KİTAP ADI: HAYVAN TERBİYECİSİ VE AFORİZMALAR... (Kitap. 94: author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun)

 

Felsefik yazılar, Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, kişisel gelişim, hikmet, sanat, sonnet, terapi, Sosyolojik ve psikolojik tespitler.

 

 https://drive.google.com/file/d/1mqIQOI_H_6fp-GUY9fHaojvEGs1Eb_eV/view?usp=drive_link

 KİTABI PDF OKUMAK İÇİN YUKARIDAKİ LİNKİ TIKLAYIN

                                 ♛ ♣ ♡

 

 

       Hayvan terbiyecisi ve aforizmalar...      Kitap: 94.

 

                               ☆☆☆

 

Bâzen onlarca kumandandan ve politikacıdan

Daha çok faydalı iş yapar bilge cesur bir şair…

 

Seçimleriydi insanı iyi ya da kötü eden,

Kör aptal tâlih yoktu aslında kalbinde kaderin de insanın…

 

Düşüncelerimin, aforizmalarımın erdemleşerek olgunlaşmasın da ve hayatın içerisinde ki zorluklara cenderelere karşı cesur duruşumu gardımı alışımda benden yardımlarını geri çekmeyen meleklere teşekkür ediyorum. Ve o çok değerli tüm bilge hikmetli sanat felsefe insanlarına teşekkür etmeği kendime aziz bir vasıf olarak görmekteyim çünkü onlara gönülden teşekkür etmek bile benim gibi bir mücrimi azizleştirebilir. Ben sadece iyi insan olmaya çalışan o aziz sanatkârım olan Rab Allah’ın yarattığı Aşk ve erdem günahı işlemiş bir varlığım, sağlıcakla hoşça kalın.

 

                                                                   Nafiz coşkun.

 

                                    ☆☆☆

 

 

 

 

Yazar şair düşünür ve sanat insanı: Nafiz coşkun ile iletişim adresleri: e-posta: n.coskun006@gmail.com 

Ve ayrıca daha çok facebook Messenger,

Twitter ınstagram linkedln pinterest adreslerinden ulaşabilirsiniz.

 

 

 

Bu ve tüm kitaplarımın telif hakları, basım, yayın, satış hakları Nafiz Coşkun’a aittir. İzni alınmadan kitabın tümü, ya da bölümleri, mekanik, elektronik, manyetik ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, bastırılamaz, medyada okunamaz, şarkı türkü yapılamaz.

 

 

Baskı

Ofset baskı merkezi

 

         /

 

Matbaa sertifikası

 

ISBN:

                                  ☆☆☆

 

Kitap içerisindeki Felsefik yazıların, şiirlerin, makalelerin ve Sonnetlerin sayfa numaraları:

Sayfa: 7. ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI

Sayfa: 9: Hayvan terbiyecisi… (sonnet)

Sayfa: 10: Hayvanlar ve insanlar… (sonnet)

Sayfa: 11: Kartalın ve bir yükselişin hikâyesi…

Sayfa: 12: Kötü bile kendisine yapar kötülüğünü. (sonnet)

Sayfa: 13: Bütün ve parçaları… (sonnet)

Sayfa: 14: Çatışmanın sebebini erdemlice terbiye et. (sonnet)

Sayfa: 15: Hürriyete ve erdeme olan ihtiyacımız…

Sayfa: 17: Rabbin iradesi insan hürriyetine engel midir? (sonnet)

Sayfa: 18: İnsanlar cinayetlerini sarhoşça kutlarken… (sonnet)

Sayfa: 19: Yetenek, zafer ve başarının penceresidir. (sonnet)

Sayfa: 20: Rab dünyayı yaratmadan önce ne yapıyordu. (sonnet)

Sayfa: 21: İllegal (yasadışı) mutluluklar…

Sayfa: 23: Mutluluklar illegal(yasadışı)mıdır? (sonnet)

Sayfa: 24: Şehirler ülkeler insanların kalbiyle güzelleşir.

Sayfa: 25: Yenidünya sistemi ve insan…

Sayfa: 27: Kendini(erdemi)bilmek… (sonnet)

Sayfa: 28: Düşün…

Sayfa: 30: Kötü miras… (sonnet)

Sayfa: 31: Şeytanca vasiyetler… (sonnet)

Sayfa: 32: Haksızlığa başkaldırmak gerekir… (sonnet)

Sayfa: 33: Susma sustukça sıra sana da gelecek… (sonnet)

Sayfa: 34: Mücadeleyi terk etmeyin sıra size de gelecek. (sonnet)

Sayfa: 35: Adalet ve erdemli bir eşitlik isteyiniz… (sonnet)

Sayfa: 36: Hayat ve dünya düşlediğiniz şey oluverir. (sonnet)

Sayfa: 37: Düşlediği olur dünya toplumların… (sonnet)

Sayfa: 38: Düşlerimin yetmedi gücü devirmeye kötülüğü. (sonnet)

Sayfa: 39: Düşlerinize erdemli hamlelerle can verin. (sonnet)

Sayfa: 40: Körler, dilsizler ve sağırlar ülkesi… (sonnet)

Sayfa: 41: İnsancıl olmak için daha neyi bekliyorsun. (sonnet)

Sayfa: 42: Neyi kaybettiğinizi hatırlayın… (sonnet)

Sayfa: 44: Gaflet olanları uyandırmak gerekir… (sonnet)

Sayfa: 45: Büyük bir çığ gelmektedir… (sonnet)

Sayfa: 46: Kumaşı bozuk hükümetlere ve örgütlere

Sayfa: 47: Meselelerin iç yüzünü keşfet… (sonnet)

Sayfa: 48: Uyarıyor ve hatırlatıyorum… (sonnet)

Sayfa: 49: Kimi kandırıyorsunuz… (sonnet)

Sayfa: 50: Gün doğdu kaç defa üzerine uyan artık. (sonnet)

Sayfa: 51: Sorunlara seyirci kalmayın…

Sayfa: 53: Kaos düzeni(keşmekeş) …     (sonnet)

Sayfa: 54: Her ne yaparsan yap erdemlice olsun…

Sayfa: 57: Mendil kapmaca oyunu… (sonnet)

Sayfa: 58: Kime güveniyor o haksızlık yapanlar…

Sayfa: 61: Ne istediğini bilmen gerekli…

Sayfa: 63: Kuruntu gemisiyle yol alamazsınız… (sonnet)

Sayfa: 64: Tanrıların kaos düzeni… (sonnet)

Sayfa: 65: Mutluluk ve erdem ilişkisi… (sonnet)

Sayfa: 66: Düşünmenin ne olduğuyla işe başla… (sonnet)

Sayfa: 67: Gerçeğin ne olduğunu düşünerek işe başla. (sonnet)

Sayfa: 68: Hangi ve nasıl bir medeniyet… (sonnet)

Sayfa: 69: Erdemli ve âdil bir gerçek bul kendine…

Sayfa: 71: Demokrasi ve hürriyet düşmanlarına…

Sayfa: 75: Fırtınaları davet eden sizlersiniz… (sonnet)

Sayfa: 76: Ektiğin her ne ise onu biçersin… (sonnet)

Sayfa: 77: Beni sevmeyen câhil umurumda olmaz ki. (sonnet)

Sayfa: 78: Kötülerin sayısı o kadar çok ki… (sonnet)

Sayfa: 79: Değişimler, değişmeyenler ve insanlar. (sonnet)

Sayfa: 81: Etrafta pis bir câhil kokusu var… (sonnet)

Sayfa: 82: Yol verin gitsinler… (sonnet)

Sayfa: 83: Tuhaf bir tespit, ama gerçek…

Sayfa: 86: Acil eylem planı gerekli… (sonnet)

Sayfa: 87: Aptallar, devlete şekil vermeye kalkışırsa. (sonnet)

Sayfa: 88: İlişkiler, sevgi, önem, mesafeler, değerler… (sonnet)

Sayfa: 89: İlginç bir tespit fakat gerçek…

Sayfa: 92: Siz, başı-boş bırakılacağınızı mı zannettiniz…

Sayfa: 94: Kötülüğünüze iyi olanı referans yapmayın…

Sayfa: 95: Bilge bir şair olarak halkın içerisine indim…

Sayfa: 99: Anlayabileceğin mesafe de dur… (sonnet)

Sayfa: 100: Benim kavgam ve mücadelem cehalete karşıdır…

Sayfa: 101: Yazarın bugüne kadar yazdığı kitapların isimleri…

 

 

 

 

                               

                               

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                   ☆☆☆

 

 

 

 

 

 

Nafiz derki:

Sevgili Mikel’e, Cibril’e ve Şafağa ve sana

Ve senin için sevgilim.

Sevgili İsrafil’e,

Ölüm meleği Azrail’e ve Ruhûl Kudüs’e Teşekkür ediyorum.

Sonnet ve şiirlerimi, tane-tane,

Yavaş-yavaş ve yumuşak bir ses ile oku.

Fikir yazılarımı, makalelerimi, aforizmalarımı,

Şiirlerimi, sonnetolarımı, kelimelerimi, hikâyeciklerimi,

Jurnallerimi okurken düşünerek oku!

Anlamak istiyorsan bu dediklerimi yerine getirmelisin!

Ve unutma ki hikmetli düşünerek okumak;

Erdemlilerin, kibarların,

Asaletli,

Asil insanların aziz bir vasfıdır, karakteridir, sanatıdır unutma!

                                                      

                                                       Sonnet. Nafiz coşkun

 

 

            

                 ☆☆☆

          ŞAİRİN(kendimin)SANAT  TARZI.

 

Bu yazıyı tüm kitaplarımın baş sayfalarına yerleştiriyorum!

Beni ve sanat şiir tarzımı anlayabilmek için bu yazımı lütfen dikkatlice kendiniz ya da karşılıklı bir insanla okuyunuz ki benim yazmış olduğum eserlerimi daha iyi anlayabilmeniz mümkün olsun. Kendisine yazar şair düşünür ve sanat insanı unvanlarıyla seslenen o akılcı romantik adamın yani benim ne tarzda yazdığımı, nasıl bir nazm ölçü kullandığımı şu ifadelerle beyan etmek istiyorum. Şu aziz iki cümleyi çok irdeledim, olmak ya da olmamak ile anlamak ya da anlamamak cümlelerini. Ve anladım ki bu iki aziz cümle beyni dolmaya başlamış bir insanın tüm hayatını şekillendiren kafa kâğıdıdır, ruh haritasıdır. Düşün ve anlamaya çaba göster, olmak için ise bilgi ile meseleleri anlamak gerektiğine inandım daima. Şiiri, felsefeyi, fikirlerimi, telkini sonnet kalıbında, sonnet nazmın da birleştirdim, ha bu arada hatırlatmak isterim ki zâten kaliteli bir şiirin fikirsiz felsefesiz olması mümkün değil. Bazen de kimi yazılarımda sokak lisanını kullanmayı ihmal etmedim çünkü sokağın ayrı bir lehçesi vardır bunu inkâr edemem, iyi ya da çirkin sokağın o çok farklı argosunu bile kullandığım oldu. Her bir aklın, her bir anlayışın anlayışına göre anlatmaya çalıştım ve o sokak şairi üslubu yanında birde salon şairi ile aforizmacıların lisanını kullanmayı da ihmal etmedim. Bazen insanların o geçmişten bugüne hiç değişmemiş aynı olan ezberlerini bozmuş oldum bu farklı yazılarımla, bu farklı sanat tarzımla. Çoğunlukla bazen de insanların düşünce güçlerini artırmaya çalıştığım oldu. Hem sokak lisanını, sokak felsefesini ve hem de yüksek akademi lisanının felsefesini kullanmayı kendime has bir tarzda uygun gördüm. Aynı kitap içerisinde hem Sonnet’i, şiiri, makaleyi, jurnal yazılarını ve bazen de minik hikâyecik roman kokulu yazılarımı ve ayrıca laubali bir lisan tarzını da ihmal etmeden kullandığımı yazılarımda göreceksiniz çünkü kötülüğe karşı laubali olmamak mümkün değildir erdemli bir insan için. Ve hatta çok basit anlatılar ile süslenmiş şarkı sözü olabilecek dizeleri, şiirleri, Aşk’ı, Hikmet’i, kavgalarımı, hatalarımı, pişmanlıklarımı, halkımı, birbirinden çok farklı insan kalıplarını, farklı kültürdeki insanların isyanlarını, sohbet şiir kültürlerini, yalnızlıklarını, zaferlerini, yenilgilerini, umutlarını ve birçok şiirde olduğu gibi karamsarlığı değil, tam tersine insanları karamsarlıktan çıkartabilmenin uğraşısını göreceksiniz yazılarımda. Biliyorsunuz ki felsefi bir mesele üzerinde hikmetlice düşünmeye çalışmak insanın düşünce gücünü artırıyor. Ve işte bende Felsefik yazılar ile yoğurduğum mayaladığım şiir sonnet sanat düşünce fikir hamurumu kendime has yepyeni bir modern sanat tarzında sizlere ikram ediyorum, isteyen alabilir, alırsanız eğer zararlı asla çıkmayacaksınız emin olabilirsiz, çünkü ben de sizler gibi iyi bir insan olmaya çaba gösteren bir varlığım.

Yeniden kısaca tekrar etmem gerekirse eğer, Tüm eserlerimin kitaplarımın tarzı şöyle ki yazılarımın büyük bir bölümünü, fikirlerimin bir kısmını sonnet kalıbı nazmında, şiirsel kendime has Felsefik hikmetli dokunuşlarla yazdım. İşte bu bana has nazm ile tarz birleşince dünyada bir ilk oldum desem yeridir. Ayrıca bu nazm tarz birleşmesiyle yazılan bazı eserlerimin okunuşu konuları gibi zor, ağır gelebilir bazılarınıza. Lütfen yazılarımı daha dikkatli, yavaş ve seçici, tane-tane, düşünerek okuyunuz, anlamadığınız kelimelerin manaları için lütfen sözlüğe bakınız, bir kelime insan vücudundaki iskeletin parçası gibidir anlamını bilmeden okuyup geçerseniz hiçbir fayda göremezsiniz, zarara girmez erdemliler, kısacası ben Şiirle felsefeyi birleştirdim!

Hayvan terbiyecisi…

 

Şaire dediler ki

Kaplumbağayı terbiye edenler varmış,

Şairde kahkahalar kopararak güldü,

Onlara cevaben dedi ki

Kaplumbağalar yavaş hareket eden,

Terbiye edilmeye en müsait

Ve ayrıca zaten

Kendiliğinden terbiyeli olan güzel varlıklardır,

İş odur ki asıl maharet odur ki sivrisinekleri,

Kartalları, timsah karakterli

Ve açgözlü hükümetler ile insanları terbiye etmekte...

Şimdi alın siz bu öğretimi, şu tüm hayata,

Zor işlere

Ve zor insanlara göre kıyas edin.

 

                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hayvanlar ve insanlar…

 

Şaire dediler ki

İnsanların çoğunluğu

Birer hayvan mıdır ki

Dünyamızı

Ve birbirlerini yok etmenin hevesindeler,

Şairde onlara cevaben dedi ki

Ben ne sokak köpekleri gördüm ki

İnsanlardan eğitim bile almadıkları halde

Önlerinde ki yemeği o diğer eşi olan

Köpek ile âdil olarak paylaşmaktalar,

O gördüğüm hayvanlarda ki o paylaşım cumhuriyet özelliğine

Şu dünya insanlığının birçoğu bile sahip değiller,

Şu dünya insanlığının çoğunluğu olsa-olsa ancak

O hayvanlardan bile daha aşağıdırlar, bu bir gerçek.

 

                                                Sonnet… Nafiz coşkun

       

 

                           

 

                  

 

 

 

 

 

 

Kartalın ve bir yükselişin hikâyesi…

 

Kartala tek savaş açabilen kuşlardan birinin

Karga olduğunu biliyor muydunuz?

Karga, kartalın sırtına konar

Ve onun başını arkadan gagalamaya başlar,

Fakat kartal kargayla uğraşıp

Zamanını asla boşuna harcamaz,

Kartal; karganın oksijensiz kalabileceği

O en yükseklere çıkarak

Kargayı oksijensiz bırakır

Ve kargada böylelikle kartalın sırtından düşer!

Sizlerde kartal gibi yapın,

Sizi engellemeye çalışan aptallar ve fareler ile

Asla zaman harcamayın,

Erdemlice çalışmaya ve yükselmeye devam edin,

Onlar sizin o yüksekliğinize

Belli bir mesafeden,

Belirli bir yerden sonra ayak uyduramayarak

Kendiliklerinden düşeceklerdir zaten

Çünkü sizin o yükseldiğiniz yerde,

Aptallar ve fareler yaşayamazlar...

Erdemli faydalı bir iş mi yapıyorsun,

Şartları olgunlaştır,

Ve yoluna devam et.

 

 

 

 

 

Kötü bile kendisine yapar kötülüğünü…

 

Hatır için o kötü olanı koruyanlar

Mutlaka bilmeliler ki bu halleriyle

O tüm iyiliklere, iyi insanlara karşı

Çok büyük bir zarar vermekteler,

İyilikler ve iyi olan insanlar

Zarara uğradıkça da,

Bunun hiçbir kimseye

Hiç bir faydası olmayacaktır,

O kötülük ekenler bile bundan büyük zararlar görecektir.

Çünkü kötülerin bile faydalandığı iyilikleri yapanlar yine

O iyi olan insanlardır,

Dedim ya bunun hiç kimseye bir faydası olmayacaktır,

Hatır konusunda, hakkın adaletin hatırı üstün tutulmalıdır,

Aklını erdemlice kullanabilene bir işaret yetmez mi?

 

                                            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bütün ve parçaları…

 

‘Parçalar’ her zaman

O oluşturduğu ‘bütünden’

Bir şeyler haber verir,

‘Bütünden’

Bir şeyler anlatırlar ‘parçalar’

Fakat o her zaman

‘Bütünün parçaları’

O ‘bütünü’ anlatmaya

Yeterli olmayabilir,

‘Bütün’ kendi başına da

O ‘Parçalardan’ hariç

Pek çok şey anlatırlar,

Mesela;

Bir insan bedeninin parçası olan bir kalp!

 

                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çatışmanın sebebini erdemlice terbiye et…

 

Tabiat ve ilahi din

Mükemmel bir denge

Ve adalet üzerine kuruludur

İşte bu sebeple çatışmazlar

Ve asla çelişmezler,

Bir ahenk ve uyum içerisindedirler onlar,

Onları çatışır gibi gösteren şey

Cehalet ve aptallıktır,

Tabiatın dengesini bozan

İnsanın cehaletidir,

İnsanın aptallığıdır,

İşte bu cehalet ve aptallık

Çatışmaların savaşların tek sebebidir,

İşte bu sebeple insan mutlaka erdemlice terbiye edilmelidir.

 

                                          Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hürriyete ve erdeme olan ihtiyacımız…

 

Ahlaki ve erdemli bir hürriyete ihtiyacımız var,

Kimsenin tekelinde olmayan bir hürriyet,

Kimsenin tekelinde olmayan ahlak,

İşte o erdemli hürriyet olmaksızın da

Hiçbir işe yaramaz,

Bu bizim olmaz ise olmazımızdır,

Hatta hürriyet bile olmadan

O Mesih İsa’nın Rabbinin

O sınav imtihan denen gerçeğinin de

İnsan üzerinde ki o sorumluluğu geçersiz kalıyor,

Oysaki o iyiliğin ve kötülüğün seçim sınavı

İnsan için çok önem içermektedir,

Hürriyet bizim olmaz ise olmazımızdır,

Hürriyet, ilerlemenin

Ve yükselmenin kaynaklarındandır,

Hatta bedenin ruhun kemale,

Terbiyeye en iyi erebileceği

Kaynaklardan birisidir hürriyet,

Doğru kullanıldığında onunla beraber

Ruhun, bedenin inşası daha sağlıklı meydana gelmektedir, Unutmayınız ki erdemli bir hürriyet ile insan;

O kendi iradesini

Daha huzurla kullanıp mutlu olabilmektedir,

Hürriyetine sahip olamayanlar ise

O başka insanların akılları

Ve o başka insanların mutluluklarına hizmet için 

Yaşamak gibi bir aptallık kölelik içinde ömür sürerler,

Karşılığını hakkıyla almak şartıyla

Hizmet işçiliği ile kölelik arasında büyük bir fark vardır,

Birinde zarar, onursuzluk, iradesizlik vardır

İşte bu köleliğin vasıflarındandır,

Diğerinde ise emeğinin karşılığını almak isteyen

Şerefli bir iş gücü, onurlu bir varlık vardır…

Daima söylemişimdir

Hürriyet;

İnsanın hem kendisinin

Hem de diğer varlıkların

O âdil haklarını bilip

Ve o âdil haklara tecavüz etmeden

Saygı duyarak,

O hem kendi âdil hürriyetini

Ve hem de o diğer varlıkların

O âdil hürriyetlerini koruyarak

Bir arada erdemlice yaşamak mücadelesidir,

Erdemlice disiplin edilmiş bir eğitim bile

Doğru bir hürriyet değil de peki, ya nedir söyler misiniz?

Erdemli bir hürriyete sahip olmak ya da olmamak

İşte bütün mesele bu!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rabbin iradesi insan hürriyetine engel midir?

 

Rab o kendi iradesi içinde insana hürriyet hakkı tanımıştır,

Yaratıcı rabbin hem o geçmişi hem şimdi ki zamanı

Ve hem de geleceği bilmesi

Ve yaratması demek;

O insanların iradesel hürriyetlerinin olmadığı anlamına gelmez, Rab, geçmişi, şimdiyi ve geleceği var eder bilir

Fakat insanlara verdiği irade ile de

O insan hür olarak

O var edilen şeyler içinde seçimlerini

Yine hür ve özgür olarak kendi iradesiyle yapar,

Dedim ya tâlih ya da kader değildir kötü olan,

Aslında insanların ‘kendi tercihleridir’ onları

Aptal ya da erdemli yapacak olan,

Rab, insana irade ve hürriyet vermiştir, seçim, tercih iradenindir.

 

                                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsanlar cinayetlerini sarhoşça kutlarken…

 

İnsanlar cinayetlerini,

O aptallıklarını, o haksız savaşlarını,

O ahlaksızlıklarını,

O erdemsizliklerini, o adaletsizliklerini

Bir zafermiş gibi, bir erdemmiş gibi

Kutlamak aptallığına

Düşürüyorlar kendilerini, oysaki ne aşağılık bir vaziyettir o,

Oysaki tüm bunların hepsi de

Cinayet ve zarardan başka

Hiç bir şey değildir,

Cinayetin işleyene bile

Ancak zararı vardır da faydası bile olamaz…

‘Haklı’ olan hiçbir ‘dava da’

Elbette cinayet olmaz.

 

                                              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yetenek, zafer ve başarının penceresidir…

 

Bir başkalarına bel bağlamaktansa,

Bir başkalarına minnet etmektense, insan;

Yeteneklerini geliştirip erdemlice bir mücadele yapmalıdır,

İnsan, umudunu o saat gibi

Tıkır-tıkır işleyen o şeylere de bağlamamalı

Çünkü her saat

Elbet bir zaman geliyor ki durabiliyor,

Çalışmayabiliyor, bir an da telaşe kapılır bocalar, düşersiniz…

Mücadele verin,

Yeteneklerinizi geliştirin ve bilgece bir mücadele verin,

O tıkır-tıkır çalışıyor zannedilen şeyler

Bir gün durabilir, siz de o an düşebilirsiniz,

Onlara umut bağlamak yerine

Yeteneklerinizi geliştirin ve erdemlice bir mücadele verin.

 

                                                      Sonnet... Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rab dünyayı yaratmadan önce ne yapıyordu…

 

Bilge şaire dediler ki

O çok sevdiğin Mesih İsa’nın Rabbi

Dünyayı, kâinatı ve insanları yaratmadan önce

Ne yapıyordu,

Bilge şairde onlara cevaben dedi ki

O her şeyi hikmetli bir hesap ile

Var edip yaratan Rab ile

Mutlaka bir gün görüşeceksiniz, ona sorarsınız…

Bilge şaire dediler ki mantıklı bir cevap vermezsen

Senin Rabbine inanmayız,

Bilge şair de onlara dedi ki

Tâlih ya da kader değildir aptal ya da budala olan,

Aslında insanların kendi seçimleri, kendi anlayış kudretleri,

O kendi düşünceleridir onları aptal ya da erdemli yapacak olan.

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İllegal (yasadışı) mutluluklar...

 

Mutlu mu oluyoruz sövüp küfretmekten

O hayatımızı ve haklarımızı gasp eden hükümetlere,

Mutlu mu oluyoruz

O hayatımızı ve haklarımızı gasp edenlerin

Zarar görmelerinden mutlu mu oluyoruz…

Kime ve neye göre illegal...

Deli fakat kime, neye göre deli...

Mantık(doğru fikri bulmak ilmi)

Düşünün bir;

Birçok devlet,

Birçok hükümet,

Birçok örgüt,

İllegal (yasadışı) yasalar yaptığı için,

Halk olarak da

Veya insan, birey olarak da

O illegal (yasadışı) olan yasalara karşı

O yapmış olduğumuz,

O her bir muhalif hamle

İllegal (yasadışı ) olarak gözükmektedir,

Öğle algılanmaktadır

Çünkü hükümetler

Ve örgütler eliyle öğle bir sahte algı

İnsanların zihinlerine sistematik olarak verilmiştir,

Algı operasyonu dedikleri budur işte,

Aslında bizim yaptığımız her haklı muhalif hamle

O haksız illegal yasalar yapan devletlere hükümetlere göre,

İllegalmiş (yasadışıymış)gibi gözükmektedir…

Konuya, meseleye nereden ve kimlerle,

Kimlerin düşünceleriyle baktığın önemli,

Dedim ya deli diyorlar

Fakat kime göre deli,

Dünyayı, su kaynaklarını,

Ormanlarımızı, havayı, toprağı,

Tabiatı, dünya evimizi, insan ilişkilerini,

İnsan yaşamını, insan hak ve hürriyetlerini,

Cinsel ilişkilerin sağlıklı dengesini zehirleyip bozan

Tüm bunlara zarar veren bir hükümet

Ve ya bir örgüt yetkilisi ortaya çıkıp,

Tüm bu haksızlıklarla mücadele eden bir insana deli derse,

Kâtil derse, illegal (yasadışı)derse,

Tüm kargalar götleriyle güler o hükümet yetkilisine

Öğle değil mi?

Fakat o yalana sadece kargalar ve

Haksızlığa karşı duran şairler gülerler,

Çünkü sahte olanla olmayanı bir tek akıllı olanlar anlar,

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Anarşist diyorlar

Fakat neye göre,

Kime göre anarşist,

Haksızlık yapan bir hükümete göre,

Haksızlık yapan hükümet tarafından

Acımasızca eleştirilen yerden yere vurulan

Ortada bir anarşist varsa emin olun ki

O mutlaka hakkını arıyor demektir,

Dedim ya deli diyorlar, anarşist diyorlar

Fakat kime göre deli, kime göre anarşist,

Kime, kimlere göre illegal.

Düşünün, aptallık etmeyin!

Mutluluklar illegal(yasadışı)mıdır?

 

Haksız, adaletsiz, aptal, anlayışsız,

Çağdışı, hikmetsiz, hürriyet ve erdem düşmanı

Tüm o örgütlere göre, tüm o hükümetlere göre

Ve tüm o tarikatlara göre; deli,

İllegal ve anarşist görülen

Mutluluklarım, hamlelerim,

Yaşam tarzım, cümlelerim, sövgülerim,

Küfürlerim ve arzularım vardır benim,

Bunlardan da hiçbir zaman utanmadım, asla utanmam da,

Ne yani sizler halkın, insanların haklarını gasp ederken

Utanmıyorsunuz da,

Ben haklı bir hürriyeti yaşarken mi utanayım, olmaz öğle şey…

Bilmeli insan yasa adı altında ki her şey adalet demek değildir,

Dedim ya; kime ve hangi düşünceye göre illegaliz(yasadışıyız).

 

                                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şehirler ülkeler insanların kalbiyle güzelleşir…

 

Huzurlu ve mutlu insanların yaşadığı o şehirleri

Güçlü yapan şey ora insanlarının

O düşünen kalplerinde oraya ne ektikleriyle alakalıdır,

Erdem eken erdemli bir şehir ülke yapar,

Dert hile cehalet, haksızlık eken ise kötü bir şehir büyütür...

Kalbinde ne yaşıyorsan gittiğin o yere de onu götürüp yaşarsın,

Mutlu olmak için başka şehirler, başka ülkeler mi arıyorsun, Kalbinde yaşadığın dünyayı mutlu etmedikçe

O mutlu olmak için gittiğin şehirlere,

O mutlu olmak için gittiğin yerlere

İşte o kalbinde olanı da götürürsün,

İlk önce o düşünen kalbinde ki dünyanı erdemleştir

Ve sonra da gitmen gerekiyorsa eğer hiç durma git

Fakat düşün bir o gittiğin yerdeki insanlar kalplerinde

Acaba o senin gideceğin yere ne götürdükleri,

Ne götürmüş oldukları da önemli,

Gideceğin yere senin o kalbinle katacağın şeyler de önemli,

O düşünen kalbini erdemleştir, yeteneklerini geliştir,

Daha sonra git o gitmek istediğin yere.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yenidünya sistemi ve insan…

 

Uyuyanları uyandırmak için

Bir uyanık yeterli elbette…

İnsanları cinsiyetsizleştiren,

İnsanları gay(gey, erkeğin erkekle cinsel ilişkiye girmesi)

Yapmaya uğraşan,

İnsanların sağlıklı cinsel ilişki dengesini bozmaya uğraşan,

Tabiatın dengesini bozan,

İnsanları mayfalaştıran,

İnsanları hırsızlaştıran,

İnsanları kuklalaştıran, köleleştiren,

İnsanları savaştıran,

İnsanların sistem dışı

O hür düşünce fikirlerini kontrol altında tutmaya uğraşan,

Sistem dışı tüm akıllara

Hükmetmeye kararlı olan,

Adalet haricince bir haksız düzen oluşturan,

İnsanları erdemsizleştiren tüm o arzu ve anlayışı

Reddediyor ve kabul etmiyoruz,

Böyle bir sistem kurmaya çabalayan

Matrix başta olmak üzere

Tüm o sağlıksız zararlı sistemleri,

İnsan yaradılışına uygunsuz tüm o sistemleri

Ve insan fıtratına uymayan

Tüm o uygulamaları reddediyor, kabul etmiyoruz,

Fakat böyle çirkin ve sağlıksız bir sistem türetip,

Siz insanları da o sistemin kısır döngüsünün içine çekip,

Tüm o çirkin ve sağlıksız sistemi

Yavaş-yavaş size kabul ettirip,

Sizin içinize o sistemi sindirip,

Size de o sistemin yaşam tarzını yaşatmaya

Ve size onu kabul ettirmeye başlatıp,

Her bir şey normalmiş gibi göstermeye çalışıyorlar ki

Bu konuda da birçok zaman başarılı oluyorlar,

Sizleri, siz farkına bile varmadan

O kendi sağlıksız çirkin düzenlerinin içine çekip

Sizi köleleştiriyorlar,

O sistemin içerisinden kurtulmak,

O sistemin dışına çıkmak hem çok,

Hem de neredeyse imkânsız,

Neden mi?

Çünkü insanın ihtiyaçlarını karşılaması için

O gerekli olan çalışmaları,

O gerekli olan şeyleri

O sistemin içine hapsediyorlar,

Yani kendiniz için gerekli olan bir şeyleri

Satın almak,

Kullanmak mı istiyorsunuz,

Mutlaka o sistemin içerisine girmek zorunda bırakılıyorsunuz,

Mecbur bırakılıyorsunuz,

O sisteme boyun eğmek zorunda bıraktırılıyorsunuz…

Düşünün bir, gerçekte o aklınız da ki düşünceler

Ve gerçekte arzuladığınız yaşam biçimi, yaşam tarzı size mi ait

Yoksa sistemin zaman içerisinde

Size dayatıp, size kabul ettirdiği şeyler mi?

Doğru sorular doğru cevaplara ulaştıracaktır sizleri,

Gerçekte olmak istediğiniz şey,

Gerçekte düşünmek istediğiniz şeyler bu muydu?

Diye, birkaç erdemli bilge arkadaşınızla düşünün lütfen.

Kendini(erdemi)bilmek…

 

Düşünün bir o tercihlerinizi,

O arzuladıklarınızı gerçekte

Siz mi arzuluyor tercih ediyorsunuz

Yoksa size

Bir başkaları tarafından

Arzulatılan tercih ettirilen şeyler midir onlar,

Bence sizler bunun ayrımını bile

Yapamaz bir duruma düşürülmüşsünüz…

Bir bilge der ki

Kim olduğunu

Ve ne için mücadele etmen gerektiğini bilmez isen

Kime karşı, ne ile ve nasıl direneceğini de bilemezsin,

Kendini bilmeyen o kendi düşmanının eline

O kendi elleriyle teslim edermiş kendisini.

 

                                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Düşün…

 

Düşünün,

İlk önce düşünmenin

Ne olduğunu düşünerek,

Kim olduğunuzu

Ve erdemin ne olduğunu

Düşünerek işe başlayın,

Mesela ‘gerçek’ nedir

Diye bir soru sorun kendinize,

‘Gerçek’ nedir

Desem ben kendime,

Derim ki gerçek;

Bilinen ile

O var olanın

Bir uyum içinde olmasıdır,

Gerçek;

Bilgiyle bilinenin

Bir uyum içinde

Var olması demektir,

İşte gerçek denen şey budur…

Tüm bunları tek başınıza,

Erdemli birkaç arkadaşınızla

Düşündüğünüz,

Konuşup tartıştığınız oldu mu ki hiç,

Her tartışmak savaşmak anlamına gelmez,

Tartışmak, bir şeyleri

Niceliği ve niteliğiyle ele alarak

Tartmak, eleştirmek, konuşmak, incelemektir,

Eleştirmek ise

Bir şeyin sadece olumsuz taraflarını

Konuşmak demek değildir,

Eleştirmek;

Bir şeylerin hem olumlu

Hem de olumsuz taraflarını düşünüp

Ortaya çıkartmaktır,

Gerçek ile gerçek olmayanın,

Size ait olması gereken fikirle

O size ait olmayan fikirleri,

Kuruntuları, vesveseleri,

Arzuları, duyguları ayırabiliyor musunuz?

Hak olanla olmayanı,

Gerçekle sahteyi,

Deli olanla olmayanı,

İllegal olanla olmayanı erdemlice ayırabiliyor musunuz?

Erdemlice ayıramazsanız eğer,

Erdemlice yaşayamazsanız eğer,

O haklı tarafa daima zarar verirsiniz,

İşte şimdi anladınız mı?

Asırlardır insanlar

Ve akıllı olduğunu iddia eden insanlar,

Hükümetler, hükümdarlar, örgütler

Neden dünyaya

Ne neden insanlara sürekli zarar verdiklerini!

Düşün,

Erdemlice düşünebilmeyi öğren,

Korkma,

Erdemlice, bilgece düşünmekten korkma,

O seni gerçeğe götürecek olandır.

 

Kötü miras…

 

Gelecek nesillere adaletsizlik ve erdemsizlik diye

Kötü bir miras bırakılmak istenmektedir,

Gelecek nesillere cehalet diye çirkin bir miras bırakılmaktadır,

Gelecek nesillere kin ve nefret diye, bencillik ve ego adında

Düşmanca bir miras bırakılmaktadır,

Bunu yapanlar bu günümüzün insanlarıdır,

Geçmişte de birçok ırk, birçok millet, birçok hükümet,

Bu kötü ve çirkin mirasları, o düşmanca mirasları

Kendilerinden sonra gelen nesillere

Zevkle aktarmak gibi bir aptallık sergilemişlerdir,

İşte bizlerde o kötülük dolu mirasları

O kendi nesillerine devreden devletlerin

Ve insanların dünyası içinde yaşamaya çalışıyoruz,

Eğer bunun adına yaşamak derseniz.

 

                                              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şeytanca vasiyetler…

 

O kendi kötü ve çirkin miraslarıyla vasiyetleriyle mutlu olan

Bir insanlık deli değil de peki, ya nedir söyler misiniz?

İnsanlık bir sonra ki nesillere düşmanlık ve nefret adında

Kötü bir mirası ve çirkin bir vasiyeti devretmektedir…

Kâbusları miras olarak devralmaktayız farkında mısınız?

Her bir şey daha güzel olacak diye çabalamıştık,

Peki, her bir şey daha güzel olacak mı?

Yine insanların acılarının üzerine mi kurulacak

O diğer insanların mutluluğu ve zenginliği,

Yine haksızlık olanca hızıyla devam edip

Bu mirası daha sonra gelen nesiller mi devralacak,

Düşmanca vasiyet bırakanlar o düşmanca vasiyeti devralanların

Acaba dünyaya ve insanlığa katacağı şeyler sizce fayda mı verir,

Yoksa zarar mı vermekte, şu görünen köy kılavuz ister mi?

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haksızlığa başkaldırmak gerekir…

 

Zamanın haksız hükümetlerine, zamanın haksız şirketlerine,

Zamanın haksız adaletsiz hükümdarlarına karşı

Bilgelik, inanç ve cesaretle başkaldıran

İncil’in ve temiz Meryem’in o Mesih İsa’sı gibi

Kararlı bir şekilde başkaldırış gerekmiyor mu?

Tevrat’ın Musa’sı gibi

Kararlı bir şekilde başkaldırış gerekmiyor mu?

Zebur’un Davud’u gibi

Karalı bir şekilde başkaldırış gerekmiyor mu?

Kuran’ı-Kerim’in Muhammed’i gibi

Kararlı bir şekilde bir başkaldırış gerekmiyor mu?

Evet, haksızlığa, adaletsizliğe, düşmanca miraslara

Bilgelik, inanç ve cesaretle bir başkaldırış gerekmektedir,

Erdemlice ve bilgece, sistematik olarak bir mücadele şarttır.

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Susma sustukça sıra sana da gelecek…

 

Sizin de var mı bilgelik ve cesaretiniz,

Cesareti ve erdemliliği olan varsa

O istemediğimiz şeyleri bizlere yapmak

Arzusu ve hevesi duyanların,

O hürriyet ve insanlık onurumuza

Zarar verici şeyleri bize yapmak isteği olanlara

Ve o adaletsizlik yapan hükümet ve şirketlere karşı,

O haksızlık ve cehalet içinde olan örgütlere karşı

Ve onların o haksız hamlelerine karşı

Biz başkaldırıyoruz, biz isyan ediyoruz, onlara karşı anarşistiz,

Sizin de var mı cesaretiniz, susmayın, mücadeleden vazgeçmeyin,

Çünkü sizler haksızlığa karşı sustukça,

Sizler haksızlığa boyun eğdikçe, sizler mücadeleyi terk ettikçe,

Bir gün düşürülmek ve alaşağı edilmek sırası size de gelecek.

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mücadeleyi terk etmeyin sıra size de gelecek…

 

O kendi âdil bilge ve hür irademizle var olmak istiyoruz,

Hür ve özgür olarak

O kendi erdemli tercihlerimizle var olmak istiyoruz,

Mücadeleyi terk etmek istemiyoruz

Çünkü biliyoruz ki

Haklı mücadelelerini terk edenleri alaşağı ediyorlar,

O kendi adaletsiz haksız bencil düzenlerini,

O kendi zenginlik ve mutluluklarını

O mâsum insanların hüzünlerinin üzerlerine,

O insanların acılarının

Ve o insanların kederlerinin üzerlerine kurmaktalar,

Bunu birçok insan, birçok haksız hükümet,

Ve birçok haksız örgüt ve haksız şirket yapmaktadır,

Mücadeleyi terk etmeyin çünkü bir gün sıra size de gelecek.

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Adalet ve erdemli bir eşitlik isteyiniz…

 

Dünyamız da olup biten birçok şey

Çoğunluk itibariyle ya hükümetin,

Ya hükümet taraftarlarının,

Ya bir kısım örgütlerin

Ya bir kısım zengin şirketlerin

Ya da hükümdarların isteyip

O düşlediği şeyler olmaktadır,

Oysaki o tüm hükümet ve

O tüm şirketleri zengin eden

Ve onların güçlenmesine sebep olan

Şu toplumlardır, halktır,

Şu emekçi insanlardır,

Bu dünya da her bir varlığın hür iradesi ve hakkı vardır,

Her varlığın o kendi haklı ve âdil hürriyetine saygı duyulmalıdır.

 

                                                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hayat ve dünya düşlediğiniz şey oluverir…

 

Hayat ve dünya; şu toplumların, hükümetlerin, devletlerin,

Ve halkın ortak olarak düşlediği şeylere dönüşmektedir,

Kötü düşleyen devletler kötülüklerini hayata geçirirler,

Erdemli haklı şeyler düşleyenlerde

O erdemli âdil şeyleri hayata geçirirler,

Bakınız ülkelere, bakınız devletlere hangi toplum neyi iradelemiş,

Neyi ve neleri düşleyip hayata geçirmiş görülebilmektedir,

Toplumlar devletler o kendi düş ve iç seslerini

O kendi şehirlerine, o kendi ülkelerine yansıtırlar,

Her hükümet de o kendi kalbinde olanı halkına verir,

Bakınız devlerini hükümetlerin ve toplumların durumuna

Anlarsınız kalplerde olup biten o birçok düşü ve gerçeği.

Yağmur ormanların da yerli bir kabilenin atasözüdür,

O yerli kabiledekiler derler ki dünya ve hayat düşlediğin gibidir.

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Düşlediği olur dünya toplumların…

 

Toplumların ve hükümetlerin düşlediğidir dünya…

Evet, gerçekte de dünya ve hayat

Şu insanların düşlediği gibi kirlenmeye

Ve zehirlenmeye devam etmektedir,

Çünkü hayat ve dünya

Toplumların ve halkların düşlediği gibidir,

Toplumlar ve devletler ne düşleyip arzuluyorlarsa

Onları geçirirler hayata öğle değil mi?

Bakınız dünyamıza, yapılan adaletsizliklere bir bakınız,

Sularımıza, topraklarımıza, havaya

Ve tabiata bir bakınız, insan ilişkilerine bir bakınız,

İnsanların işlemekte olduğu cinayetlere kötülüklere bir bakınız,

İnsanlar, toplumlar, devletler, hükümetler, örgütler

O kalplerinde neleri düşlemekteler şimdi daha net anlarsınız.

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Düşlerimin yetmedi gücü devirmeye kötülüğü…

 

Dünya düşlediği gibidir insanların

Fakat

Benim ve

Erdemli bilgelerin

Yetmiyor

Düşlediği

O erdemli

Hayat,

Yerle

Bir

Etmeye

Şu çirkin, kötü, cinayetlere batmış

Adaletsiz erdemsiz o çok kalabalık olan

Hükümetlerin ve taraftarlarının düşlerini!

 

                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Düşlerinize erdemli hamlelerle can verin…

 

Erdemli

Düşlerinizi

Hayata

Geçirin,

Birlik olup

O erdemli

Ve faydalı

Düşlerinizi,

O adaletsiz

Hükümet

Ve o adaletsiz

Şirketlere karşı

Hayata geçirin,

Düşler ve fikirler ancak erdemli hamlelerle can bulurlar.

 

                                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Körler, dilsizler ve sağırlar ülkesi…

 

Bu ülke ve bir kısım ülkeler;

Gök delenlerin

Ve lüks villaların

Artıklarıyla geçimini sağlayıp

Karnını doyurmaya çalışan

Fakirlerle,

Sefillerle dolu

Bir yer haline gelmiş

Ve getirilmiştir,

O insanları kendilerine mecbur ederek,

Bir köle,

Ve bir kukla gibi kullanmalarına

Bakıp görüyorum ki karnı tok her bir insan suskundur...

Komşusu açken karnı tok yatan bizden değildir.

 

                                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsancıl olmak için daha neyi bekliyorsun…

 

Yeter ki aç gözlülüğünden,

Yeter ki kibrinden,

Yeter ki kötülüğünden,

O üzerinde ki cinayetlerinden

Vaz geçmeyi öğrensin insan,

Çareyi bulunca

Eyleme geçmek gerekir,

Her durduğun zaman

Büyük bir hazinenin

İsraf edilmesi demektir,

Zaman

Büyük bir hazine değerindedir,

Peki, eyleme geçmek için daha neyi bekliyorsunuz,

Çok daha kötü olmayı mı?

 

                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Neyi kaybettiğinizi hatırlayın…

 

İlk önce

Kendimize itiraf edelim

O tüm yaptığımız kötülükleri,

O tüm cinayetleri

Ve daha sonra

Neyi kaybettiğinizi hatırlayın,

Neyi kaybettiniz de

Bu insanlık

Ve bu evimiz olan dünyamız

Maddi ve manevi olarak

Zehirlenmeye devam etmektedir,

Neyi, neleri kaybettiğinizi hatırlayın,

Erdem ve adalet adında iki aziz dostumuz vardı,

Siz onları kaybetmiş olamaz mısınız?

 

                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gaflet olanları uyandırmak gerekir…

 

Bilge şaire dediler ki

Ne yapıyorsun,

Bilge şairde dedi ki

Uyandırmaya çalışıyorum,

Neyi

Ve kimleri uyandırmaya çalışıyorsun dediler,

Bilge şair de

Onlara cevaben dedi ki

Sizleri

Ve şu insanlığı

Gaflet

Ve aptallık uykularından

Uyandırmaya çalışıyorum,

Sizleri ve şu insanlığı

Cehalet ve delilik uykularından

Uyandırmaya çalışıyorum,

Bilge şaire dediler ki

Biz deli ve aptal değiliz ki

Bilge şairde onlara cevaben dedi ki

Mâdem deli ve aptal değilsiniz,

Madem câhil ve kötü değilseniz

Öğleyse neden

Şu dünya nüfusunun

Yüzde yetmişinden fazlası

Ekonomik haksızlığa uğramakta,

Neden şu ülke

Ve şu dünya ülkelerinde ki insanlar

Gelir dağılımında

Çok büyük haksızlığa uğramakta,

Neden eşit bir eğitim

Ve eşit sağlık hizmetleri alamamakta,

Öğleyse neden şu evimiz olan dünyamız

Her geçen gün

Sizlerin elleriyle

Ağır bir kanser hastası olmaya devam etmekte,

Neden o yaşam kaynağımız olan su kaynakları,

O yaşam kaynağımız olan topraklar, yiyecekler,

Havamız, tabiat zehirlenerek,

Kullanılamaz duruma getirilmekte,

Sizler hem aptal,

Hem deli ve hem de birer kâtilsiniz,

Gelecek nesillerin

Ve haklarımızın kâtillerisiniz,

Hükümetler eliyle bizlerin haklarını

Her geçen gün gasp etmeye devam etmektesiniz,

Başka kim kendi

Şu başka gidilecek yer olmayan dünya evini

Kullanılamaz bir hâle düşürmeyi ister ki

Eğer diyarsanız

Biz böyle bir şey olmasını istemeyiz,

Bende size derim ki

Öğleyse neden terk etmiyorsunuz

O yaptığınız aptallıkları,

Cehaletleri

Ve haksızlıkları.

 

 

 

Büyük bir çığ gelmektedir…

 

Şımarık hükümetler ve şirketler eliyle

Dünyayı yaşanmaz bir hâle getiriyorsunuz,

Bilinçli ve iyi bir şeyler yapmaya çalışan

Birkaç bilim insanı,

Dünya sağlık örgütünden kimi insanlar,

Birkaç iyi yürekli araştırmacı yazar;

Milyonlarca çocuğun açlık

Ve önlenebilir hastalıklardan öldüğünü yazıyor,

Bu rakam ilerleyen yıllar da

Daha kaç çocuğun hastalanıp

Acı çekeceğine işaret etmekte,

Eğer vakit bulup

O lüks şımarık hayatlarınızdan

O arta kalan zaman da

Merak edip araştırabildiyseniz eğer,

Anlardınız durumun çok ciddi, vahim

Ve size ulaşabilecek zararlarında olduğunu…

Peki, buna karşılık ne yapıyorsunuz,

Kocaman hiçbir şey mi?

Öğle birkaç iyilik yapıp

Yine onlarca kötülük

Ve umursamaz tavırlar içinde

Hayatı yaşamakla

Bu acı tablo önlenemez ve durdurulamaz,

Durmayan bir çığ ileri de sizi de içine alacaktır,

Ben hatırlatayım istedim.

 

 

Kumaşı bozuk hükümetlere ve örgütlere…

 

Birilerinin konforlu ve lüks hayat yaşaması için

Neden açlığa ve

Neden geçim sıkıntısına mahkûm edilir insanlığın çoğu,

Kumaşınız da ne var acaba korsan olmak mı?

Yoksa yoksulları soymak mı?

Yağmalamak mı?

Ülkeleri yoksulluğa sürüklemek mi?

Acaba kumaşınız da ne var da

O şımarık hükümetler

Ve o şımarık şirketler eliyle insanlığın haklarını,

Ve dünyamızın haklarını gasp ve yağmalamaya

Neden devam etmektesiniz,

Acaba kumaşınız da ne var ki

Bu nâmussuzluğa devam etmektesiniz.

 

                                       Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Meselelerin iç yüzünü keşfet…

 

Bakmakla görmek, okumakla anlamak arasında fark vardır,

Meselelerin iç yüzünü görebilmek büyük bir sanat,

Büyük bir ustalık, hüner ve büyük bir anlayış gerektirir,

Anlamak ve anlamamak

Aslında işte bütün mesele de budur zâten,

Meselelerin iç yüzünü görmektir aslın da bütün mesele,

Mesela birçok sömürü haksızlık yapan devletin

Ve haksızlık yapan hükümetlerin

O asker ve polisi, kolluk kuvvetleri

Hem kendi hükümetlerinin ve hem de zengin şirketlerin

Silahlı bekçiliğini yaptığını

Ve kendilerine, yani halka ait malları sömürenlere gasp edenlere

Bekçilik yaptığının farkına varmakla

Meselelerin iç yüzünü de görmeye başlayabilirsiniz, gerçek budur.

 

                                                       Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uyarıyor ve hatırlatıyorum…

 

Ey insanlık

Yerler barut ve dinamitlerle dolu

Ateşle oynuyorsunuz, ateşin üzerine benzinle gidiyorsunuz,

Bu bir hüner değildir ancak aptallıktır,

Gaflet, cehalet ve dalalet bataklığında

Ne yaptığınızın

Farkında olduğunuzu zannederek

Büyük bir yanılgı, cinayet, aptallık

Ve zarar içerisinde

Hem kendi hayatlarınıza, hem dünyanın dengesine

Tabiatın ve insan ilişkilerinin dengesine

Hem de birbirinizin

Hayatlarına, o âdil hürriyetlerine zarar vererek

Bir uçuruma doğru sürükleniyorsunuz.

 

                                            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kimi kandırıyorsunuz…

 

Kendilerini, vatanlarını,

Irz ve nâmuslarını satıp, tüm bunlara ihanet eden

Ve birbirlerini uçuruma sürükleyen, cehalet içinde olan

Şu aptal ve anlayışsız insanları bize ‘necip millet’ diye

Kakalamaya çalışan

Her bir insana, her bir örgüte,

O her bir hükümete sövüp sayıp küfrediyorum,

‘Necip milletin’

Ve bize işaret ettikleri insanların, örgütlerin

Ne mal olduklarını, ne anlama geldiğini ve kimler olduklarını,

Nasıl bir karakter ve nasıl bir seciye de olduklarını bilmesek

Bize o yalanlarını yutturup bizi de kukla gibi kullanacaklar,

Yani kısacası bunlar çakalı boyayıp

Bize aslan diye yutturmaya çalışmaktalar, tükürün yüzlerine.

 

                                                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gün doğdu kaç defa üzerine uyan artık…

 

Uyanın artık

Sizi

Aptal

Ve

Sizi

Budala

Yerine koyan,

Sizi câhilleştiren, sizi köleleştiren

Şu

Hırsız ve kâtil hükümetlere

Şu hırsız kâtil örgütlere karşı

Uyanın artık,

Uyanın da o gaflet uykularınızdan

Alın artık aklınızı başınıza,

Elinize de bilgeliği ve erdemi, uyanında alın arttık.

 

                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sorunlara seyirci kalmayın…

 

Sorunların artmasına

Seyirci kalmaktan başka

Ne yapıyor şu insanlar,

Seyirci kalınan

Ve çözümlenmeyen o her bir sorun

Diğer bir sorunu tetikliyor

Ve zaman içerisinde dünyamız da

Çözülmeyen sorunların sayısı

İnsanları çilden çıkaracak

Ve cinnete düşürecek kadar çoğalıyor…

Terbiye edilmemiş

Ve olgunlaşmamış insanların

Şu dünya sorunlarının farkına,

Şu dünya sorunlarının ciddiyetine varamamasına

Ne demeli peki,

Gerçi şaşırmamak da gerekiyor

Çünkü diğer insanlar eliyle

Terbiye edilmemiş insandan

Sorun çözmesi beklenilemez,

O ancak sorun üretir ve zarar verir…

Peki, dünyadaki sorunların

Farkına vardığınız da acaba

Onları erdemli bir şekilde çözecek beceriniz var mı?

Erdemli bir şekilde de çözmek amacıyla

O sorunları doğru olarak sonuçlandırabilecek

Arzu ve bilgeliğiniz var mı?

Lütfen bunu kendinize bir kere olsun sorun…

Benim size tavsiyem

Nasıl ki sevdiğiniz insanlar ile

Etkileyici iletişim kuruyorsanız,

Şu dünyamız

Ve dünyamızın sorunları ile ilgili olarak da,

Şu dünyamız ile de etkili iletişime geçmeye çabalayın,

Şu dünyamız ile de etkili ve ilgili yakınlık kurmaya çalışın,

Böylece onun da sorunlarının farkına

Çok daha yakından vakıf olabilir,

Dünyamızın sorunlarını da çözebilirsiniz,

Dünyamızın sorunlarını çözmekle

Aslında kendi sorunlarınızı çözmüş olacak

Ve biraz olsun huzur bulup rahatlayacaksınız,

Dünyanın sürekli değişim dengesini

Şu insanlara rağmen

Sürekli sağlıklı tutabilmek

Ve onu korumak çabasına girmekle

Aslında kendi sorunlarınızı

Çözmek çabasına girmiş olacaksınız,

Dünyanın sizden ne istediğine lütfen kulak verin,

O bizim evimiz,

Ondan başka gidecek başka bir evimiz yok,

Onun size, sizin de ona ihtiyacınız var,

Onun sorunlarını çözmekle

Kendinizi de mutlu edeceksiniz,

Zaten mutluluğu aramıyor muydunuz?

Dünyamızla iletişime geçin ve kendinize şu soruyu sorun;

Dünyamızın ne gibi ihtiyaçları var,

Onun bizden beklentileri nelerdir,

Bunların cevabını o sizin aklınıza söyleyecektir…

Unutma, ilgi ve iletişim.

Kaos düzeni(keşmekeş)…

 

Kaos üretiliyor,

Dünya küreselini yönetenlerin eliyle

Bilinçli olarak kaslar üretilmektedir,

Kaosları çözmek için

Devletler çaba harcarken

O kaosu üretenler ise

O kasları çözmeye çalışan devletlerin

Daima gözdesi kalmaya devam ediyor,

Çünkü onlardan yardım ve destek almak zorunda kalıyorlar,

Aslında bu bir kaostan daha çok

Küreseli tekelinde tutanların

Yönetim düzenlerinin bir parçası, yani düzenin ta kendisidir...

Kaos düzeni,

Çatışmalarla ortaya çıkartılan düzen!

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Her ne yaparsan yap erdemlice olsun…

 

Barışman gereken ile barış,

Savaşı asla tercih etme

Fakat

Gerekliyse eğer,

Adalet onunla sağlanacaksa eğer,

İşte o zaman

Savaşman gerekenle

Erdemlice ve bilgece savaş,

Bilgece mücadele ver

Ve mutlaka kazanamayacağın savaşa da girişme,

Şartların olgunlaşmasını sabırla bekle,

Hamlelerini erdemlice yap…

Tanışman gerekenle tanış,

Yapman gereken işi mutlaka yap,

Konuşman gereken ile konuş,

Sevişmen gerekenle seviş,

Unutma ki nâmus temiz, sağlıklı, âdil

Ve erdemli bir yaşam gerektirir,

Terk etmen gerekeni terk et,

Hayır demen gerekene hayır de,

Küfretmen gerekene küfret,

Sövmen gerekene söv,

Sevmen gerekeni sev,

Âşık olman gerekene âşık ol,

Tokalaşman gerekenle tokalaş,

Yumruğunu sıkman gerekene yumruğunu sık,

Elini açman gerekene elini aç,

Kollarına alman gerekeni kollarına al,

Uyuman gerektiğinde uyu,

Yemen gerekeni ye,

İçmen gerekeni iç,

Vurman gerekene vur,

Bağırman gerekene bağır,

Şiir yazman gerekene şiir yaz,

Alman gerekeni al,

Satman gerekeni sat,

Koşman gerekiyorsa koş,

Adaletli davranman gerekene âdil ol,

Yardım etmen gerekene yardım et,

Sen bir dünya insanısın,

Beyazın siyaha

Veya diğer bir rengin

Diğer bir renge üstünlüğü yoktur,

Diğer bir ırkın

O diğer bir ırka üstünlüğü yoktur,

Üstünlük ancak

Kibarlık ve erdemliliktedir,

Üstünlük ancak

Tevazu dolu bir bilgeliktedir,

Üstünlük ancak

Adaletli bir yaşantıdadır,

Üstünlük ancak

Aşkı erdemlice yaşamaktadır,

Üstünlük ancak

Takvadadır,

Üstünlük ancak

İnsancıl(erdemli) olarak yaşamaktadır,

Okuman gerekeni oku,

Yazman gerekeni yaz,

Yapman gereken hamleleri yap,

Geri adım atman gerekiyorsa eğer

Mutlaka geri adım at,

Strateji hazırla,

Plan yap,

Başaramadıysan başka bir plan hazırla,

Doru yoldaysan eğer

Ve pes etmemen gerekiyorsa pes etme,

Unutma ki her kaybediş bir tecrübedir,

Şimdi o tecrübe ve kaybedişlerini üst-üste koy

Ve yüksel,

Eylem yapmaktan korkma,

Sevmeye cesaretin yok mu?

Fakat

Her ne yaparsan yap

Mutlaka erdemlice, âdil olarak ve bilgece yap,

Sen bir insansın,

Fıtratın(erdemli insanlık) üzerine yaşa,

Unutma,

Bu dünyanın

Bir de diğer bir âlem de âdil bir mahkemesi var,

O mahkemeyi kazanmak istiyorsan eğer

Dedim ya

Her ne yaparsan yap

Mutlaka erdemlice, âdil olarak ve bilgece yap.

 

 

 

 

Mendil kapmaca oyunu…

 

Hayat ve fırsatlar

Bâzen

O mendil kapmaca oyunu gibidirler,

Mutlaka gelen

O fırsatları yakala, olur mu?

İnsanlar

Çok da merhametli olmaya biliyor,

Çünkü doymak bilmiyorlar,

Senin hakkına bile

Göz koyabiliyorlar,

Senin haklarını gasp edebiliyorlar,

Mücadele vermen gerekiyor,

O mücadeleni erdemlice, bilgece gerçekleştirmelisin,

O mendili mutlaka yakala.

 

                                    Sonnet... Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kime güveniyor o haksızlık yapanlar…

 

Neye güveniyorsunuz,

O altımızda ki toprağa mı?

Hâlen bir kısım

İçme suyunuzun kalmış olmasına mı?

Onlar bir anda

Çekilirler ayaklarınızın altından,

Geriye bile çağırsanız

Gelmezler artık,

O ambarlarınıza

O kasalarınıza

Haksız yollarla biriktirdiğiniz

Kirli

Ve haksız yollardan çaldığınız

O hazinelere mi güveniyorsunuz,

Ordularınıza mı?

Silahlarınıza mı?

Dostlarınıza mı?

Taraftarlarımıza mı güveniyorsunuz,

Onlar da sizin gibi birer et ve kemik,

Bir damla su ve kandan ibaretler,

Gözle görülmeyen

Bir virüs mikrobu bile

Hem sizi

Hem de ordularınızı darmadağın etmeye yetiyor

Hatta artıyor bile,

Hepiniz ektiğinizi biçeceksiniz,

Mazlumların

Ve mâsumların mutsuzlukları ile

O acıları üzerine kurduğunuz

O haksız saltanatları yıkacağız,

Şimdi inin aşağıya,

Çekeriz sizi aşağıya,

Ben bir mazlumum(haksızlık zulüm görmüş bir insanım) Haksızlık yaparak

Aşağı ya indirip

O üzerine basarak yükselttiğiniz

O zenginliğinizi

O kudretinizi

O saltanatlarınızı

O aşağı indirdiğiniz mazlumlardan

Çok daha da aşağılara indirip yıkacağız,

İşte şimdi inin aşağıya,

Bu defa asla merhamet yok size,

Öğle ki dünyanın

O en ücra köy ve kasabaların da ki

O insanlar bile sizin

Çöküş,

Parçalamış,

İniş,

Rezil ve sefil oluşunuzu

Kıyamete kadar konuşacaklar,

Defolup gideceksiniz

O kadimde defolup gidenler gibi,

Şimdi onlardan geriye kalan

Sadece onlar hakkında konuşulan

İbret dolu masallar,

İbret dolu hikâyeler,

O günler gelecek,

Yakındır,

Tarih; yıkılıp, sefil ve rezil olmuş

O ibretlik kavimlerle,

Örgütlerle dolu,

Onlar da bir masal olup defolup gittiler

O defolup gidenler gibi,

Siz merhamet göstermemiştiniz

Basarken üzerlerine

O mazlumlaştırdığınız

O insanlara merhamet göstermemiştiniz,

Şimdi bizlerde

Size merhamet göstermeyiz artık,

Şimdi sizler

Ve taraftarlarınız inin oradan,

O haksızlık yaparak yükseldiğiniz

O yerlerden inin aşağıya…

Âmin.

Unutmayın,

Herkes ektiğini biçer

Er ya da geç.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ne istediğini bilmen gerekli…

 

Akşam ne yemek yiyeceğini biliyorsan eğer

Akşam gezintisine

Veya akşam çayına

Vakit bulabilirsin,

Alışveriş merkezinde

Ne alacağını biliyorsan eğer

O alışveriş merkezinde

Bir yemek yiyebilmek

Ve içecek içebilmek için,

Hatta dostlarınla da

Hoş sohbet yapabilmen için vaktin olur,

Eve hangi yoldan dönmenin

Çok daha kolay

Ve daha güvenilir olduğunu biliyorsan eğer

Akşam evde ailenle güzel bir sohbete,

Onların gönlünü almaya vaktin olur,

Hayattan

Ve sanattan tat almayı biliyorsan eğer

Sevdiklerinle tiyatroya gidebilmeye vaktin olur,

Yüreğinde

Ve kalbinde hâlen iyi bir şeyler yaşıyorsa eğer

Dünyayı ve tabiatı

İyileştirmek çalışmalarına katılmaya vaktin olur,

Akşam saat kaçta yatacağını biliyorsan eğer

Sabah erkenden ailenle birlikte

Sağlıklı bir kahvaltı yapmaya

Ve işe de erkenden gitmeye vaktin olur,

Sağlıklı bir yaşamın nasıl yaşanacağını biliyorsan eğer

Her gün mutlu olmaya vaktin olur,

İş yerinde ne yapacağını biliyor

Ve bunları erdemlice bilgece yapıyorsan eğer

Para kazanıp

Hem sevdiklerin için,

Hem kendin

Hem de geleceğin için

Doğru yatırımlar yapıp

İleride rahat bir emeklilik sürmeye vaktin olur,

Arkadaşlıktan dostluktan

Ve aileden beklentilerin erdemlice ise eğer

Ve ne istediğini de biliyorsan,

Kendin için zararlı arkadaşlar seçmeyerek

Mutlu ve zararsız ilişkiler yaşamaya vaktin olur...

Ne istediğini bil

Ve gelen doğru fırsatları da

Erdemlice ve bilgece değerlendir,

Unutma ki

Her bir doğru karar

Sağlıklı yaşam biriktirip,

Mutluluğa da zaman ayırmana yardımcı olur…

Dedim ya

Ne istediğini bil

Ve erdemli olanı iste.

 

 

 

 

 

 

Kuruntu gemisiyle yol alamazsınız…

 

İddialar ile gerçek hakkında,

Kuruntular ile gerçek

Ve gelecek hakkında

Keskin farklar vardır,

Farkları fark etmek

Ve gerçeği de

Görebilmek, fark etmek gerekli…

İddialara, kuruntulara iman eden bir halk ile

Hem bugünü ve hem de geleceği korumak,

Ülkeyi doğru dürüst bir yolda yürütmek

Muhal ve imkânsızdır,

Eğer muhal değil diyorsanız,

Bende size cevaben derim ki

Sizin o gördükleriniz yalnızca bir seraptır.

 

                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tanrıların kaos düzeni…

 

Geçmişin öfkesine köle olmuş hepsi de,

Hepsi de o kendi karıştırdıkları coğrafları,

O kana buladıkları toprakları

Bir düzene sokmaya çabalıyorlar,

Fakat o oluşturmaya çabaladıkları kaos düzeni

İnsanlığa huzur getirmez ki çabaları boşuna

Çünkü batıyorlar,

Mirasçıların

Ve varislerin hiç tükenmeyen kavgasıdır bu,

Tükenmeyen kirli,

Necis bir kan davasıdır bu

Şu milletlerin ve şu imparatorlukların arasında ki

Hiç ama hiç tükenmeyecek olan

O tanrılık savaşı.

 

                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mutluluk ve erdem ilişkisi…

 

Aptal ve câhil

Olmasaydınız eğer

Bu

Filmin

Enin de

Sonun da

Hepiniz de

Mutlu,

Sağlıklı

Ve huzurlu

Güzel

Bir

Yaşam

Sürebilirdiniz.

 

        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Düşünmenin ne olduğuyla işe başla…

 

Başka bir bilgenin,

Başka bir fikir insanının, başka bir insanın,

Başka bir yazarın anlayıp anlattığı şey ile

Sizin bilgelenip anladığınız şey arasında

Kimi zaman çok farklar olabiliyor,

Herkesin gökyüzünü anlamak

Ve her insanın yeryüzünü anlatmak tarifi

Birbirinden çok farklı olabilir,

Ben derim ki bilgelerin fikirlerine de önem vererek fakat

Mutlaka bilgelenip siz kendiniz anlamaya çalışın,

Başkalarının fikirlerini kiralayıp

Bir yere kadar gidebilirsiniz,

Peki, ya daha sonrası, nereye kadar bir başkalarının aklıyla…

Haydi, aklı ve kalbi düşündürmenin şimdi tam zamanı!

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gerçeğin ne olduğunu düşünerek işe başla…

 

Tamamen

Bir başkalarının

Düşünce

Ve

Fikirleriyle

Hareket etmeye alışmak,

İleride

Diğer bir

Başkalarının

Yanlış

Ve zararlı fikirlerini

Yaşamaya sürükler insanı,

Fark edemezsiniz, boğulur gidersiniz…

Unutmayınız ki gerçek; bilgiyle bilinenin uyum içinde olmasıdır.

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hangi ve nasıl bir medeniyet…

 

Medenileşmek mi?

Erdemli bir medeniyet mi?

Medenileşmek ile

Erdemli bir insanlık medeniyeti kurup

O erdemli medeniyet içerisinde

Erdemlice yaşamak arasında

Çok büyük farklar vardır,

İşte çatışma tamda buradadır,

Çatışmak

Ve çelişkiler

İşte tam da burada meydana gelmektedir,

Çatışmalar

Kaostan ve çelişkilerden doğmaktadır,

Ben olsam erdemli bir medeniyetin doğumunu tercih ederdim.

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdemli ve âdil bir gerçek bul kendine...

 

Benim Rabbime inanan

Bir kötü ile dost olmaktansa,

Benim Rabbime inanan

Bir câhil ile dost olmaktansa,

İnanmayan

Fakat

Erdemli

Ve âdil bir insan ile

Dost olmayı tercih ederim,

Erdemli ve âdil bir insan

Her zaman için

Kendinin hürriyet ve haklarını koruyacağı gibi

O diğer bir insanında

Hürriyet ve haklarını koruyan demektir,

İnsan;

Erdemli ve âdil kalabildiği müddetçe korur insanlığını,

Bunun dışına çıkıldığında

Hayvandan daha aşağı düşürür kendisini,

Tarih bunun acı dolu cinayet sahneleriyle doludur,

Benim Rabbime inansın ya da inanmasın

Fark etmez,

Önemli olan;

Erdemli

Ve âdil bir şekilde

Bir arada

Ve kâinatı dürüstçe,

Âdil olarak paylaşarak,

Birbiriyle de erdemlice yaşayabilen

Erdemli bir halk oluşturmak...

İşte önemli olan,

İşte önemli olan o ‘gerçeklerden’ biride budur,

Peki, ‘gerçek’ deyip duruyoruz,

Peki, nedir o ‘gerçek’ dediğimiz şey,

Gerçek:

Bilgiyle bilinenin uyum içinde olması demektir,

Erdemli bir ‘gerçek’ ise;

Faydalı, sağlıklı bir bilgiyle,

Faydalı sağlıklı bir bilinenin uyum içinde olması demektir,

Örnek mi istiyorsunuz,

Peki, size bir örnek söyleyeyim,

Şöyle ki

Bir çocuğu sağlıklı faydalı,

İnsancıl ve erdemli bir terbiye ile

Bir de hür olarak, sevgi dolu,

Hakları için erdemlice,

Cesurca, bilgece mücadele edebilen

İyi ve âdil bir birey olarak yetiştirmek…

İşte sağlıklı, erdemli bir ‘gerçeğin’ örneklerinden birisi de budur...

Sağlıksız, erdemsiz bir ‘gerçeğe’ örnek mi istiyorsunuz,

O da şu yukarıdaki örneğin tam zıddıdır,

Varın sizde başka örnekler,

Elbette ki vardır, öğleyse üretin,

Siz olumlu ve hayata geçirilmiş örnekler üretemezseniz eğe

Bir başkaları olumsuz ve zararlı örnekleri üretip

Sizlerin başına bela etmeye devan edeceklerdir,

Üretin, yetenekler edinin ve mücadele etmeye devam edin,

Çünkü dünya bir mücadele alanı!

O alanı onların kötülüklerini işleyeceği yer hâline getirmeyin.

Demokrasi ve hürriyet düşmanlarına…

 

Demokrasi ve hürriyet ile güçlenirler

Ve meyvelerini yine o demokrasi ve hürriyet ile verirler,

En nihayetinde de

O güçlerini

Ve o meyvelerini

Yine o borçlu oldukları

Demokrasi ve hürriyete muhalefet edip,

Vefasızlık, nankörlük edip,

O demokrasiye savaş açar,

O demokrasiye bencillik yaparlar,

O savaş açıp bencillik yaptıkları,

O savaş açıp vefasızlık yaptıkları demokrasi ve hürriyeti

Bir gün çok arayacaklar,

Hangi gün mü?

Onları ezecek

Ve onlara bir daha merhamet etmeyecek olan

O diğer hükümetler geldiği vakit,

Şu unutulmasın ki

İnsanın kendi yazdığı kader haricinde bir de

‘Mutlak olan bir kader vardır’

İşte o mutlak kaderde de ‘zaferler daima el değiştirir’,

Bu mutlak bir kaderdir,

Onların eline zafer geçtiğinde

Sakın demokrasiye ve hürriyete

O nankörlük yaptığınız günü unutmayın,

Unutursanız eğer

Ben size hatırlatmaktan zevk duyacağım...

Her ülke birbirini takip ediyor,

Fakat hiç biri

Hürriyet ile adaleti

Takip etmek gibi bir erdemi gösteremiyor...

Her insan

Ve her bir devlet,

Her ülke

Ve her bir medeniyet,

Her ırk

Ve her bir kavim,

Her örgüt

Ve her bir parti,

Her insan

Ve her bir varlık

Er ya da geç bir zaman gelecek ki

Ektiklerini biçeceklerdir...

Geçmiş kitaplarımda üzerine basarak

Örneğini verdiğim bir meseleyi

Yine burada ele almak istiyorum

Çünkü bu konumuz ile ilgili ve çok önemlidir,

Şöyle ki

Demokrasi;

Bir toplumun

Kendi kendisini yönetmek için

O kendi düşünce ve fikirleriyle oluşturdukları

Haklar, yasalar ve yaşam biçimleri,

Kendi kendilerini yönetmeleridir,

Kendiişlerini yönetmek için

Yine kendi aralarından seçtikleri hükümette

O toplumun demokrasisinin

Aynada ki bir yansımasıdır,

Yani o toplumun demokrasisi ne ise

O aynada yansıyan hükümeti de ona benzer,

Toplumun demokrasisi âdil erdemli ise

O aynada o toplumun bir yansıması olan hükümette

Âdil ve erdemli olup

Erdemli ve âdil olarak işleri yönetir,

Eğer toplumun demokrasisi câhil,

Erdemsiz, aptal olursa

İşte o aynada

O toplumun bir yansıması olan hükümette

Hırsız, üçkâğıtçı ve adaletsiz olur,

Varın gerisini siz hesap edip

Diğer başka şeylere kıyas edin…

Cumhuriyet;

Toplumların kendi kendilerini

Âdil bir paylaşımla yönetebilmeleridir,

Eğer toplum,

Eğer ki halk

Çoğunluk itibariyle erdemli bilge olursa

O cumhuriyet yönetimi de

Erdemli ve âdil olup

Başarılı bir şekilde devam eder,

Erdemli âdil, bilge toplumların

O kendi aralarından

O kendiişlerini yönetmeleri için seçecekleri hükümette

Elbette ki kendileri gibi âdil, bilge ve erdemli olur,

Eğer toplum çoğunluk olarak câhil, aptal

Ve erdemsiz ise

O cumhuriyet yönetimi

Ve seçecekleri hükümette

Yine kendileri gibi başarısız,

Yine kendileri gibi hırsız ve adaletsiz olur,

Varın siz diğer meseleler için

Tüm bu anlattıklarımı

O meselelere kıyas edin…

Hürriyet;

İnsanın kendi âdil haklarını

Ve diğer varlıkların âdil haklarını bilip,

O âdil haklara tecavüz etmeden

Bir arada erdemlice

Ve âdil olarak yaşayabilmek mücadelesidir...

Gerçeğin farkına varmak mı istiyorsun,

Aptallığı üzerinden atmak mı istiyorsun,

O halde benden öğrendiklerinle beraber

Şimdi hem kendi ülkenize

Ve diğer ülkelere bakınız

Ve anlattıklarımı ülkeler, insanlar, toplumlar

Ve ülke yönetimleri arasında kıyas ediniz lütfen.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Fırtınaları davet eden sizlersiniz…

 

Diyorlar ki boğuluyoruz,

İyi de

Kasırgaları, şiddetli fırtınaları,

Sizler, kendiniz davet ediyorsunuz,

Ülkeler o ekonomilerinin üzerinden

O en çok sevdikleri

Haksızlıkları, hile

Ve ihanet fırtınalarını

Kendi elleriyle davet etmektedir,

Siz kendiniz davet ediyor

Sonrada o karıştırdığınız düzeni düzenlemeye çalışıyorsunuz,

Bozduğunuz her coğrafyayı düzeltmeye çalışıyor, batıyorsunuz,

Çünkü amacınız adaletli erdemli bir düzen değil,

Amacınız bir kaos düzenidir.

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ektiğin her ne ise onu biçersin…

 

Fırtına

Ekenler

Fırtınadan

Daha

Başka

Ne biçebilir

Söyler misiniz?

Peki, sizler

Neler

Ektiniz

Rabbinizin

Sizlere verdiği şu ömür süresi içinde,

Adalet, bilgelik, yetenek, erdem mi?

Yoksa haksızlık, kötülük, başarısızlık mı?

 

                             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Beni sevmeyen câhil umurumda olmaz ki…

 

Beni sevmiyorlar, kimler mi?

Özellikle de hükümet ve aveneleri,

Câhiller ve aptallar beni sevmiyorlar

Çünkü ben adalet ve erdemden bahsediyorum

Çünkü ben adalet ve erdem arzuluyorum,

Onlarda bundan rahatsız oluyorlar, beni sevmiyorlar

Çünkü ben cehalete savaş açmış bilge bir şairim,

Beni sevmiyorlar çünkü onların zehirlediği dünyayı

Ve tabiatı korumaya çalışıyorum,

Kendi saçma sapan kültürlerini

İlahi dinmiş gibi yaşayanlar beni sevmiyorlar

Çünkü ben gerçek din olan adaleti, bilgeliği

Ve erdemi savunuyorum,

Peki, o beni sevmemeleri benim umurumda mı?

 

                                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kötülerin sayısı o kadar çok ki…

 

Kendimize erdemli dürüst dostlar

Bulalım derken

Neredeyse

Yalnız

Kalacaktık;

Câhillerle,

Aptallarla,

Adaletsiz

İnsanlarla

Arkadaşlık

Dostluk

Kurmayalım

Derken

Neredeyse yalnız kalacaktık.

 

                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Değişimler, değişmeyenler ve insanlar…

 

Elbette olumlu yönde değişmek gerekir,

Değişim sürekli değiştiği için

Biz ona değişmeyen tek şey diyoruz

Çünkü o sürekli değiştiği için

Adı da değişmeyen şey olarak bilinmekte,

İşte o değişmeyen şey bile

Hiç durmaksızın

Ve sürekli değişmek özelliğine sahip olduğu için

O da her bir şey gibi mutlaka değişiyor,

Hatta her şeyin en değişkeni o olarak

O birinci sırada yerini daima koruyor,

Fakat olumlu mu?

Yoksa olumsuz yönde mi değişiyor o her bir şey,

İşte bunu incelemek gerekli,

İşte bunun üzerinde düşünmek gerekli,

Oysaki gerçekte değişmeyen o tek şey

Mesih İsa’nın Rabbidir,

O değişmez bir varlıktır,

O değişkenleri

Ve değişken olmayanları var eder,

Bizde onlardan faydalanmaya çalışırız,

Peki,

Tüm bu değişimler içerisinde

Bizler olumlu faydalar mı üretiyoruz,

Yoksa olumsuz şeyler mi üretmekteyiz,

Yoksa kendimizi

Ve dünyamızı mı tüketiyoruz,

Değiştirirken

Kendimizi

Ve dünyamızı mı tüketiyoruz,

Bunları irdelemek gerekli,

Dünya değişiyor,

Zaman değişiyor,

Fikir değişiyor,

İşte önemli olan o olumlu,

O faydalı,

O zararsız olabilecek bir şeyleri üretip

Onlarla beraber

Olumlu değişimler meydana getirebilmek değil midir?

Evet,

Her şey değil fakat

Elbette bir şeyler değiştirilmeli,

Fakat olumlu olarak,

Faydalı olarak değiştirmek gerekir,

Bunu yapabiliyor muyuz?

Kendinizi sorgulayın,

Yaptığınız değişimler dünyaya,

Tabiata

Ve biz insanlığa ne katabiliyor,

İyi şeyler

Yoksa gelecek adına

Felaketler mi katıyor,

Dedim ya kendinizi sorgulayın,

Bugüne kadar olumlu değişimler mi?

Yoksa olumsuz değişimler mi yaptınız,

Artık o olumsuz değişimlerinizi de bir tecrübeye dönüştürerek Olumlu değişimleri çoğaltabilirsiniz,

Yaşanılabilir sağlıklı bir dünya için, haydi, rast gelsin.

Etrafta pis bir câhil kokusu var…

 

Hayatlarını erdemlice

Ve hayatlarını bilgece yaşamayı

Bir kenara fırlatıp,

O ilahi kitabı

Erdemlice

Ve bilgece yaşamayı bir kenara bırakıp,

Bir kısım o dolandırıcı

Ve o egoist bencil örgütlere

Kendilerini köle

Ve kendilerini onlara kukla yapan

Şu aptal câhil insanlarla dolu

Şu ülke topraklarına baktıkça

Ne kadar umut var olabilirim ki

Diye düşünmeden kendimi alamıyorum.

 

                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

Yol verin gitsinler…

Varlıkları hiç bir fayda getirmeyecek olanların,

Yoklukları ise ancak kâr getirir,

Israr etmeyin, bırakın gitsinler,

O fazla yükü atın gitsin geminizden, sırtınızdan atın,

Onlar sadece sırtınıza geminize yük,

Yoksa bu hayat geminiz o faydasız insanların

O zararlı ağır yükünü kaldıracak kadar güçlü değil, batarsınız. Faydalı dostlar edinin, sizler de onlara faydalı olun,

Erdemli dostlar edinin sizde onlara karşı erdemli olun,

İşte bu erdemli dostluklar ise hem hayat geminizi,

Hem de zihninizi korur...

Dedim ya varlıkları zarar getirenlerin,

Yoklukları da ancak fayda getirir,

Yol verin gitsinler.

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tuhaf bir tespit, ama gerçek...

 

Dikkate almak gerekli,

Peki neleri,

Sadece eylemler değil,

Sadece o eylemi yapanları değil,

Eylemlerle birlikte

Niyetler,

O niyetlere yönlendirenler,

Ameller,

Hamleler ve eylemler dikkate alınmalıdır,

O ameli

O hamleyi işlemeye yönlendirenler de dikkate alınmalı,

Toplumların

Ve insanların psikolojileriyle oynuyorlar,

Bir kukla

Bir denek hayvanı gibi

Onların akıllarıyla ve zihinleriyle oynuyorlar,

Tüm bunların tespit edilmesi

Bir kısım gerçekleri gün yüzüne çıkaracağı gibi,

Oluşabilecek olayların olumlu yönde

Disipline edilmesine de yardımcı olur...

Fakat hükümetler de bu olumsuzlukları işliyorsa eğer

Gerçekler daima karanlıkta kalmaya devam edecektir…

Sormak gerekli,

Neden yaptı,

O eyleme neden kalkıştı,

Onu o eyleme yönelten sebep neydi sorularının cevabı

Psikoloji de,

Yani kişinin duygularında,

Hislerinde

Ve niyetindedir,

O niyete onu sevk eden sebepler nelerdi,

Şahıslar kimdi,

Amaçları neydi,

Yönlendirmeler nelerdi

Çünkü biliyoruz ki artık insanların,

Toplumların zihinleri

Hem psikolojik

Ve hem de sosyolojik yönlendirmeler ile yönlendirilip,

Kafaların da yeni bir niyet,

Yeni ve farklı istençler oluşturulabiliyor,

Her insanda olmasa da

Bu birçok insan

Ve birçok örgütte

O beyin, zihin yönlendirme eylemi

Sistematik olarak uygulanmaktadır...

Örnek verecek olursak eğer

Bilinçli olarak hükümetler

Ve bilinçli olarak bir kısım örgütler eliyle

Bu ülkede geri kafalı insanlar

Ve câhil örgütler çoğaltılmaktadır,

Neden peki,

İnsanların niyetleri değiştirilmektedir,

Neden peki,

Toplumların niyetleri,

Toplumların arzuları

O hükümetlerin

Ve o örgütlerin niyetlerine

Uygun bir duruma getirilmek istenmektedir de ondan dolayı… Niyetlerin kötülük işlemeye yönlendirilmesi,

İnsanların kötülük işlemeye

Müsait bir duruma getirilmesi de dikkate alınmalıdır,

Bunlara sebep olanlar da dikkate alınacağı kadar

Yönlendirenler de mutlaka dikkate alınması gerekir,

Yani şu soruyu sorun kendinize,

İnsanları ve toplumları

Bu kötü duruma sürükleyen

Ve sevk eden sebepler neler

Ve kimlerdir…

Çünkü bilinçli olarak

Bu ülke toprakları üzerinde

Câhil, aptal insanlar yetiştirilmeye çalışılmaktadır,

Bir kısım hükümetlerin

Ve bir kısım örgütlerin

Tetikçiliğini

Ve kuklalığını yaptırabilmek için

Onları bilinçli olarak

 Aptal

Ve câhil olarak yetiştiriyorlar,

Bir kısım insanların ve bir kısım toplumların

Zihinleri ve niyetleri bilinçli olarak

Birileri tarafından o cehalete

Ve o cinayetlere yönlendirilmektedir…

Bunları dikkate almak gerekli!

Bunları tespit etmek gerekir.

 

 

 

Acil eylem planı gerekli…

 

Anlayış farklılığı, anlayış çatışması hiç durmadan devam ediyor,

Birçok insan, birçok örgüt o kendi düşüncesinde direniyor, Düşüncelerini mantık sanatıyla doğru olarak düzenleyemiyor, Bulanık ve kaos dolu ağrıyan kalp ve akıllarla dolu

Huzursuz bir dünya toplumu oluşturulmuş, bu bilinçli yapılıyor,

Toplumun anlayışsız câhil takımı topluma

Ve devlete şekil vermek isterse ortaya iki üç kat cehalet,

Çok fazla bulanıklık ve aptallıktan başka bir şey çıkarmaz

Ve böyle anlayışsız câhil bir toplumun demokrasisi de ancak Uçurum ve zarara sürüklenmekten başka bir şey olmayacaktır, Daima demişimdir, câhil halkın demokrasisi cehalet,

Erdemli halkın demokrasisi ise erdem ve bilgelik olacaktır,

Peki, çare nedir, çare; toplumu topyekûn erdemleştirmededir,

Peki, kiminle, kimlerle ve hangi erdemli bilgelikle!

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aptallar, devlete şekil vermeye kalkışırsa…

 

Devletlerin ve toplumların

Anlayışsız, câhil, kaba, aptal kesimleri

Çoğunluk olursa eğer

Ve o çoğunluk

Devletin karar verme mekanizmasını

Eline geçirirse eğer,

İşte o zaman

Etme kimselerden şikâyet boşuna

Ey aklı başında erdemli olan insanlar,

Çalışıp çabalasaydınız

Vermeseydiniz câhilin, delinin, aptalın eline dümeni…

Sor kendine şimdi ey insanlık; bir câhil, aptal, deli

Aldığında devlet gemisinin dümenini eline,

Nerelere sürükler diye acaba ülkeyi ve seni.

 

                                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

           

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlişkiler, sevgi, önem, mesafeler, değerler…

 

Kendine

Lâyık olarak görmediğin

O düşüklüğü

Bana

Lâyık

Gördüğün

Sürece

Sen

Ve ben güney ve kuzey,

Gece

Ve gündüz

Kadar ayrıyız birbirimizden…

Var şimdi sen bunu

O tüm hayatımıza kıyas et hiç durma.

 

                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlginç bir tespit fakat gerçek…

 

Tuhaf,

Fakat gerçek sosyolojik bir tespiti

Sizinle paylaşmak istiyorum,

Şöyle ki

Eşiyle, yani sevgilisiyle

Sağlıklı ve sevgi dolu

Uzun süreli bir sex sanatını başaramayan insanlar,

Evlilik hayatından  

Ve tüm hayatından

Erdemlice faydalanmayı beceremeyen insanlar,

Genelde dedikodu, haset, çekememezlik,

Cehalet, budalalık, saçma-sapan işler,

Ve iftira yapmak gibi birçok hastalıklı

Ve bu gibi, bunlara benzer birçok çirkin mesleklerle

Daha çok alakadar oldukları tespit edilmiştir,

Hatta sex’e, sanata, bilgiye,

Sevgiye, kitaba, dürüstlüğe, erdeme,

Değerli faydalı olan sosyal

Ve değerli faydalı olan kültürel faaliyetlerden

Ve benzeri değerli şeylerden alınan hazzı almayı

Asla başaramadıkları için de,

Dedikodu ve fitne gibi

Benzeri çirkin hastalıklı meslekleri yapmayı

Daha çok tercih ettikleri tespit edilmiştir,

Bu gibi çirkin ruh hastalıkları

Aptal ve câhil insanlar için

O yedikleri içtikleri şeylerden daha çok kutsaldır,

Tüm bunları kutsal bir yaşam tarzı hâline getirmektedirler,

Bunların sosyal ve psikolojik

Doğru tespitler olduğunu savunanlar bile vardır,

İşte bu ülke halkının bir kısım aptalları

Tamda bu hastalıklara

Uygun davranışlar sergilemektedir,

Birçoğu bu hastalıkların belirtilerini gösterirler,

Etrafınızı dikkatlice incelediğiniz de

Sizlerde, siz erdemli aklı başında olan insanlar da

Bu çirkin ruh hastalıklarının belirtilerini taşıyan

O aptal ve câhil varlıkları tespit edebilirsiniz,

Cehaletle büyük bir mücadele vermek gerekli,

Öğle ki bu tür ruh hastalıkları

Yüksekokul okumuş bir kısım insanlarda bile

Gözlemlendiği gerçeğini hatırlatmak isterim,

Hatta ülkeleri yöneten hükümetlerin

Ve meclislerin içerisinde,

Politikanın içerisinde,

Yüksek makam sahibi kişilerde bile

O câhil, o aptal insanların var olduğu görülmüş,

O ruh hastalıklarının belirtilerini

O makam mevkideki kişilerin de sergilediği

Tarafımızdan gözlemlenmiş olmaktadır…

Eminim ki birçok erdemli bilge insanlar da

Bu kişilerin ve bu gerçeklerin farkındadırlar…

Zaten bir kısım ülkelerin aptal hükümetler eliyle

Aptalca, haksızca yönetilmesi,

Ülke ekonomilerini hırsızlayıp batırması da

Benim tespitlerimin doğruluğunu kanıtlamakta değil midir?

Ve bir kısım aptal, adaletsiz hükümetleri

Bile isteye sürekli seçip hükümet yapan

O aptal ve câhil toplumların varlığı

Benim bu sosyolojik ve psikolojik tespitlerimin

Gerçek ve doğru olduğunu kanıtlamıyor mu?

Bâzen benim hakkım da

Yalanlar uyduranlara,

Hatta beni çekiştiren,

Hakkım da dedikodular yapan,

Hakkımda iftiralar konuşanlara derim ki

Karınız var, paranız var,

Birçoğunuzun arabası var,

Birçoğunuzun evi var,

Hatta birçoğunuzun işi var,

Bakınız temiz bir gökyüzü,

Mükemmel mevsimler var,

Meyve ağaçları, alışveriş merkezleri,

Eğlenebilecek birçok imkân bile var,

Her normal insan gibi

Peki, neden tüm bunlar ile zevk almayı başaramayıp,

Neden beni ve insanları çekiştirip

Dedikodularımızı yapıyorsunuz,

Neden bizler hakkında

Yalanlar ve iftiralar düzüyorsunuz,

Neden topluma faydalı olmaya çalışmıyorsunuz,

Karılarınız veya erkekleriniz sizi yeterince tatmin edemiyor mu?

Birbirinizle tatmin olamadığınız için mi?

Şu dedikodu, iftira gibi hastalıkları yapmayı,

Bunlardan zevk haz almayı tercih ediyorsunuz…

O bir kısım ülkeler de ve Arap toprakların da yaptığınız gibi

Peki, neden bu güzelim ülkeyi de aptal ve câhiller çöplüğüne

Hiç utanıp sıkılmadan çevirmeye çalışıyorsunuz.

Siz, başı-boş bırakılacağınızı mı zannettiniz...

 

Bilge bir şair dedi ki

Ben tanrı değilim,

Ben bir peygamber değilim,

Ben, hiç günahsız biri de değilim,

Fakat ben haksızlık etmeyen erdemli bir insanım,

Âdil ve iyi bir insan olarak yaşamaya çalışan

Bilge bir şairim sadece…

Bilge şair sözlerine şöyle devam etti, dedi ki

Sizi tarihin derinliklerine gömerim,

Bakın o tarihin derinliklerine,

O derinliklere gömülmüş olan insanlara bakın,

Onlardan

Ve onların başlarına gelen felaketlerden

Hiçbir ibret alamıyor musunuz?

Size ne yaptığınız kadar

Ne yapmadığınız da sorulacak,

Siz diye bahsettiğim insanoğlu,

Hükmettiniz fakat ne yaptığınız kadar

Ne yapmadığınız da sorulacak size…

Sana da ne yaptığın kadar

Ne yapmadığın da sorulacak…

Kendilerini tanrılaştıran hükümdarlara da

Ne yaptıkları kadar

Ne yapmadıkları da sorulacak…

Sizi tarihin

O karanlık

Ve ibret dolu derinliklerine gömerim,

Peki, kim kurtarır sizleri o karanlık

Ve kadim tarihin sayfaları arasından…

O işlediğiniz haksızlıklar karşısında

Durup, düşünüp, yanlış kararlarınızdan

Dönmenin vakti gelmedi mi daha...

İşlediğiniz o haksızlıklarla beraber

Sizi o tarihin derinliklerine gömerim,

Defolup gidersiniz sizler de

O defolup gidenler gibi,

Bakınız ve dinleyiniz

Hiç bir ses duyabiliyor musunuz?

Onlarda bir zamanlar sizler kadar hayattalardı,

Fakat görün bakın ki

Onlar birer masal olup

Defolup gittiler o defolup gidenler gibi...

Sizleri de o haksızlıkları işlediğiniz

Şu zamanın ve tarihin

O kadim sayfaları arasına

Ebedi bir cehenneme gömeriz,

Ses vermek istersiniz kurtulmak için

Fakat seslerinizi hayatta olan

Hiçbir dünyalı duyamaz olur,

Sizleri kurtarmak için seslerinizi bile işitmez olurlar...

Dedim ya

Sizleri de

O öncekiler gibi,

O kadim tarihin,

O karanlık sayfaları arasına gömeriz...

Siz, başı-boş bırakılacağınızı mı zannetmiştiniz.

 

 

Kötülüğünüze iyi olanı referans yapmayın…

 

İncil’in Mesih İsa’nın,

Tevrat’ın Davud’unun,

Kuran’ı-Kerim’in Muhammed’inin

Ve Tevrat’ın Musa’sının Rabbi olan Allah’ın adını

O kendi yalanlarına,

Cinayetlerine,

O adaletsiz kirli politikalarına,

Kirli hükümdarlıklarına,

Ahlaksızlıklarına âlet, maşa etmeniz

Asla doğru değildir,

Kadimdeki toplumlar

Ve kadimdeki hükümetlerde bunu yapmışlardı,

Şimdikilerinde onlardan hiç bir farkı yok,

Değişen tek şey asırlarda ki tarih ve rakamlar,

Onlarda bir masal olup

O yaptıkları kötü işlerle beraber

Cehenneme sürüklenip gittiler,

Aynı sizin gideceğiniz o yere,

Oysaki erdemli ve adaletli olarak

Bir arada yaşanabilir bir dünya inşa edilebilirdi

Fakat siz buna bir türlü taraf olmadınız

Çünkü açgözlü ve kötü bir kalbiniz var,

O defolup gidenler gibi

Sizlerde bir gün defolup gideceksiniz,

Unutmayınız her bir varlık

Mutlaka ektiğini biçecektir.

 

 

Bilge bir şair olarak halkın içerisine indim…

 

Halkın içerisine inin,

O sıcacık evlerinizden,

Lüks hayatınızın içerisinden,

O zengin yaşantınızın yüksekliğinden dolayı

O fakir halkın sıkıntılarını,

O fakir insanların dertlerini sorunlarını,

Problemlerini göremezsiniz,

Anlayamazsınız,

Gördüğünüzü ve anladığınızı zannedersiniz

Fakat aslında denizi görememiş

Ve denize dokunamamış bir insana

Anlattığınız kadardır deniz,

Oysaki denizi görenle dokunan insan ile

Denize dokunamayan,

Denizi görmeyen insan arasında

Büyük anlayış, büyük hissediş,

Büyük bir kavrayış farkı vardır,

Halkın içerisinde yaşamayı,

Onlarla birlikte yan-yana çalışmasını öğrenin,

İster tedbirli kıyafetle ile yapın bunu,

İsterseniz açık kimliğiniz ile yapın,

Ben halkın içerisindeyim,

Onları ve onların sorunları

Ancak onlara yakınken görebilir anlayabilirsiniz,

Eğer anlamak isterseniz tabi ki

Onların duygularını, hislerini,

Câhil olup olmadıklarını,

İyi olup olmadıklarını,

Birbirlerine karşı muamelelerini,

Ne arzulayıp ne arzulamadıklarını,

Politikacıların o yerden görünüşünü ve hâllerini,

Politikaya bakışlarını,

Sex, alışveriş, eğlence, sanat

Ve daha başka her ne yaşıyorlarsa

Onların yaşam tarzlarını,

Küfür edişlerini, takdir edişlerini

Ancak bu mesafeden,

Yani halkın tam merkezinden,

Yani halkın yanı başından gerçekleri

Gerçekten görüp kavrayabilirsiniz,

Eğer kavramak istiyorsanız tabi ki

Ben onların içerisindeyim,

Nen halkın içerisine indim,

Yıllardır onların içerisinde yaşamaktayım,

Onları sizlerin onları tanıdığınızdan

Çok daha yakın tanıyorum,

Onlarla yaşamak zor bunu biliyorum fakat

Bazen fedakârlık yapmak gerekli oluyor,

Halkın içerisine inin,

Onların yaşamaya çalıştığı evlerde,

Çadırlarda, sokakta,

Onların geçinmeye çalıştığı paralarla geçinmeye çalışın,

Onları biraz olsun anlayabilir

Ve doğru olanı yapabilirsiniz,

Doğru olanı yapmak isterseniz tabi ki

Halkın neye mi ihtiyacı var,

Halkın; erdemli olmaya,

Cehaletten kurtarılmaya

Sağlıklı beslenmeye,

Erdemli

Ve âdil olan politikacıları seçebilmeyi öğrenmeye,

Evleri olan dünyalarını korumaya,

Tabiatın dengesini bozan hükümetlere karşı

Erdemlice mücadele etmeye

Ve insan gibi geçinebileceği

Parasal bir zenginliğe ihtiyacı var,

Halkın içerisine girin,

Ben onların yanındayım,

Zordur câhillerin içerisinde yaşamak,

Fakat onların arasında iyi ve güzel insanlarda var,

Onların içerisinde aptal insanlar olduğu kadar

Bir de onların içerisinde çok akıllı dürüst

Ve yüreği sevgi dolu fedakâr insanlarda var,

Hem o hırsız politikacılardan

Ve o hırsız bir kısım zengin şirket patronlarından

Çok-çok daha iyi ve güzel yürekli insanlar da var araların da,

Ben halkın içerisindeyim,

Unutmayınız ki halkı, toplumları erdemlice eğitirseniz

Hükümetleri de erdemlice eğitmiş olursunu

Çünkü erdemli âdil toplumlar,

Erdemli âdil bir halk da ancak

Kendi gibi erdemli âdil hükümetler,

Erdemli âdil politikacıları işlerini yönetmeleri için seçerler,

Fakat erdemsiz, câhil, aptal

Ve kandırılmaya müsait bir toplum ve halk ise

Ancak adaletsiz, hilekâr ve dolandırıcı olan hükümetleri seçerler.

Halkı erdemlice eğitin

Ve halkın yanı başına inin,

Ben o halkın içerisine indim çoktandır,

Sizin onları anladığınızı zannettiğinizden

Daha çok yakın

Ve daha net anlayabiliyorum onları,

Ben onların sesini işitebiliyorum

Fakat sizler o zengin lüks hayaytınızın içerisinden

Onları anlayamıyor ve göremiyorsunuz,

Görebilseydiniz,

Anlayabilseydiniz eğer

Çoktan o halkınıza layıkıyla

Ve insan gibi geçinebileceği iş ve parasal imkânlar verir,

Onları da o kendinizin aldığı

Tüm o mükemmel imkânlardan faydalandırırdınız,

Unutmayınız ki

Sizin zenginliğinizi sağlayan o toplumlardır,

Unutmayınız ki sizin o zenginliğinizi

Ve hazinelerinizi koruyan halktır,

Onlara borçlusunuz,

Birbirinize ihtiyacınız var,

Nihayetinde o aynı toprak içerisin de

Bedenleriniz çürüyüp,

Ruhlarınız da

Cennet ile cehennem mahkemesinin huzuruna çıkartılacaktır,

Ben bilge bir şair olarak

Size hatırlamanız gerekenleri hatırlattım,

Unutmayınız ki her bir varlık mutlaka ektiğini biçecektir,

İyi şeyler eken cennete,

Kötülükler eken ise nereye gideceğini çok iyi bilmektedir,

Kötülüklerinizi iyiliğe çevirmek için hâlen bir fırsatınız var,

O fırsatı hayattayken değerlendirin.

Anlayabileceğin mesafe de dur…

 

Onların, halkın,

Politikacıların, sizlerin

Ve kendimin gerçek yüzünü,

Gerçekte kalbinizin

Nasıl olup olmadığını görüp

Anlayabilmek için

Tam da olmam gereken

Mesafe ve yerdeyim…

Peki, ya sizler nerelerdesiniz,

Sakın bana bizlerde doğru olan yerdeyiz demeyin

Çünkü doğru olan yerde olmuş olsaydınız

Dünya, tabiat ve insanlığın büyük çoğunluğu

Bunca hastalığa, sıkıntıya,

Fakirliğe ve bozulmuşluğa düşmezdi.

 

                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Benim kavgam ve mücadelem cehalete karşıdır…

 

Bir kısım Arap bedevilerinin(câhil çöl insanları) yaşadığı

Kültürleri, büyü sihirleri, aptallıkları

Ve ancak onların yapabileceği câhil fikir hamlelerini

İlahi din zannedip yaşamaya çalışan aptallara sesleniyorum,

O yaşadığınız ilahi din değildir,

İlahi din ancak o ilahi kitabın içerisinde olanlardır

Ve o ilahi kitap da;

Erdemli, adaletli ve bilgece bir yaşantıyı

Âdil ve güzel ahlaklı bir hürriyet ile birlikte

Dosdoğru olarak yaşamayı emretmektedir,

Ayrıca cehaleti

Ve o aptalca zararlı olan kültürleri de yasaklamaktadır,

Benim savaşım faydalı kültürlerle değildir,

Benim kavgam cehalete karşı bir savaştır,

Benim kavgam dünya hazinelerini

Âdil olarak paylaşmayan

O kendilerini tanrı zanneden,

O tanrılıklarını ilan eden o aptal hükümetlere

Ve o kibirli budala hükümdarlara karşıdır…

Yazdığım ve anlattığım her bir doğruyu ölüler artık anladılar,

Çünkü gerçekleri onlar ancak öldüklerinde anlayabildiler,

İnsan denen varlık bu gerçekleri ölmeden önce de anlayabilirler

Çünkü ben yaşıyorum ve tüm bunları görüp anlayabiliyorum…

Unutmayın ki tâlih ya da kader değildir aptal ve adaletsiz olan,

Aslında insanların, halkın, hükümetlerin

Ve hükümdarların o kendi tercihleridir

Onları erdemli, adaletli veya da câhil, zâlim, aptal yapacak olan.

Şimdi her bir varlık payına düşeni alsın bu yazıdan ve buradan.

Yazar şair nafiz coşkunun yayınlanan tüm kitaplarının isimleri

...

1: Kelebek mevsimi ve saklambaçlar şehri…

2: Elma kokuları ve yağmur zamanı…

3: Azap yağmurları…

4: Sevgili nâna ve mektupları…

5: Papatya mevsimi…

6: Gece yürüyüşü…

7: Sevgili tutya ve mektuplar…

8: Sürgün şehir…

9: Su kavmi ve Ruhûl Kudüs...

10: Şafak gemisi…

11: Gemileri yaktım Aşk ülkesinde…

12: Sürgün çocuklar…

13: Siyah incir ve mavi kelebek…

14: Sofia filo ve mektuplar…

15: İstanbul da sanat ile aşk…

16: Afili yalnızlıklar şehri…

17: Şairler anarşist olurmuş…

18: Sular kesti kılıçları…

19: Kafa kâğıdı…        

20: Hikmet ve felsefe…

21: Olmak ya da olmamak…

22: Papirüsler…

23: Meleklerin şehri…

24: İstanbul’un kanatları altın da…

25: Kırmızı yağmurlar…

26: Sobe, körebe ve saklambaç…

27: Bakır cezve…

28: Kaldırımda demlenen fikir…

29: Senfoni gülüşü…

30: Sevgiliye senfoni ve aforizmalar.

31: Ölümsüzlük senfonisi ve Felsefik yazılar.

32: Felsefe ile şiirin buluşması.

33: Çirkin kral ve fikir yazıları.

34: Ölü şairler mezarlığı.

35: Cennetin çocukları.

36: Şairler kenti ve aforizmalar.

37: Kelebekler şehri ve Felsefik notlar

38: Tutsak melekler ve fikir yazıları…

39: Şair korsanlar ve aforizmalar… 

40: Şehrin azizleri ve Felsefik yazılar…

41: Sofia filo ve aforizmalar…                            

42: Faili meçhul sevdalar ve aforizmalar…

43: Kırmızı balık ve aforizmalar…

44: İhbarlanmış aşklar ve Felsefik notlar…

45: Kılıçlar ve kalemler…

46: Pur si muove ve aforizmalar…

47: Şairlerin ölüm dansı ve aforizmalar…

48: Düşmanlar ve sevgililer…

49: Soprano ve kanlı sözler…

50: Kurşun askerler ve aforizmalar…

51: Ölüm öpücüğü ve aforizmalar…

52:Kale düştü ve felsefik yazılar…

53:Şairin kurşun kalemi ve aforizmalar…

54: Şairin seyir defteri ve aforizmalar…

55: Kartal yuvası ve aforizmalar…

56: Kelimelerle dans ve aforizmalar…

57: Yalnızlık senfonisi ve aforizmalar…

58: Aksiyon ve aforizmalar…

59: Aşk yasası, Aşk diyalektiği…

60: Sinekler lordu ve aforizmalar…

61: Kod-adı şair ve aforizmalar…

62: Su akar yatağını bulur…

63: insan ilişkileri ve aforizmalar… (karma)

64: Sokrates’in intikamı ve aforizmalar…     

65: Cehennem melekleri ve aforizmalar…       

66: Aşk töreni… (karma)

67: Arıkovanı ve aforizmalar…

68: Cadı kazanı ve aforizmalar…

69: Şairin intikamı ve aforizmalar…

70: Cadı avı ve aforizmalar…

71: Gümüş köpek balığı…

72: Ölüler şehri ve aforizmalar…

73: Taçsız kral ve aforizmalar…

74: Zehirli sarmaşıklar…

75: Mücadele sanatı ve aforizmalar

76: Kıyamet sancısı ve aforizmalar…

77: Aslanların öğretisi ve aforizmalar…

78: Kartalların öğretisi ve aforizmalar…

79: Kurtların öğretisi ve aforizmalar…

80: Katil balinanın öğretisi ve aforizmalar

81: Bilgelerin öğretisi ve aforizmalar…

82: Kalemşörler ve aforizmalar…

83: Şairlerin senfonisi ve aforizmalar…

84: Kafes demokrasisi ve aforizmalar…

85: Kukla demokrasisi ve aforizmalar…

86: Cehenneme hoş geldiniz… Aforizmalar…

87: Âraf da bir şair ve aforizmalar…

88: Tanrıların savaşı ve aforizmalar…

89: Rönesans ve aforizmalar…

90: Şair Hamlet’in intikamı ve aforizmalar…

91: Şair, Tiranlara karşı ve aforizmalar…

92: Şair, Matrix’e karşı ve aforizmalar…

93: İnsanlar, deliler ve aforizmalar…

94: Hayvan terbiyecisi ve aforizmalar…

95: Kaos düzeni ve aforizmalar…

96: Kuzey ışıkları ve aforizmalar…

97: Cesur yürek ve aforizmalar…

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİTAP ADI: KELEBEKLERİN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR... (Kitap: 110. Kelebeklerin öğretisi ve aforizmalar... Author Poet philopsoher Nafiz Coşkun)

KİTAP ADI: ÇAKALLARIN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR... Kitap 104: author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun.

KİTAP ADI: ÖLÜLER ŞEHRİ VE AFORİZMALAR... (kitap: 72. author poet yazar şair Nafiz coşkun)