KİTAP ADI: KAOS DÜZENİ VE AFORİZMALAR... (Kitap. 95: author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun)

 

Felsefik yazılar, Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, kişisel gelişim, hikmet, sanat, sonnet, terapi, Sosyolojik ve psikolojik tespitler.

 

 https://drive.google.com/file/d/1p4KvNos83ImK76ystRAxoW-9vufEszNX/view?usp=share_link

 KİTABI PDF OLARAK OKUMAK İÇİN ÜSTTEKİ LİNKİ TIKLAYINIZ

                                 ♛ ♣ ♡

 

 

            Kaos düzeni ve aforizmalar…      Kitap: 95.

 

                               ☆☆☆

 

Bâzen onlarca kumandandan ve politikacıdan daha çok faydalı Erdemli iş yapar bilge cesur bir şair…

 

Seçimleriydi insanı iyi ya da kötü eden,

Kör aptal tâlih yoktu aslında kalbinde kaderin de insanın…

 

Düşüncelerimin, aforizmalarımın erdemleşerek olgunlaşmasın da ve hayatın içerisinde ki zorluklara cenderelere karşı cesur duruşumu gardımı alışımda benden yardımlarını geri çekmeyen meleklere teşekkür ediyorum. Ve o çok değerli tüm bilge hikmetli sanat felsefe insanlarına teşekkür etmeği kendime aziz bir vasıf olarak görmekteyim çünkü onlara gönülden teşekkür etmek bile benim gibi bir mücrimi azizleştirebilir. Ben sadece iyi insan olmaya çalışan o aziz sanatkârım olan Rab Allah’ın yarattığı Aşk ve erdem günahı işlemiş bir varlığım, sağlıcakla hoşça kalın.

 

                                                                   Nafiz coşkun.

 

                                    ☆☆☆

 

 

 

 

Yazar şair düşünür ve sanat insanı: Nafiz coşkun ile iletişim adresleri: e-posta: n.coskun006@gmail.com 

Ve ayrıca daha çok facebook Messenger,

Twitter ınstagram linkedln pinterest adreslerinden ulaşabilirsiniz.

 

 

 

Bu ve tüm kitaplarımın telif hakları, basım, yayın, satış hakları Nafiz Coşkun’a aittir. İzni alınmadan kitabın tümü, ya da bölümleri, mekanik, elektronik, manyetik ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, bastırılamaz, medyada okunamaz, şarkı türkü yapılamaz.

 

 

Baskı

Ofset baskı merkezi

 

         /

 

Matbaa sertifikası

 

ISBN:

                                  ☆☆☆

 

Kitap içerisindeki Felsefik yazıların, şiirlerin, makalelerin ve Sonnetlerin sayfa numaraları:

Sayfa: 7. ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI

Sayfa: 9: Kaos düzeni(keşmekeş)… (sonnet)

Sayfa: 10: Ölüler anlayabildiler… (sonnet)

Sayfa: 11: Psikolojik düzenleme ve motivasyon… (sonnet)

Sayfa: 12: Haksızlığa isyan eden şöyle düşünmeli… (sonnet)

Sayfa: 13: Âdem ve Havva’nın çocuklarının cinayetleri. (sonnet)

Sayfa: 14: Failleri bellidir cinayetlerin… (sonnet)

Sayfa: 15: Küçük kibirli ışıkların baş ağrıtan yaşamı… (sonnet)

Sayfa: 16: Batı medeniyeti yükseldiği dalı kesmektedir…

Sayfa: 19: Mesafeler, Çelişkiler, kararlarımız…

Sayfa: 28: Hayal mi?   (sonnet)

Sayfa: 29: Aptal toplumlar ile akıllı toplumların farkı. (sonnet)

Sayfa: 30: Bana güç gösterisi yapıyor aptal… (sonnet)

Sayfa: 31: Kaos ve keşmekeş dolu ülkeler… (sonnet)

Sayfa: 32: Bütün mesele… (sonnet)

Sayfa: 33: Kırmızıçizgiler… (sonnet)

Sayfa: 34: Uyum sağlamak mı? (sonnet)

Sayfa: 36: Kendini tanı ve dünya evini koru…

Sayfa: 39: Farkı fark et… (sonnet)

Sayfa: 40: İnsanlık kimliği… (sonnet)

Sayfa: 41: Kural dışı…

Sayfa: 42: Sevgiliye(Lili’ye)…   (sonnet)

Sayfa: 43: Modern köleler ve kuklalar… (sonnet)

Sayfa: 44: Tembel insanlar ve bozuk şarj aparatı…

Sayfa: 45: Aslan izini çakal izine karıştırır oldular… (sonnet)

Sayfa: 46: Üzerine bindikleri dalı dibinden kesiyorlar. (sonnet)

Sayfa: 47: Aptala, câhile; akıllı insan modeli sizsiniz dediler. (s)

Sayfa: 48: İstediğimizi ele geçiremediğimizde ki tepkiler. (sonnet)

Sayfa: 49: Kimliğini ve kaderini tâyin edenler… (sonnet)

Sayfa: 50: Erdem gibi, cehâlet de bir markadır… (sonnet)

Sayfa: 51: Seçilmiş insan ile erdemli özel insanın farkı. (sonnet)

Sayfa: 52: Aptal câhil işte… (sonnet)

Sayfa: 53: Doğru olanla, eğri, yanlış olan nedir aslında. (sonnet)

Sayfa: 54: Düzeni ve dengeyi bozarsanız eğer… (sonnet)

Sayfa: 55: En güzel şiir ve en doğru öğüt… (sonnet)

Sayfa: 56: Demokrasi görünümlü maskeler… (sonnet)

Sayfa: 57: Kuklalar içinde düşe kalka hayat eğitimi…

Sayfa: 62: Çobanlar ve kuzular… (sonnet)

Sayfa: 63: Hangi pişmanlık temizdir… (sonnet)

Sayfa: 64: Aklını erdemlice kullana bilene bir işaret…

Sayfa: 65: Sağlık yaşam hazinesi ve bilgelik…(sonnet)

Sayfa: 66: Hakkın ve haklının kudreti… (sonnet)

Sayfa: 67: Beni istemeyeni ben ise hiç istemem… (sonnet)

Sayfa: 68: İbret almayanlara gelsin… (sonnet)

Sayfa: 69: Çok sayıda ki insan zor olanı seçti… (sonnet)

Sayfa: 70: Oku…

Sayfa: 72: Ait olduğunuz yere gideceksiniz… (sonnet)

Sayfa: 73: Mafya derin devletler, mafya hükümetler…

Sayfa: 77: Yolunu şaşıran bir kuzuyum… (sonnet)

Sayfa: 78: Kudret eli… (sonnet)

Sayfa: 79: Selamet ve rahmet gittiğinde… (sonnet)

Sayfa: 80: Varlıkların mutlu olduğu yerdir vatanı…

Sayfa: 82: En yakın dostlardan birisi… (sonnet)

Sayfa: 83: Mucizeler… (sonnet)

Sayfa: 84: Cehennemine yakıtını kendi taşır insan. (sonnet)

Sayfa: 85: Dolunay…

Sayfa: 89: Derin devlet oyunları ve kaos… (sonnet)

Sayfa: 90: Ben varım, peki, ya sen… (sonnet)

Sayfa: 91: Devletlerin terör örgütleri ve gladyatörleri…

Sayfa: 93: Atın nallarının çivileri düşmek üzeredir…

Sayfa: 96: Hükümetlerin sihirli değneği… (sonnet)

Sayfa: 97: Anladığınız da iş işten çoktan geçmiştir. (sonnet)

Sayfa: 98: Yavuz hırsız mal sahibine üstün çıkarsa. (sonnet)

Sayfa: 99: Hangi demokrasi insanları kalkındırır…

Sayfa: 102: Batılılaşmak insanlığı kalkındırır mı?

Sayfa: 103: Yazarın bugüne kadar yazdığı kitapların isimleri…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                               

                                ☆☆☆

 

 

 

 

 

 

Nafiz derki:

Sevgili Mikel’e, Cibril’e ve Şafağa ve sana

Ve senin için sevgilim.

Sevgili İsrafil’e,

Ölüm meleği Azrail’e ve Ruhûl Kudüs’e Teşekkür ediyorum.

Sonnet ve şiirlerimi, tane-tane,

Yavaş-yavaş ve yumuşak bir ses ile oku.

Fikir yazılarımı, makalelerimi, aforizmalarımı,

Şiirlerimi, sonnetolarımı, kelimelerimi, hikâyeciklerimi,

Jurnallerimi okurken düşünerek oku!

Anlamak istiyorsan bu dediklerimi yerine getirmelisin!

Ve unutma ki hikmetli düşünerek okumak;

Erdemlilerin, kibarların,

Asaletli,

Asil insanların aziz bir vasfıdır, karakteridir, sanatıdır unutma!

                                                      

                                                       Sonnet. Nafiz coşkun

 

 

            

                 ☆☆☆

          ŞAİRİN(kendimin)SANAT  TARZI.

 

Bu yazıyı tüm kitaplarımın baş sayfalarına yerleştiriyorum!

Beni ve sanat şiir tarzımı anlayabilmek için bu yazımı lütfen dikkatlice kendiniz ya da karşılıklı bir insanla okuyunuz ki benim yazmış olduğum eserlerimi daha iyi anlayabilmeniz mümkün olsun. Kendisine yazar şair düşünür ve sanat insanı unvanlarıyla seslenen o akılcı romantik adamın yani benim ne tarzda yazdığımı, nasıl bir nazm ölçü kullandığımı şu ifadelerle beyan etmek istiyorum. Şu aziz iki cümleyi çok irdeledim, olmak ya da olmamak ile anlamak ya da anlamamak cümlelerini. Ve anladım ki bu iki aziz cümle beyni dolmaya başlamış bir insanın tüm hayatını şekillendiren kafa kâğıdıdır, ruh haritasıdır. Düşün ve anlamaya çaba göster, olmak için ise bilgi ile meseleleri anlamak gerektiğine inandım daima. Şiiri, felsefeyi, fikirlerimi, telkini sonnet kalıbında, sonnet nazmın da birleştirdim, ha bu arada hatırlatmak isterim ki zâten kaliteli bir şiirin fikirsiz felsefesiz olması mümkün değil. Bazen de kimi yazılarımda sokak lisanını kullanmayı ihmal etmedim çünkü sokağın ayrı bir lehçesi vardır bunu inkâr edemem, iyi ya da çirkin sokağın o çok farklı argosunu bile kullandığım oldu. Her bir aklın, her bir anlayışın anlayışına göre anlatmaya çalıştım ve o sokak şairi üslubu yanında birde salon şairi ile aforizmacıların lisanını kullanmayı da ihmal etmedim. Bazen insanların o geçmişten bugüne hiç değişmemiş aynı olan ezberlerini bozmuş oldum bu farklı yazılarımla, bu farklı sanat tarzımla. Çoğunlukla bazen de insanların düşünce güçlerini artırmaya çalıştığım oldu. Hem sokak lisanını, sokak felsefesini ve hem de yüksek akademi lisanının felsefesini kullanmayı kendime has bir tarzda uygun gördüm. Aynı kitap içerisinde hem Sonnet’i, şiiri, makaleyi, jurnal yazılarını ve bazen de minik hikâyecik roman kokulu yazılarımı ve ayrıca laubali bir lisan tarzını da ihmal etmeden kullandığımı yazılarımda göreceksiniz çünkü kötülüğe karşı laubali olmamak mümkün değildir erdemli bir insan için. Ve hatta çok basit anlatılar ile süslenmiş şarkı sözü olabilecek dizeleri, şiirleri, Aşk’ı, Hikmet’i, kavgalarımı, hatalarımı, pişmanlıklarımı, halkımı, birbirinden çok farklı insan kalıplarını, farklı kültürdeki insanların isyanlarını, sohbet şiir kültürlerini, yalnızlıklarını, zaferlerini, yenilgilerini, umutlarını ve birçok şiirde olduğu gibi karamsarlığı değil, tam tersine insanları karamsarlıktan çıkartabilmenin uğraşısını göreceksiniz yazılarımda. Biliyorsunuz ki felsefi bir mesele üzerinde hikmetlice düşünmeye çalışmak insanın düşünce gücünü artırıyor. Ve işte bende Felsefik yazılar ile yoğurduğum mayaladığım şiir sonnet sanat düşünce fikir hamurumu kendime has yepyeni bir modern sanat tarzında sizlere ikram ediyorum, isteyen alabilir, alırsanız eğer zararlı asla çıkmayacaksınız emin olabilirsiz, çünkü ben de sizler gibi iyi bir insan olmaya çaba gösteren bir varlığım.

Yeniden kısaca tekrar etmem gerekirse eğer, Tüm eserlerimin kitaplarımın tarzı şöyle ki yazılarımın büyük bir bölümünü, fikirlerimin bir kısmını sonnet kalıbı nazmında, şiirsel kendime has Felsefik hikmetli dokunuşlarla yazdım. İşte bu bana has nazm ile tarz birleşince dünyada bir ilk oldum desem yeridir. Ayrıca bu nazm tarz birleşmesiyle yazılan bazı eserlerimin okunuşu konuları gibi zor, ağır gelebilir bazılarınıza. Lütfen yazılarımı daha dikkatli, yavaş ve seçici, tane-tane, düşünerek okuyunuz, anlamadığınız kelimelerin manaları için lütfen sözlüğe bakınız, bir kelime insan vücudundaki iskeletin parçası gibidir anlamını bilmeden okuyup geçerseniz hiçbir fayda göremezsiniz, zarara girmez erdemliler, kısacası ben Şiirle felsefeyi birleştirdim!

 Kaos düzeni(keşmekeş)…

 

Kaos üretiliyor,

Dünya küreselini yönetenlerin eliyle

Bilinçli olarak kaslar üretilmektedir,

Kaosları çözmek için

Devletler çaba harcarken

O kaosu üretenler ise

O kasları çözmeye çalışan devletlerin

Daima gözdesi kalmaya devam ediyor,

Çünkü onlardan yardım ve destek almak zorunda kalıyorlar,

Aslında bu bir kaostan daha çok

Küreseli tekelinde tutanların

Yönetim düzenlerinin bir parçası, yani düzenin ta kendisidir...

Kaos düzeni,

Çatışmalarla ortaya çıkartılan düzen!

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

            

 

                           

 

                  

 

 

 

 

 

Ölüler anlayabildiler…

 

Tüm gerçekleri

İnsanların bir kısmı

Ancak

Öldüğü vakit

Anlayabildiler

Fakat

İnsan denen varlık

Ölmeden önce de

Tüm gerçekleri

Anlayabilecek akıl kudretine sahiptir,

Ben hayattayım,

Çünkü ben görebiliyor

Ve anlayabiliyorum,

Peki, sizler ne gün anlayabileceksiniz.

 

                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Psikolojik düzenleme ve motivasyon…

 

Psikolojik süreç, psikolojik destek,

Psikolojik hazırlık

Motivasyonun bir sürecidir,

Onunla varmak istediğin hedefine

Çok daha rahat varabilirsin,

Motivasyon sürecine bağlı her bir parça

İnsanı o ulaşmak, o yapmak istediği şeylere daha kolay,

Daha çabuk, daha sağlam adımlarla taşımaktadır,

Küçük görmeyin,

Motivasyonun her bir küçük parçası değerlidir,

Unutmayın ki birçok büyük şeyler

Ve çok önemli araçlar o küçük parçalardan oluşmaktadır,

Küçümsemeyin, her küçük detay yerine göre değerli olabilmektedir,

İşinizle alakalı her bir küçük parça önemlidir.

 

                                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haksızlığa isyan eden şöyle düşünmeli…

 

Dünya insanlığının sayısal çoğunluğu

Kararlı bir şekilde 

Ne zaman dürüst ve içten,

Ne zaman bilerek ve isteyerek

Şöyle demeye başlarsa eğer;

Biz, erdem ve adalet üzerine şekillenen

Sağlıklı adaletli bir dünya insanlığı oluşturmak

Ve bunu sürdürmek istiyoruz,

İşte ne zaman bunu düşünüp bunu söylemeye başlarlarsa,

Bu uğurda da erdemli hamleler yaparlarsa eğer

İşte insanlığın asıl o gün kurtuluş umudu başlayabilir

Fakat şu an o umut dünyanın

Ve insanlığın ruh haline baktığımda

Bu mümkün görünmüyor.

 

                                          Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Âdem ve Havva’nın çocuklarının cinayetleri…

 

Neden dünyada ‘insanlaşmak’ yerine

Ve insanlık(erdemlilik) toplumu kurmak yerine sürekli olarak

O aşırı ırkçı fanatik milliyetçilik istemleri yükseltiliyor,

Bu bilinçli ve sistematik olarak

Derin devletler eliyle tetiklenmektedir,

Geçmişin nefreti insanlığa miras olarak bırakılmaktadır,

Oysaki dünyaya fayda verecek olan tek şey;

İnsanlaşmak(erdemleşmek) olacaktır

Çünkü insanlığın, tüm devletlerin ve ülkelerin,

Tüm medeniyetlerin ırkların kökü yaratılışı

‘ İnsanlık’ (erdemlilik) üzerine kurulup var edilmiştir,

Bu da tüm insanlığın babası ve annesi olan Âdem ile Havva’nın Erdemli ve bilge bireyler olmasından kaynaklanmaktadır...

İşte bu köke, bu yaratılış gerçeğine yeniden dönüş yaşanmalıdır.

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Failleri bellidir cinayetlerin...

 

Şaire dediler ki çok iyisin, şair de cevaben onlara dedi ki

Yeryüzünde yeterince kötü insan yok mu zaten,

Yeterince kötü var olduğundandır, şaire yine sordular, dediler ki Yeryüzünde ve şu ülkede çok fazla kötülük, adaletsizlik

Ve çok fazla faili meçhul cinayet işlenmektedir,

Bu konuda ne dersin, bilge şairde onlara cevaben dedi ki

Aslında birçok cinayetin, birçok kötülüğün

Ve birçok adaletsizliğin faili meçhul değildir,

Bilakis tam tersine failleri bellidir; dünyada ki birçok hükümet

O cinayetlerin, o adaletsizliklerin, o kötülüklerin ya yapanıdır, Ya da göz yumanıdır, peki neden tutuklanmıyor

Ve neden hapse atılmıyorlar diye soracak olursanız eğer

Çünkü suçluları tutuklamak hakkına sahip hâkimler savcılar Kolluk kuvvetleri işte o ‘hükümetlerin’ emrindedirler de ondan.

 

                                                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Küçük kibirli ışıkların baş ağrıtan yaşamı…

 

Oysaki dünyadan daha büyük, daha aziz o ışık saçan yıldızları

Dönerken ve yanarken bile bir sükût içindeler,

Onlar, o kendi güzel, muhteşem ışıklarını sergilerken

Kimseleri rahatsız etmiyorlar, farkında mısınız?

Onlar o azizliğine rağmen sessiz iken,

Bir de bakın şu dünyanın fenerlerine, o ışıklarına, o insanlarına

Ne çirkin bir gürültü ile

Ve can sıkıcı bir baş ağrısı ile yanmaktadırlar…

Kimi zaman kocaman bir gürültüden

Keşmekeşten ibaret zannediyorsunuz dünyayı,

Aslında bunun sebebi şu içerisindeki insanların

Kontrolsüz ve haksız yaşam tarzlarının oluşundan

Ve erdemsiz insanların çokluğundandır,

İsrafçı ve gürültülü bir hayat süren insanlığın baş ağrısıdır bu.

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Batı medeniyeti yükseldiği dalı kesmektedir…

 

Doğruları itiraf etmek gerekirse,

Gerçekte, belli bir zaman sürecinde

Şu bir kısım medeniyetlere,

Şu bir kısım devletlere,

Şu bir kısım kavimlere,

Medenileşmeyi öğretmiş,

İnsanların hürriyetinin önemini,

İnsanların ve toplumların ahlaken ve madden

Korunması gerektiğine önem vermiş,

Teknik alandan öncülükler yapmış,

Adalet düzeni hakkında büyük çalışmalar başlatmış olan

Ve dünyaya medeniyet hususunda

Örnek olmaya çalışmış 

O modern batı uygarlığı,

Yine o harika olarak yaptığı

Ve yaptırdığı değerlerin yanında,

Bir de o doğru

Ve o erdemli zannettiği

O bir kısım büyük

Ve fakat yıkıcı,

Hatta insanlığın maneviyatını yıkıp

Yok, edecek hatalarının da

Şu dünya insanlığına yayılıp ulaşmasında

Yine ön ayak olup,

İşte o verdiği büyük faydalarla beraber,

O büyük zararları da vermeye devam etmektedir...

Yani batı medeniyeti

O üzerinde yükseldiği ağaç dalını kesmeye çalışmaktadır,

O üzerine çıkıp yükseldiği ağaç dalını keserse

Ne olacağını tahmin etmek güç değil

Fakat sadece kendisine değil

Tüm dünya ülkelerine zarar verici bir düşüş olacaktır bu,

Batı medeniyetleri kendilerini mutlaka muhasebeye çekmeli,

Onu yükselten manevi değerleri

Şu son modern zamanlarda

Elinin tersiyle ötelediğini görmekteyiz,

Batı medeniyeti

O kendisinin ve dünya insanlığının ahlakını

Yerle bir edecek aşırılıklara öncü olmayı terk etmelidir...

Batı uygarlığı bunu yapmaya devam ederse eğer

O kendisini örnek alan tüm insanlığın da

Çok büyük felaketlere sürüklenmesine sebep olacaktır...

Örnek verecek olursak eğer,

Gay(erkeğin erkekle cinsel olarak birleşmesi ve evlenmesi gibi Çirkin sağlıksız bir durumu yaşayanları) serbestleştiren yasaları O kendi ülkelerinde

Ve diğer ülkeler de yaygınlaştırıp,

Buna öncü olması;

İnsanlığın, kadın erkek arasındaki ilişkinin,

Ve evlilik ilişkilerinin dengesinin bozulmasına,

Sağlıksız bir düzenin

İnsan ve toplum yapısını bozacağına,

Bu denge bozumlarının

Diğer denge bozulmalarını tetikleyeceğini,

Her bir denge bozulmasının da

O büyük küçük tüm cinayetleri artık olağan,

Normal bir duruma sürükleyeceği

O sosyolojik psikolojik gerçeğini

Sizlere hatırlatmak isterim...

Ben bilge bir şair olarak sizlere derim ki

Manevi dengeleri,

Dünya dengesini

Ve her türlü varlık tabiatının dengesini koruyunuz,

Dengeleri bozmayınız,

Bozduğunuz o manevi ve maddi olan her bir tabiat

Sizden bir gün intikam almaya dönmektedir,

Kadim bunun bilimsel örnekleriyle doludur,

Kadimden, tarihten erdemli hikmetli dersler almayanların

Sonlarının yıkılmaktan,

Zarara uğramaktan,

Felaketlere düşmekten başka bir şeyleri olmamıştır…

Hatırlatmak istedim,

O bindiğiniz

Ve o sizi yükselten,

Sizi azizleştiren manevi ağacın dalını kesmeyiniz

Çünkü

Siz o dalın üzerinde yükselmektesiniz,

O dalı keserseniz eğer

Yükselişiniz keskin ve acı bir düşüşe yönelecektir…

Dedim ya ben sadece hatırlatmak istedim

 

 

 

 

 

 

 

 

Mesafeler, Çelişkiler, kararlarımız...

 

Varmakla mı tükeniyoruz,

Tükendikçe mi varıyoruz,

Başlangıç noktası hem aydınlık,

Başlangıç noktası hem de karanlık,

Yürüdüğümüz mesafeler aydınlık,

Yürüdüğümüz mesafeler hem de karanlık,

Çelişkiler dolu şu hayatı

Terbiye etmek için

Varmakla mı tükeniyoruz,

Tükendikçe mi varıyoruz...

Ne kaçması mümkün

Nede varıp kurtulması,

Hayallerimiz

Ve bir de şu umutlarımız da olmasa

Ne varabilmek

Ne de mutlu kalmak neredeyse

Nâ-mümkün olurdu.

Asıl küreklere şair

Ne kadar kaldı bilmiyorum,

Asıl küreklere şair,

Bu hayat okyanusu çetin ve dirin

Kederli mesafelerle dolu,

Asıl küreklere şair...

Ne kadar kaldı,

Hemen şu mesafelerin ardında mı?

Yoksa

Mesafelerin ardında ki ufuklar da mı?

Ufuklar mı?

Ufuklar;

O vardığınız,

O varmak istediğiniz yerin

O bir sonra ki ötesi,

Ufuklar;

Daha bir sonra ki adımı,

Ufuklar;

Vardıkça daha bir sonraki adımı,

Ufuklar;

Hiç tükenmiyorlar öğle değil mi?

Ufuklar;

Vardıkça,

Varmak istedikçe

O henüz varamadığınız yerler,

Ufuklar,

Anarşist bir şairin dediği gibi;

Kaçak ve kurnazdır onlar,

Vardıkça tükenmeyen,

Tükettikçe çoğalandır onlar,

Hatta tüm o dokunduğunuz yerleri

Terk ettiğiniz de,

O yerleri yeniden ele geçirirler ufuklar,

Dedim ya kaçak ve kurnazdır onlar,

Ufuklar; varıp da o gerilerde bıraktığınız

O yerler bile yeniden bir ufuk haline geliyor,

Ufukları ele geçiremezsiniz,

Siz onları ele geçiremeden

Ölüm meleği sizi çoktan eline geçirmiş oluyor,

Sizler, elinizdeki imkânlarla

Güzel sağlıklı bir hayat kurmaya gayret gösterin,

Ve o eliniz de ki imkânları

Aç gözlülük etmeden erdem ve bilginizle çoğaltıp

Güçlendirmeye gayret gösterin,

Dünyayı ve yıldızları sahiplenmek isteyen,

Şu tüm ufukları sahiplenmek isteyen

Birçok hükümet,

Birçok hükümdar gelip geçti şu dünya üzerinden

Fakat hepsini de o ölüm meleği

Henüz daha onlar arzularının hepsine kavuşamadan

Yakalayıverdi ölüm dolu pençeleriyle,

Dedim ya sizler erdem ve adaletle

Sağlıklı bir hayat kurmaya gayret edin kendinize,

Yoksa insan açgözlülük ettikçe

Hem kendisini

Hem de dünyanın o güzelim sağlıklı tabiatını

Bozup harap ediyor…

Düşünün bir lütfen;

Varmakla mı tükeniyoruz,

Tükendikçe mi varıyoruz,

Şimdi diyeceksiniz ki ey şair

Bizi bu çelişkilerle,

Keşmekeş(kaos)dolu cümlelerle umutsuzlaştırıyorsun,

Gücümüzü,

Enerjimizi kırıyorsun,

Hayır, ben sizlere gerçeği hatırlatıyorum sadece,

Gerçekleri bilerek

Ve planlarınızda gerçeklerin üzerine kurarak yapın istiyorum,

Yoksa birçok insan

O kendi gerçek dışı hayallerinin üzerlerine,

O kaçak ve kurnaz ufukların üzerine

Kurguladığı hayallerinin suya batmasıyla

Asıl o zaman umutsuzluğa düşüyor,

İşte ben sizin o umutsuzluğa sürüklenmenizi istemiyorum,

Gerçeklerin farkına varın

Ve gerçekleri ele geçirmek için

Yine o gerçeklerin üzerlerinize planlarınızı yapın istiyorum,

Hayır, hayır,

Benim yapmak istediğim şey

İnsanın umutsuzluk ile

Umut arasında ki o çelişkilerini ortaya koymak

Ve o kendi çelişkileri ile

Ve o kendi çelişkilerinin arasında ki gerçekleri ona göstererek

Erdemli, doğru olan şeye

Kendi gayretiyle ulaştırabilmek istiyorum,

İnsan hem çelişkilerinin

Ve hem de gerçeklerin farkında olmalı,

İnsan ne kadar bilgisi var

Onun farkında olmalı,

O elinde ki bilgi ve

O elinde ki güç ile

Ne gibi şeyler elde edebilir

Bunun hesabını yapabilecek gerçeklikte olmalı,

Daha ne kadar gayret ederse

Daha başka neler üretebilir onun farkında olmalı,

Ben sizi gerçeğin içerisine davet ediyorum,

O kuruntu dolu masalları terk edin artık,

Aptallıklarınızdan kurtulup

Ve cehalet dolu insanları da terk edin artık,

Gerçeğin içerisine gelin,

Gerçek nedir diye sorun bir kendinize,

Gerçek;

Bilgiyle bilinenin bir uyum içinde olmasıdır,

Şimdi sağına soluna bir bakın,

Eline avucuna,

Beynine, kalbine bir bakın

Ve elinde olanlarla asıl şimdi o küreklere,

Sen bu hayat denizinde elindeki gücün kadarsın…

Şimdi o kaldığımız yerden devam ediyoruz,

Şöyle ki

Fakat bir gerçek daha var ki

O da varmak

Ve ele geçirmek istediğimiz şeyler için

Koşmak, yürümek,

Mesafeleri kat-etmek,

Çabalamak, gayret göstermek,

Yetenek edinmek, bilgi edinmek gerekiyor,

Arzuladığın hedefe varmak için

O küreklere asılman gerekiyor,

Şimdi asıl küreklere şair,

O vardığımız yerler de,

Vardığımız hedeflerde

Güzel bir dünya,

Güzel ve mutlu bir hayatı

Üretmek çabasına girmek gerekiyor,

Artık biliyoruz ki

Ufukları yakalamak imkânsız fakat

O bulunduğumuz yerler de

Bizi mutlu huzurlu edecek dünyalar kurmak da

Bizim elimizde,

Bu gerçeği de biliyoruz artık,

Çabalamak gerekiyor,

Şimdi asıl küreklere,

Bu hayat denizinde tembelliğe yer yok,

Yoksa bir dalga seni deviriverir denizin dibine,

İnsan kararlı olmalı,

İyi, faydalı sağlıklı olanı tercih edip

O tercih ettiği

O erdemli, sağlıklı olanla yaşamaya karar verip

Çelişkilerinden kurtarmalı kendisini,

Eğer çelişkilerinden,

Keşmekeşlerden(kaoslardan) kendisini kurtarama ise

Orada boğulup tükenir…

Bakınız, dinleyiniz,

İnsanlar;

Ne zaman ki o doğru, sağlıklı,

Faydalı olan şeylerde erdemli, adaletli,

Kararlı, bilgili, tecrübeli, istekli,

Ve yetenekli hamlelerle var olabilmeyi

Birlikte başarabilirlerse eğer

İşte o zaman dünya ve biz

Huzurlu sağlıklı bir nefes alabileceğiz,

İşte o zaman şu kaoslardan,

Keşmekeşlerden, kuruntulardan,

Savaşlardan, hilelerden, cinayetlerden

Gerçek dışılıktan,

Çelişkilerden kurtulup,

Erdemli, sağlıklı gerçek bir hayatı tanıyıp

Birlikte gerçek güzel bir hayatı yaşamaya başlayacağız...

Dünyamız tükeniyor,

İnsanlığın maneviyatı tükeniyor,

Kontrolü, hükmü;

O ele geçirmek istediğiniz şeytansı isteklerin eline vermeyin,

O şeytansı istekler sizi birbirinizden

Ve erdemli, âdil hayat düzeninden uzaklaştırıp

Savaşa, kaosa, keşmekeşlere, çelişkilere sürükler,

O dipsiz karanlık bir kuyudur,

Dikkatli olun.

Mesele mi?

İşte bütün mesele şu ki onca mesafeyi,

Onca mücadeleyi

O doğru olan şeylerde karar kılmak için yapmalıyız,

Şunu unutmayınız ki

Kendi mücadelemiz olmadıktan sonra

O başkalarının içeceği ilaç

Bizim hastalığımıza çare ecza olmuyor,

O mücadeleleri vermek zorundayız,

O mücadeleleri vermez isek,

O doğru sağlıklı olan şeylerde karar kılamaz isek

Çelişkiler içinde boğulmaya,

Kaos düzeni içinde tükenmeye,

Dünyayı ve insanlığı mahvetmeye devam eder

O şeytansı istekler içinde olan insanlar,

Bunun olmasını mı istiyorsunuz,

Hiç zannetmem,

Dedim ya bu hayat denizinde tembelliğe yer yok,

Şimdi asıl küreklere…

Kendini tanımaya başla,

Gücünün ve bilginin farkında ol,

Çelişkilerle tanırız asıl kendimizi,

Asıl o çelişkiler içinden

Kendimize nasıl bir tercih yapacağımız

‘Belirler karakterimizi’,

Evet, doğru duydunuz,

Evet, karakterimiz belirler tercihlerimizi,

Tercihlerimiz de karakterimizi yansıtır,

İnsanların tercihlerine bakın,

Neden onu tercih ettiklerini de hesaba katın

İşte o zaman onları tanıyabilirsiniz,

Daha sonra ise, o karakterimiz de,

O çelişkiler arasından

O tercih ettiği şeyle,

Hamleler yapmaya başlayarak

Belirler kendi o hayatına,

Ve dünyaya katacağı şeyleri belirler,

İşte dünyaya iyi ve ya kötü olan şeyleri

Katacak veya katmayacak olan an o andır,

Şimdi kendini tanıyabildin mi?

Kendine bunları kıyas etmelisin…

Çelişkilerin arasından iyi şeyleri seçebilmeyi öğrenenler

Kendine ve dünyaya faydalı şeyler katmaya başlarlar,

Peki, senin tercihlerin neler,

Neleri arzuluyor,

Neleri tercih ediyorsun,

Bunları düşün lütfen,

Fakat

O çelişkilerin arasından kötü şeyleri seçenler ise

Hem kendisine

Ve hem de dünyaya faydalı olmayan

Sağlıksız şeyler yapmaya başlarlar,

Yoksa sen o zarar verenlerden misin?

Bunu da bir düşün lütfen…

İşte bütün mesele şu;

O yürüdüğünüz hayat mesafesinden,

O hayat denizinizden,

Ve o çelişkilerin içinden

Faydalı olan şeyleri alıp almadığınız,

Onları

O faydalı sağlıklı olanları

Nasıl uygulayıp uygulamadığınız ile ilgilidir,

Neleri yaptığınız

Ve neleri yapmadığınız ile ilgilidir,

Şimdi kendine yeniden sor lütfen,

Sen şu hayat denizinde onca mesafeyi yüzdün,

Geminle geldin,

Fakat neler yaptın

Ve neler yapmadın,

İşte dünyayı ve senin hayatını şekillendiren bunlardır,

Bunları erdemli sağlıklı kullanabilmeyi öğrenmelisin.

Kısacası ne öğrenir ve ne ekerseniz onu biçiyorsunuz...

Şimdi ne öğrendiğinize,

Ne öğrenmeniz gerektiğine,

Ne öğretmeniz gerektiğine,

Çelişkilerinizi nasıl terbiye etmeniz gerektiğine

Dikkat etseniz çok iyi olur

Çünkü mutlu veya mutsuz

Sağlıklı veya sağlıksız bir yaşamı

Yaşayıp yaşamayacağınızı o dikkat edişiniz belirleyecek,

Neleri doğru seçip seçmediğiniz belirleyecek,

O mesafelerde ki bilgeliğiniz, azim ve gayretiniz belirleyecek…

Haydi, rast gelsin.

Hayal mi?

 

Sizler dünyaya, dünya da ki varlıklara

Hükmetmenin hevesi ve arzusu içindesiniz,

Fakat ben ise

Tüm şu kâinata sahip olmak peşindeyim,

Siz dünyaya sahip olmayı başarsanız bile

Şu bana ait olan kâinatın içinde

Sadece bir noktadan ibaret

Küçücük bir dünya kalacaksınız,

Yâni yine benim kâinatımda

Ve yine benim emrimde olacaksınız,

Şu kâinatta kaç katrilyon yıldız gezen olduğunu biliyor musun?

Hayal istemiştin, büyük bir hayal kur demiştin bana, al işte!

Daha büyük olanı ancak o kâinatı ve sizleri yaratan Rab’dır,

İşte ona sahip olabilecek ne kudret ve ne de bir hayal olamaz.

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aptal toplumlar ile akıllı toplumların farkı…

 

Aptal olanlar

Kendilerini ve

Kendi akıllarını yönetmenleri için

Çobanlar, (hükümetler, yöneticiler) tutarlar,

Akıllı erdemli insanlar ise

Kendiişlerini,

Kendi yüklerini hafifletip

Daha çok erdemli iş yapmak için

O işlerinin başına

Yine kendi emri altında olan çobanlar tutarlar

Fakat o çobanları daima teftiş ederler

Acaba işlerini doğru yapıyorlar mı?

İşlerini doğru yapmıyorlar mı?

İşte câhil toplumlar ile erdemli toplumlar arasında ki fark budur!

 

                                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bana güç gösterisi yapıyor aptal…

 

Sen sadece

O benim sahip olduğum

O galaksilerde ki

Dünya adlı bir gezegenciğin içerisindeki

O küçücük bir ülkenin

Küçük bir sahibi olduğunu zanneden

Çobanısın(hükümeti, yöneticisisin)

Onu bile doğru düzgün yönetemiyorsun,

Bana bir de utanmadan

Büyüklük taslıyorsun,

Sen ne câhil

Ve ne aptal bir varlıksın…

Sen galaksilerde ki

Dünyandan daha büyük gezegenlerin sayısını biliyor musun?

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaos ve keşmekeş dolu ülkeler...

 

Adaletli erdemli bir ülke düzeni kuramamış

Keşmekeş(kaos) dolu bir düzeni yaşayan ülkelerin

Sokakların da, caddelerinde

Hükmetmek isteyen, hüküm veren

Ve kendi mahkemesini kuran yüzlerce kral,

Yüzlerce hükümet bulmak, yüz binlerce hâkim,

Yüz binlerce savcı görmek normal ve mümkündür artık...

Fakat âdil ve erdemli bir halkın

Ve âdil erdemli bir hükümetin

Oluşturduğu ülkelerde ise

Adaletli hâkimler hüküm verirler,

Şimdi kendi ülkelerinize bir bakın,

İşlerinizi yönetmeleri için seçtiğiniz yöneticiler, hükümetler

Hükümdarlar, savcılar, hâkimler ne durumdalar.

 

                                             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bütün mesele…

 

Aslında bütün mesele anlamak,

Aslında bütün mesele sağlıklı değerlendirmek,

Aslında bütün mesele erdemli karar vermek,

Aslında bütün mesele bilgece doğru hamle yapmaktır,

Aslında bütün mesele

Erdemli olup olmamaktır,

Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!

İşte tüm bunların sonucu, ortaya çıkan şeylerdir tüm mesele...

Bu sebeple nasıl anladığına, nasıl değerlendirdiğine,

Nasıl karar verdiğine ve nasıl hamle yaptığına dikkat etmelisin, Çünkü tüm bunların sonucunda oluşan şeyler

Ya zarar veriyor ya da fayda,

Ya savaşları başlatıyor ya da aşkları…

Şimdi kararını verebilecek kıvamda mısın?

 

                                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kırmızıçizgiler…

 

Ortak değerler üzerinde barış sağlanabilir,

İnsanların birbirinden farklı meselelerde

Birçok ortak değeri vardır,

Çizgiyi aşmamak gerekir,

Peki, hangi çizgiyi,

Acaba çizgileri aşmak

Daha mı doğru olurdu,

Fikir çatışmalarının

Çok fazla yaşandığı bir gezegende

Çizgiler nelerdir

Ve o çizgiler ne olmalı, nasıl olmalılar,

Çizgiler, sınırlar ve kurallar adalet üzere belirlenmeli,

Yoksa insanca bir arada mutlu yaşamak mümkün değil.

 

                                          Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uyum sağlamak mı?

 

Uyumsuz mu olmak gerekir

Yoksa uyum sağlamak mı?

Burada bir çelişki var

Çünkü

Uyum sağlanması gereken

O ülkelerin yasaları

Ve ülkelerin toplumları

Ne kadar uyum sağlanmaya değerler

Bunu bir düşünmek gerekir,

Uyumsuz olmayı tercih ediyorum,

Fakat neye,

Nelere uyumsuz olmak gerekir,

Bunu bilinçli

Ve bilgelikle yapmak da fayda var,

Bana zararı olan bir sisteme karşı

Uyumsuz olmayı tercih ederim,

Şimdi tutup da

O bana zararı olan

Ve beni köleleştiren sistemlere,

Bana zarar veren sistemlere,

Beni köleleştiren insanlara,

Bana zarar veren insanlar ile

Uyum sağlamak gibi

Büyük bir aptallığa,

Büyük bir cehalete düşüremem kendimi

Çünkü

Dünyada bu aptallığa

Ve bu cehalete

Kendilerini düşüren insan sayısı

Ve ülke devlet sayısı

O kadar fazla ki

Yüzdelik oran hesabı yapmış olsak,

Yüzde ellinin üzerinde,

Gördünüz mü?

Yeterince fazla olarak varlar zaten...

Dedim ya

Uyum sağlamak mı?

Yoksa uyumlu olmak mı?

Fakat neye ve kime göre uyum...

Ortak değerlerde uyum olabilir,

Buda hak

Ve âdil olurdu,

Gelecek nesillere nefreti

Ve gelecek nesillere savaşı

Miras bırakmaktan daha iyidir

O ortak değerlerde kalıcı barış ve uyum…

Erdemlilik ve adalet üzerine uyum sağlamaya

Her zaman ben varım,

Peki, ya siz, sesinizi duysak bile

O erdem ve adalet üzerine sizi göremiyorum,

Çünkü sizler erdemin adaletin aşkın

Bilgeliğin dedikodusunu çok yapan fakat

O güzel değerleri yaşayan insanlar olmasını hiç başaramadınız, Başara bilseydiniz eğer dünyamız, tabiat,

İnsanlık böyle keşmekeş ve kaos içinde harap olmaya,

İnsanlarda erdemi yaşamamaya, harap olmaya yüz tutmazdı.

Uyum sağlamak mı?

Fakat neye, kime göre, ölçü nedir, erdem ve adalet ise ben varım.

Kendini tanı ve dünya evini koru…

 

Bu sizlerde ki var olan şeyler

Gururdan mı?

Kibirden mi?

Yoksa gerçekten

Âdil erdemli bir inançtan mı?

Onurlu olmaktan mı?

Bilgelikten mi?

Gösteriş budalalığından mı?

Erdemli olmak istemekten mi?

Bunları hiç sorguladınız mı?

Hatta bu kelimelerin anlamlarını

Tam olarak biliyor musunuz?

Tüm bunları hiç sorgulamaya

Vakit ayırdığınız oldu mu?

Bunları sorgulamaya vakit ayırmalısınız

Çünkü hayatınızın büyük bölümü

Bunlar ile ya düşüyor

Ya da yükseliyor

Çünkü birçok insan

Ve birçok toplum

Erdemli,

Âdil bir inanç uğruna zannettiği

O birçok şeyi

Aslında gururundan,

Hatta öfkesinden

Veya kibrinden,

Aptallığından dolayı yapmaktadır,

İnsan kendisini tanımalı

Ve neyi neden yaptığına emin olmalı,

Başka şeyleri bahane göstermeyin,

Neyi neden yaptığınızı bilmelisiniz,

Bir şeyin size hiçbir faydası yoksa

Boşuna tutmayın onu hayatınız da,

Gururun size hiçbir faydası yok,

Onurun erdemin adaletin faydası var,

Fakat onur adalet erdem nedir,

Gurur nedir,

Ne olmalıdır,

Tüm bunların sınırını bilmek gerekiyor,

Anlamı olmayan

Ve faydası olmayan

O kadar aptalca şeyler için

İnsanlar birbirlerini kırıp,

İncitip savaşabiliyorlar...

Dünyadaki

Şu tüm ülkeler arasında ki

Hatta

Medeniyetlerin

Birbirleri karşındaki

Kaostan, çelişkiden,

Keşmekeşten daha çok

İnsanların o kendi içlerinde çok fazla kaos ve çelişkiler var,

İnsan ilk önce

O içindekileri erdemli bir yola koyabilmeyi öğrenmeli,

Daha sonra dünyaya çeki düzen vermeye başlayabilir,

İnsan artık insanlığını(erdemli olmayı) bulmak

Ve onu ‘olmak’ zorundadır,

Yoksa elimizde yaşanacak bir dünya kalamayacak…

Kendini tanı

Ve elinde ki tek evin olan dünyanı koru…

Hürriyet için savaşıyor

Mücadele veriyorsunuz,

Gerçekte siz hürriyetin bile

Ne manaya geldiğini biliyor musunuz?

Elbette insan hürriyet için mücadele vermeli,

Elbette insan adalet için savaşmalı

Fakat şunu unutmayın ki

Hürriyet;

Kelime anlamı itibariyle

İnsanların kendi o âdil haklarını bilip

O âdil erdemli haklar üzerinde

Bir arada erdemli ve âdil olarak

Birbirlerinin haklarına tecavüz etmeden,

Dürüst ve erdemlice bir düzenle yaşamasıdır,

Fakat sizler birbirinizi

Ve dünyayı yok etmekten başka,

Birbirinizi yormaktan başka,

Birbirinizi küçük düşürmeye çalışmaktan başka,

Birbirinize üstünlük gurur gösterileri yapmaktan başka,

Birbirinizin hürriyetlerine,

Birbirinizin haklarına

Tecavüz etmekten başka

Hiç bir şey yapmıyorsunuz…

İyi şeylerde yapıyoruz diyenlere de derim ki

O iyi işleri yaptığınız için mi dünyamız, tabiat, su, hava, toprak

Maneviyat, insan ilişkileri tükenip harap olmaya yüz tuttu…

Dedim ya kendini tanı(erdemli, âdil, bilge ol)

Kendini tanı ve dünya evini koru.

Farkı fark et…

 

Sen,

O birilerinin

Can sıkıntısını gideren,

Sıradan bir oyuncak

Veya oyuncu değil de,

O seni seven, sana fayda

Ve sana gerçekten değer veren insanların

Can sıkıntılarına,

Var oluşunla, erdemli oluşunla ve desteğinle

O sevdiklerinin sorunlarına ilaç olabilecek

İyi bir dost, iyi bir sevgili olabilmelisin,

Bunların ikisinin arasında büyük fark vardır,

Farkı fark et ve hayatını sana faydasız

Ve sana zararlı olan insanlarla boşa harcama.

 

                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsanlık kimliği…

 

İnsanlar o en değerli ve öncelikli kimliğini tanımalı,

O kimlik; insan(erdemli, âdil, hür, bilge) oluşudur,

‘Erdem ve adalet üzerine,

Âdil bir hürriyet içinde

Bir arada, bilinçli ve bilgece yaşamak olması gerekirken,

Fakat o birçok insan

Ve birçok toplum câhil kültürler uğruna

Aptalca savaşıp ölmekteler...

O aptallıklara o cehalete düşmemek için de,

O en güzel ortak değer olan

İşte o öncelikli kimliğinize,

İnsanlık kimliğinize, yani;

Erdem ve adalet üzerine olan kimliğinize sahip çıkın…

Sizi bir arada huzur, güven, mutlulukla o kimlik yaşatacaktır.

 

                                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kural dışı…

 

Bilge şaire dediler ki

Sana savaş açarlarsa

Sen ne yaparsın,

Bilge şair de cevaben onlara dedi ki

Ben adaletli, erdemli bir insanımdır,

Bana savaş açılmasını hak etmiyorum,

Bana kötülük yapılmasını

Hak eden

Kötü bir insan değilim

Fakat bunca iyi oluşuma rağmen

Eğer ki bana da savaş açılır,

Bana da kötülük yapılırsa,

Ben de

O bana savaş açana karşı ‘merhametsiz’ olur

‘Kuralsız oynarım’,

Ancak iyilik dolu

Erdemli bir insana yapılan kötülüğün karşılığı da

Ceza vermek olmalı,

İntikam almak olmalı,

Ceza vermez isen

Şımarır ve devam ederler kötülüklerine,

İşte buna da Adalet derler...

Unutmayınız ki zâlimin zulmüne merhamet göstermek,

Ancak iyi ve mâsum insanlara zulmetmek anlamına gelir.

 

 

 

 

Sevgiliye(Lili’ye)…

 

Lili yar,

Kadınım benim,

Sevgilim,

Sadece sevmek yetmedi

Kavuşup

Mutlu bir hayatı

Birlikte güzel yaşamak için,

Oysaki

Savaşmak

Mücadele vermek gerekirdi...

Şimdi sen var

Bu doğru erdemli sözümü

O her bir işine kıyas et olur mu?

Hiç değilse bu saatten sonra güzel yaşa o hayatını.

 

                                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Modern köleler ve kuklalar…

 

Ellerinden

Hakları

Gasp edilmiş

Ve

Böyle bir hayata

Razı olarak

Yaşamayı

Kabul edip

Modern

Birer

Köle olarak

Yaşamaya

Karar verdi aptallar...

Kuklaların kukla oldukları çok belli öğle değil mi?

 

                                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tembel insanlar ve bozuk şarj aparatı…

 

Bazı insanlar tembeldirler,

Modern tablet bir cep telefonunun

Şarj aparatının

Bozulmaya yakın ki durumuna benzerler,

O aparatı şarj etmesi için telefona bağlarsınız

Fakat siz farkında olmadan

Tamda evden çıkacağınız bir vakitte

Birde bakmışsınız ki

O arada bir çalışıp,

Arada bir çalışmayan bozuk olan o telefon şarj aparatı

Telefonu şarj etmemiş,

Telefonunuz kapanmak üzeredir

Çünkü şarj olmamış bir cep telefonunun bataryası

Şarj olmayınca kapanmak mecburiyetindedir,

Biliyorsunuz ki bu da bilimsel bir kanundur,

Eğer ki yanınız da

Taşınabilir batarya dolum cihazı

Veya yedek bataryanız yoksa

Ve işlerinizi de çoğunlukla o modern

Tablet cep telefonu yardımıyla görüyorsanız eğer

Kısa süreli de olsa bir sıkıntı yaşarsınız,

Cep telefonu ile ilgili önemli görüşmeler yapan iş insanları

Bu sıkıntıyı yaşamayı asla istemezler,

İşte o bâzı tembel insanlar da

O bozulmak üzere olan şarj aparatı gibidirler,

Onları kontrol teftiş eden bir profesyonel olmadığı zaman

İşleri daima aksatırlar, bozarlar, hatta yapmazlar.

 

Aslan izini çakal izine karıştırır oldular…

 

Aptalların hikâyelerini,

Câhillerin hikâyelerini,

Delilerin hikâyelerini,

Mafyanın hikâyelerini,

Hırsızların hikâyelerini,

Haksız ve adaletsizlerin hikâyelerini ve

Erdemsizlerin hikâyelerini

İnsanlığa iyi birer örnekmiş gibi

Algılatıp, överek anlatmaya

Ve göstermeye çalıştıklarından dolayı,

İnsanlık; iyi insan kimdir,

Haklı kimdir, haksız olan kimdir,

Zararsız olan ve zararlı insan kimdir

Anlamakta güçlük çeker oldu, herkesin aklı bulandı.

 

                                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üzerine bindikleri dalı dibinden kesiyorlar…

 

İnsanların birçoğu,

Ayrıca hükümetler,

Medeniyetler,

Devletler, ülkeler, kavimler

O kendilerini yükselten

O mânevi değerlerin ağaçlarını

Ve birde evleri olan

Şu dünya evimizin ağaçlarının köklerini

Hiç acımadan

Ve hiç de umursamadan kesmektedirler,

Eğer o ağaç dalları kurur ise

Hatırlayınız ki hepiniz düşersiniz,

Sorun kendinize bir

Kim keser çıktığı ağacın o üzerine bindiği dalı dibinden!

 

                                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aptala, câhile; akıllı insan modeli sizsiniz dediler…

 

Hükümet seçimlerinde oy alabilmek için,

Sayıca çoğunluğu oluşturan aptallara

Ve sayıca çoğunluğu oluşturan câhillere;

Hükümetler ile partiler(örgütler)

O kadar çok akıllı oldukları yalanını söylediler ki

Bu saatten sonra kendileri bile bu yalanın

Yalan olduğunu kabullenemiyorlar,

Aptallara da akıllı insan modelinin gerçekte ne olduğu

Artık gösterilmiyor

Çünkü yıllarca o aptallara, yıllarca câhillere, yıllarca delilere

Akıllı insan modeli olarak aynadaki kendileri diye tarif edilmiş, Bu tarif haricinde ki

O başka doğru tarifler her ne kadar

Gerçek akıllıları tarif etseler bile artık câhiller inanmayacaklar!

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İstediğimizi ele geçiremediğimizde ki tepkiler…

 

İnsanın, az ya da çok isteyip de

Az ya da çok arzulayıp da

O istediği arzuladığı şey o anda

Ve ya başka bir zaman da olmadığı an ki o tepkisi

Aslında o insanın tam olarak

Ne tür bir karaktere sahip olup olmadığını,

Erdemleşip erdemleşemediğini,

Olgunlaşıp olgunlaşamadığını yansıtabilir şeylerdendir,

Bu tür şeyler aslında insan karakterinin

Ne kadar erdemli olup olmadığını,

İnsanlaşmış ve hayvanlaşmış taraflarının

Olup olmadığını yansıtan aynalardan olabilir,

Dürüst olan aynalar ne gün yalan söylediler ki bir düşünsenize…

Kendinizi bu konuda muhasebeye çekin kim olduğunuzu görün.

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kimliğini ve kaderini tâyin edenler…

 

Kendi kimliğimizi olduğu gibi

O kendi kaderimizi de

Kendimiz tayin ederiz çok zaman,

Her zaman olmasa bile

Çok zaman kendimiz tâyin edip belirleriz,

Seçtiklerimizle, tercihlerimizle, hamlelerimizle…

Kimleri ve neleri severiz, kimlerden ve nelerden nefret ederiz, Bunlar bile kimlik ve kaderimizi oluşturan etkenlerden olur,

Neleri sevip nelerden nefret etmemiz gerektiğine,

Neleri tercih edip neleri tercih etmememize dikkat edip Kaderimizi ve kimliğimizi temiz sağlıklı tutsak iyi olmaz mı?

O kimlik ve kaderimiz bizim karakterimizi yansıtmaktadır…

Kendinin kim olduğuna, erdemleşip bilgelenip kendin karar ver Yoksa senin yerine birileri karar verip seni insan dışına çıkarır.

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdem gibi, cehâlet de bir markadır…

 

Cehâlet bir markadır,

Onu daima aptallar câhiller giyinip kullanırlar,

Kendi üzerinize bir bakının,

Her kimde var ise

Onu erdem ve bilgelikle yer değiştirip

Hemen çıkarıp atsın üzerinden

Yoksa

Tarih sizi;

İşte onlarda

O aptal insanlardandı diye

Daima hatırlayıp,

Daima hatırlatacaktır insanlığa…

Erdem gibi, cehâlette bir markadır fakat

Ancak erdemi iyi âdil yürekli insanlar giyinip kullanabilirler.

                

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Seçilmiş insan ile erdemli özel insanın farkı…

 

Her bir insan seçilmiştir,

Her bir insan seçkindir,

Bu dünyaya

Yaşaması için gönderilen

Her bir insan

Seçkin insan demektir,

Onu daha da çok

‘Özel ve erdemli’ kılan şey ise

İnsanlığında ve işlerinde erdemli olması

Ve insanlık görevlerini

Adaletle, erdemle,

Dürüstçe yapmasıyla alakalıdır…

Haydi, erdemi ve bilgeliği tercih ederek

O kendi kaderini ve kimliğini sen tâyin et.

                  

                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aptal câhil işte…

 

Aptal ve câhil insanların

O en çok yaptığı hata

Nedir biliyor musunuz?

Binlerce kilometrelik alana sahip

O vahşi hayvanlar ile dolu

Büyük bir ormana girerler

Ve bulaşa-bulaşa

Ve sataşa-sataşa

Aslana bulaşıp sataşırlar,

Hepinizin tahmin edebileceği üzere

Sonuç mâlum...

Burada gülmem gerekiyordu

Çünkü aptalların aptallıklarına öfke ile gülünür bâzen.

Hem neden öfkelenip kendi günümü mahvedeyim ki öğle değil mi?

 

                                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Doğru olanla, eğri, yanlış olan nedir aslında…

 

Bir bilgeye sormuşlar,

Demişler ki

Neden insanların sırtında ki

Kemik eğridir diye,

Bilge de onlara cevaben demiş ki

Hem devenin

Neresi doğru ki

Aslında insanın

Ve devenin eğri zannedilen o kemikleri

O kendi var oluş sistemlerine göre doğrudur zaten…

İnsan kimi zaman o bâzı şeyleri doğru zannetmese bile

Aslında o şey tam da olması gereken yer ve zamandadır,

Aslında bütün mesele onu değerlendirip değerlendirememektir…

O eğri zannettiklerinizi değerlendirebilmeyi öğrenin.

 

                                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Düzeni ve dengeyi bozarsanız eğer…

 

Bilge aslanların başına bela olsun diye,

Çakalların nüfus oranını artırıp ormana musallat ederseniz eğer

O ormanda kimsenin kimseye gerçekte

Hiç bir hürmeti, hiçbir saygısı ve disiplini kalmaz,

Saygısı varmış gibi bir zaman görünseler de,

Herkes içten içe ihanetin kokusunu almış

Ve birbirlerine dişlerini geçirmek için zaman kollamaya başlar... Bir ülkede erdemli, bilge, âdil insanları

O yöneticilik mevkilerine getirmek yerine,

O diğer hak etmeyen insanları getirip yerleştirirseniz eğer

O ülke içerisinde artık güven, dürüstlük

Ve âdil bir düzen bulmak imkânsız bir hâle gelecektir,

Âdil düzeni kalmayan ülkelerin

Ne gibi büyük felaketlere rezaletlere sürüklendiği mâlum.

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

En güzel şiir ve en doğru öğüt…

 

Mutsuz musun?

O halde kendini bilgelendir,

Erdemleştir kendini,

Faydalı kitaplar oku,

İşlerinle ve eksik olduğun meseleler hakkında

Uzmanların kitaplarını oku,

Sağlıklı beslen,

Dürüstçe para kazanmanın

Yollarını öğren,

Spor yap, kibar olmayı ve ilişki,

İletişim kurmasını öğren,

Kendine dürüst, aklı başında, erdemli, bilgili

Ve sanatsever bir sevgili bul,

Haydi, şimdi gülümse, gülümsemek bir eczadır.

 

                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Demokrasi görünümlü maskeler…

 

İnsanların, örgütlerin, partilerin,

Gerçek bir demokrat,

Gerçek bir cumhuriyetçi

Olup olmadıklarını anlayabilmek

Daha öncesinde de istedikleri kadar gizleseler bile,

Aklı başında olanlarca bilinebilse de,

Elbette ki

Ancak iktidara gelip kudret sahibi olduklarında

Daha net anlaşılmaktadır,

İktidara gelene kadar

Demokrasilerin cumhuriyetlerin nimetlerinden faydalanıp,

Onun gölgesi altında kendilerini iktidara taşırlar, güçlenirler,

Daha sonrasında ise yani iktidara gelip güçlendiklerinde;

Zorbalık haksızlık yapan birçok hükümet, lider görülmüştür.

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kuklalar içinde düşe kalka hayat eğitimi…

 

Çocuğun önünde

Bir kaç seçenek vardır,

Birçoğu keder dolu

Çok yıpratıcı süreçler olabilmektedir,

Dünya nüfus oranına kıyasla

Çok az sayıda ki çocuk

Sağlıklı mutlu olarak

Ergenliğe ilerleyebilmektedir,

Gelecek kaygısı taşıyan

Hatta bu kaygı sebebiyle

Ruhsal psikolojik hastalıklara düşen,

Depresyonla yaşamaya

Uzun süre mahkûm olan çocukların

Ergenlerin sayısı

Gün geçtikçe çoğalmaktadır,

Cümlelerimin ilk başında da

Dediğim gibi

Çocuğun

Veya ergenin önünde

Bir kaç seçenek vardır,

Ya ailesinin

Ya çevresindekilerin,

Ya okulun,

Ya yanlış doğru bir kısım kitapların,

Ya yanlış doğru bir kısım yazarların,

Kimi felsefecilerin,

Kimi örgütlerin

Ona kattıkları ile

Ona verdikleri ile

Eğitimini iyi ya da kötü,

Düşe kalka oluşturur,

Elbette ki karakterini

Ve fikirlerini de

Yine düşe kalka

İyi ya da kötü olarak meydana oluşturmaya çabalar,

Ya da bir süre

Bunlar ile idare edip

Tüm o idare etmek zorunda kaldığı fikirleri,

Başka seçenekleri olmadığından dolayı

O benzemek zorunda bırakıldığı

Örnek kötü karakterleri

O ileriki ergenlik olgunluk çağlarında 

Ve o kemale yaklaşan yaşlarında

Üzerinden yavaş-yavaş silkeleyip atıp

Artık kendi o olmak istediği karakterini

Kendisi düzenlemeye,

Kendisi şekillendirmeye başlar,

Ya da birçok budala aptal insana benzeyip

Onların akıllarının kirasıyla

Bir ömrünü onların o karanlık gölgesinde,

Onların kuklası olarak heba edip

Silinip gider dünyadan kötü izler bırakıp…

Çocuk veya ergen;

Ya ailesine

Ya çevresindekilere benzer,

Ya onu ele geçirmek isteyen örgütlerin,

Ya sistemin,

Ya da

Matrix’in istediği gibi bir birey,

Modern kukla bir insan olmaya,

Onların akıl elbiselerini

O kendi üzerine giyinerek

Onlara benzer,

Hatta onlara benzemeyi sevmeye de başlar,

Zihinler de sistemler tarafından

İşte tam da bu doğrultuda yönlendirilir,

Hatta onlardan aldığı

O küçücük bir iltifatı bile

Dünyanın en büyük bir hazinesi sayar,

Hatta onurun,

Hatta şerefin onlara itaat etmekte olduğunu

Zannederek yaşar,

Bunun bir aptallık,

Modern bir kölelik olduğunu

Bir türlü fark edemeden bir hayatı,

Koca bir ömrü telef eder,

Ya da bir süre onların hataları,

Var ise eğer

Onların o birkaç doğruları ile

Bir süre idare edip,

Ki bozuk saat bile

Günde iki defa doğru üzerine denk gelir,

Bir süre isteyerek ve istemeyerek hatalar işleyerek

Düşe kalka

En nihayet

Tüm o kukla köle olmak zorunda kaldıklarını reddedip,

Onları terk edip,

Kendisi tüm o öğrenip

Ders aldıklarından,

İbret aldıklarından,

Tecrübe kazandıklarından

O kendisine özel bir karakter oluşturmaya karar verir

Ve hamlelerini de ona göre yapmaya,

Ona göre şekillendirmeye başlar.

Benim tavsiyem

Ergenleşip kemale yaklaşıncaya kadar bilgelenin

Ve size öğretilen o her bir şeyi

Erdem ve bilgelikle sorgulayın,

Adaletin üzerinden ayrılmayın,

Karşınız da haksız bir sistem bulacaksınız,

O haksız sistemin prensibi daima şu olmuştur;

‘Düzen olsun da ne olursa olsun’ sistemidir,

Bu haksız ve kötü bir felsefik düzendir,

Bu prensip hatalıdır,

Bu haksız ve kötü bir ekonomik düzendir,

Bu haksız ve bozuk bir kültürel sistem düzenidir,

Aslında doğrusu ve olması geren cümle şu olmalıdır;

Şöyle ki

Erdemli ve adaletli bir düzen kurup

Onu da hep birlikte yaşamalı,

Diye bir düzen oluşmalı,

Sorular sorun kendinize,

Kendinize doğru soruları sormayı öğrenin,

Doğru soru ilmin yarısıdır,

Kendi ailenizi,

Kendi çevrenizi bile

İçerinizde ki

O erdemli bilgeliğinizle sorgulayın,

Ve o kendi erdemli olan

Kimliğinizi oluşturun,

O kendi dürüst olan

Kimliğinizi oluşturun,

O kendi âdil olan

Haklı kimlik

Ve karakterinizi oluşturun,

Seveceğiniz

Ve sevmeyeceğiniz

O her bir şey bile

Sizin kimlik ve karakterinizi belirleyen

Faktörlerden olacaktır,

Unutmayınız ki kimse size fayda verecek olan ilacı

Sizin yerinize içmez,

İçse bile

Onun size bir faydası olmaz.  

Mücadele verin,

Bu hayat

Ancak

Erdemli bilgece verilen

Haklı mücadeleler ile

Değerli anlamlar kazanır…

Erdemlice bir mücadele verin.

Ha bu arada

Hatırlatmadan geçemeyeceğim,

Kendinize erdemli bilge dostlar edinin,

Haydi rast gelsin.

 

 

 

Çobanlar ve kuzular…

 

Dışladığınız,

O ötekileştirdiğiniz insanların

Doğruları bilmeyen

Değersiz insanlar olduklarını,

Câhil, aptal olduklarını düşünüyorsanız eğer

Kendinize şu soruyu sorun,

Kendinize deyin ki

‘O insanlara kapılarınızı kapatırsanız

Peki, onlara doğruları kim öğretecek’...

Çobanı olmayan kuzulara

Öfkelenen olmak yerine,

Onlara çobanlık yapmak veya yaptırmak

Daha doğru, daha erdemlice bir hamle olmaz mıydı?

Diye de bir soru daha kendinize sormayı unutmayın.

 

                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hangi pişmanlık temizdir…

 

Bilge şair dedi ki

Pişmanlık temiz midir?

Pişmanlık temiz ise eğer

Peki, o temiz olan

O hangi tür pişmanlıktır,

Dedim ya doğru soruları sorun kendinize,

Doğru sorular sizi gerçek olanla tanıştıracaktır,

Gerçek nedir,

Düşünmek nedir,

Erdem nedir,

Adalet nedir,

Tüm bunları hürriyet içinde

Ve insanlarla bir arada insanca erdemlice yaşamak nasıldır

Hiç tecrübe etmeye çalıştınız mı?

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aklını erdemlice kullana bilene bir işaret…

 

Anlamı temiz,

Sağlıklı, faydalı olan

Ve değerli bir şeyler yapmayı düşünüp

Bunları arzu edenler

Ve bunun için

Erdemlice, bilgece mücadele verip,

Kararlı emin adımlar,

Akıllıca hamleler yapanlar ile

Yapmayanlar arasında

Elbette ki büyük bir fark olacaktır,

Uçurumla ova bir olur mu?

Hiç, doğru düşünen ile düşünmeyen bir olur mu?

Hiç, faydalı okuyan ile okumayan bir olur mu?

Hiç, okuyup da anlayan ile anlamayan bir olur mu?

Hiç, bakan ile gören bir olur mu?

Hiç, temiz ile kirli bir olur mu?

Hiç, Aşkın ilmin dedikodusunu yapan ile

Aşkı ilmi erdemlice yaşayan bir olur mu?

Elbette ki tüm bunların arasında olduğu gibi

Câhil hükümetler ile

Erdemli bilge hükümet kuran halk arasında da

Derin bir fark olacaktır…

Aklını erdemlice kullanabilenlere

Bir işaret yetmez mi?

Yeter elbet de.

 

 

 

Sağlık yaşam hazinesi ve bilgelik…

 

Ancak

‘arayış’

Erdem, adalet,

İyilik,

Bilgelikle buluşursa

Sağlıklı

Bir

Yere

Varabilir,

Aklını erdemlice

Doğru kullanabilen insanlar

Bilir

Sağlıklı yaşamın

Ne büyük bir hazine olduğunu!

 

           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hakkın ve haklının kudreti...

 

Bir duvar yazısında okumuştum, sokak şairi diyordu ki

Düşsem, düşürülsem, kanasam; ecza saranım olmaz,

Fayda veren insanım olmaz,

Güzel dua rahmet bereket okuyan insanım olmaz,

Ayağı kaldıranım olmaz, gayret ettirenim olmaz,

Doğru dürüst fikir verenim olmaz, rızık veren insanım olmaz,

Ölsem; Ağlayanım üzülenim olmaz,

Mezar kazanım olmaz, rahmet okuyan insanım olmaz,

İşte bende bu sebeple bıraktım insanlığa ve doğduğum ülkeye

Rahmet bereket, iyilik okuyup yazmayı...

Bir bilge demişti ki haksızlık etmeyenin duası kalkarsa

Bir milletin, bir devletin, bir halkın üzerinden,

Arama boşuna bir daha huzur, aşk, saf bir mutluluk oralarda.

İşte o diyarlar bir masal olup toprağa kederle karışıp tükenirler.

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Beni istemeyeni ben ise hiç istemem...

 

Sokak şairine dediler ki

O çöpe attığında nedir

Çok gürültülü sesler çıkardı,

Bir feryat bir figan, bir kıyamettir koptu

Sokak şairi de onlara cevaben dedi ki

Bir millet, bir insanlık

Beni buruşturup atmışlardı

Sümüklü kâğıt bir mendili atar gibi üzerine kaldırımların,

Şimdi ise ben buruşturup atıyorum o imparatorlukları,

O milleti, o insanlığı, o devletleri, o halkı yerlere,

Kulak ver de dinle kadim tarihe

O defolup giden insanlardan,

Milletlerden, halklardan hiç bir ses duyabiliyor musunuz?

Duyamazsınız çünkü onlar toprak olup çoktan tükendiler.

 

                                              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İbret almayanlara gelsin…

 

Kadimden

İbret alamayan

Birçok

Aptal kavim

Ve birçok

Aptal imparatorluk,

Birçok kibirli medeniyet

Yatmaktadır

O tükürüp

Üzerine işediğiniz

Toprakların altında,

Onlarda sizin kadar haksızlık adaletsizlik yapıp

Ve kötülük kibir şımarıklık içinde

Aptalca gezinmişlerdi şu yeryüzünde.

 

                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çok sayıda ki insan zor olanı seçti…

 

İyi, âdil ve erdemlice yaşamanın zor görünmesinin nedeni

Kötü ve zâlim insan sayısının fazlalığından dolayıdır,

Aslında çok kolay ve basitti

İyilik, aşk, erdem,

Bilgelik adalet üzerine bir hayatı birlikte yaşamak

Fakat

Her nedense

Aptal câhil insan

O en zor olan

Kötü, haksızlık yolunu seçti,

Cinayetler, haksızlıklar işlemeye devam etti,

Toprak, savaş ve gazaplar da onu

Hiç beklemediği bir sırada yutuverdi,

Ve böylece kaybedenlerden oldular.

 

                                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Oku…

 

Oku,

İyi insan nasıl olmalı,

Oku,

Bilge erdemli insan nasıl olunmalı,

Oku,

Zâlimlere karşı nasıl bilgece mücadele verilmeli,

Oku,

Mazlum varlıkları,

Mâsum varlıkları,

Haksızlığa uğrayanları

Nasıl korur

Ve kendimizi nasıl güvence altına alırız,

Oku,

Evimiz olan dünyamızı,

Tabiatımızı, sularımızı toprağımızı, havamızı

Nasıl ve ne şekilde koruyup sağlıklı tutmayı başarabiliriz,

Oku,

Kendimize erdemli dostlar

Ve kendimize erdemli bilge bir sevgili nasıl bulabiliriz,

Oku,

Varlıklarla iyi faydalı bir iletişim nasıl kurabiliriz,

Oku,

Kendimizi

Ve çocuklarımızı sağlıklı

Ve faydalı olarak

Nasıl eğitip yetiştirebiliriz,

Oku,

Kendimiz için özel

Ve güzel insanlar arzu ediyor isek eğer

Peki,

Biz nasıl özel

Ve güzel insan olabiliriz,

Oku,

Nasıl dosdoğru olunur,

Nasıl dosdoğru bir hayat yaşanır,

Oku,

Eğer sen okumaz isen

Seni ya bir sümük kâğıt mendil gibi

Kullanıp

Çöpe atıverirler,

Ya da modern bir kukla,

Modern bir köle gibi kullanmaya,

Kendilerine hizmet ettirmeye devam ederler,

Oku ve anlamaya çaba göster,

Anladığın o ilk fayda ile

Kendine

Ve doğru dürüst insanlara

Gücün yettiğince bir iyilik yap,

Oku…

Hiç, okuyan ile okumayan ve

Hiç, anlayan ile anlamayan bir olur mu?

Oku.

 

 

 

 

 

 

Ait olduğunuz yere gideceksiniz…

 

Her

Bir

Fâni(ölümlü)

Varlık

Mutlaka

Bir

Gün

O

Ait olduğu

Yere

Gidecektir…

O yer

Üzüm bağlarıyla dolu mutlu neşeli bir yer de olabilir,

O yer cehennem meyveleriyle dolu bir yer de olabilir.

 

                                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mafya derin devletler, mafya hükümetler...

 

Korku imparatorluğu,

Kaos, keşmekeş;

O mafya örgütü derin devletlerin,

Mafya hükümetlerin bir düzenidir...

Terörist hareketler dedikleri o şeylerin

Ve birçok suçun ardına,

Birçok cinayetin

Perde arkasına doğru bilgece,

Erdemlice bakmayı başarırsanız eğer

Orada her bir güçlü ülkenin,

Kudretli imparatorlukların,

Veya güçlü olmayı arzulayan ülkelerin

Ellerini,

Hatta yüzlerini bile görebilirsiniz...

Şunu bilmelisiniz ki

Hiçbir terör örgütü tek başına,

Hiçbir kötü niyetli örgüt kendi başına;

Böylesine üstün modern elektronik cihazların,

Böylesine üstün elektronik silahların,

Ve böylesine üstün istihbaratın

Çok güçlü olduğu bir zaman da,

Özellikle de uzayda gezinen

O akıllı teknolojiye

Ve o akıllı insanların yaşadığı

Dev istihbarat servislerine sahip ülkeleri aşıp da

Elini kolunu sallaya sallaya

Uyuşturucu satmak,

Terör faaliyetleri yapmak,

Kadın çocuk ticareti gibi

Çok büyük cinayetler yapmak,

Büyük organize işler

Terör faaliyetleri düzenlemek

Neredeyse imkânsızdır...

Dünyaya kafa tutan devletleri aşıp da

O büyük terör faaliyetleri gerçekleştirmek,

O organize terör cinayetlerini işlemek

Neredeyse imkânsızdır,

Mutlaka o cinayetleri,

O terör faaliyetlerini organize eden

Birçok devlet

Ve bir den fazla imparatorluk vardır.

Sekiz on yaşlarında ki

O elektronik dâhisi çocuklar bile

O elektronik eşyalar ile evlerde olup bitenleri

Kendi becerileriyle

Gizli servislere has gözlemlerle izleyip,

Gizli servislere has bir dinlemeyle dinleyecek yetenekteyse eğer,

Ki birçok deha çocuk bile bu yeteneğe sahiptir,

Şimdi düşünün bir

O profesyonel devletlerin neler yapabileceğini,

Ne güçte olabileceğini bir düşün…

Kendilerini mafyanın

Veya bir terörist örgütü elemanı zanneden

O her bir insan

O her toplum bilmeli ki

Aslında gerçek patron devletten,

Aslında gerçek patron hükümet

Veya hükümet içinde ki

O yöneticilerinden emir almaktadır,

Sizler sadece kargaşa, kaos,

Cinayet çıkartmak için

Ve hükümet yöneticilerine

Lüks bir hayat sunmak için kullanılan piyonlarsınız...

Kolluk kuvvetleri ise genelde

Çok zengin şirketlerin

Ve politikacıların,

Hükümetlerin badigartlarıdır…

Aslında incittiğiniz sadece mâsum

Ve mazlum insanlar değillerdir,

O mâsum insanlar ile beraber

Aslında

Mesih İsa’nın Rabbi de incinir,

Tüm o işlemekte olduğunuz cinayetlerden dolayı

Tüm o yapmakta olduğunuz haksızlıklardan

Adaletsizliklerden dolayı

Bir gün mutlaka onun

O âdil mahkemesine çıkarılacaksınız,

O âdil olduğu kadar birde azizünzüntikamdır da...

İntikam alınmak için vardır,

Mahkeme ödül ile cezanın

Verilmesi için vardır…

Aşk yaşanmak için vardır,

İyilik yapmak için vardır,

Adalet uygulanmak için vardır,

Kâinatta var olan her bir şey

Bir ‘hesap’ iledir,

Herkes zamanını beklesin,

O beklenen zaman mutlaka gelecektir

Ve her bir insan

Mutlaka ölümü tadacaktır,

Her bir insan

Mutlaka ektiklerini

Ve ekmediklerinin karşılığını alacaktır,

Bu dünya da hak için mücadele edenler

O erdemli mücadelelerinin karşılığını

Mutlaka alacaklardır,

Haksızlık adaletsizlik,

Nâmussuzluk,

Onursuzluk etmeye devam edenlerin

Cehennemi alacakları gibi?

Kimisi güzel faydalı şeyler alacaktır,

Kimisi ise cehennem acısını alarak,

O şiddet dolu

O ölüm meleği tarafından,

Zebaniler tarafından karşılanacaktır...

Kaybolmuş kuzuların sahibi Rab’dır,

Ceza gününün sahibi o olduğu gibi…

Sizler kendinizi tanrı zannediyorsunuz,

Hey sevgili Lili,

Görüyor musun?

Kuklaların ve kölelerin,

Kukla ve köle olduğu besbelli!

Bu kaos düzeni içerisinde

Yolunu şaşırmış

Fakat yüreğinde adalet aşkı olan

O her bir koyun ve kuzunun sahibi

O Mesih İsa’nın Rabbidir,

Rab koyunlarına ve kuzularına elbette yolunu gösterecektir.

Yolunu şaşıran bir kuzuyum…

 

Ben

Yolunu

Şaşırmış

Adalet

Aşkı

Taşıyan

Bir kuzuyum,

Kalbim

Senin

O kudret

Elinin

Üzerindedir,

Kuzuları aslan eden ey Mesih İsa’nın Rabbi,

Elimi ve kalbimi bırakma benim… Âmin.

 

                             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kudret eli...

 

Elimi göğe uzattığım da

O temiz bakire Meryem oğlu

Mesih İsa’nın Rabbi olan

Allah’ın, elimi tutmasını istemişimdir...

Evet, biliyorum ki benzemez o hiç bir fani varlığın

O hiç bir hayalindeki

O hiç bir fani varlığa...

Evet, biliyorum ki

Mesih İsa’nın Rabbinin kudret eli

Ve hikmeti her yerde hazır bulunmaktadır...

Evet, biliyorum ki her bir fâni varlığın üzerinde de

Mutlaka bir bilen vardır…

Evet, biliyorum ki İncil’in, Tevrat’ın, Zebur’un

Ve Kuran’ı-Kerim’in Rabbinin kudret eli âdil olanla beraberdir.

 

                                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Selamet ve rahmet gittiğinde…

 

Rab, selametini, bereketini,

Rahmetini o âdil olmayanların,

Haksızlık yapmaya

Devam edenlerin

Üzerinden çekiverir de

Kalırsınız karanlıklarda,

O zaman sizin önünüzü ardınızı

Kim aydınlatacak,

Sokak lambalarınız mı?

Selamet ve rahmet gittiğinde

İnsanın kudret rüzgârı da gider,

Peki, rüzgârsız yelkenlerinle

Hayat geminiz ne yapar okyanusun orta yerinde,

Peki, onu Rab’dan başka kim geri size getirebilir.

      

                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Varlıkların mutlu olduğu yerdir vatanı...

 

Sizin ile benim aramda ki

O farklardan birisi de

Şudur ki

Ben düşünürüm,

Ben fikirleri üretir

Anlamları çözerim,

Siz ise

O size ezberlettirilenleri bilir,

Onlara mecbur bırakılır,

Onları aşamaz,

Dünyanızı ona göre yaşarsınız,

Ben yıldızları gezerken,

Siz işe o içerisinde

Katrilyonlarca yıldızın olduğu

O küçücük dünyada,

Minicik bir ülke içinde

O size ezberlettirilenlere

Mecbur kalan,

Zihinleri başkalarının eline mahkûm,

Sorgulayamayan,

Fikir üretemeyen,

Ürettiğini zannetse bile

O ürettiğini zannettiği

O düşünceler bile

O bir başkalarından ısmarlama,

O bir başkalarından alıntı olan,

Ezberci, kukla,

Ve

Sahiplerinin

Modern köleleri olmaya devam edersiniz,

Ben;

Hürriyetini adalete erdeme dayandıran,

Siz ise;

Sahiplerinizin

Parmakları uçlarına bağlı iplerde ki

Kuklalar olarak

Köle bir hayat sürmeye devam edersiniz,

Yine sizler;

Çok bildiğini zanneden

Ve sadece doğruları gerçekleri

Sizin bildiklerinizden ibaret zanneden

Aptal piyonlar olarak

O kavak ağacı gibi dik,

Fakat

Ve elbette

O sert rüzgârlarda yıkılacak olanlar olarak

Hayatlarınızı

Daima birilerinin askerleri

Ve kuklaları olarak yaşayanlar olur,

Silinir, tükenir,

Kaybolur gidersiniz,

Hatta masal bile olursunuz

O budalaların ibretlik anlatıların da...

Sâhi sizler şu katrilyonlarca yıldızın,

Burçların (yıldız kümeleri, yıldız haritaları) içinde

Vatanınızın yerini biliyor musunuz?

Hiç zannetmiyorum...

Hem ‘kuklalar’ nereden bilsin vatanlarını.

En yakın dostlardan birisi…

 

Yeri ve zamanın da

Doğru kimseye yapılmış,

Kibirsiz

Erdemli,

Âdil olan

Aziz bir iyilik

En yakın dostundur senin,

O dosta

Sıkıca

Sarılmak

Gibisi yoktur,

Mutluluk

Ve huzur verir

O düşüne bilen kalbine insanın.

 

            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mucizeler…

 

Düşünüyorum da

Acaba fizik kurallarına aykırılık da

Bir fizik kuralı mıdır?

Fizik ve tabiat kanunlarına aykırı olup

Ve hiç bir fâni varlığın

Asla ve asla gerçekleştiremeyeceği

O enteresan bir fizik olayı mıdır?

Mucizeler...

Düşünüyorum da acaba

Acaba Aşkın, adaletin,

Bilgeliğin ve erdemin lezzeti

Tam olarak bilinip, anlaşılıp yaşansaydı eğer

Hiç gerek olur muydu?

Hiç gerek görürler miydi peygamberler acaba mucizelere.

 

                                          Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Cehennemine yakıtını kendi taşır insan…

 

İnsanların o temiz mutluluğunu çalmak

Veya gasp etmeye çalışmak,

İnsanların âdil olan hak ve hürriyetlerine

Cinayet dolu ihtilaller düzenlemek,

Ne korkunç bir cinayettir öğle değil mi?

Dünya insanlığının, şirketlerin ve hükümetlerin

Büyük bir çoğunluğu işte bu cinayetleri işlemeye,

Kendi cehennemlerine ateş taşımaya devam etmektedirler...

Bırakın temiz bir mutluluk yaşasın o yaşamak isteyenler,

Hem ayrıca bundan sizlerde fayda elde edersiniz,

Neden sağlıklı faydalardan

Ve insanların haklarıyla mutlu olmasından rahatsızsınız ki

Hem ayrıca bilsin her bir insan aslında cehennemine yakıtı

Kendisi taşır o yapmakta devam ettiği haksızlıklarla dünyadan.

 

                                                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dolunay...

 

Kurt ulular,

Kuşlar,

Kartallar ulular,

Aslanlar

Ve köpek ulular,

İnsan ulular,

Yüce dağlar ulular,

Sular,

Dereler,

Kudretli okyanuslar ulular,

Derin karanlıklarda kalan

Işık bekleyen

İnanç dolu varlıklar ulular,

Yolunu kaybeden koyunlar

Ve çobanlar ulular,

Bereketli topraklar,

Çiçeklerden yiyecek kaşıklayan

Bal arıları ulular,

Yağmur dolu,

Güneş dolu gökler ulular,

Rablerine;

Bilerek

Ve isteyerek sana itaat ettim diyen

Aziz gökler âlemi ulular,

Kuzey ışıkları

Ve haksızlığa meydan okuyan

Şairler ulular,

Üzerine güneş batmaz

Ve yenilmez orduları var zannedilen

O adaletsizlik

Haksızlık yapan imparatorluklara

Meydan okuyan

Peygamber

Ve havarileri ulular,

İncilin peygamberi Mesih İsa ulular,

Ben ulularım,

Bakire ve temiz Meryem anne ulular,

İnsanların hayvanların haklarını gasp eden

Hükümetlerin,

Şirketlerin

Ve mafya örgütlerinin

O haksızlıklarına başkaldıran

Her bir ‘cesur yürek’ ulular,

Üşümüş çocuk ve ateş ulular,

Temiz sağlıklı hava ve oksijen ulular,

Aşk ulular,

Karanlığın içerisine dalarak

Söke parçalaya gelen

O aydınlık gün ulular,

Kaldırımların şairi ulular,

Baldıran zehrinin

Kendisine içirileceğini bildiği halde

Yine de

Adaletsizliğe karşı meydan okuyan

O aziz bilge

Kadim tarihin kanlı sayfaları arasından

Güçlü ve kuvvetli bir ses ile

Sokrates ulular,
İncilin peygamberi Mesih İsa ulular,

Ben ulularım,

Bakire ve temiz Meryem anne ulular,

Kuran’ı-Kerim’in peygamberi ulular,

Zebur’un Davud’u ulular,

Tevrat’ın Musa’sı ulular,

İncil’in peygamberi

Mesih İsa ulular,

Yıldızlar ulular,

Burçlardan gökyüzüne haritalar kümeleyen

Astronomlar ulular,

Güneş ulular,

Kelimeler ulular,

Halkın malını mülkünü gasp edenlere

Savaş açmış,

Onurlu mücadele veren

Her bir canlı onu ulular,

Ay ışığında bana

Erdemli felsefik şiirler okuyan

Bilge sevgilim

Kadınım ulular,

Fakat bir tek şu nankör insan ululamadı onu

Ve kibir tasladı,

İblisin o aziz ve âdil olan Rabbimize tasladığı kibir gibi!

Mutlaka her bir canlı ölümü tadacaktır,

Ve her bir varlık er ya da geç ektiğini biçecektir,

Ateş eken ateş, adaletsizlik eken cehennemi,

İncir ağacı eken incir meyvelerini mutlaka biçecektir,

Herkes ne ektiğine dikkat etsin…

Daima söylemişimdir

Kader ya da

Tâlih değildi

Zâlim

Ya da

Kötü olan,

Aslında

İnsanların

Kendi

Tercihleriydi onları

Aptal, kibirli, zâlim

Ya da erdemli âdil,

İyi bir insan yapacak olan…

İşte bu sebeple

Herkes ne ektiğine,

Ne ekmediğine,

Neleri tercih edip etmediğine

Mutlaka dikkat etsin

Çünkü her bir insan

Cehenneminin yakıtını

Aslında

Dünyadan

O yaptığı, yapmadığı

Ve

Yapmaya devam ettiği haksızlıklarla

Kendisi taşımaktadır.

Adalete yüzünüzü ve elinizi dönmek hâlen mümkünken

Siz onu öteliyorsunuz, muhasebenizi yapın,

Nokta.

 

Derin devlet oyunları ve kaos…

 

Peki, neden dünya krallığı peşinde olan

O birçok güçlü kuvvetli kudretli ülke

O kendi iç çatışmalarını daima sıcak tutar,

Vatandaşlarını daha fazla kontrol altına almak için mi?

Peki, neden dünya krallığına soyunan birçok devlet

Veya neden bir imparatorluk hayali düşmanlar yaratarak

Kendi ülkesinin vatandaşlarını korkuyla yaşatır ki

Hiç tüm bunlara iyi sağlıklı bir anlam vermek mümkün mü?

Tüm bunları ülke birliğini korumak için yapıyorsa ki

Öğle söylemekteler, peki,

Bunların karşısın da yenecek, uğraşacak düşman kalmadığın da

Ne yapacaklar öğleyse, birbirlerini öldürmeye devam mı edecekler,

Acaba yenecek ve savaşacak düşman

Bulamadıkları için mi yapıyorlar tüm bu terör ve cinayetleri.

 

                                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ben varım, peki, ya sen…

 

Anladıklarımızla,

Anlamaya çabaladıklarımızla,

Anlayamadıklarımızla,

Anlayamadıklarımızı

Tekrar tekrar usta bir çilingirci gibi kurcalayarak

Ve bir de

Anlamlandırmaya çalıştıklarımızla,

Faydalı bir şeyler üretmeye,

Faydalı bir şeyler icat etmeye,

Faydalı bir şeyler kazanmaya çabalıyorsanız eğer

Öğleyse

Sizde varsınız demektir,

Ben varım,

Peki, ya sen!

 

                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Devletlerin terör örgütleri ve gladyatörleri…

 

Unutmayınız ki

Dünya krallığına soyunmuş olan

O her bir devletin,

O her bir hükümetin,

O her bir örgütün,

O her bir imparatorluğun

Mutlaka Gladyo’su

Mutlaka bir veya

Birden fazla terör örgütü

Ve düzinelerden çok

Gladyatörleri vardır,

Pis işlerini,

Cinayetlerini

Genelde onlara yaptırırlar,

Gerektiğinde de onları da,

Yani o kendi yaratmaya çalıştıkları

Galadyo’yu da,

Galadyatörlerini de harcarlar,

Yeni terör örgütleri,

Yeni gladyatörler yaratıp

Yine o kaos düzenlerini,

Yine o korku imparatorluklarını

Devam ettirirler,

Hatta kendi ülkelerinde bile

Birçok zaman

O kendi oluşturmaya çalıştıkları

O kendi kaos düzenlerini sürdürmek için

O kendi vatandaşlarını bile

O örgütlere,

O kendi gladyatörlerine harcatırlar...

O kendi ulusal çıkarını

Ve o kendi örgüt,

Politik birliklerini,

Milliyetçilik duygularını,

Ulusalcılık kimliklerini canlı tutmak için

Kimi zaman

İşte o örgütler eliyle,

O kendi var ettikleri terör örgütleri eliyle,

O kendi yaratmaya çalıştıkları

O gladyatörler eliyle canlı tutmaya çalışırlar,

Birçok devlet içi cinayet de

Ve birçok devlet dışı çatışmada

Ve bombalı eylemlerde,

Halk ayaklanmasında

İşte o terör örgütleri

Ve gladyatörler kullanılır...

Kaos,

Kumpas ve

Cinayetler, cinayetler, cinayetler,

Hiç durmuyor öğle değil mi?

Şimdi anlayabildiniz mi?

Âdem Peygamberin çocukları arasında ki

O cinayet hikâyesinin içeriğini,

Kibir, para, tanrılaşmak davası,

Üstünlük kavgası.

 

 

 

Atın nallarının çivileri düşmek üzeredir...

 

Savaş meydanında ki

Bir hükümdarın

Atının nallarının çivileri

Düşmek üzeredir,

O çiviler tamamen düşerse eğer

O atın ayağının kırılıp

O üzerindeki hükümdarı düşürüp

Ölümüne sebep olmak ihtimali

Çok fazla yüksek bir ihtimaldir,

Hükümdar savaşta orduyu ayakta tutan güçtür,

Ordu motivasyonunu ondan almaktadır,

Eğer o attan düşüp ölürse

Ordu dağılır,

O ordu da hem devleti

Ve hem de milleti ayakta tutup korumaktadır,

Milletini motive etmektedir,

Eğer o ordu da

Attan düşüp ölen hükümdarın ölümüyle dağılırsa,

O ülke,

O devlet,

O millet korumasız kalarak,

Hem içeriden

Ve hem de dışarıdan yağmalanır,

Parçalanır,

Bunun örnekleri

O kadim tarih de görülmüştür,

Kadim tarih bu gibi ibretlik hikâyeleri ile doludur,

Ben bir şair olarak uyarıyorum,

Ben bilge bir şair olarak

Sizlere hatırlatıyorum,

Hükümdarınızın atının nallarının çivileri eksiktir,

Birkaç çivi yerinden düşmüştür,

Diğerleri de düşmek üzeredir,

Çiviler tamamen düşerse eğer

Nallar da düşecektir,

Nallar düşmek üzeredir,

Dünya üzerinde ki

İşte bu soğuk sıcak savaşlarda

O çiviler çok önem taşımaktadırlar,

Ben mecaz yapıyorum

Varın sizler kıyas edin günümüze,

O çiviler ülkenin sisteminin çarklarıdır,

O çiviler adaletli,

O çiviler erdemli iş yapması gereken memurları,

O çiviler politikacıları,

Sivil toplum kuruluşlarını,

Şirketleri, ekonomiyi,

Ekonomiye yön verenleri,

Toplumu, eğitim sistemini,

İnsanların çalışma prensiplerini temsil eder,

Yani işin içine hile, yalan, mafya, hırsızlık,

Adaletsizlik, erdemsizlik, ahlaksızlık,

Haksızlık, rüşvet, haraç,

Vesaire-vesaire bu ve buna benzer kötü olan

Ruh hastalıkları bulaşırsa

O çiviler düşmüş demektir,

O çivilerin geri kalanları da düşmek üzeredir,

Devlet atının,

Ve imparatorluk atının,

Halka ait olan o atın nalını

Çok az sayıda çivi tutmaktadır,

Geriye kalan çiviler de

Ha düştü ha düşecektir,

Kim ister devletsiz

Yurtsuz kalmayı,

Kim ister mafyaya

Ve hırsız hükümet yetkililerine terke edilen ülkeyi,

İstese istese ancak

Aptallar ve câhiller ister,

O çivilerin

Düşmek üzere olduğunu

Her aklı başında olan insan anlar,

Uyanın artık uykularınızdan,

Hükümet eliyle,

Şirketler eliyle yağmalanan ülkenize sahip çıkın,

Adalet, dürüstlük, bilgelik,

Ve erdem adında nâmus diye

Çok değerli bir şeyler vardı,

Sizler onları yitirdiğiniz için

Uyanmakta zorluk çekiyorsunuz,

Uyanın artık…

Adalet ve erdem atının nalının

O son kalan çivileri de düşmek üzeredir,

Bunu benim kadar

Aklını bilgece kullanabilen

Her dürüst insan fark edecektir…

Uyanın artık.

 

Hükümetlerin sihirli değneği...

 

Her gelen hükümet o kendi menfaatleri için

O kendi amaçları doğrultusunda

Ya cinayet ya da iyilik işler,

Elindeki kudreti (devlet gücünü)

O kendi çıkarları için kullanıp,

O elindeki kudreti (devlet gücünü)

O karşısında muhalefet olan

O her bir şeyi susturmak için kullanır,

Bu âdil ve erdemli bir durum değildir,

Oysaki hergelen hükümet elinde ki kudreti (devlet gücünü)

O tüm insanların ortak çıkarları için kullanmalıdır,

Mesela adaletli paylaşım, iyi bir eğitim, sağlıklı beslenme gibi Kısacası faydalı olan her bir şeyleri haksızlık yapmadan

Tüm halkı, tüm o insanlar için kullanabilmeli.

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anladığınız da iş işten çoktan geçmiştir…

 

Dünya krallığına oynayan

O ülkelerin vatanseverlerinin,

Aklı başında olanları

O kendi ölümlerine yakın bir zamanda anlarlar ki

Aslında o vatan için zannederek işledikleri

O tüm şeyler aslında sadece birer cinayetmiş,

O vatana hükmeden örgütlerin şirketlerin

Hükümetlerin kasalarına, ambarlarına

Altın para mal mülk,

Servet, hazine doldurmaktan başka bir şey değilmiş...

Haberiniz olsun ki

Bu oyunun sonunda

Hepiniz kaybediyorsunuz,

Çünkü hiç biriniz âdil değildiniz.

 

                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yavuz hırsız mal sahibine üstün çıkarsa…

 

Politikacılar,

Hükümetler

O bizden çaldıkları paranın,

O bizlerden gasp ettikleri toprakların,

O bizlerden hırsızladıkları malların

Mülkün servetin kırıntılarından

Bizlere mutlaka verirler

Ve onları da

O kendi ceplerinden,

O kendilerine ait nimetlerden

Veriyorlarmış gibi sayarlar...

Oysaki

Aptallar ancak

Kendilerini kandırır.

 

               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hangi demokrasi insanları kalkındırır…

 

Demokrasilerden hangisi

O ülkeleri

Ve şu insanları

Kalkınmaya,

Refaha,

Mutluluğa götürür diye

Bana bir soru sorduklarında,

Ben de

Kendilerine derim ki

Elbette ki

Erdemli bir bilgelik ile beraber

Dürüst olarak

Âdil bir hayat düzeni yaşayan

Kaliteli insanların,

Kaliteli bireylerin

Çoğunlukta olduğu toplumların demokrasisi

İşte o toplumları,

İşte o ülkeleri,

O devletleri,

O insanları kalkındırmaya götürür,

Kalkındırmayı hırsız hükümetleri seçen

O câhil aptal halk ile yapamazsınız,

Şunu bilmelisiniz ki

O her demokrasi toplumları kalkındırmaz,

O her demokrasi halkı kalındırmaya götürmeyi başaramaz,

Neden mi?

Çünkü demokrasiler içinde

Cehalet,, aptallığı yaşayan insanların demokrasileri de vardır, Anlatabiliyor muyum?

Düşünün bir,

Şimdi cehalet yaşayan insanların demokrasisinin,

Toplumları, insanları,

Devletleri kalkındırmaya götürmesini beklemek

Ancak aptallık olurdu,

Câhil, aptal insanların çoğunlukta olduğu demokrasilerin

İnsanları devletleri götüreceği yer ancak terör,

Kaos, keşmekeş, mutsuzluk,

Savaş, öfke, haksızlık,

Egoizm, bencillik, huzursuzluk olurdu,

Kadim tarih

Ve günümüz tarihinde

Bu tür örneklere,

İyi ve iyi olmayan,

Âdil olan ve âdil olmayan,

Erdemli ve erdemli olmayan toplumların demokrasilerine

Örnek teşkil eden birçok toplum,

Birçok devlet tablosu görmek mümkün... 

Bütün mesele erdemli bireyler yetiştirerek

Adalet üzerinde buluşan bir demokrasi gerçekleştirmektir...

İşte bütün mesele budur.

Birçok adaletsiz ve erdemsiz devletin

Yağmacı bir düzen kurduğu gerçeğini gördüğünüz de

Bana hak vereceksiniz...

Ben ‘düzen olsun da ne olursa olsun ‘diyen

O aptallardan bir değilim,

Aslında gerçekte ben her bir konu ve her bir alanda

Felsefik olarak; adaletli erdemli bir düzeni ‘ savunmaktayım,

Peki,

Yeniden tekrar sormak istiyorum,

Hangi demokrasi insanları kalkındırır,

Hangi demokrasi mi?

Elbette ki

Âdil, erdemli

Sağlıklı bir yaşamı

Dürüst olarak yaşayan

O bilge, âdil toplumların demokrasileri

Halkı ve devletleri kalkındırabilir.

İşte bütün mesele

İnsanların çoğunluğuna bunu yaşatabilmek!

Nokta.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Batılılaşmak insanlığı kalkındırır mı?

 

Batılılaşmak

Veya

Her hangi topluma

Benzemeye çalışmakla,

Onların her bir şeyini taklit etmekle

Ekonomide ve yaşam tarzında

Gerçek bir kalkınma işlemini başaramazsınız,

Belki biraz ilerleyebilirsiniz

Fakat yıkım mutlaka ardı sıra gelecektir,

Dayanıklı bir kalkınma olmayacaktır,

Kalkınabilmenin

Ve refaha ulaşıp

O ulaşılan refah seviyesini koruyabilmenin

Tek bir gerçeği vardır

O da adaletli, erdemli

Ve bilge, dürüst bir yaşantıyı

Halka,

İnsanların çoğunluğuna benimsetip,

İçselleştirip yaşatabilmekle mümkündür,

İşte çoğunlukta böyle bir halkın,

İşte çoğunlukta

Böyle bir toplumun oluşturduğu devlet

Mutlaka kalkınma hamlelerini

Âdil ve kalıcı olarak gerçekleştirmeyi başarabilir…

İşte bütün mesele bu;

İnsanlığa adaletli erdemli, dürüst

Ve bilge bir yaşantıyı, âdil bir hürriyet dengesini yaşatabilmekte.

 

Yazar şair nafiz coşkunun yayınlanan tüm kitaplarının isimleri

...

1: Kelebek mevsimi ve saklambaçlar şehri…

2: Elma kokuları ve yağmur zamanı…

3: Azap yağmurları…

4: Sevgili nâna ve mektupları…

5: Papatya mevsimi…

6: Gece yürüyüşü…

7: Sevgili tutya ve mektuplar…

8: Sürgün şehir…

9: Su kavmi ve Ruhûl Kudüs...

10: Şafak gemisi…

11: Gemileri yaktım Aşk ülkesinde…

12: Sürgün çocuklar…

13: Siyah incir ve mavi kelebek…

14: Sofia filo ve mektuplar…

15: İstanbul da sanat ile aşk…

16: Afili yalnızlıklar şehri…

17: Şairler anarşist olurmuş…

18: Sular kesti kılıçları…

19: Kafa kâğıdı…        

20: Hikmet ve felsefe…

21: Olmak ya da olmamak…

22: Papirüsler…

23: Meleklerin şehri…

24: İstanbul’un kanatları altın da…

25: Kırmızı yağmurlar…

26: Sobe, körebe ve saklambaç…

27: Bakır cezve…

28: Kaldırımda demlenen fikir…

29: Senfoni gülüşü…

30: Sevgiliye senfoni ve aforizmalar.

31: Ölümsüzlük senfonisi ve Felsefik yazılar.

32: Felsefe ile şiirin buluşması.

33: Çirkin kral ve fikir yazıları.

34: Ölü şairler mezarlığı.

35: Cennetin çocukları.

36: Şairler kenti ve aforizmalar.

37: Kelebekler şehri ve Felsefik notlar

38: Tutsak melekler ve fikir yazıları…

39: Şair korsanlar ve aforizmalar… 

40: Şehrin azizleri ve Felsefik yazılar…

41: Sofia filo ve aforizmalar…                            

42: Faili meçhul sevdalar ve aforizmalar…

43: Kırmızı balık ve aforizmalar…

44: İhbarlanmış aşklar ve Felsefik notlar…

45: Kılıçlar ve kalemler…

46: Pur si muove ve aforizmalar…

47: Şairlerin ölüm dansı ve aforizmalar…

48: Düşmanlar ve sevgililer…

49: Soprano ve kanlı sözler…

50: Kurşun askerler ve aforizmalar…

51: Ölüm öpücüğü ve aforizmalar…

52:Kale düştü ve felsefik yazılar…

53:Şairin kurşun kalemi ve aforizmalar…

54: Şairin seyir defteri ve aforizmalar…

55: Kartal yuvası ve aforizmalar…

56: Kelimelerle dans ve aforizmalar…

57: Yalnızlık senfonisi ve aforizmalar…

58: Aksiyon ve aforizmalar…

59: Aşk yasası, Aşk diyalektiği…

60: Sinekler lordu ve aforizmalar…

61: Kod-adı şair ve aforizmalar…

62: Su akar yatağını bulur…

63: insan ilişkileri ve aforizmalar… (karma)

64: Sokrates’in intikamı ve aforizmalar…     

65: Cehennem melekleri ve aforizmalar…       

66: Aşk töreni… (karma)

67: Arıkovanı ve aforizmalar…

68: Cadı kazanı ve aforizmalar…

69: Şairin intikamı ve aforizmalar…

70: Cadı avı ve aforizmalar…

71: Gümüş köpek balığı…

72: Ölüler şehri ve aforizmalar…

73: Taçsız kral ve aforizmalar…

74: Zehirli sarmaşıklar…

75: Mücadele sanatı ve aforizmalar

76: Kıyamet sancısı ve aforizmalar…

77: Aslanların öğretisi ve aforizmalar…

78: Kartalların öğretisi ve aforizmalar…

79: Kurtların öğretisi ve aforizmalar…

80: Katil balinanın öğretisi ve aforizmalar

81: Bilgelerin öğretisi ve aforizmalar…

82: Kalemşörler ve aforizmalar…

83: Şairlerin senfonisi ve aforizmalar…

84: Kafes demokrasisi ve aforizmalar…

85: Kukla demokrasisi ve aforizmalar…

86: Cehenneme hoş geldiniz… Aforizmalar…

87: Âraf da bir şair ve aforizmalar…

88: Tanrıların savaşı ve aforizmalar…

89: Rönesans ve aforizmalar…

90: Şair Hamlet’in intikamı ve aforizmalar…

91: Şair, Tiranlara karşı ve aforizmalar…

92: Şair, Matrix’e karşı ve aforizmalar…

93: İnsanlar, deliler ve aforizmalar…

94: Hayvan terbiyecisi ve aforizmalar…

95: Kaos düzeni ve aforizmalar…

96: Kuzey ışıkları ve aforizmalar…

97: Cesur yürek ve aforizmalar…

98: Kumpas hayatlar ve aforizmalar…

99: Gladyatörler ve aforizmalar…

100: Dolunay ve aforizmalar…

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİTAP ADI: KELEBEKLERİN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR... (Kitap: 110. Kelebeklerin öğretisi ve aforizmalar... Author Poet philopsoher Nafiz Coşkun)

KİTAP ADI: ÇAKALLARIN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR... Kitap 104: author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun.

KİTAP ADI: ÖLÜLER ŞEHRİ VE AFORİZMALAR... (kitap: 72. author poet yazar şair Nafiz coşkun)