KİTAP ADI: DOLUNAY VE AFORİZMALAR... (Kitap: 100. author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun)

 

Felsefik yazılar, Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, kişisel gelişim, hikmet, sanat, sonnet, terapi, Sosyolojik ve psikolojik tespitler.

 

https://drive.google.com/file/d/109cOEnOjKUhV9sAT-rEiSg_eSN9Xy7nI/view?usp=drive_link

 KİTABI PDF OKUMAK İÇİN YUKARIDA Kİ LİNKİ TIKLAYIN ⬆  ⬆

                                 ♛ ♣ ♡

 

 

            Dolunay ve aforizmalar…    Kitap: 100.

 

                               ☆☆☆

 

Bâzen onlarca kumandandan ve politikacıdan daha çok faydalı Erdemli bilgece iş yapar bilge cesur bir şair…

 

Kendi tercih ve seçimleriydi insanı iyi ya da kötü yapan,

Kör aptal tâlih yoktu aslında kalbinde kaderin de insanın…

 

Düşüncelerimin, aforizmalarımın erdemleşerek olgunlaşmasın da ve hayatın içerisinde ki zorluklara cenderelere karşı cesur duruşumu gardımı alışımda benden yardımlarını geri çekmeyen meleklere teşekkür ediyorum. Ve o çok değerli tüm bilge hikmetli sanat felsefe insanlarına teşekkür etmeği kendime aziz bir vasıf olarak görmekteyim çünkü onlara gönülden teşekkür etmek bile benim gibi bir mücrimi azizleştirebilir. Ben sadece iyi insan olmaya çalışan o aziz sanatkârım olan Rab Allah’ın yarattığı Aşk ve erdem günahı işlemiş bir varlığım, sağlıcakla hoşça kalın.

 

                                                                   Nafiz coşkun.

 

                                    ☆☆☆

 

 

 

 

Yazar şair düşünür ve sanat insanı: Nafiz coşkun ile iletişim adresleri: e-posta: n.coskun006@gmail.com 

Ve ayrıca daha çok facebook Messenger,

Twitter ınstagram linkedln pinterest adreslerinden ulaşabilirsiniz.

 

 

 

Bu ve tüm kitaplarımın telif hakları, basım, yayın, satış hakları Nafiz Coşkun’a aittir. İzni alınmadan kitabın tümü, ya da bölümleri, mekanik, elektronik, manyetik ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, bastırılamaz, medyada okunamaz, şarkı türkü yapılamaz.

 

 

Baskı

Ofset baskı merkezi

 

         /

 

Matbaa sertifikası

 

ISBN:

                                  ☆☆☆

 

Felsefik yazılar, Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, hikmet, sanat, kişisel gelişim, terapi,

Sosyolojik ve psikolojik tespitler ve sonnetlerin sayfa numaraları

Sayfa: 7. ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI

Sayfa: 9: Uyuyanları uyandırmak için bir uyanık yeter

Sayfa: 10: Dolunay, kurtlar, cadılar, kuzular ve insanlar…

Sayfa: 20: Devler ve cüceler…

Sayfa: 23: Sükût etmeyen, umursayan bir toplum olun…

Sayfa: 24: Hiç’ olmak için değil, erdemli olmak için varız. (sone)

Sayfa: 25: Bir kısım tarikatlar, örgütler ve esrar… (sonnet)

Sayfa: 26: Gâfil birer av mı kalmak istiyorsunuz… (sonnet)

Sayfa: 27: Erdemsiz bir toplumun aydınlanması seraptır. (sonnet

Sayfa: 28: Felsefik bir karakter fahişeliği oluşturuluyor. (sonnet)

Sayfa: 29: İcadının kölesi olmamalı insan… (sonnet)

Sayfa: 30: Erdemli dostların olmalı mutlaka… (sonnet)

Sayfa: 31: Erdemli aklın hâkimiyeti hayat kurtarır…

Sayfa: 33: Zenginliği, bilgiyi erdemle kullanmak gerekir…

Sayfa: 35: İhtiyaçları ve insan… (sonnet)

Sayfa: 36: Katlanmak veya katlanmamak meselesi. (sonnet)

Sayfa: 37: Hak etmeyenler için kendini feda etme…

Sayfa: 39: Tabiatın dengesi ve tüketim ölçüsü… (sonnet)

Sayfa: 40: Takıntılar, alışkanlıklar ve bilinçli yaşam… (sonnet)

Sayfa: 41: İnsan ve ego, bencillik kültürü…

Sayfa: 43: Tepki göstermek için neyi bekliyorsunuz…

Sayfa: 45: Değişmek, yenilenmek gerekiyorsa eğer…

Sayfa: 46: Kuklaların kukla olduğu besbelli…

Sayfa: 48: Çakallar bağırır aya karşı…

Sayfa: 49: İnsan olmanın özelliği… (sonnet)

Sayfa: 50: Takıntı vehim hastalığına dikkat etmek gerekli.

Sayfa: 51: Hak ve hürriyete önem vermek hayat kurtarır. (sonnet

Sayfa: 52: Trajedi, komedi ve aptallar… (sonnet)

Sayfa: 53: Aptal çobanlar ve erdemli çobanlar…

Sayfa: 54: Çelişkiler, kuruntular, vehimler…

Sayfa: 55: İnsan ve çelişki psikolojisi… (sonnet)

Sayfa: 56: Kılavuzu adaletsiz bir karga olanın… (sonnet)

Sayfa: 57: Sonneto… (sonnet)

Sayfa: 58: Âdil hürriyet karşısın da kültür çatışmaları…

Sayfa: 62: Doğru bilgi, hikmetli eğitim hayat kurtarır. (sonnet)

Sayfa: 63: Yalaka toplumlar ve âsi bilge şairler… (sonnet)

Sayfa: 64: Domuz çiftliğinde, pislik de toplum… (sonnet)

Sayfa: 65: Zehirli sarmaşıklar, zakkumlar içinde insan…

Sayfa: 67: Mücadele sanatını öğrenmek zorunludur. (sonnet)

Sayfa: 68: Erdemli mücadele büyük bir sanattır… (sonnet)

Sayfa: 69: Farklılıklar nasıl olursa ne olur… (sonnet)

Sayfa: 70: Yargılar sorgulanmalı… (sonnet)

Sayfa: 71: Toprak mı, insan mı, ölüm müdür gerçek kral. (sone)

Sayfa: 72: Akıl tutulmaları… (sonnet)

Sayfa: 73: İnsanın o tükenmez aptallığı, bencillik ve ego. (sonnet)

Sayfa: 74: Sefiller, kuklalar, tarikatlar ve hükümetler. (sonnet)

Sayfa: 75: İdeolojik savaşlar barış içinde savaşıyorlar. (sonnet)

Sayfa: 76: Hayatı çekilmez yapma kendine… (sonnet)

Sayfa: 77: Karanlık yapma kendine dünyayı… (sonnet)

Sayfa: 78: Modernizm ve insan eli… (sonnet)

Sayfa: 79: Hangi modernizm… (sonnet)

Sayfa: 80: Aptallar ve aklı başında olanlar üstüne alınsın…

Sayfa: 85: Faydayı verip felaketleri satın alan aptallar. (sonnet)

Sayfa: 86: Hiç değil, herkes değil, erdemli olun…

Sayfa: 89: Sen kendini nasıl tanımlardın… (sonnet)

Sayfa: 90: Tükenmeyen savaşı insanların, kibir ve ego. (sonnet)

Sayfa: 91: Modernizmin hızına ayak uydurmak mı?

Sayfa: 93: Cehalete ve haksızlığa karşı erdemle direneceğiz…

Sayfa: 97: Tırpan tarlaya, ateş oduna girince… (sonnet)

Sayfa: 98: Yenidünya düzeni ve toplumların gard alışı. (sonnet)

Sayfa: 99: Metropol ormanında aslanların kurtların yaşamı…

Sayfa: 101:Yazarın bugüne kadar yazdığı kitapların isimleri…

 

 

 

                             

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                 ☆☆☆

 

 

 

 

 

 

Nafiz derki:

Sevgili Mikel’e, Cibril’e ve Şafağa ve sana

Ve senin için sevgilim.

Sevgili İsrafil’e,

Ölüm meleği Azrail’e ve Ruhûl Kudüs’e Teşekkür ediyorum.

Sonnet ve şiirlerimi, tane-tane,

Yavaş-yavaş ve yumuşak bir ses ile oku.

Fikir yazılarımı, makalelerimi, aforizmalarımı,

Şiirlerimi, sonnetolarımı, kelimelerimi, hikâyeciklerimi,

Jurnallerimi okurken düşünerek oku!

Anlamak istiyorsan bu dediklerimi yerine getirmelisin!

Ve unutma ki hikmetli düşünerek okumak;

Erdemlilerin, kibarların,

Asaletli,

Asil insanların aziz bir vasfıdır, karakteridir, sanatıdır unutma!

                                                      

                                                       Sonnet. Nafiz coşkun

 

 

            

                 ☆☆☆

          ŞAİRİN(kendimin)SANAT  TARZI.

 

Bu yazıyı tüm kitaplarımın baş sayfalarına yerleştiriyorum!

Beni ve sanat şiir tarzımı anlayabilmek için bu yazımı lütfen dikkatlice kendiniz ya da karşılıklı bir insanla okuyunuz ki benim yazmış olduğum eserlerimi daha iyi anlayabilmeniz mümkün olsun. Kendisine yazar şair düşünür ve sanat insanı unvanlarıyla seslenen o akılcı romantik adamın yani benim ne tarzda yazdığımı, nasıl bir nazm ölçü kullandığımı şu ifadelerle beyan etmek istiyorum. Şu aziz iki cümleyi çok irdeledim, olmak ya da olmamak ile anlamak ya da anlamamak cümlelerini. Ve anladım ki bu iki aziz cümle beyni dolmaya başlamış bir insanın tüm hayatını şekillendiren kafa kâğıdıdır, ruh haritasıdır. Düşün ve anlamaya çaba göster, olmak için ise bilgi ile meseleleri anlamak gerektiğine inandım daima. Şiiri, felsefeyi, fikirlerimi, telkini sonnet kalıbında, sonnet nazmın da birleştirdim, ha bu arada hatırlatmak isterim ki zâten kaliteli bir şiirin fikirsiz felsefesiz olması mümkün değil. Bazen de kimi yazılarımda sokak lisanını kullanmayı ihmal etmedim çünkü sokağın ayrı bir lehçesi vardır bunu inkâr edemem, iyi ya da çirkin sokağın o çok farklı argosunu bile kullandığım oldu. Her bir aklın, her bir anlayışın anlayışına göre anlatmaya çalıştım ve o sokak şairi üslubu yanında birde salon şairi ile aforizmacıların lisanını kullanmayı da ihmal etmedim. Bazen insanların o geçmişten bugüne hiç değişmemiş aynı olan ezberlerini bozmuş oldum bu farklı yazılarımla, bu farklı sanat tarzımla. Çoğunlukla bazen de insanların düşünce güçlerini artırmaya çalıştığım oldu. Hem sokak lisanını, sokak felsefesini ve hem de yüksek akademi lisanının felsefesini kullanmayı kendime has bir tarzda uygun gördüm. Aynı kitap içerisinde hem Sonnet’i, şiiri, makaleyi, jurnal yazılarını ve bazen de minik hikâyecik roman kokulu yazılarımı ve ayrıca laubali bir lisan tarzını da ihmal etmeden kullandığımı yazılarımda göreceksiniz çünkü kötülüğe karşı laubali olmamak mümkün değildir erdemli bir insan için. Ve hatta çok basit anlatılar ile süslenmiş şarkı sözü olabilecek dizeleri, şiirleri, Aşk’ı, Hikmet’i, kavgalarımı, hatalarımı, pişmanlıklarımı, halkımı, birbirinden çok farklı insan kalıplarını, farklı kültürdeki insanların isyanlarını, sohbet şiir kültürlerini, yalnızlıklarını, zaferlerini, yenilgilerini, umutlarını ve birçok şiirde olduğu gibi karamsarlığı değil, tam tersine insanları karamsarlıktan çıkartabilmenin uğraşısını göreceksiniz yazılarımda. Biliyorsunuz ki felsefi bir mesele üzerinde hikmetlice düşünmeye çalışmak insanın düşünce gücünü artırıyor. Ve işte bende Felsefik yazılar ile yoğurduğum mayaladığım şiir sonnet sanat düşünce fikir hamurumu kendime has yepyeni bir modern sanat tarzında sizlere ikram ediyorum, isteyen alabilir, alırsanız eğer zararlı asla çıkmayacaksınız emin olabilirsiz, çünkü ben de sizler gibi iyi bir insan olmaya çaba gösteren bir varlığım.

Yeniden kısaca tekrar etmem gerekirse eğer, Tüm eserlerimin kitaplarımın tarzı şöyle ki yazılarımın büyük bir bölümünü, fikirlerimin bir kısmını sonnet kalıbı nazmında, şiirsel kendime has Felsefik hikmetli dokunuşlarla yazdım. İşte bu bana has nazm ile tarz birleşince dünyada bir ilk oldum desem yeridir. Ayrıca bu nazm tarz birleşmesiyle yazılan bazı eserlerimin okunuşu konuları gibi zor, ağır gelebilir bazılarınıza. Lütfen yazılarımı daha dikkatli, yavaş ve seçici, tane-tane, düşünerek okuyunuz, anlamadığınız kelimelerin manaları için lütfen sözlüğe bakınız, bir kelime insan vücudundaki iskeletin parçası gibidir anlamını bilmeden okuyup geçerseniz hiçbir fayda göremezsiniz, zarara girmez erdemliler, kısacası ben Şiirle felsefeyi birleştirdim!

Uyuyanları uyandırmak için bir uyanık yeter…

             

Bilim kitapları okumak ve bilim kitapları okutmak yerine,

Dünyaya zarar vermeden insanların ülkenin kullanımı için

Bilimsel çalışmalar, sanatsal edebi çalışmalar yapmak yerine,

Türbeleri gezmeyi, türbe ve tarikat liderlerinden medet beklemeyi,

Dedikodu, büyü sihir işleriyle, boş işlerle, cehaletle meşgul olmayı

Tercih eden aptal, sarhoş, câhil, umursamaz bir toplum olmaya

Devam ettiğiniz sürece, bu halktan, bu ülkeden

Çok üstün gelecek vâdeden hamleler

Ve mükemmel bir vasıf beklemeyin, yıkılmaya mahkûmdur...

Bu topraklar ve adalet uğrunda savaşmış binlerce

O güzel yürekli insanın mücadelelerinin karşısında,

Bu vatanı ve bu dünyayı, aptalların, erdemsizlerin

Ve adaletsizlerin yönetmesine izin verip seyirci mi kalacaksınız...

Peki, onca kan, onca mücadele boşuna ve hiç uğruna mı döküldü.

 

                                                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dolunay, kurtlar, cadılar, kuzular ve insanlar...

 

Kurtlar adamlara,

Adamlarda kurtlara dönüşüyorlardı,

Kurtlar kadınlara,

Kadınlarda kurtlara dönüşüyorlardı,

Kötü olan bu değildi aslında,

Aslında kötü olan şey;

Kötülüğün işlenmesi

Ve kötülüğün işlenmesine seyirci kalmaktı,

İşte bu dünyada

O tüm olup biten şey

Daha çok buydu aslında,

Menfaatler

Ve şahsi çıkarlar uğruna

Birbirlerini boğazlıyorlardı insanlar,

Oysaki ne kurtların

Ne de köpeklerin

Bu tüm olup biten cinayetlerde

Hiçbir parmağı yoktu aslında…

Yeryüzün de

Aşk,

Saf iyilik,

Erdem

Ve adalet de yok değildi elbette

Fakat insanlar ile yıldızlar

Birbirlerinden ne kadar uzaklarsa

İşte o kadar uzaklaştırıyorlardı

Aşktan,

Saf iyilikten,

Erdemden

Ve bir de adaletten

Hiç durmaksızın uzaklaşmaktaydı insanlar,

Sadece ve sadece

O şahsi menfaatleri

Ve şahsi çıkarları uğruna

Verdikleri büyük savaşlar sebebiyle

Hiç durmadan birbirlerinden nefret ederek

Uzaklaşmaktaydılar insanlar...

Kurtlar adamlara

Adamlarda kurtlara dönüşüyorlardı,

Kadınlar kurtlara,

Kurtlarda kadınlara dönüşüyorlardı,

Kötü olan bu değildi aslında,

Kötü olan şey;

Kötülüğün işlenmesi

Ve kötülüğün işlenmesine seyirci kalmaktı,

İnsanlar hiç durmaksızın

O şahsi çıkarları

Ve o şahsi menfaatleri uğruna

Birbirlerini boğazlamaya devam ediyorlardı,

Tüm bu olup biten cinayetlerde

Ne kurtların

Ve ne de köpeklerin

Zerre kadar hiçbir suçları yoktu aslında...

Kurtlar Rablerini ulular,

Hatta tabiatın dengesini korumak adına

İnsanlardan daha fazla

Yardımcı olmaktadır kurtlar

Ve hayvanların birçoğu dünyaya

Tabiatın korunması adına

İnsanlardan daha fazla yardımcı olmaktadırlar aslında…

Tabiat kendi o saf dengesini korumak için

Var gücüyle mücadele verir…

Hayvanlar değildi aslın da cinayet işleyen,

Hayvanlardan aşağıya düşen insanlar ise

O dengeyi

Ve o kendi evleri olan dünyayı

Bozmak, harap etmek için uğraşır dururlar…

Oysaki  

Rablerini ululayan

(Rablerinin büyük olduğunu kendi lisanlarınca söyleyen)

O kurtlardan,

Tabiatın dengesinin korunmasına

Kendilerince destek olan o hayvanlardan

Daha da aşağılara düşüyordu insanlar,

Neden biliyor musunuz?

Ben söyleyeyim,

İşlerken her gün haksızlıklarını ve

İşlerlerken her gün cinayetlerini…

Kurtlar ve hayvanlar;

O kitle imha silahlarını icat ederek,

O kendi insan ve hayvan kardeşlerini

Öldürmeye teşebbüs edecek cinayetleri

İşlememişlerdi hiç bir zaman…

Tabiatın, insanın, ahlakın

Ve tüm kâinatın dengesini korumamızı

Bizden bekleyen

O sanatkârımız olan Rabbi

Ululamayan(yüceltmeyen) bir hayvan var mıdır ki acaba…

Kurtlar ulular,

Ben ulularım,

Kurt ve köpek ulular,

Saksıda mor menekşe ulular,

Rüzgâr ulular,

İnsana huzur veren

Sabâ rüzgârları ulular,

Kuşlar, deniz de balık,

Oynayan çocuk,

Bulutlar ve kartallar ulular,

Aslanlar, ağaçlar ve ormanlar ulular,

Kediler, köpekler ulular,

İnsan olabilmeyi başaranlar,

Erdemli kalmayı başaranlar

O adalet ve erdemli yaşamı

İnsanın yaşaması için emreden Rablerini ulular…

Yüce dağlar,

Dürüst yaşamaya çabalayanlar

Ve dürüst çobanlar ulular,

Sular, sularda yakamozlar,

Dereler, gecenin koynunda ay,

Kudretli okyanuslar

İçerisinde ki o her bir balıkla beraber

O adalet ve erdemi emreden Rablerini ulular…

Derin karanlıklarda kalan,

Işık bekleyen

İnanç dolu varlıklar ulular,

Yolunu kaybeden koyunlar

Ve çobanlar ulular…

Ey Rab;

Sen benim çobanımsın

Yolumu kaybettiğimde

Korkularımı gideren,

Yolumu aydınlatan ey adaletli merhametli Rab diye

O her bir erdemli lisan onu mutlaka ulular…

Bereketli topraklar,

Çiçeklerden yiyecek kaşıklayan

Bal arıları ulular,

Yağmur dolu,

Güneş dolu gökler onu ulular,

Rablerine;

Bilerek

Ve isteyerek sana itaat ettim diyen

O aziz kudretli gökler âlemi onu ulular…

Kuzey ışıkları

Ve haksızlığa meydan okuyan

O tüm cesur yürekli şairler onu ulular,

Adaletsizliğe karşı erdemlice bir haykırışla

O tüm haklı anarşileri başlatan

O tüm cesur yürekli insanlar onu ulular,

Haklarını savunmak için

Yumruklarını

Ve kalemlerini kınından çıkaran

O her bir cesur insan onu ulular,

Üzerine güneş batmaz

Ve yenilmez orduları var zannedilen

O adaletsizlik

Haksızlık yapan imparatorluklara

Meydan okuyan

O tüm peygamberler

Ve peygamberlerin erdemli havarileri onu ulular,

İncilin peygamberi Mesih İsa ulular,

Ben ulularım,

Bakire ve temiz Meryem anne ulular…

İnsanların hayvanların haklarını gasp eden

Hükümetlerin,

Şirketlerin

Ve mafya örgütlerinin

O haksızlıklarına başkaldıran

O her bir ‘cesur yürek’ onu ulular,

Üşümüş çocuk ve ateş onu ulular,

Temiz, sağlıklı hava ve oksijen onu ulular,

Aşk ulular,

Karanlığın içerisine dalarak

Söke parçalaya gelen

O aydınlık gün onu ulular,

Kaldırımların şairi

O her yazdığı

Ve o her söylediği haklı cümleleriyle onu ulular,

Baldıran zehrinin

Kendisine içirileceğini bildiği halde

Yine de

Adaletsizliğe karşı meydan okuyan

O aziz bilge,

Kadim tarihin kanlı sayfaları arasından

Güçlü ve kuvvetli bir ses ile

Bilge ‘Sokrates’

O adaletli yaşamı emreden

O aziz Rabbini ulular…
İncilin peygamberi Mesih İsa ulular,

Ben ulularım,

Bakire ve temiz Meryem anne ulular,

Kuran’ı-Kerim’in peygamberi ulular,

Zebur’un Davud’u ulular,

Tevrat’ın Musa’sı ulular,

Muhammed peygamberin onu ululadığı kadar

İncil’in peygamberi

Mesih İsa da onu ulular…

Yıldızlar ulular,

Burçlardan gökyüzüne haritalar çizip kümeleyen

Astronomlar,

Bilim insanları onu ulular…

Bakınız,

Gökyüzünde hiçbir yama

Ve hiçbir dikiş izi görebiliyor musunuz?

Elbette ki göremezsiniz

Çünkü

O kusursuz bir Rab tarafından inşa edilmiştir de ondan...

Güneş ulular,

Kelimeler ulular onu,

Halkın malını mülkünü gasp edenlere

Savaş açmış,

Onurlu mücadele veren

O her bir canlı varlık onu ulular…

Ay ışığında bana

Erdemli felsefik şiirler okuyan

Bilge sevgilim,

Kadınım onu ulular…

Erdemli âdil her bir varlık

Ulular onu,

Aslında kendi lisanlarınca erdemli âdil yaşamıyla

Ululamış olur onu o her bir varlık,

Fakat bir tek şu nankör insan ululamadı onu

Ve kibir besledi büyüttü yüreğinde,

Kalbinde dikenler büyütüp besledi,

Nankör ve adaletsiz insan ululamadı onu…

İblisin, o aziz

Ve o âdil olan Rabbimize tasladığı kibir gibi!

Kibirle yaklaştı o her bir nankör,

O her bir adaletsiz insan ona karşı.

Bilge insanların dediği gibi diyorum bende;

Mutlaka o her bir canlı ölümü tadacaktır,

Ve her bir varlık er ya da geç ektiğini biçecektir,

Ateş eken ateş,

Adaletsizlik eken cehennemi bulacaktır,

Cehennem eken cehennemi biçecektir,

Herkes kendi cüz’i kaderini

Çizecektir öğle ya da böyle bir şekilde…

İncir ağacı eken incir meyvelerini mutlaka biçecektir,

İncirlerini yiyecektir,

Herkes ne ektiğine dikkat etsin dedi

O tüm adaleti yaşayan bilgeler…

Bilge şair de son olarak

Şunları ekledi konuşmalarına,

Dedi ki

Daima söylemişimdir

Kader ya da

Tâlih değildi

Zâlim

Ya da

Kötü olan,

Aslında

İnsanların

O kendi

Tercihleriydi onları

Aptal, kibirli, zâlim

Ya da erdemli âdil,

İyi bir insan yapacak olan…

İşte bu sebeple

Herkes ne ektiğine,

Ne ekmediğine,

Neleri tercih edip etmediğine

Mutlaka dikkat etsin

Çünkü her bir insan

Cehenneminin yakıtını

Aslında

Dünyadan

O yaptığı,

Yapmadığı

Ve

Yapmaya devam ettiği haksızlıklarla

Kendisi taşımaktadır…

Dünya da erdemli adaletli yaşayan

Ve erdem adalet dürüstlük eken o her bir insan da

Cennetine kendisi taşıyacaktır iyiliklerini…

Muhasebenizi yapın,

Ruh muhasebenizi yapın,

Unutmayınız ki

O her bir büyücü kadın

Ve o her bir büyücü erkek

Cehenneme kendi yakıtını taşıdığı kadar,

O her bir insan da

O yaptığı haksızlıklar,

O yapmakta oldukları cinayetlerle

O kendi yakıtlarını taşımaktalar cehenneme…

Muhasebenizi yapın,

Ruh muhasebenizi, akıl ve kalp muhasebenizi yapın,

O mâsum görünen kötü niyetli insanlara karşı aldanmayın,

Kimseler kimseleri cennete taşımayı başaramaz,

Ancak sizler cenneti erdemli, adaletli, bilgili olmanızla

Ve o bilgiler ile haklı dürüst cesur yaşamanızla alabilirsiniz…

O geri dönüşün mümkün olmadığı gün mutlaka gelecektir,

Haksız yere kuzulara saldıran o her bir canavar

Rabbin mahkemesin de hesap vereceği gibi

O her bir hükümet de yaptığı haksızlıkların ateşini

Dünyadan cehenneme kendisi taşıyacaktır…

O ilahi mahkemenin vakti gelmezden önce,

O gün gelmeden önce cehalete

Ve haksızlığa karşı büyük bir mücadele veriniz,

Bu mücadelenin size ebeden mutlaka faydası olacaktır,

Fakat adaletsizliklerine devam edenlere

Ve zâlimliklerine devam edenlere

Hiçbir fayda sağlamayacaktır,

Dedim ya herkes mutlaka ektiğini biçecektir…

Unutmayınız; o her bir varlık kendi yazar kaderini,

Kimi cehalet aptallık zâlimlik yazar,

Kimi de erdemlilik, adalet yazar, yeniden tekrarlıyorum;

Aslında tâlih ya da kader değildir kötü olan,

İnsanların o kendi tercihleriydi

Onları zâlim ya da adaletli, iyi yapacak olan, şimdi tercihini yap.

Devler ve cüceler...

 

Düşünün ki

Dünyada devler var

Ve o devler sizlerin

Hayatlarınızı,

Yaşamınızı zorlaştırmak da,

Kimilerinin ise hayatlarını kolaylaştırmak da,

Hayatlarını

Yaşamlarını zorlaştırdıkları insanlar

Elbette devin

Ölmesini isterler,

Hatta ölmesi için çareler ararlar,

Peki, onların hayatını zorlaştıran dev ölmüş olsa,

Diğer devlerin,

O devin ölümünden sonra

Ne gibi tepkiler vereceğini biliyor musunuz?

Bunu hiç düşündüğünüz oldu mu?

Bunu hiç hesaba katığınız oldu mu?

Yağmurdan kaçarken

Doluya tutulmak da var bunu sakın unutmayınız...

Peki,

Diğer o devler

O ölümünü arzuladığınız devden

Size karşı daha zâlimce işler

Ve daha fazla zorbalıklar yapabileceğini düşünüp

Hiç hesaba kattığınız oldu mu?

Unutmayınız ki devlerin yıkılışı

Hem çok gürültülü

Ve hem de çok zarar verici olabiliyor,

Tüm bunların hepsi

Büyük uzmanlıklar,

Büyük tedbirler,

Büyük hamleler,

Geleceği görebilme,

Geleceği hesap edebilmek gibi,

Çok üstün planlar gerektiren,

Ve mutlaka hazırlıklı olunması gerektiren işlerdir,

Yıkılan bir devin(saltanatın, imparatorluğun,

Devletin, sistemin vesaire-vesaire) altında kalmak gibi

Bir kötü durumla da

Karşı karşıya kalabileceğinizi

Lütfen hesaba katın,

Veya da tüm devler ölmüş olsa,

Peki, sizler

Veya sizin içinizdeki dev

Ve sizin içerinizde ki

O tanrı olmak

Ve o ölen devlerin yerini almayı arzulayan

O insanlar dev oldukları vakit

Sizlere ne gibi zorbalıklar yapabileceğini

Hesaba katıyor musunuz?

Satranç oyununu bilirsiniz,

Hamle yapmadan ilk önce

Karşınızda ki insanın

Yapabileceği hamleleri,

Yani yapabileceği hamle olasılıklarını

Hesap ederek hamlenizi yapmanın

Daha mantıklıca(doğru fikri bulmak ilmi)

Olduğunu da bilirsiniz...

Mesela nasıl ki

Gelecekle alakalı

Olasılık hesapları yapmadan

Nasıl ki

Kudretli bir devletin ekonomisi yerle bir olabiliyorsa,

Dev sistemlerin varlı,

Çöküşü, değişimi ile ilgili de

Olasılık hesapları yapmadan,

Gardınızı almadan

Hamleler yapmanız hatalı

Ve aptallık olacaktır,

Bu aptallığın bedeli ise

O devlerin altında kalmak

Ve belki de

Gelecek nesillerin dilinde;

O devlerin

Yıkılmış harabelerinin

Bir laneti olarak anılan

Aptallar, zavallılar olacaksınız…

Hazırlıklı olmalısınız,

Olabilecek birçok yıkıma

Ve olabilecek birçok hamleyle, değişime karşı

Atabilecek zengin güçlü adımlarınız hamleleriniz olmalı,

Hazırlıklı olmalısınız.

Bu anlattıklarımı

Süper güçleri olan

Dev ülkelere, dev imparatorluklara, dev şirketlere,

Dev medeniyetlere, dev sistemlere kıyas edin,

‘Erdemlice ve bilgece’ düşünün, tabiatı ve dengeleri koruyun,

İşte o zaman belki anlar, zengin ve doğru hamleler yapabilirsiniz.

Sükût etmeyen, umursayan bir toplum olun…

 

Bir yerde,

Bir ülkede

Büyük bir yolsuzluk,

Büyük çirkin bir haksızlık,

Büyük bir adaletsizlik oluyorsa

Ve orada bu olup bitenlere karşı

Hiç bir muhalif ses oluşmuyor ise

Orada tüm bu olumsuzluklara karşı

Haklı bir isyan

Ve haklı bir anarşi(başkaldırı) oluşmuyor ise eğer

Buda demek oluyor ki

Ora halkı ya tamamen aptal

Ya da hepsi de köleleşmiş,

Kuklalaşmış,

Akılları, zihinleri büyülenmiş,

Cehalet batağına saplanmışlar demektir,

Çünkü haksızlığa karşı sükût edenler ancak

Ya aptal olanlardır,

Ya cahil olanlardır,

Ya o haksızlıktan nemalananlardır,

Ya da o haksızlığı yapan örgütlerin,

Yapan hükümetlerin aveneleridir...

Susma, umursa, düşün,

Çünkü

Sustukça, umursamadıkça

Zarar görmek sırası mutlaka sana da gelecek...

Sükût etmeyen, gerçekleri fark edip umursayan bir toplum olun

 

‘Hiç’ olmak için değil, erdemli olmak için varız…

 

Hiç’leşmeyin,

Leş olayın,

Silik’leşmeyin,

Sizlere ‘hiç’ olmayı öğretmeye çalışanlar var,

Sakın ‘hiç’ olmayınız,

Siz ‘hiç’ denen varlıklar değilsiniz,

Rab sizleri ‘hiç’ olasınız diye var etmedi,

Sizler;

Ebedi hayatı var eden o rabbin

Şu dünya da ki o adaletsizlere, kötülere karşı

Erdemli mücadele yapmak üzere gönderdiği

‘Kendisinin gerçekte kim olduğunun farkında olan

Ve gerçekte var olan erdemli kullarısınız’ unutmayınız ki biz;

‘Hiç’ olmak için değil, erdemli olmak için varız.

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir kısım tarikatlar, örgütler ve esrar…

 

Tarikatların örgütlerin birçoğu eroin gibidir,

İnsanları,

Toplumları

Bir afyon esrar gibi uyuşturup,

Kendilerini zengin etmek,

Güç elde etmek için varlardır…

Sizleri aptallaştırırlar,

Sizleri kendi başınıza hareket edemeyen

Kuklalara dönüştürürler,

Sizleri yokmuş gibi

Toplumdan dünyadan hiç’leştirip sömürür, kullanır,

Silik bir insana,

Aptal, budala bir insana dönüştürürler…

Oysaki insan olarak siz erdemli bilge olmak için varsınız.

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gâfil birer av mı kalmak istiyorsunuz…

 

Kötülük; o her zafer kaybettiğinizde,

O (kötülük) tekrar geri dönmek için

Hazırlandığın da, ona karşı,

O kötülüğe karşı,

Aslında çok bir insan

Hiç de hazırlıklı değildir,

Gâfil yakalanırsınız,

Farkında mısınız?

Peki, öğleyse siz neye karşı hazırlıktasınız,

Haksızlık yapmaya, bencillik yapmaya, egoistlik yapmaya, Adaletsizlik yapmaya, kibirli olmaya

Ve bunlara benzer işler yapmaya mı hazırlıklı oluyorsunuz…

O halde daima gâfil bir av olmaya devam edeceksiniz demektir.

Gâfil birer av olarak kalmak istemiyorsanız eğer gardınızı alın.

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdemsiz bir toplumun aydınlanması seraptır…

 

Câhili aptalı çok ve geri kalmış toplumlar için düşünürsek eğer;

Gerçekten bir aydınlanma var mı?

Yoksa bir dedikodudan seraptan ibaret mi?

Gerçekten yeni ve güvenilir

Özel, faydalı ve güzel bir modernleşme var mı?

Yoksa bir dedikodudan seraptan ibaret mi?

İnsanları, toplumları, içlerine girerek analiz edip tanıdıkça

Bunların, bu gibi söylemlerin aslında daha çok,

Bu gibi erdemli olmayı başaramamış geri kalmış ülkeler de

Birer dedikodudan ibaret olduğu anlaşılmaktadır...

Aptal ve adaletsiz o bâzı parti ve örgüt oluşumlarının

Daha çok o erdemsiz aptal ve düşük toplumlar da

Hükümet olduklarını gördükten sonra, dedim ki kendime;

Bir serap gördüklerini geç de olsa, acı da olsa anlayacaklar.

 

                                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Felsefik bir karakter fahişeliği oluşturuluyor…

 

Felsefe; erdemli ve hikmetli kullanıldığı sürece

Çok faydalı olduğu büyük bir gerçektir

Fakat

Büyük bir

Gerçek daha var ki

Büyük,

Sistematik bir şekilde,

Felsefik bir faşizm,

Felsefik bir cehalet, felsefik bir aptallık

Ve felsefik bir fahişelik düzeni var edilip yaşatılmakta,

Bunların karşısında birçok insan ve toplumlar ise,

Sükût ettirilmeye, sükût etmeye devam etmektedir,

Hükümetler mi?

Onlar ambarlarını hazine ile doldurmakla meşguller.

 

                                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İcadının kölesi olmamalı insan…

 

İnsanoğlu

O yönetemeyeceği ordular

Ve o hükmedemeyeceği

Bir kısım icatlar yaratmaya kalkıştı

Ve işte o yaratmaya kalkıştıkları

Şimdilerde

O kendilerine,

İnsanın kendisine hâkim olmaya başladı,

İnsan mı?

O insan

Şimdilerde ise

O hükmedemediği şeylerin

Elinde birer tutsak,

Oyuncak hâline gelmektedir.

 

                       Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdemli dostların olmalı mutlaka…

 

Ben bir aslanım

Diyebilirsin

Fakat

Ben aslanım,

Hiç kimseye ihtiyaç duymam deme,

Kimselere ihtiyacım yok deme,

Unutma ki

Tek kalan aslan

Çakal sürülerinin

Alay ettiği

Kötü bir hâle düşmek tehlikesiyle

Karşı karşıya kalabilmek ihtimali

Daima çok yüksektir.

Erdemli dostların olmalı mutlaka.

 

                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdemli aklın hâkimiyeti hayat kurtarır…

 

Duygusallıklarınızı

Hassasiyetlerinizi,

Zaaflarınızı,

O mantıklı ve erdemli aklınızın önüne geçirmeyin...

Eğer duygusallıklarınızı,

Hassasiyetlerinizi,

Zaaflarınızı

O mantıklı erdemli aklınızın önüne geçirip,

Tüm bunlar aklınıza hükmetmeye başlarsa eğer

Neler olur biliyor musunuz?

Ben sizlere neler olacağını söyleyeyim,

Şöyle ki

Doğru dürüst, sağlıklı

Ve sağlam kararlar almanız zorlaşır,

Hatta bazen imkânsızlaşır,

Aldatılmaya,

Zarara düşürülmeye,

Dolandırılmaya daha müsait bir hale gelirsiniz,

Tüm bunlara

O erdemli bilge bir akıl ile

Hâkim olabilmeyi başarmalısınız ki

Ayakta ve hayatta kalabilmesiniz,

Düşürülmüş ve düşmüş olsanız bile

O erdemli bilge akıl sizi

Ayağa kaldırmaya yeterli olacak

O telkinleri size yapacaktır…

Yetenekler edinin,

Çağa uygun

Ve size maddi manevi fayda sağlayacak

Yetenekler edinin,

Faydalı yetenekler sizin

Ve sevdiklerinizin hayat damarlarınızdan

Biri olacaktır…

Zaaflarınızı kontrol altına tutun,

Duygularınızı ve hassasiyetlerinizi

O erdemli aklın kontrolü altında tutup değerlendirin,

Çünkü pusuda bekleyen

O bir çok dolandırıcı,

O bir çok kötü niyetli insan sizleri

O zaaflarından,

O hassasiyetlerinizden,

O duygusallıklarınızdan avlayıp

Kandırmaya gelirler,

Onlar bunu hep yaparlar,

Kötü kötülüğünü mutlaka yapacaktır,

İyi insan da

Mutlaka hazırlıklı olmalı,

Öğle değil mi?

Benden söylemesi,

Karar senin.

 

 

 

 

 

 

 

 

Zenginliği, bilgiyi erdemle kullanmak gerekir…

 

Zengin ve erdemli olamamakla

O hiç istemeyeceğin

İnsanlarla beraber, hiç istemeyeceğin bir hayatı

Hem yaşamak

Ve ayrıca hem de

O hayatta o insanlarla beraber çalışmak zorunda kalıyorsunuz,

Kimi zaman zenginlik  

Ve o zenginliği doğru ve erdemlice kullanmak

İnsana hürriyet getirip

Ve huzuru satın aldırabiliyor,

Elbette her şey para demek değil

Bunu hepimiz biliyoruz

Fakat parayı, malı, mülkü,

Serveti, kudreti, bilgiyi,

Hazineleri mutlaka

Sağlıklı bir biçimde elde edip

Ve yine faydalı

Haklı bir biçimde kullanmak gerektiğine inanıyorum,

Çünkü kötü niyetli insanlar

Sayıca daha fazlalar

Ve zenginlik ise doğru kullanıldığı takdirde

Sizi bir çok zarardan koruyabilmektedir,

Çaba sarf edin,

Yetenek edinin

O yeteneklerinizi geliştirin

Ve mutlaka geleceğinize yatırım yapın,

Geleceğine yatırım yapamayanları

Çok zaman

O çok zor günler bekleyebilmektedir,

Mesela örnek verecek olursak eğer

Şöyle ki

Bir ülkenin tabi güzelliklerini

Koruma altına almadığınız takdirde,

Bir ülkenin insanlarının hayatta tutan

O besinleri elde ettiğimiz

O verimli topraklarını

İsraf etmeden

Bilimsel doğru bir şekilde koruyup

Ekmediğiniz,

Değerlendirmediğiniz sürece,

Onları aşırı tükettiğiniz sürece,

Bir ülkenin içecek tatlı su kaynaklarını korumayarak,

Hesaplı ve israf etmeden

Kullanmadığınız sürece

O ülke halkı

Gelecekte su içmek için

Ve yiyecek elde etmek için

Başka ülkelere muhtaç duruma düşmüş olacaktır,

Hatta haddinden fazla iyilik yapmakta bir israftır,

Mutlaka hak edene iyilik yapmak gerekli olduğunu savunurum,

Fakat insanın boyunu aşan iyilikler sebebiyle

Hem kendinizi

Ve hem de sorumluluğunuz altında bulunan ailenizi

İçinden çıkılmaz sıkıntılı günlere teslim etmek gibi

Büyük bir hataya düşersiniz, mutlaka ölçülü hareket edin…

Varın sizler bu bir kaç örneğimi

Tüm hayatınıza kıyas edin…

Aklını erdemlice kullana bilenlere bir işaret yetmez mi?

İhtiyaçları ve insan…

 

Her şeyi doğuştan bilemezsiniz,

Doğar doğmaz koşamazsınız,

Problemleri doğar doğmaz çözemezsiniz,

Eğitim, ergenlik bir süreç içerisinde oluşur,

Ağaç bile tohumken

Ecza dolu meyveler vermez,

Tüm bu süre içerisinde

Bilgiye,

Gözleme, düşünmeye, mantığa,

Kitaplara, erdemli olmaya,

Eğitime, yetenek edinmeye,

İnsana, tecrübeye, sevgiye, yumruğu sıkmaya,

Dene yanıl yöntemine, hayır ve evet diyebilmeye,

Ve istekli olmaya mutlaka su kadar ihtiyacımız var.

 

                                       Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Katlanmak veya katlanmamak meselesi…

 

Her şeye katlanmamayı öğrenmeli insan,

O çok şeyin içinde iyi de var,

O çok bir şeyin içerisin de kötü olan da var,

Fakat nedendir

Bu ülkenin insanlarının bir çoğu

O her şeye katlanmayı

Bir kültür edine gelmiş,

Ne çirkin ve ne cehalet dolu bir kültürdür bu,

Oysaki insan dediğin baş kaldırmalı haksızlığa,

Haksızlığa katlanmamalı insan dediğin,

Erdemli insan dediğin varlık aslında cehalete katlanmamalı

Fakat haksızlığa, cehalete karşı

Mücadele veren o her erdemli kibar insanın

O güzel nazına niyazına sevgisine iyiliğine katlanabilirsin.

 

                                              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hak etmeyenler için kendini feda etme…

 

Elbette hayatlar kolaylaştırılmalı

Ve elbette insanları

Sağlıklı bir refah düzeyi içinde yaşatmak gerekir

Fakat bunu dengesizce

Ve sağlıksız bir şekilde yapmak

Asla ve asla doğru değil,

İnsanlar

Hayatlarını kolaylaştırırken

O olması gereken dengelere önem vermeyerek

Ve daha lüks yaşamak için yaptığı

O tüm israflar,

O tüm hatalar sebebiyle

O hayatlarını kolaylaştırmak

Ve lüks yaşamak uğruna

O milyonlarca canlı varlık

Ve milyonlarca insan öldürülüyor,

Hastalanıyor,

Yaralanıyor, acı çekiyorlar,

Peki, söyler misiniz?

Neden hep birileri lüks yaşasın diye

Ve neden birileri kolaylık içinde yaşasın diye

O başka birileri uğruna

Neden o bir kısım insanlar feda edilmekte,

Neden o lüks içinde yaşasın diye

Neden ben kendimi onun lüks hayatı için feda edeyim ki

Neden eşit bir şekilde paylaşmak varken

Neden hep başka insanlar

Zor şartlarda yaşamaya mahkûm edilmekte,

Söyler misiniz?

Neden…

Farkında mısınız?

Farkında olun,

Farkında olamazsanız eğer,

Hayatınızı ve yaşamınızı sizden gasp ederler…

Yapılması gereken atılımlar var

Ve bunlar mutlaka yapılırken

O her şeyin bir bedeli olarak,

Çokluğun faydası olarak

O bir kısım azınlık feda edilmekte,

Eğer sizlerde birilerinin lüks yaşaması,

Birilerinin kolay yaşaması için

O bir kısım insanlar

O bir kısım insanların lüks yaşaması uğruna

Feda edilebilir prensibini savunanlardansanız eğer,

Böyle aptalca kölece düşünüyorsanız eğer,

O halde unutmayınız ki

Bu yaptıklarınızın da karşılığı olarak

Çok acı bir bedeli mutlaka olacaktır,

Mutlaka o bedeli sizde

Bir gün ödeyeceksiniz demektir,

Çünkü siz birilerini feda ettiniz,

Ya da feda edilmelerine seyirci kaldınız,

Bir gün sizin de birileri uğruna,

Birilerinin rahatı için, birilerinin lüks yaşamı için

Sizin de feda edilme gününüz geldiği vakit,

Sizin feda edilmenize seyirci kalacaklar.

Unutmayın ki her şeyin bir bedeli var, herkes ektiğini biçecek.

 

Tabiatın dengesi, üretim ve tüketim ölçüsü…

 

Aynı insan lisanını konuştuğumu zannediyorum…

Prensip; sadece üretmek tüketmek değil,

Faydalı, sağlıklı olanı

Yeterli miktarda üretmek tüketmek olmalı,

Eğer ki sadece üretmek tüketmek üzerine

Bir prensip oluşturulursa,

Eğer ki sadece

Üretmek tüketmek üzerine bir sistem kurulursa

O vakit dünyada kaynaklar

O gelecek nesillere ulaşamadan

Yok, olmaya ve zehirlenmeye yüz tutar…

İnsanlar; tabiatın hayatın dengesini korumayı içselleştirmedikçe

Onlara bu dengeyi korutabilmeniz çok zor olmaktadır,

Gelecek nesillerin haklarına tecavüz etmeyi terk edin artık.

 

                                              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Takıntılar, alışkanlıklar ve bilinçli yaşam…

 

Takıntılarınızın, olumsuz kurgularınızın,

Sizleri yönetmesine,

Takıntılarınızın, olumsuz vehimlerinizin

Sizlere hâkim olmasına

Asla müsaade etmeyin,

Eğer buna müsaade ederseniz

Hayatınızı bir kâbusa, kedere, acıya çevirebilirler,

İnsanın o kendi kuruntu ve takıntıları

Kâbuslar kadar korkunç bir hâle dönüşebilmektedir,

Hayat; bilinçli, farkında olarak, bilerek ve

O hiç bir varlığın hak ve hürriyetine zarar vermeden

Ve erdemli olarak yaşandığında

Emin olun ki daha huzurlu

Ve daha güzeldir.

 

                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsan ve ego, bencillik kültürü…

 

Kimi devletler,

Kimi kavimler,

Kimi medeniyetler,

Kimi örgütler,

Kendi kültürlerine biat etmeyen insanları,

Kendi kültürlerine biat etmeyen toplumları

Asla kabullenmemektedirler,

İsterse o kabullenmediği kültür

İyi olsun,

Faydalı olsun

Bu hiç fark etmeyebiliyor,

Bir çok insan

O diğer insanları,

Kendileri gibi inanmadığı için

Her bir şeyiyle reddedebiliyorlar,

İsterse o reddettiği insanların yaşam tarzları

Kendininkinden daha güzel,

Hatta daha-daha iyi olsun

Bu hiç fark etmeyebiliyor,

Yine de kabullenmiyor…

Ego kültürü,

Bencillik,

Bir çok insanın

Ve bir çok toplumun

Karakteristik yapısı haline gelmiş,

Evet,

Ego kültürü

Ve bencillik

Gerçekten de

O birçok insanın

Ve o birçok toplumun

Vazgeçilmez bir özelliği hâline gelmiş

Ve getirilmiş durumda,

Bu sebeple benim daima savunduğum şey

Dünya insanlığının

Adaletli bir yaşam tarzı biçiminde

Erdemli bir hayat kültürü ortaklığında

Ayrılmaksızın yakınlaşıp,

Buluşup, birleşip,

Sıkıca kenetleşmesi(sağlam bağlarla bağlanması) Gerekmektedir…

Bu kültür,

Yâni benim tavsiye ettiğim

Bilgelik erdemlilik üzerine

Oluşturulacak olan bu kültür

Ancak devletlerin desteğiyle,

Devletlerin yönlendirmesi ile yapılabilecek

Kararlı bir çalışma ile olmalıdır. ..

Bakınız, dinleyiniz,

Toplumlar kötülüğü içlerine içselleştirmiş durumdalar,

Bencilliği egoyu içselleştirmiş durumdalar,

Kimseler o diğer kimselerin

Haklarına saygı göstermiyor,

Sizin yapmanız gereken

O bahsettiğim erdemlilik kültürünü sistematik olarak

İnsanlığın hepsine içselleştirmeye çalışmanızdır,

Çünkü insan içselleştirmediği şeyden çabuk sıyrılır kurtulur,

Erdemliliği içselleştirin ki kötülüğe haksızlığa yer kalmasın.

Tepki göstermek için neyi bekliyorsunuz…

 

Adaletsizliğe,

Erdemlice bir tepki

Ve sıkı bir duruş sergilersiniz,

Bir tepki gösterirsiniz

Fakat

Bundan hoşlanmayan insanlar tarafından da

Suçlanırsınız,

Ötekileştirilirsiniz,

Kötü insan,

Oyunbozan insan olarak ilan edilirsiniz,

Umursamayın,

Korkmayın,

Tepkinizi her ne olursa olsun,

Kendinizi güvene alarak

Bilinçli ve erdemlice göstermekten çekinmeyin,

Size uyumsuz demelerine,

Size deli demelerini bile

Asla umursamayın,

Sizleri itibarsızlaştırmalarını da umursamayan,

Çünkü çok zaman dokuz köyün doğrusu

Dokuz köyden de doğru söylediği için kovulabiliyor,

Bizler

Toplumlara

Halka göre değil,

Bizler  

Ancak adalet ve erdeme göre şekillenmeliyiz,

Karakterimizi,

Yaşantımızı erdemlilik ile

Dürüstlük ile şekillendirmeliyiz,

Onlardan bir farkımız olmalı,

Derin bir fark,

O fark da ancak

Erdem ve adaletli bir vasfı

Karakterimize içselleştirmekle mümkündür,

Kendi içimize içselleştirmekle mümkün olacaktır…

Yıllardır birbirlerine göre şekillenen

O câhil toplumların seçtiği

O adaletsiz hırsız arsız hükümetleri gördük,

Onlar gibi mi olmak istiyorsunuz,

İsteyebileceğinizi zannetmiyorum,

Mağaralarında yaşayan

O erdemsiz

Ve o câhiller insanların seçimleri gibi

Seçimler mi yapmak istiyorsunuz,

Böyle olmak isteyebileceğinizi hiç zannetmiyorum,

Kendi cellatlarını

Kendi elleriyle

Kendi başlarına hükümdar,

Yönetici yapacak kadar budala olan

O aptallar gibi mi olmak niyetindesiniz,

Böyle birileri de olabileceğinizi hiç zannetmiyorum,

Öğleyse neyi bekliyorsunuz,

Kendinizi ve toplumu erdemli olarak

Eğitip, geleceğe hazırlamak adına,

Neyi bekliyorsunuz,

Câhiller ordusunun sizi de yutmasını mı?

Aptallığın sizi de ele geçirmesini mi bekliyorsunuz,

Haksızlığa karşı tepki göstermek için daha neyi bekliyorsunuz.

Değişmek, yenilenmek gerekiyorsa eğer…

 

Bir ağaç,

Bir tarla,

Bir bağ,

Bir bostan,

Bir orman,

Saksı da çiçek

Görevlerini sağlıklı bir şekilde

Yerine getiremiyor ise eğer

Bu konuda keskin

Ve faydalı önlemler almak gerekir,

Ağaç artık

Zehirli çürük meyveler vermeye başladıysa,

O artık hiç bir aşıyla da

Hiç bir tedaviyle de kurtarılamıyor ise

Geriye

Yapabilecek tek bir şey kalıyor,

O da

O ağacı

O zehirli meyvelerle beraber

Kökünden söküp

Ateşe atmak gerekmez mi?

Bu yapılacak olan işlem

Artık o zehirli meyveler veren ağaca

Zulüm değil,

Kötülük değil  

Ancak merhamet olmaz mıydı?

Elbette merhamet olurdu.

 

Kuklaların kukla olduğu besbelli…

 

İncil’in,

Tevrat’ın,

Zebur’un

Kuran’ı-Kerim’in Rabbi,

O adaleti,

Erdemli olmanızı,

Bilge olmanızı emreden rabbiniz

Size kulum diyor

Fakat size bu yeterli gelmeyerek

Ve bunun,

Bu yetersizlik duygusunun üzerine

Birde üstüne-üstlük 

Aptallık yaparak

Gidip o birilerinin,

O bazı insanların kuklası,

Oyuncağı,

Kölesi oluyorsunuz,

Kendi ellerinizle kendinizi

O bir kısım

Şeyhlerin,

Bir kısım liderlerin,

Tarikatların,

Örgütlerin,

Partilerin, ailelerinizin,

Patronlarınızın,

Zenginlerinizin,

Vesaire-vesaire

Bu ve bu gibilerinin

Kuklaları ve köleleri olmak

Hoşunuza gidecek kadar çekici olabiliyorsa,

Hatta onlardan bir övgü almanın

Çok büyük bir onur,

Büyük bir haz,

Büyük bir motivasyon

Ve büyük bir şeref olduğunu da

Zannedecek kadar

Aptal zavallı bir duruma düşürüyorsanız kendinizi,

Siz birer zavallı köle,

Birer kukla durumuna çoktan gelmişsiniz demektir...

Onuru terk edip,

Onursuzluk satın almak

Ancak câhile, aptala, köleye yakışır,

Sizler aptal mısınız?

Sizler câhil misiniz?

Sizler köle misiniz?

Değilseniz eğer

O halde sorgulayın hayatınızı,

Sorgulayın kararları,

Sorgulayın okuduklarınız,

Muhasebesini yapın olayların,

Erdemlice düşünmeyi,

Erdemlice yaşamayı

Ve haksızlık yapmamayı öğrenin artık…

Ey modern ve mutlu köleler,

Uyanın artık.

 

 

 

Çakallar bağırır aya karşı…

 

Kötü itler

Ancak

Havlar

Ay ışığına karşı,

Fakat

Ayın ışığından buna ne...

Yani demek istiyorum ki

Kötü niyetli insanların

Dedikoduları,

İftiraları,

Kötülemeleri,

İtibarsızlaştırmaya çalışmaları,

Hayatı zorlaştırmaları,

Kışkırtmaları,

Ay ışığının

(Erdemli bilge insanların doğru fikirlerine)

O güzelliğini

Söndürmelerine imkân

Ve ihtimali yoktur,

Elbette

O etraf da ki kara bulutlar dağılır

Ve yine ay ışığı, o mehtap

Görünür o tüm güzelliği ile

Bilge bir şairin dediği gibi:

Kirli çakallar

Öfkeli sesler çıkarsa güneşe karşı,

Bundan güneşe ne zarar gelebilir.

 

İnsan olmanın özelliği...

 

İnsan;

İhtiyaçlarını

Sağlıklıca

Têmin ve tatmin edecek

Erdemli,

Âdil,

Faydalı,

Dürüst

Güzel bir düzen

İstemeyi öğrenmeli...

İşte bu da

Ancak

İnsan olabilmenin

En üstün özelliklerinden birisidir.

 

               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Takıntı vehim hastalığına dikkat etmek gerekli…

 

Kimi takıntılar,

Kimi vehimler

Ve kimi o kuruntular

Hayatı olumsuz yönde öğle çok fena etkiler

Ve öğlesine çok zarara uğratırlar ki

Hayatı çekilmez

Ve yaşanılmaz bir hâle getirirler,

O kimi takıntılar,

O kimi kuruntular,

O kimi vehimler

Büyük bir ruh hastalığına bile

Sebep olabilmektedirler,

Böyle bir durumda mutlaka

Profesyonel yardım alınmalı,

Yer yüzünde bu gibi insanların

Kendilerine zarar verebileceği gibi

Etrafındaki insanlara da

Zarar vermek ihtimalleri yüksektir,

Çünkü bu takıntı,

Bu vehim hastalığı

O tehlikeli bir hastalık olan cinnete kadar

Gidilebilen bir yol bulabilmektedir…

Bu aynı şuna benzer,

Şöyle ki

Küçük bir grip hastalığı umursanmaz

Ve bakımı tedavisi hiç yapılmaz ise

İleri de daha ağır hasarlar verecek olan

Büyük ve beyinsel, ölümcül hastalıklara dönebileceği gibi!

Hak ve hürriyete önem vermek hayat kurtarır…

 

Zengin olmanız, arabanızın olması

Sizlere o toplumun ortak paylaşımı olan,

Umuma ait olan o kaldırımlara park etmek hakkını vermez...

Tüm hayat da böyledir aslında

Güç makam mevki elde etti diye

İnsanlar o bir başkalarının haklarına

Ve o âdil hürriyetlerine

Zarar vermek hakkı yoktur, olamaz da…

Bu konuda devletin,

Sivil toplum kuruluşlarının,

Medyanın daha hassas

Ve olumlu çalışmaları daha çok olabilmeli,

Çünkü adaletli hak ve hürriyet yaşantısı; hayatları,

Hayatlar da devletleri kurtarır.

 

                                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Trajedi, komedi ve aptallar…

 

Neden

Şu ülkede ki

Ve şu dünya üzerinde ki

O

Aptalların

O

Câhillerin,

Şu  

Erdemli ve bilge olan

Şu güzel insanları

Şekillendirmeye çalışmak komedyaları,

Şekillendirmeye çabalamak girişimleri

Asla

Bir son bulmaz ki

 

                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aptal çobanlar ve erdemli çobanlar…

 

Çobansız(lidersiz) hareket edemeyen,

Çobanı olmadan

Doğru hamleler

İlerici hamleler yapmayı

Asla başaramayan insanlar,

O çobanları ölünce, dağılıp

Paramparça olmaya başlarlar,

İşte insan çobanlarının

O kendi topluluklarını

Erdemli yapmayarak,

Kendi şahsi çıkarları uğrunda

Kullanmalarının sonucu,

Hüsran,

Paramparça olmak ve harap olmaktır,

Ne kötü bir son öğle değil mi?

Oysaki erdemli bilge bir çobanın(yöneticinin, liderin)

Yapacağı en mükemmel hamle;

Toplumunu, erdemli, bilge

Ve kendi başlarına

Dosdoğru, dürüst olarak

Hayatta ve ayakta kalıp yaşayabilmesini öğretecek

İlim insanları yetiştirmektir,

İşte bunu başarabilenler

Güçlü devletler,

Güçlü birliktelikler oluşturmuşlardır.

 

 

 

Çelişkiler, kuruntular, vehimler…

 

İnsanın kafasında ki

O birçok büyük savaşın

Kuruntulara,

Vehimlere takıntılı biçimde bağlanması

O insan kafasında ki

Çelişkilerin içinde de olagelmektedir...

Çelişkiler ve çözümleri,

Profesyonel yardımla aşılabilir,

Fakat

İnsanın kafasında ki

O çelişkilerden de yola çıkılarak

Birçok konuda faydalı bulgulara ve açıklığa,

Birçok konuda aydınlığa,

Birçok konuda faydalı bilgiye de kavuşulabilmektedir,

Fakat bu çelişkilerden

O bir kısım hastalıklı beyinler,

Hastalıklı akıllar değil,

Ancak bilge insanların akılları

O çelişkilerin içerisinde ki

O değerli bilgileri fark edip, alıp,

Faydalanıp,

İnsanları da

O birçok konuda aydınlığa ulaştırabilmektedirler…

Çelişkileri çok doğru analiz edip, onlardan faydalanabilen

Bilge akıllarla,

O çelişkilere saplanıp batanlar arasında

Elbette büyük bir fark olduğunu da görmeniz gerekir.

 

İnsan ve çelişki psikolojisi…

 

İnsan kendi psikolojisiyle vardır,

O psikolojisin de ki

Çelişkilerle hayatını sürdürmektedir,

Çelişkiler

İnsan psikolojisinden asla ayrılmazlar,

Eğer kim o aklının kalbinin içinde ki çelişkileri

Erdemli bir terbiye ile

Dürüst, faydalı bir hizaya,

Doğru, anlaşılır bilgece bir disipline,

Zararsız bir duruma sokabilmeyi başarabilirse,

Hayatını daha huzurlu,

Ayaklarını daha sağlam yere basar olarak,

Ne yaptığını ve ne yapması gerektiğini bilen olarak,

Emin adımlarla hayatı yürümesi mümkün olmaktadır.

 

                                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kılavuzu adaletsiz bir karga olanın…

 

Adaletin yaşanmadığı hikâyeler de

Şeytanlar, yalancı politikacılar,

Hırsızlar,

Sahtekârlar,

Zâlimler,

Çirkin ahlaklılar,

Tabiatın dengesini bozanlar,

Aptallar, fahişleri

Deliler, haksızlık yapanlar

Ve câhiller

İnsanların yol gösterenleri ve kahramanlarıdırlar,

Şimdi varın düşünün

O insanların o kahramanlarının ve yol göstericilerinin,

O insanları ne gibi tehlikelere sürükleyebileceklerini!

 

                                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sonneto…

 

Gerçeklerin farkında olan

Erdemli bilge bir akla,

Erdemli bilge bir kalbe sahip olamayanlar

Sahte mutluluklar içinde

Hem kendilerini

Ve hem de dünya evimizi

Felakete sürüklerler,

O felaketi durdurmanın yolu

Sizlerin elinizde,

Sizlerin tercih

Ve sizlerin seçimleriyle alakalıdır…

Unutmayınız ki

Dünyaya erdem ve adalet ekerseniz eğer

Hasat mevsimi ise ancak adalet ve mutluluk biçersiniz.

                                     

                                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Âdil hürriyet karşısın da kültür çatışmaları…

 

Bir kısım aptalların

O bir kısım câhil kültürleri

Ve o bir kısım câhil kültürleri

Yaşayan insanların

O kendi câhil kültürlerini

O her bir insanın

Hatta zorla da olsa

O kendi çocuklarının üzerinde

Bir yaşam tarzı haline getirmelerini

Arzu etmek istemeleri

Ve bunun için haksız yere

Mücadele verip savaşmaları,

Bu zorluğu onlara sürekli dayatmaları,

Aile içerisinde,

Toplum içinde anlaşmazlıklara,

Çatışmalara,

Mahalle ayrımcılıklarına sebep olmaktadır,

Huzursuz, hürriyetsiz

Ve güvenini yitirmiş toplumların ülkeleri

Dünyada diğer ülkelere kıyasla

Daha zayıf,

Daha güvensiz

Ve çok daha güçsüz kalırlar...

Unutmayınız ki bu tür toplumların

Oluşturduğu ülkeler

O kendi içerisinde ki krizlere

Çözüm bulmak da ya yetersiz kalırlar

Ya da işlerinin birçoğunda başarısız olurlar,

Şöyle bir örnek verebilirim,

Şöyle ki

Akademiye,

Çok üstün ve çok başarılı bir üniversiteye

Hazırlık yapan öğretmenleri

Ve öğrencileri

Her gün huzursuz etmiş olsanız,

Onları moral motivasyon olarak

Çok bir zaman rahatsız edip

Morallerini bozmuş olsanız,

Onların o âdil hürriyetlerini kısıtlayıcı

Ve kimi haklarını ellerinden alarak

Günlerini çekilmez bir hâle getirmiş olsanız,

O öğretmenlerden

Ve o öğrencilerden

O üstün üniversite ortamında

Büyük başarılar bekleyebilir misiniz?

Elbette ki üstün bir başarı beklemek

Kesinlikle imkânsız olacaktır,

İşte toplumlarda,

Aileler de böyledirler,

İnsanların o âdil haklarını

Ve o âdil hürriyetlerini kısıtlarsanız,

Onlara zorla kendi örf âdetlerinizi,

Onlara zorla

Zorbalıkla o kendi ilginç

Ve çok zaman yaşanılması olumsuz kültürlerinizi

Yaşamaları için onlara dayatırsanız,

Onlara sürekli baskı uygularsanız

Toplum içinde,

Aile içerisinde,

Devlet içerisinde huzursuzluk,

Sürekli bir çatışma,

Sürekli bir güvensizlik,

Mahalle çatışmaları,

Kültür çatışmalar meydana gelecek

Ve tüm bu olumsuz sebeplerden

Oluşacak o her bir olumsuzluk

İnsanların hem ekonomilerine,

Aile yaşantısına,

Aile yaşantısından

Devletin yönetimi kadar

Doğabilecek birçok huzursuzluk

Meydana gelmeye devam edecektir,

Düşünün lütfen şimdi böylesi huzursuz

Ve böylesi güvensiz bir toplumdan

Devleti için

Üstün hizmetler beklemek mümkün olabilir mi?

Bence imkânsız olacaktır…

Huzur istiyoruz,

Buda ancak

Erdemli insanların meydana getirdiği

Toplumlarda mümkündür,

Güven ortamı istiyoruz,

Yine buda ancak,

Erdemli bir halkın oluşması ile

O kendi yöneteceği devlet sistemi ile mümkündür…

Bakalım görelim bu erdemli toplum ne gün olacak.

Önceki birçok kitabımda

Tekrar ettiğim gibi

Bu kitabımda da tekrar etmek istiyorum,

Şöyle ki

Âdil hürriyet karşısın da birçok

Olumsuz kültür çatışmaları

Meydana gelmektedir,

Bu sebeple

Benim hürriyet tanımlamamı burada yapmam gerekli ki

Olumsuz kültürlerin de ne olduğu

Ortaya çıkmış olsun,

Hürriyet;
insanın toplumun hem kendi o âdil hak

Ve o âdil hukukunu bilmesi,

Hem de o kendisinden başka insanların,

O diğer varlıkların âdil hak

Ve o âdil hukukunu bilip,

O tüm âdil hak ve o âdil hukuklarına

Tecavüz etmeden

Bir arada erdemli bireyler olarak

Adaletli bir toplum meydana getirmiş olarak

Yaşamak mücadelesidir,

İşte benim hürriyet tanımlamam bu şekildedir,

Bu tanıma uygun hürriyetin karşısında olan

O her bir kültür çatışmaktan başka,

Kavgadan başka bir şey çıkartmamaktadır,

Umarım konumuz daha açık olarak anlaşılmıştır.

 

 

 

 

 

Doğru bilgi, hikmetli eğitim hayat kurtarır…

 

Unutmayınız ki doğru hikmetli eğitim

Ve doğru bilgi ‘ayrıca’ o bulunduğunuz,

O kötü, o sıkıcı, o çirkin, o cehalet dolu,

O bunaltıcı ortamdan kurtulmanın

Yollarından da biridir,

Sağlıklı, faydalı iyi bir eğitim

Ve faydalı doğru bilgi edinmediğiniz takdir de

O olmayı asla tercih etmeyeceğiniz

O sağlıksız ve o sıkıcı yerlerde yaşamaya,

O sağlıksız sıkıcı yerlerde çalışmaya,

Hiç arzu etmediğiniz insanlar arasında

Uzun bir süre birlikte yaşamaya mecbur kalırsınız…

Doğru bilgi, doğru eğitim hem hayat kurtarır

Ve hem de hayatımızı sağlıklı anlam da kolaylaştırır.

 

                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yalaka toplumlar ve âsi bilge şairler…

 

Bilge bir şaire dediler ki

Başını bir çok derde soktun,

Uslanmayacak mısın?

Sen de sıradan

Şu insanlar gibi olsaydın da

Susup hiç bir şeye karışmasaydın,

Senin için daha iyi olmaz mıydı?

Bilge şairde onlara cevaben dedi ki

Ben savaşçı,

Erdemli bilge bir şairim,

Karakterim, o olmamı istediğiniz

O hakkı hukuku umursamaz insanlar gibi olmaya,

Onlar gibi haksızlığa karşı susan birer aptal toplum olmaya

Ya da politikacıların zenginlerin yalakası olmaya müsait değil.

 

                                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Domuz çiftliğinde, pislik de toplum…

 

Domuza deseniz ki

Hey dostum sen o kendi pisliğin de boğuluyorsun,

Çok iğrenç kokuyorsun,

Çık dışarıya o kendi pisliğinden de

Biraz hava alıp, yıkanır temizlenirsin, deseniz,

O size götüyle osura-osura gülerdi,

Çünkü o pislik de boğulmak,

O pislik içinde oynamak onun karakteri haline gelmiş,

Şimdi bir kısım o hırsız politikacılar,

O bir kısım hak çalan insanlar, o bir kısım hırsız şirketler

Ve o bir kısım adaletsiz hükümetler de böyledirler,

O kendi pisliklerinde oynayıp

Cehennemin dibini boylayacaklar,

Elbette cehennem boş yere inşa edilmemiştir ya.

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Zehirli sarmaşıklar, zakkumlar içinde insan…

 

Unutmayınız ki

O yapılan

Ve yapılmakta olan

‘O her bir haksızlık’

Ve ‘o her bir haksızlığın birikimi’

‘O her bir haksızlığın

Bir çığ hâline gelmesi’

İnsanı ve

İnsanlığı;

Cinnete

Anarşiye,

İntikam duygusunun kemikleşmesine,

Deliliğe,

Öfkeye,

Nefrete,

Savaşa,

Kavgaya sürüklemektedir,

‘Düzensiz düzenlerin’

Yaşam hikâyesi bundan ibarettir…

Bakmayın siz öğle o bâzı güzel insanların

Biraz içerisinde aşk,

Biraz içerisinde sevgi kırıntılarının olduğuna,

Onlar o biraz dayanıklı

Ve ayakta kalabilmiş

O güzel yürekli insanların

Cinnetten önceki sevgi

Cinnetten önce ki

Aşk hikâyelerinden kalmadır,

Emin olun ki

Birçok güzel yürekli insana

Câhil baskıcı toplumların,

Adaletsiz sistemlerin,

Haksız hükümetlerin

O dayattığı zorbalıklar

Ve mobbing terörleri sebebiyle

İçlerinde o cinnetin izlerini

Yıllar geçmesine rağmen

Aklı başında bilge insanlar gözüyle

Görebilmek mümkündür…

İşte cehalet dolu toplumlarda

Ve cehalet dolu toplumların

Yaşattığı o haksız hükümetler eliyle çıkartılan,

O haksız yasaların uygulandığı

Devletler içerisinde ki

O erdemli kalmaya çabalayan

Güzel yürekli insanların yaşam mücadelesi…

Açın onların ruh kalbine bir bakın

Cinnetin izleri hâlen orada durmaktadır,

İşte cehalet dolu toplumlar içinde

Yaşamak zorunda kalmak

Cinnetten farksız olur çok zaman…

Açın bakın ruh kalbine

O birçok erdemli insanın içinde

O cinnetin izleri hâlen kalmakta…

Sorun bir kendinize;

Hangi karanfil, hangi menekşe, hangi nilüfer nergis ister ki

Zakkumlar, zehirli sarmaşıklar ülkesinde yaşamayı.

 

Mücadele sanatını öğrenmek zorunludur…

 

Mücadele vermek zorundasınız,

Huzurunuz için,

Hayatınız için,

Sevdikleriniz için,

Mutluluğunuz için,

Cehaletten kurtulmak için,

Sağlıklı kalmak için,

Para kazanmak için,

Hürriyetinizi satın almak

Ve o hürriyetinizi korumak için,

Adaletin global küresel anlam da gerçekleşmesi için

Mücadele vermek ve erdemli olmak zorundasınız…

Ayakta ve hayatta kalmak mı istiyorsunuz,  istemelisiniz de,

Öğleyse o mücadele sanatını öğrenmek zorundasın.

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdemli mücadele büyük bir sanattır…

 

Düştün mü? Öğleyse ayağa, hayata ve yaşama kalk,

Düşürüldün mü?

Öğleyse bilgelen, cesaretlen ve boğuşmayı öğren,

Vuruldun mu? Öğleyse yaranı tedavi ettir,

Kanadın mı kırıldı, artık uçamıyor musun?

Sen bir kuş değilsin, bu gerçeğin farkındaysan eğer,

Öğleyse ayakların sağlam basmalı yere,

Şu iyi insanlara kıyasla

Kötü insanların çok fazla olduğu yeryüzünde

Mücadele sanatını öğrenmek zorunda olduğunu

Sana hatırlatmak ve ayağa kalkman için

Daha sana ne kadar yazmalı

Ve daha ne kadar sana konuşmalıyım bilemiyorum

Ey yüreği güzel erdemli ve bilge olmaya çabalayan insan!

 

                                       Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Farklılıklar nasıl olursa ne olur…

 

Farklılıklar;

Erdemli bilge insanların

O âdil seçimleriyle,

Dürüst olarak,

Adaletli tercihleriyle yaşandığı sürece

Faydalıdır, üreticidir,

İlham vericidirler,

Fakat farklılıklarla dolu

Şu dünya ülkesinin yaşamından

Adaleti

Ve erdemi çekip alırsanız

Ortada ancak savaş, terör, kölelik,

Kavga, çatışma, huzursuzluk

Ve anarşi bulursunuz.

 

                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yargılar sorgulanmalı...

 

Yargıları sorgulayabilecek

Erdemli

Ve hikmetli bir akla

Sahip olmak gerekli,

Öğle değil mi?

Haksız bir şey söylemediğimi

Sizlerde biliyorsunuz,

Yoksa

Hükümetlerin çıkardığı yasaların

Hakka faydası mı var,

Zararı mı var,

Nasıl anlayabilir ki insan

Yargıları, yasaları sorgulamadığı sürece,

Öğle değil mi?

 

                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Toprak mı, insan mı, ölüm müdür gerçek kral…

 

Bir ülkeye orduların ile girmek

Veya orda yıllar geçirmek

Veya oralarda

Uzun yıllar saltanat sürmekle

O yerlerin sahibi efendisi mi olmuş oluyorsunuz,

Aslında o ölümlü fâni olan

Hiçbir varlık gerçekte

O bulunduğu ülkeyi

Fetih etmiş değildir,

Çünkü o fetih ettiği ülke veya toprak parçası

Onu içine alıp toprağa dönüştürüp öldürüyor,

Şimdi kim kimin sahibi,

Kim kimi fetih ediyor bir düşünsenize...

Şimdi düşünün bir toprak mı, insan mı, ölüm mü gerçek kral.

 

                                                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Akıl tutulmaları…

 

Ay ve güneş

Tutulmasından

Daha uzun süreli

Akıl

Tutulmaları

Yaşanan ve

İlginçliklerle(zorluklarla)

Dolu

Bir ülkede, bölge de

Yaşamak mı?

İşte o ülkelerden bölgelerden bir kaçı

Arap, Kürt ve Türk toprakları,

Asya ve Afrika toprakları değil de

Peki, ya neresidir.

 

               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsanın o tükenmez aptallığı, bencillik ve ego…

 

Tüm dünya mülklerini ülkelerini

Tek bir tren hâline getirseydik eğer,

Vagonları çekecek olanı,

Lokomotifi kimin kullanacağını,

Kimin süreceğinin

Tartışması

Mutlaka başlayacaktır...

Kim sürecek,

Peki,

Kimin kontrolünde olacak diye tartışmalar,

Hiç tükenmiyor,

Hiç sonu,

Hiç o ardı arkası gelmiyor,

Tartışmaları kavgaları savaşları durmuyor şu insanlığın!

 

                                            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sefiller, kuklalar, tarikatlar ve hükümetler…

 

Dindar olduklarını

İddia eden

O bir kısım

Hükümetlerin,

O bir kısım liderlerin,

O bir kısım

Tarikatların servetlerine

Ve fakir halka bakıp

O her iki tarafı da

Kıyas edin

Ve onların dindarlıklarının

Sahte olup olmadığını anlarsınız…

Şimdi fakirlere, karşılığında ise tarikatlar ile

Hükümetlere bir bakın ve kıyas edin, anlarsınız.

 

                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İdeolojik savaşlar barış içinde savaşıyorlar…

 

Aslında

O birçok savaş

İdeolojik, şahsi menfaat 

Ve çıkar çatışmasıdır,

Sadece o bir kısmının

İdeolojik ve menfaat üzere görünmemesinin sebebi

Artık ülkeler arası

İdeolojik kavgalar,

İdeolojik savaşlar

Kendilerini gözlerden

Ve kulaklardan

Daha çok

Gizleyerek hareket ediyor olmalarındandır, ayrıca

İdeolojik savaşlar artık barış mesajları adı altında savaşıyorlar.

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hayatı çekilmez yapma kendine…

 

İlahi dinin

O sizlere yasak etmediği şeyleri

Kendinize

Yasak edip de,

Şu hayatı

Kendinize zorlaştırmayın,

Kendinizi

O bir kısım hükümetlerin,

O bir kısım tarikatların,

O bir kısım örgütlerin kuklaları yapıp da

Hayatı hem kendinize

Ve hem de sevdiklerinize

Çekilmez,

Yaşanmaz bir duruma getirmeyin.

 

                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Karanlık yapma kendine dünyayı…

 

Dünya

Gerçeklerine

Gözünü kapayan

Ve dünya gerçeklerine

Ülkesini kapayan

O geleceği hakkında

Faydalı tedbirler,

Gerekli ilerlemeler alamazlar,

Unutmayınız ki

Gözlerini ve ülkesini

Gerçeklere kapatan

Ancak o kendisine karanlık yapar dünyayı...

Unutmayınız ki gözlerini kapayan

Yine kendisine karanlık yapmış olur.

 

                              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Modernizm ve insan eli…

 

Modernizmin insanlar eliyle oluşan

İyi ve kötü yanları vardır

Bunu aklı başında olanlar bilirler,

Fakat modernizmin insan eliyle oluşan o kötü tarafı olan

O açgözlü modernizm

Elbette tedavi edilebilir,

Yeniliklerin içerisinde bulunan

O bir kısım bozulmalar elbette

Doğru insanlar eliyle 

Tedavi edilebilir,

Yeter ki ülkeler ve insanlar bu konuda istekli olsunlar,

Hem ayrıca modernizm dürüst yaşandığı sürece

Zararı olmadığı hepimizce bilinen bir gerçek!

Nasıl mı? Şöyle ki al, dürüstçe kullan fakat israf etme.

 

                                             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hangi modernizm…

 

İyilikleri

Kürtaj etmek yerine,

Kötülükleri

Doğuran

Ve

Kötülükleri doğurtan

O modern eller kafalar yerine,

Kötülüğü

Kürtaj ettiren,

İyiliği

Doğuran

Ve iyiliği doğurtan

O dürüst olan

Moderniz mi tercih edebiliriz.

 

               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aptallar ve aklı başında olanlar üstüne alınsın…

 

Bir gurup aptal insan gelerek,

O bilge şaire dediler ki

Bizim işlerimiz yolunda gidiyor sanıyorduk

Fakat gelecek karanlık gibi görünmeye başladı,

Galiba politikacılara uyduk

Ve sadece hazine kasalarımızı doldurmaktan başka

Hiçbir iş yapmadık,

Haksız yere halkın payına düşenleri de

Bilerek

Ve bilmeyerek gasp ettik,

Haksızlık yaptık,

Ardımızda çok fazla mazlum ve mağdur bıraktık,

Ey bilge şair sen

Bize bir nasihat ver de

Bir ömür onunla mesut bir hayat inşa edebilelim,

Bilge şair de onlara cevaben dedi ki

Aptallık

Ve eşek oğlu eşeklik

Yapmayın,

İnsan(erdemli) olun,

İnsan(erdemli) olmayı öğrenin,

Erdemliliği kendinize içselleştirin

Ve

‘Erdemli, âdil, cesur’

Dostlar

Biriktirin,

Neden mi?

Çünkü

O iyi insanlara,

O adaletli

Ve o haklara tecavüz etmeyen insanlara kıyasla,

O iyi gözüküp de

Aslında kötü olan insanların sayısı

Çok daha fazla

Ve her geçen gün bu da ha da

Kötüye gitmektedir,

Sizler bile o kötüler sınıfına,

O kötüler kervanına katıldınız…

Bir gün sizin

Ve iyi o insanların,

Hatta

Bir gün

O sevdiklerinizin kapısı

Daha başka o diğer kötülükler eliyle çalındığında

Ve kolluk kuvvetlerinden,

Savcısına,

Memurundan politikacısına, hâkimine kadar

O her bir insan,

Rüşvetle, haraçla

Ve daha birçok çirkin işlerle kötüleştiğinde,

Menfaat

Ve şahsi çıkar uğruna

En yakınlarına bile

Hiç acımadan

Zarar verecek duruma karaktere geldiklerinde,

Kendinize bir sorun;

Böyle bir durumda

Sizin ve sevdiklerinizin kapısı

O dehşet verici kötülükler eliyle çalındığında

Size ve sevdiklerinize

O gün kim ve kimler yardım edecek, diye

Mutlak kendinize bir sorun,

Ve çok iyi düşünün…

Elinizde ki haksızlıkları terk edin,

Mağaralarınızdan dışarıya çıkın,

Kendiniz için

Ve sevdikleriniz için

Birer iyi ve erdemli insan olmaya gayret gösterin,

Erdemli cesur adaletli dostlar biriktirin,

Sizler

Ve o iyi yürekli insanlar

O erdemli dostları biriktirip çoğaltmaz iseniz eğer,

O kötülük yapanlar

Bir kanser virüsü gibi,

O tedavisi bulunamamış

Bulaşıcı bir hastalık gibi

Çok hızlı bir şekilde yayılmaktadırlar,

Hatırlayınız ki

O hastalık size bile bulaşmıştı,

Sizler bile o kötüler kervanına katılmıştınız,

Aşı olmayı öğrenin, ruhunuza aşı yaptırın,

Kendiniz bir aşı konumunda olun,

Kendiniz ve dostlarınız birer aşı durumuna gelmeyi öğrenin,

Yoksa o ego, bencillik, kibir, cinayet, haksızlık

Ve tüm kötülükler

O her bir nesle

Ve hatta sizlere bile bulaşmaya devam edecek,

İşte böyle kötüleşmiş bir toplumun içine de

Er ya da geç

Daha korkunç birçok düşmanın

Ülkelerinize girerek,

Zengin fakir,

İyi ve kötü ayırmadan  

O mağaralara,

İnlerine,

Evlerine çekilmiş,

Dünyadan elini etiğini çekmiş

O her bir insanı alıp avlaması da

Kaçınılmaz bir sonuç olacaktır…

Gerçi hırsız politikacılara,

Hırsız hükümetlere baktığımız da

Ben bile çok zaman diyorum ki

Sizin de

O sizi de seçen halkın da

Canı cehenneme,

Ben bile çok zaman

Sizi umursamak istemiyorum,

Fakat

Bu ülke de sadece o hırsız politikacılar,

O hırsız şirketler

Ve onların aveneleri değil,

Bende,

Sevdiklerim de yaşamaktayız,

Sizlerde yaşamaktasınız,

Sizlerin de sevdikleri burada yaşamakta,

Onlar;

Aptallıkları, cehaletleri

Ve adaletsizlikleri sebebiyle

O kendi elleriyle

O birçok büyük felaketlerin kapılarını açtılarsa eğer,

Ki açmış bulunmaktalar,

O büyük felaketlerin

Onları yutacağı zaman,

Bir de bunun yanı sıra

O birçok iyi insan da,

Sizler de,

O büyük felaketlerden

Mutlaka zarar göreceksiniz,

Unutmayınız ki

Büyük felaketler gelip

Kapı çaldıkları zaman

Asla kimlik sormazlar,

Hatıra bakmazlar,

Din, dil, renk, ırk ayırt etmezler

Herkesi avlar,

Yer yutarlar…

Şimdi o mağaranızdan çıkın

Erdemli, dürüst ve adaletli dostlar biriktirin,

Kendinizde

Dürüst ve adaletli olmayı sakın ihmal etmeyin.

Anlatabiliyor muyum?

 

 

 

 

 

 

 

 

Faydayı verip felaketleri satın alan aptallar…

 

Bilimi, fenni,

Erdemi, faydalı kitapları,

Kibarlığı, adaleti,

Dürüstlüğü, hikmetli eğitimi,

Hakkı,

İnsanlığı

Bir kenara fırlatıp atıp,

Sizler adaletsizliği, hırsızlığı, aptallığı, egonuzu, bencilliği,

Haksızlık yapmayı ve cehaleti seçtiniz,

Sonuç olarak o kapınızı

Büyük felaketlerden başka neyin çalacağını zannetmiştiniz ki

Her halde melekler gelip

O cinayetlerinizden, aptallıklarınızdan, egonuzdan, kibrinizden

Ve cehaletinizden dolayı size teşekkür edecek değillerdi ya.

 

                                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç değil, herkes değil, erdemli olun…

 

Hiçleşmeyin de

Herkesleşmeyin de,

Yapmanız gereken şey

O erdemli adaletli bilgece bir yol üretmek,

Her an değişim gösteren bir insanlığın içinde

Ve modernizmin(yeniliklerin)içerisinde yaşamaktayız,

O her bir çağ

Yine o kendi modernizmini

O kendine has yeniliklerini,

Hatta çok zaman

O eskide ki

O birçok kadim alınıp

Modernizmin içinde harmanlanıp

Yaşanmaktadır, yaşamaktadır,

Hiçleşenler ve herkesleşenler

O bir gün size benzemenin

O en doğru karar olduğunu fark edecekler,

Peki,

Sizler dediğim o sizler kimlersiniz,

Yani hiçleşmeyip,

Herkesleşmeyip,

Erdemli kalan sizlerin

O erdem üzerinde ki duruşunuzun

Çok doğru bir karar olduğunu anlayacaklardır demek istiyorum,

Eğer adaletin ne olduğunu soran olursa da

O üç kişiye

O üç elmayı,

Adaletli olarak bölüştürün,

O her birine

O birer elmayı mutlaka verin,

Mutlaka onları alsınlar,

Adalet onların o haklarını alıp

O haklarını değerlendirmeyi başarmalarıdır,

O kendi haklarını almayı

Ve o hakları nasıl değerlendirmek gerektiğini bilmeyenlere

Kararlı bir şekilde öğretin

Ve o haklarına sahip çıkmalarının

En doğru karar olduğunu da onlara mutlaka öğretin,

Ve o size adaletin ne olduğunu soranlara da deyin ki

Zâten sizlerde adaletin

Anlamını çok iyi biliyorsunuz

Fakat aklınız bulanık,

Ben sadece hatırlatmak için

O üç elma,

O üç insana

Adaletli olarak

Nasıl pay edilir

Ve haklar nasıl kullanılır,

O haklara nasıl sahip çıkılır  

Sadece hatırlatmak istedim,

Bu adaletli paylaşımı

Varın siz tüm hayatınıza

Ve tüm dünya hainlerine,

Tüm dünya politikacılarına,

Tüm dünya şirketlerine kıyas edin,

Anlamaya çalışın,

Hırsızlar ortaya mutlaka çıkacaktır,

Çalmaya değil,

Hırsızlamaya değil,

Anlamaya çalışın diyorum,

Çünkü o bir kısım hükümetler,

O bir kısım şirketler,

O bir kısım örgütler,

O bir kısım tarikatlar,

O bir kısım cemaatler

Ve tüm bunların

Gizli ve açık aveneleri

O adaletli olarak işleri yönetmeye değil

Hırsızlamaya gelmişlerdi

Ve sizler bunu görmeyecek kadar

Akıl bulanıklığı yaşıyordunuz…

Bakmakla görmek arasında fark olduğu kadar,

Bilmek ile uygulamak arasında da fark var

Bunu çok iyi biliyorsunuz,

Hiçleşmeyin,

Onlar sizleri bir hiç yaparak

Sizi bir iner koyun gibi sağmaya çalışıyorlar,

Herkesleşmeyin de,

Çünkü onlara,

O kötülere benzemenizi istemeyiz öğle değil mi?

Dediğim gibi,

Hiçleşme,

Herkesleşme,

Sadece erdemli, adaletli ol

Ve dos-doğru cesurca yaşa…

Anlatabiliyor muyum?

Anlayabiliyor musunuz?

 

Sen kendini nasıl tanımlardın…

 

Hiçleşenler,

Herkesleşenler,

Ötekileşenler,

Ben ve bir de diğerleri var diyenler,

Peki, siz bu saydıklarımın hangilerindensiniz,

Hiç biri mi?

Peki, kendinizi nasıl ve nerede görmektesiniz,

Ben mi?

Çok basit bir cevapla açıklayayım şöyle ki

Ben şu modern dünyanın erdemli, adaletli, bilge

Ve savaşçı bir şairi olmaya karar verdim...

Peki, ya siz!

Unutmayınız ki ancak kendini gerçekte doğru tanımlayabilen

Tüm o gerçeklerinde, hayatın anlamının da farkına varabilir.

 

                                                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tükenmeyen savaşı insanların, kibir ve ego…

 

Dünyada

O herkesin

O tüketmeyeceği

O savaş

Ancak

Olsa-olsa

İnsanın

O

Diğer bir insan ile olan

Kavgası,

Şahsi çıkarları

Ve o şahsi menfaatler savaşıdır…

Egolar, bencillikler, kibir, tanrılık, efendilik,

Krallık, hükümdarlık, sahip olmak, yönetmek savaşı!

 

                                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Modernizmin hızına ayak uydurmak mı?

 

Şu bir gerçek ki

Hiç kimse modernizmden kaçamaz,

Neden mi?

Çünkü

Modernizm o yaşanan çağın

Göz önüne serilen tüm o gerçekleridir,

Gerçeklerden kaçanın

Mutlaka bir gün

O gerçekler tarafından kapısı çalınacaktır,

Eğer modernizmden kaçan insanlar varsa da,

Onlar bile o modern hayata ait

‘Kaçak modern insanlardan’ başkaları değillerdir,

Bir vahşi olarak,

Ya da inzivacı olarak

Ormanlara,

Ya da mağaralara saklansanız bile

Er ya da geç

O modern hayatın eli,

Bir parçası

Size mutlak ulaşacaktır,

Ya da mutlaka siz ona mecbur kalacaksınız…

Ayrıca bir de

Eğer ki modernizmin

O çok süratli yaşamına da girmeyi arzularsanız,

O hıza ayak uydurmayı mutlaka öğrenin,

Öğrenemez iseniz eğer

Modernizmin o hızının çarpımıyla yıkılır düşersiniz,

Öğle bir hızla ilerlemektedir ki

O birçok ülke ve devlet zamanla

Dünya haritasından silinmeye,

Hatta masal olup

Hafızalardan bile silinip kaybolmaya yüz tutuyorlar…

Eğer orada olmak istiyorsanız,

O modern hızın içerisinde olmak arzusu içindeyseniz,

Orada olmanın çalışmalarını

Ve orada olmanın kavramlarını,

Yani modernizmin o tüm niceliğini,

Ve o tüm niteliğini

Mümkün olmasa bile birçoğunu bilip,

O öğrenmek istediklerinize de

Hâkim olmak zorundasınız…

Düşünsenize bir

İnsan öğrenmediği soruların cevaplarını

Bir sınav anında doğru olarak nasıl vermeyi başarabilir ki

Şimdi bir uzun atlama yarışı varsa,

O hiç uzun atlama çalışmamış,

Eğitim almamış birini

O yarışmaya sokmanın

Kocaman bir aptallık

Ve hata olduğu hepimizce bilinen bir gerçek

Öğle değil mi?

Hem olmak istiyor

Hem de şartları olgunlaştırmadan

O yarışa katılıp sonuncu oluyor

Ve sonrada şikâyet ediyorsunuz...

Olmak istediğiniz o şey için

Ne gibi şartlar gerekli diye bir zahmet sorun artık kendinize.

 

Cehalete ve haksızlığa karşı erdemle direneceğiz …

 

Direniyoruz,

Korkmuyoruz

Ve hiç bir zaman korkmadık da,

Çünkü yaşarken

Erdemli adaletli kalmak

Ve adaletsizliğe karşı mücadele vermek

Bizim için bir zafer olduğu kadar,

Ölüm meleği dostumuzun eliyle cennete gitmekte

Bizim için bir zafer olacaktır…

Cehalete karşı direniyoruz,

Aptallaştırılan toplumlara karşı direniyoruz,

Bilimi erdemi,

Adaletli yaşamı

Ve büyük sanatı bir kenara atan

O kendini

Mağaralara kapatanlara karşı direniyoruz,

Hırsız arsız hükümetlere karşı direniyoruz,

Devleti tarikatlara

Ve cemaatlere teslim edenlere karşı direniyoruz,

İlahi kitapların

O adalet emrine itaat etmek yerine

Hayatlarını cehalet içinde mağaralarda geçiren

O tüm budalalara karşı direniyoruz,

Haklarımızı gasp edenlere,

Hürriyetimize

Kelepçe vurmak isteyenlere karşı direniyoruz...

Hangi dinden

Ve hangi ırktan olursa olsun

İlk önceliği

O erdemli, adaletli,

Bilge, dürüst olan

Ve o adalet adına

Cehalete karşı savaş açan

O her bir insana dostluk kapımızı,

Kardeşlik kapımızı sonuna kadar açmaya da

Kararlılıkla

Devam edeceğimizi de beyan ederiz,

Âdil bir demokrasinin

Ve âdil bir cumhuriyetin

Önüne engel koymak isteyen

O her bir insana varlığa karşı

Gereken erdemli mücadeleyi vermeye

Ve direnmeye devam edeceğiz,

Direniyoruz,

Aşkla,

Sevgiyle,

Kararlılıkla,

Birlikte,

Omuz omuza,

Hiç kimse kalmasa bile,

Bir ben yeterim diyerek,

Sonuna kadar direnmeye devam edeceğiz,

Direniyoruz,

Kavgamız,

Son insan,

Son nefes,

Son damla kana kadardan da ötedir...

Bizden en son kalan

O insan ölümü tatmış olsa bile,

Miras olarak bizden geriye

O adalet uğruna,

Hürriyetimiz uğruna,

O âdil cumhuriyetimiz

(Halkın adaletli yönetimi ve âdi paylaşımı) uğruna

O direnç hikâyelerimizi

Gelecekte ki nesillere fısıldayarak,

Elbette cesur bir yürek

O bizden geriye kalan

O adalet uğruna verilmiş kavgalarımızın

O güzel verimli hikâyelerini dinleyip

Yeniden mücadeleyi başlatabilsin...

Direneceğiz,

Zafer

Elbette erdemlice ve bilgece mücadele verip

Hamle yapanlar ile beraberdir...

Direniyoruz,

Bir zamanlar

O tüm dünyaya hükmeden

Ve hiç bir ordunun karşısına çıkmaya

Cesaret bile edemediği bir imparatorluğun

Yaptığı adaletsizliğe karşı,

Silahları bile olmadan direnen

O Mesih İsa’nın havarilerinin,

O yenilmez zannedilen orduların sahibi

O kudretli olarak bilinen o imparatorluğu

Nasılda yerle bir ettiklerini,

Aklını erdemlice, hikmetle

Ve bilgece kullanabilenler bilirler...

Düşmanlarıma söylüyorum,

Ben havarilerin cesareti ile yoğrulmuş

Bilge bir şairim,

Benimle savaşmazdan önce

Sizlere o yenilmez zannedilen orduların

Nasılda o birkaç havari eliyle

Yerle bir olduğunu anlattım ki

Aklınızı başınıza alın diye,

Sizlere haber veriyorum

Çünkü ben

Kazanamayacağım savaşa,

Kazanamayacağım mücadeleye

Asla girmem...

Direneceğiz...

Mücadelemiz

Son insan,

Son nefes

Ve

O en son ki

O damla kana kadardan da ötedir,

Direneceğiz,

Cehalete ve haksızlığa karşı

Hiç durmadan erdemle direneceğiz

 

 

 

 

 

 

 

Tırpan tarlaya, ateş oduna girince…

 

Tırpan

Ve

Orak

O

Biçilecek

Tarlaya

Mutlaka

Girecektir,

Tutuşmuş ateş

Mutlaka

O ekinleri yakacaktır...

Unutmayın ki

Herkes

Ektiğini biçer.

 

        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yenidünya düzeni ve toplumların gard alışı…

 

Birileri

O kendi

Yenidünyalarını

Oluşturmak için

O bir şeyleri

Çoktan yıkmaya

Başlamışlar,

Yenidünyaya

Hazırlıklı olmak gerekir,

Yoksa sistemden fena yumruklar yersiniz,

Yenidünya düzeninde

Nelere

Ve ne gibi gard alınabilir

Buna bakılmalı öğle değil mi?

 

             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Metropol ormanında aslanların kurtların yaşamı…

 

Modern dünya,

Kendi kültürünüz,

Sizlere ne vaat ediyor,

Bu her ikisini de birbiriyle

Kıyas etmek vaktidir...

Peki, modernizme ayak uydurmak için

Ne gibi fedakârlıklar yapılabilir,

Bir aslanın

Veya bir çakalın

İnsanlar arasında

Moderniz mi yaşamaya çabalarken,

İnsanlar arasında yaşamak için

Acaba

O ne gibi huylarından

Taviz vermeli diye düşünmek gerekmez mi?

Eğer aslanın

Ve çakalın aklı bulanık

Ve kararsızlıklar

Yaşamaktaysalar,

Büyük bir uyum sorunu,

Çatışmalar, cinayetler

Üst düzeyde yaşanacak

Anlamına gelmektedir,

Kimseler kaptığı,

Kapmak istediği paydan vermek arzusunda değiller,

Çatışma olacaktır,

Hele ki ortada,

Aslanlar, kurtlar,

Çakallar varsa eğer,

İşte böyle bir yerde

Çatışma mutlak beklenecektir...

Ben sizlere herkes olun demiyorum

Fakat olumlu

Ve ortak alanlar bulunabilir diyorum,

Aslan aslanlığını terk etsin demiyorum

Fakat bu orman metropoldür

Bu orman insanlara ait bir orman,

Modern insanların oranıdır,

Modernizm çok keskin bir bıçak durumundadır,

Bu yolda,

Bıçak sırtında yürümek yetenek gerektirir,

‘Herkes olmadan

Ve hiç olmadan’

Acaba ne gibi bir fedakârlık yaparak

Bu modern metropol ormanında

Ayakta ve erdemlice hayatta kalmak için

Nasıl yaşanılabilir diye

Düşünmek gerekmez mi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazar şair nafiz coşkunun yayınlanan tüm kitaplarının isimleri

...

1: Kelebek mevsimi ve saklambaçlar şehri…

2: Elma kokuları ve yağmur zamanı…

3: Azap yağmurları…

4: Sevgili nâna ve mektupları…

5: Papatya mevsimi…

6: Gece yürüyüşü…

7: Sevgili tutya ve mektuplar…

8: Sürgün şehir…

9: Su kavmi ve Ruhûl Kudüs...

10: Şafak gemisi…

11: Gemileri yaktım Aşk ülkesinde…

12: Sürgün çocuklar…

13: Siyah incir ve mavi kelebek…

14: Sofia filo ve mektuplar…

15: İstanbul da sanat ile aşk…

16: Afili yalnızlıklar şehri…

17: Şairler anarşist olurmuş…

18: Sular kesti kılıçları…

19: Kafa kâğıdı…        

20: Hikmet ve felsefe…

21: Olmak ya da olmamak…

22: Papirüsler…

23: Meleklerin şehri…

24: İstanbul’un kanatları altın da…

25: Kırmızı yağmurlar…

26: Sobe, körebe ve saklambaç…

27: Bakır cezve…

28: Kaldırımda demlenen fikir…

29: Senfoni gülüşü…

30: Sevgiliye senfoni ve aforizmalar.

31: Ölümsüzlük senfonisi ve Felsefik yazılar.

32: Felsefe ile şiirin buluşması.

33: Çirkin kral ve fikir yazıları.

34: Ölü şairler mezarlığı.

35: Cennetin çocukları.

36: Şairler kenti ve aforizmalar.

37: Kelebekler şehri ve Felsefik notlar

38: Tutsak melekler ve fikir yazıları…

39: Şair korsanlar ve aforizmalar… 

40: Şehrin azizleri ve Felsefik yazılar…

41: Sofia filo ve aforizmalar…                            

42: Faili meçhul sevdalar ve aforizmalar…

43: Kırmızı balık ve aforizmalar…

44: İhbarlanmış aşklar ve Felsefik notlar…

45: Kılıçlar ve kalemler…

46: Pur si muove ve aforizmalar…

47: Şairlerin ölüm dansı ve aforizmalar…

48: Düşmanlar ve sevgililer…

49: Soprano ve kanlı sözler…

50: Kurşun askerler ve aforizmalar…

51: Ölüm öpücüğü ve aforizmalar…

52:Kale düştü ve felsefik yazılar…

53:Şairin kurşun kalemi ve aforizmalar…

54: Şairin seyir defteri ve aforizmalar…

55: Kartal yuvası ve aforizmalar…

56: Kelimelerle dans ve aforizmalar…

57: Yalnızlık senfonisi ve aforizmalar…

58: Aksiyon ve aforizmalar…

59: Aşk yasası, Aşk diyalektiği…

60: Sinekler lordu ve aforizmalar…

61: Kod-adı şair ve aforizmalar…

62: Su akar yatağını bulur…

63: insan ilişkileri ve aforizmalar… (karma)

64: Sokrates’in intikamı ve aforizmalar…     

65: Cehennem melekleri ve aforizmalar…       

66: Aşk töreni… (karma)

67: Arıkovanı ve aforizmalar…

68: Cadı kazanı ve aforizmalar…

69: Şairin intikamı ve aforizmalar…

70: Cadı avı ve aforizmalar…

71: Gümüş köpek balığı…

72: Ölüler şehri ve aforizmalar…

73: Taçsız kral ve aforizmalar…

74: Zehirli sarmaşıklar…

75: Mücadele sanatı ve aforizmalar

76: Kıyamet sancısı ve aforizmalar…

77: Aslanların öğretisi ve aforizmalar…

78: Kartalların öğretisi ve aforizmalar…

79: Kurtların öğretisi ve aforizmalar…

80: Katil balinanın öğretisi ve aforizmalar

81: Bilgelerin öğretisi ve aforizmalar…

82: Kalemşörler ve aforizmalar…

83: Şairlerin senfonisi ve aforizmalar…

84: Kafes demokrasisi ve aforizmalar…

85: Kukla demokrasisi ve aforizmalar…

86: Cehenneme hoş geldiniz… Aforizmalar…

87: Âraf da bir şair ve aforizmalar…

88: Tanrıların savaşı ve aforizmalar…

89: Rönesans ve aforizmalar…

90: Şair Hamlet’in intikamı ve aforizmalar…

91: Şair, Tiranlara karşı ve aforizmalar…

92: Şair, Matrix’e karşı ve aforizmalar…

93: İnsanlar, deliler ve aforizmalar…

94: Hayvan terbiyecisi ve aforizmalar…

95: Kaos düzeni ve aforizmalar…

96: Kuzey ışıkları ve aforizmalar…

97: Cesur yürek ve aforizmalar…

98: Kumpas hayatlar ve aforizmalar…

99: Gladyatörler ve aforizmalar…

100: Dolunay ve aforizmalar…

101: Cadılar, kuzular ve aforizmalar…

102: Cumhuriyet ve aforizmalar…

103: Öfke, bilgelik, erdem ve aforizmalar…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİTAP ADI: KELEBEKLERİN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR... (Kitap: 110. Kelebeklerin öğretisi ve aforizmalar... Author Poet philopsoher Nafiz Coşkun)

KİTAP ADI: ÇAKALLARIN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR... Kitap 104: author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun.

KİTAP ADI: ÖLÜLER ŞEHRİ VE AFORİZMALAR... (kitap: 72. author poet yazar şair Nafiz coşkun)