece
Polis asker gönderip coplamak
Ve dayak atmak yerine,
Bilgece davranıp, onların aslında
‘Haklarını arayan insanlar olduğunu’ hatırlayıp
Varsa eğer gerçekten,
O haklarını adaletle teslim edin,
Göründe bir bakın o huysuz olan kalabalıklar
Ve hatta muhalefetler bile
Nasılda yerini anlaşmak isteğine bırakıyor,
O isyan anarşi yerine nasıl da takdire ve sükûnete,
Huzura bırakıyor yerini görün.
Ortada huysuzlanan bir çocuk bile varsa eğer
Mutlaka şunu anlayın ki
Onun bir derdi var,
Bunları anlamak bilgelik, tecrübe
Ve adalet gerektirir,
Sizde o bilgelikten bir şeyler var mı?
Sizlerde o adalet duygusundan,
Adalet yaşamından bir şeyler var mı?
Size bu konuyla ilgili etkili anlaşılır
Ve güzel bir örnek vermek istiyorum,
Anlayacağınıza hiç şüphem yok,
Şöyle ki
Bir annenin çocuğu hiç durmadan ağlıyor,
Hiç durmadan huysuzluk ediyor tren garında,
Elbette ki tren garı da kalabalık,
Duyanlar bu olaydan rahatsızlık duymaya başlıyorlar,
Anne ve babası var mı yok mu diye düşünmeye
başlıyorlar,
Bakınız ağlayan bir çocuk
Tüm dikkatler üzerine topladı,
Neler oluyor acaba,
Bu işten anlayan kimseler var mı diye herkes etrafına
bakınıyor,
Tren garında yaygarayı koparıyor çocuk,
Babası, o çocuğu azarlıyorken,
O çocuğun annesi müdahale ediyor
Ve ‘çocuğunun aç olabileceğini’
Ve ya ‘altının ıslak olabileceğini’ düşünüp
Gerçeği bilgece, tecrübeyle görüyor, anlıyor,
Müdahale ederek
Çocuğun altının ıslaklığını kurulamaya başlıyor,
Çocuğuna yemek yediriyor,
Çocuğuyla bilgece
Ve bir anne şefkati nasıl olacaksa
Öğlece ilgilendikten sonra,
O çocuğun susarak uyumaya başladığını
Ve sorunun, problemin çözüldüğünü görüyoruz,
Sizde gördünüz mü?
İş ustaca çözüldü, huysuzluk giderildi,
İşte o toplumlarda, o halka,
O çocuk örneği gibidir, onlara, o toplumlara,
O insanlara adaletli olmazsanız eğer huysuzluk ederek
Anarşi, isyan çıkartırlar, emin olun ki onlar
O çocuk kadar eylemlerini küçük yapmazlar,
Dünyayı yangın yerine sokarlar,
O çocuk örneğinde ki o annenin yaptığını
O tüm devletler,
O tüm hükümetler,
O tüm yöneticilik pozisyonun da ki insanlarda
Adaletli ve bilgece yapmış olsalar,
O insanların hak arayışlarına
Bir kulak verseler,
Onların huysuzluk yaptığı
Yani onları huysuzlaştıran o haksızlıkları
Profesyonelce bilgece giderseler,
Görün bakın isyanlar ve anarşiler, huysuzluklar ve
gürültüler,
Öfkeler ve nefretler nasılda azalmaya başlıyor…
Peki, zamanın birçok insanı
Ve bu zamanın birçok devlet yetkilisi ne yapıyor,
Onlar ise ancak o problemleri kazıp büyütmeye,
Daha sonrasında da içinden çıkılmaz bir duruma
getirip,
İçine girip, o içinde boğulup,
Halkıda, mâsumları da
O sorunların içinde boğdurup
Çırpınıyor ve bocalıyorsunuz,
Bilgece tamir edin, kazımayın, boğulursunuz,
Anlamaya çabalayın,
Dünya hazinleri bir tek sizlere ait değil,
Dünya da hepimizin hakkı var
Ve hepimizin birbirimize adaletli olmak şartıyla
İhtiyacımız var…
Anarşi mi çıktı; vurun, demek yerine, ilk önce
anlamaya çalışın,
Acaba ne gibi haksızlığa uğramışlar diye bir sorun,
Neler oluyor diye erdemlice ve mantıklıca, adalet için
uğraşın,
Kötüden iyiyi ayırmasını ve iyiye destek olmasını
öğrenin artık,
Ego ve bencil hamleleriniz
Ve elbette ki adaletsiz ve haksız hamleleriniz
Kavgalara, nefrete, anarşi ve savaşa sebebiyet
veriyor.
Dünya mücadele meydanı, bilgelen, hamle yap…
Geçmişin hatalarına ağlamak,
Hiç durmadan geçmişte ki o hatalardan şikâyet etmek
yerine
Ve o geçmişin hatalarına kederlenmek yerine
Tüm bu olup bitenlerden
Ve hatta tükenmek üzere olan şu ömürden
İbret dolu dersler ve sağlıklı dersler çıkarsan çok
iyi olur,
Hatalar yenilgiler birer büyük tecrübedir, onlar oldu,
kabullen,
Onları üst-üste koy ve edindiğin o yüksek tecrübeyle
yüksel,
O derslere ihtiyacın var, sağlıklı olmaya ihtiyacın
var,
Hayatını artık doğru dürüst şekillendirmeye ihtiyacın
var,
İhtiyacın olanı öğren, geleceğini bilgece şekillendirmeye
ihtiyaç var,
Kavgaya savaşa sebep olabilecek
O söz ve olayları söylememeye ve söylettirmemeye
İstekli olmalısın, savaş dolu bir yaşam seni mutlu
kılmayacaktır,
Bunu başarmak bile kendinde bir güvene,
Tatlı bir hayranlığa uyandıracak seni, kararlıca devam
etmelisin,
Hatta tüm bunları başarmanın
Aslında bilgece, aziz bir kahramanlık olduğunun da
Farkına varacaksın.
Her şeyi erdemlice düşün,
Erdemlice hamleni yap, başarmak istediğin yolları
Çok iyi kavramalısın,
Çıkmak istediğin zirvelerin zorluklarına
Mutlaka ‘vâkıf’ olmalısın, o zorlukları kavramış
olmalısın,
Zorluklar karşısında erdemlice yapacağın hamlelerin
olmalı,
Kavramaz ve erdemlice yol almaz isen o zirve sana
cehennem olur.
Yazar şair nafiz
coşkunun yayınlanan tüm kitaplarının isimleri
...
1: Kelebek mevsimi ve
saklambaçlar şehri…
2: Elma kokuları ve
yağmur zamanı…
3: Azap yağmurları…
4: Sevgili nâna ve
mektupları…
5: Papatya mevsimi…
6: Gece yürüyüşü…
7: Sevgili tutya ve
mektuplar…
8: Sürgün şehir…
9: Su kavmi ve Ruhûl
Kudüs...
10: Şafak gemisi…
11: Gemileri yaktım
Aşk ülkesinde…
12: Sürgün çocuklar…
13: Siyah incir ve
mavi kelebek…
14: Sofia filo ve
mektuplar…
15: İstanbul da sanat
ile aşk…
16: Afili
yalnızlıklar şehri…
17: Şairler anarşist
olurmuş…
18: Sular kesti
kılıçları…
19:
Kafa kâğıdı…
20: Hikmet ve
felsefe…
21: Olmak ya da
olmamak…
22: Papirüsler…
23: Meleklerin şehri…
24: İstanbul’un
kanatları altın da…
25: Kırmızı
yağmurlar…
26: Sobe, körebe ve
saklambaç…
27: Bakır cezve…
28: Kaldırımda
demlenen fikir…
29: Senfoni gülüşü…
30: Sevgiliye senfoni
ve aforizmalar.
31: Ölümsüzlük
senfonisi ve Felsefik yazılar.
32: Felsefe ile
şiirin buluşması.
33: Çirkin kral ve
fikir yazıları.
34: Ölü şairler
mezarlığı.
35: Cennetin
çocukları.
36: Şairler kenti ve
aforizmalar.
37: Kelebekler şehri
ve Felsefik notlar
38: Tutsak melekler
ve fikir yazıları…
39: Şair korsanlar ve
aforizmalar…
40: Şehrin azizleri
ve Felsefik yazılar…
41: Sofia filo ve
aforizmalar…
42: Faili meçhul
sevdalar ve aforizmalar…
43: Kırmızı balık ve
aforizmalar…
44: İhbarlanmış
aşklar ve Felsefik notlar…
45: Kılıçlar ve
kalemler…
46: Pur si muove ve
aforizmalar…
47: Şairlerin ölüm
dansı ve aforizmalar…
48: Düşmanlar ve
sevgililer…
49: Soprano ve kanlı
sözler…
50: Kurşun askerler
ve aforizmalar…
51: Ölüm öpücüğü ve
aforizmalar…
52:Kale düştü ve
felsefik yazılar…
53:Şairin kurşun
kalemi ve aforizmalar…
54: Şairin seyir
defteri ve aforizmalar…
55: Kartal yuvası ve
aforizmalar…
56: Kelimelerle dans
ve aforizmalar…
57: Yalnızlık
senfonisi ve aforizmalar…
58: Aksiyon ve
aforizmalar…
59: Aşk yasası, Aşk
diyalektiği…
60: Sinekler lordu ve
aforizmalar…
61: Kod-adı şair ve
aforizmalar…
62: Su akar yatağını
bulur…
63: insan ilişkileri
ve aforizmalar… (karma)
64: Sokrates’in
intikamı ve aforizmalar…
65: Cehennem melekleri
ve aforizmalar…
66: Aşk töreni…
(karma)
67: Arıkovanı ve aforizmalar…
68: Cadı kazanı ve aforizmalar…
69: Şairin intikamı ve aforizmalar…
70: Cadı avı ve aforizmalar…
71: Gümüş köpek balığı…
72: Ölüler şehri ve aforizmalar…
73: Taçsız kral ve aforizmalar…
74: zehirli sarmaşıklar…
75: Mücadele sanatı ve aforizmalar…
76: Kıyamet sancısı ve aforizmalar…
77: Aslanların öğretisi ve aforizmalar…
78: Kartalların öğretisi ve aforizmalar…
79: Kurtların öğretisi ve aforizmalar…
80: Katil balinanın öğretisi ve
aforizmalar
81: Bilgelerin öğretisi ve aforizmalar…
82:
Kalemşörler ve aforizmalar…
83:
Şairlerin senfonisi ve aforizmalar…
84:
Kafes demokrasisi ve aforizmalar…
85:
Kukla demokrasisi ve aforizmalar…
86:
Cehenneme hoş geldiniz… Aforizmalar…
87: Âraf da bir şair ve aforizmalar…
88:
Tanrıların savaşı ve aforizmalar
89:
Rönesans ve aforizmalar
Yorumlar
Yorum Gönder