KİTAP ADI: CUMHURİYETİN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR. (Kitap: 102: Cumhuriyetin öğretisi ve aforizmalar... author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun)
Felsefik yazılar, Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, kişisel gelişim, hikmet, sanat, sonnet, terapi, Sosyolojik ve psikolojik tespitler.
♛ ♣ ♡
Cumhuriyetin öğretisi ve
aforizmalar… Kitap: 102.
☆☆☆
Bâzen onlarca kumandandan ve
politikacıdan
Daha çok faydalı iş yapar bilge
cesur erdemli bir şair…
Seçimleriydi bir insanı,
cumhuriyeti iyi ya da kötü eden,
Kör aptal tâlih yoktu
aslında kalbinde kaderin de insanın…
Düşüncelerimin,
aforizmalarımın erdemleşerek olgunlaşmasın da ve hayatın içerisinde ki
zorluklara cenderelere karşı cesur duruşumu gardımı alışımda benden yardımlarını
geri çekmeyen meleklere teşekkür ediyorum. Ve o çok değerli tüm bilge hikmetli
sanat felsefe insanlarına teşekkür etmeği kendime aziz bir vasıf olarak
görmekteyim çünkü onlara gönülden teşekkür etmek bile benim gibi bir mücrimi
azizleştirebilir. Ben sadece iyi insan olmaya çalışan o aziz sanatkârım olan
Rab Allah’ın yarattığı Aşk ve erdem günahı işlemiş bir varlığım, sağlıcakla
hoşça kalın.
Nafiz coşkun.
☆☆☆
Yazar şair düşünür ve
sanat insanı: Nafiz coşkun ile iletişim adresleri: e-posta: n.coskun006@gmail.com
Ve ayrıca daha çok
facebook Messenger,
Twitter ınstagram linkedln
pinterest adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Bu ve tüm
kitaplarımın telif hakları, basım, yayın, satış hakları Nafiz Coşkun’a aittir.
İzni alınmadan kitabın tümü, ya da bölümleri, mekanik, elektronik, manyetik ya
da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, bastırılamaz, medyada okunamaz, şarkı türkü
yapılamaz.
…
Baskı
Ofset baskı merkezi
/
Matbaa sertifikası
ISBN:
☆☆☆
Felsefik yazılar,
Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, hikmet, sanat,
kişisel gelişim, terapi,
Sosyolojik ve
psikolojik tespitler ve sonnetlerin sayfa numaraları:
…
Sayfa: 7.
ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI
Sayfa: 9: Bilge şair, cumhuriyet
hakkında dedi ki…
Sayfa: 10:
Cumhuriyet, demokrasi; halkın irade ve idaresi…
Sayfa: 14: Cumhuriyet ve demokrasinin öğretilerinden…
(sonnet)
Sayfa: 15: Yeterliler yeterli
gelmezken… (sonnet)
Sayfa: 16: Karanlıkları aydınlık
yapan sevgidir… (sonnet)
Sayfa: 17: Mücadele ve bir adım
daha ileri… (sonnet)
Sayfa: 18: Eli dili kanlı
cinayetlere karşı… (sonnet)
Sayfa: 19: Köleler, aptallar ve
efendileri… (sonnet)
Sayfa: 20: Hırsızlar kralı
konuştu… (sonnet)
Sayfa: 21: Mücadele meydanları
yara bere içinde… (sonnet)
Sayfa: 22: Tenekeciler çarşısında
ne işin var kardeş… (sonnet)
Sayfa: 23: Erdemli bilgelik üstün
bir hazinedir… (sonnet)
Sayfa: 24: Fikirlere kelepçe
vuramazsınız… (sonnet)
Sayfa: 25: Haklıya hakkını vermek
haktır… (sonnet)
Sayfa: 26: Baş ağrıtan ilişkiler…
(sonnet)
Sayfa: 27: Erdemli dostlar
zenginliktir… (sonnet)
Sayfa: 28: Mutluluk öğretisini
kimler bilir… (sonnet)
Sayfa: 29: Asıl olan kudret
ölümsüz sözlerde… (sonnet)
Sayfa: 30: Kalbinin olduğu
yerdedir vatanın dîn’in… (sonnet)
Sayfa: 31: Aşk uludur, peki, ya
siz ona erebildiniz mi? (sonnet)
Sayfa: 32: Sevmeyi öğreniyoruz
düşe kalka… (sonnet)
Sayfa: 33: Baharını çöle çeviririm
senin haberin var mı? (sonnet)
Sayfa: 34: Muhâl bir arzu ve
imkânsız bir hayâl… (sonnet)
Sayfa: 35: Birbirimize yetebilmeyi
öğrenebilsek… (sonnet)
Sayfa: 36: Vahşi bir tadı vardır
sevişmelerin seninle. (sonnet)
Sayfa: 37: Bir bahane yeter
sarılmak için…
Sayfa: 39: Söylediğimi kulağın
duyuyor mu? (sonnet)
Sayfa: 40: Gardını almayı ihmal
etme… (sonnet)
Sayfa: 41: Emeğe saygı fakat hangi
emeğe saygı… (sonnet)
Sayfa: 42: Gemileri yakmak tabiri
caiz ise… (sonnet)
Sayfa: 43: Tiki ve kuyruğu…
(sonnet)
Sayfa: 44: Fikir tohumu nereye
atılır… (sonnet)
Sayfa: 45: Bizimkisi bir aşk
hikâyesi… (sonnet)
Sayfa: 46: Sevginin aziz tarafı
siz de var mı? (sonneto)
Sayfa: 47: Kırmızıçizgileriniz
nelerdir… (sonnet)
Sayfa: 48: Bu şiir, bu aforizma
aptallara göre değil… (sonnet)
Sayfa: 49: Cesaretin var mı aşka…
(sonnet)
Sayfa: 50: İnsan, sevgili ve dost
olabildik mi? (sonnet)
Sayfa: 51: Fakir maneviyatı birçok
insanın… (sonnet)
Sayfa: 52: Kalbinde erdem varsa
aziz bir değersin… (sonnet)
Sayfa: 53: Kahramanlık destanı ve
erdemli yaşam… (sonnet)
Sayfa: 54: Benim şiirlerimde o
kimi insanlar… (sonnet)
Sayfa: 55: Aşk dediğin o değer ve
insanın cehaleti… (sonnet)
Sayfa: 56: Hasat mevsimi
geldiğinde… (sonnet)
Sayfa: 57: Hayatımızı zehir edeni
terbiye etmek… (sonnet)
Sayfa: 58: Aptalca ve erdemlice
sevgilerin sonucun da... (sonnet)
Sayfa: 59: Cinayettir zamanı
kötüye harcamak… (sonnet)
Sayfa: 60: Bir bilgenin seyir
defterinden…
Sayfa: 62: İyi ile kötünün
ayrımında insan sınıfta kalıyor. (sone)
Sayfa: 63: Cehaletten uyandırmaya
bir uyanık gerek. (sonnet)
Sayfa: 64: Çabalamak, erdemlice
çabalamak gerekli. (sonnet)
Sayfa: 65: Adalet erdem denen
üstün değerlerle tanı onu. (sonnet)
Sayfa: 66: Adaleti
içselleştirmenin hayati önemi… (sonnet)
Sayfa: 67: İnsanlığın sınavı ve
insanlığı… (sonnet)
Sayfa: 68: Ecza erdemli bir
hayatın varlığındadır. (sonnet)
Sayfa: 69: Gazabı öfkemin…
(sonnet)
Sayfa: 70: Uyutamadık bir türlü
cehaletini insanlığı. 1 (sonnet)
Sayfa: 71: Uyutamadık bir türlü
cehaletini insanlığın. 2 (sonnet)
Sayfa: 72: Sağlıklı insan hasta
kraldan zengindir… (sonnet)
Sayfa: 73: Bilge şair der ki…
(sonnet)
Sayfa: 74: Yaşamak mı yoksa dedikodusunu
yapmak mı? (sone)
Sayfa: 75: Aptallara… (sonnet)
Sayfa: 76: Hüküm Mesih İsa’nın
Rabbine aittir… (sonnet)
Sayfa: 77: Ölümle savaşa tutuşan
budalalara… (sonnet)
Sayfa: 78: Batan geminin seyir
defterinden… (sonnet)
Sayfa: 79: Ardında erdemli kaç kişi
bulacaksın… (sonnet)
Sayfa: 80: Güzel bir kalp için…
(sonnet)
Sayfa: 81: Kendini bilmek…
(sonnet)
Sayfa: 82: Anlamak ya da
anlamamak… (sonnet)
Sayfa: 83: Mezardakiler bilir sor
değer nedir… (sonnet)
Sayfa: 84: Miras dediğin… (sonnet)
Sayfa: 85: Öz güven fakirliği…
(sonnet)
Sayfa: 86: Halk, hükümetin bir
aynasıdır… (sonnet
Sayfa: 87: Ben batanları sevmem
derken… (sonnet)
Sayfa: 88: Gardını al ve sıkı dur…
(sonnet)
Sayfa: 89: Zehir zemheri bir hayat
içinde… (sonnet)
Sayfa: 90: Zannında
birçok kez yanılır insan… (sonnet)
Sayfa: 91: Erdemsiz
insan hayallerimizi kararttı... (sonnet)
Sayfa: 92: Acı ve
kederli tablo… (sonnet)
Sayfa: 93: Aşk
töreni…
Sayfa: 101: yazarın
bugüne kadar yazdığı kitapların isimleri…
☆☆☆
Nafiz derki:
…
Sevgili Mikel’e,
Cibril’e ve Şafağa ve sana
Ve senin için
sevgilim.
Sevgili İsrafil’e,
Ölüm meleği Azrail’e
ve Ruhûl Kudüs’e Teşekkür ediyorum.
Sonnet ve şiirlerimi,
tane-tane,
Yavaş-yavaş ve
yumuşak bir ses ile oku.
Fikir yazılarımı,
makalelerimi, aforizmalarımı,
Şiirlerimi,
sonnetolarımı, kelimelerimi, hikâyeciklerimi,
Jurnallerimi okurken
düşünerek oku!
Anlamak istiyorsan bu
dediklerimi yerine getirmelisin!
Ve unutma ki hikmetli
düşünerek okumak;
Erdemlilerin,
kibarların,
Asaletli,
Asil insanların aziz
bir vasfıdır, karakteridir, sanatıdır unutma!
Sonnet. Nafiz coşkun
☆☆☆
ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI.
Bu yazıyı tüm
kitaplarımın baş sayfalarına yerleştiriyorum!
Beni ve sanat şiir
tarzımı anlayabilmek için bu yazımı lütfen dikkatlice kendiniz ya da karşılıklı
bir insanla okuyunuz ki benim yazmış olduğum eserlerimi daha iyi anlayabilmeniz
mümkün olsun. Kendisine yazar şair düşünür ve sanat insanı unvanlarıyla
seslenen o akılcı romantik adamın yani benim ne tarzda yazdığımı, nasıl bir
nazm ölçü kullandığımı şu ifadelerle beyan etmek istiyorum. Şu aziz iki cümleyi
çok irdeledim, olmak ya da olmamak ile anlamak ya da anlamamak cümlelerini. Ve
anladım ki bu iki aziz cümle beyni dolmaya başlamış bir insanın tüm hayatını
şekillendiren kafa kâğıdıdır, ruh haritasıdır. Düşün ve anlamaya çaba göster,
olmak için ise bilgi ile meseleleri anlamak gerektiğine inandım daima. Şiiri,
felsefeyi, fikirlerimi, telkini sonnet kalıbında, sonnet nazmın da
birleştirdim, ha bu arada hatırlatmak isterim ki zâten kaliteli bir şiirin
fikirsiz felsefesiz olması mümkün değil. Bazen de kimi yazılarımda sokak
lisanını kullanmayı ihmal etmedim çünkü sokağın ayrı bir lehçesi vardır bunu
inkâr edemem, iyi ya da çirkin sokağın o çok farklı argosunu bile kullandığım
oldu. Her bir aklın, her bir anlayışın anlayışına göre anlatmaya çalıştım ve o
sokak şairi üslubu yanında birde salon şairi ile aforizmacıların lisanını
kullanmayı da ihmal etmedim. Bazen insanların o geçmişten bugüne hiç değişmemiş
aynı olan ezberlerini bozmuş oldum bu farklı yazılarımla, bu farklı sanat
tarzımla. Çoğunlukla bazen de insanların düşünce güçlerini artırmaya çalıştığım
oldu. Hem sokak lisanını, sokak felsefesini ve hem de yüksek akademi lisanının
felsefesini kullanmayı kendime has bir tarzda uygun gördüm. Aynı kitap
içerisinde hem Sonnet’i, şiiri, makaleyi, jurnal yazılarını ve bazen de minik
hikâyecik roman kokulu yazılarımı ve ayrıca laubali bir lisan tarzını da ihmal
etmeden kullandığımı yazılarımda göreceksiniz çünkü kötülüğe karşı laubali
olmamak mümkün değildir erdemli bir insan için. Ve hatta çok basit anlatılar
ile süslenmiş şarkı sözü olabilecek dizeleri, şiirleri, Aşk’ı, Hikmet’i,
kavgalarımı, hatalarımı, pişmanlıklarımı, halkımı, birbirinden çok farklı insan
kalıplarını, farklı kültürdeki insanların isyanlarını, sohbet şiir
kültürlerini, yalnızlıklarını, zaferlerini, yenilgilerini, umutlarını ve birçok
şiirde olduğu gibi karamsarlığı değil, tam tersine insanları karamsarlıktan
çıkartabilmenin uğraşısını göreceksiniz yazılarımda. Biliyorsunuz ki felsefi
bir mesele üzerinde hikmetlice düşünmeye çalışmak insanın düşünce gücünü
artırıyor. Ve işte bende Felsefik yazılar ile yoğurduğum mayaladığım şiir
sonnet sanat düşünce fikir hamurumu kendime has yepyeni bir modern sanat
tarzında sizlere ikram ediyorum, isteyen alabilir, alırsanız eğer zararlı asla
çıkmayacaksınız emin olabilirsiz, çünkü ben de sizler gibi iyi bir insan olmaya
çaba gösteren bir varlığım.
Yeniden kısaca tekrar
etmem gerekirse eğer, Tüm eserlerimin kitaplarımın tarzı şöyle ki yazılarımın
büyük bir bölümünü, fikirlerimin bir kısmını sonnet kalıbı nazmında, şiirsel
kendime has Felsefik hikmetli dokunuşlarla yazdım. İşte bu bana has nazm ile
tarz birleşince dünyada bir ilk oldum desem yeridir. Ayrıca bu nazm tarz
birleşmesiyle yazılan bazı eserlerimin okunuşu konuları gibi zor, ağır
gelebilir bazılarınıza. Lütfen yazılarımı daha dikkatli, yavaş ve seçici,
tane-tane, düşünerek okuyunuz, anlamadığınız kelimelerin manaları için lütfen
sözlüğe bakınız, bir kelime insan vücudundaki iskeletin parçası gibidir
anlamını bilmeden okuyup geçerseniz hiçbir fayda göremezsiniz, zarara girmez
erdemliler, kısacası ben Şiirle felsefeyi birleştirdim!
Bilge
şair, cumhuriyet hakkında dedi ki…
Cumhuriyet;
Halkın
yönetimi,
Halkın
eşit paylaşımla idare ettiği
Ülke,
devlet yönetim biçimi…
Cumhuriyet
devletinde;
Bir ülke
ve devlet insanlarının
Âdil
olarak,
Eşit
biçimde
O âdil
hak ve hürriyetlerden faydalanıp,
Yine
âdil olarak eşit biçimde
Ülke
devlet hazinelerini kullanıp
Onlardan
faydalanabildiği,
Huzur
ve güvenle yaşadığı yerdir
Cumhuriyet
devleti…
Cumhuriyet
idealinin
Gerçekte
Erdemlice
yaşanmadığı
Şu ve
birçok ülkede,
Cumhuriyeti;
Erdemli
ve bilgece,
Âdil
olarak yaşamayan
O
câhil ve aptallara inat,
O
şanlı cumhuriyeti gerçekte yaşayanların
Ve
gerçekte arzulayanların
O
şanlı cumhuriyet bayramını
En
içten dileklerimle kutlarım.
Cumhuriyet, demokrasi;
halkın irade ve idaresi…
Demokrasi ve cumhuriyet
Aslında
İnsanın
Ve
Halkın
Hamlesinden,
Hamlelerinden,
Arzularından,
Yaptıklarından
Ve
Yapacaklarından
Başka bir şey değildir,
İnsanlar ve halk
İyi hamle yaparlarsa
Demokrasi iyi olarak
yaşatılır
Ve iyi olarak
sonuçlanır,
Herkesler de bu iyi
sonuçtan faydalanır,
Yok,
Eğer insanlar
Ve halk kötü hamleler
yaparlarsa
O vakitte kötü
yaşanılır
Ve kötü olarak
sonuçlanır,
Herkesler de bu kötü
sonuçtan zarar görür,
Yani demokrasi işte o
vakitte kötü olmuş olur,
Yani buda demek oluyor
ki demokrasi
Halkın yaptıkları
Ve yapacaklarından
başka bir şey değildir,
Demokrasi
Halkın aynaya
yansıttıklarından başka bir şey değildir,
Daima demişimdir;
Herkes ektiğini biçer,
İyi demokrasi(iyi
hamleler, iyi idareler eken) eken
İyi demokrasi biçer,
Hasat mevsimi de iyi
verim alır,
Yok, eğer
Kötü demokrasi(kötü
hamleler, kötü idareler eken) eken de
Kötü demokrasi biçer,
Böylece hasat mevsimi
kötü verim alır,
Dedim ya
Halkın insanların
yaşantısı,
Halkın insanların
hamleleri
Demokrasinin yönünü
şeklini sonucunu belirler,
İyi yaşayın ki
demokrasi de iyi olsun,
Daima demişimdir,
Kader ya da tâlih
değildi kötü zâlim olan,
Aslında insanların ve
halkın yaptıklarıydı
Onları erdemli âdil iyi
ve ya da zâlim kötü yapacak olan…
Bilge şair dedi ki
Kaderinizi nasıl
yazacağınıza dikkat edin,
Kalem sizin elinizde,
Unutmayınız ki
Yapacağınız her bir
hamle
Demokrasiye şekil
vermektedir…
Demokrasinin,
Yani halkın iyi,
Halkın bilge ve erdemli
olması
Cumhuriyet öğretisini
yaşanılır kılmaya devam eder,
Cumhuriyet ancak
Bilge erdemli bir
halkın,
Bilge erdemli bir
demokrasinin elinde
Yıkılmadan var olmaya
devam edebilir,
Cumhuriyeti yaşatmak
Ve ayakta sağlam olarak
tutmak isteyenler ancak
Demokrasiyi,
Yani halkı erdemli
Ve bilge bir seviyeye
yükseltmek zorundalar,
Eğer demokrasi,
Yani halk erdemli bilge
bir yükseklikte olmaz ise
Cumhuriyet öğretisi
unutulur,
Cumhuriyet ideali
yüreklerden
Kalplerden düşer
Ve
Âdil paylaşım
Ve eşit hürriyet
anlamlarını da
İçerisinde barındıran
O cumhuriyet düzeni
artık yaşatılamaz olur,
Erdemli bir hürriyeti
Ve âdil bir paylaşım
düzeninin ülkenizde
Ve tüm dünyada yaşanması
için,
Kıyamete kadar ayakta
tutulması için
Mümkün olduğunca
demokrasinizi,
Yani halkınızı erdemli,
bilge olarak eğitip yetiştirin,
Tek ve sağlam çözüm
budur,
Bilge şair demokrasiyi
tarif ederken,
Demokrasi halkın aynada
ki
O yansıyan yüzüdür
demişti,
Haydi, sağlıcakla
kalın,
Rast gele.
Cumhuriyet ve demokrasinin
öğretilerinden…
Bilge şair dedi ki o binlerce
kumandandan,
O binlerce politikacıdan
Çok daha faydalı işler yapar
Erdemli bilge ve cesur bir şair,
Sakın unutmayın ki halk
O kendi kaderini
Kendisi tayin edip
Yine kendisi yazacaktır…
Bunu anlamak zorundasınız,
Yine tekrar etmek zorunda
kalıyorum
Çünkü bunu anlamadığınız için
kaybediyorsunuz,
Şöyle ki
Seçimleriydi bir
insanı, cumhuriyeti ve halkı iyi ya da kötü eden,
Kör aptal tâlih yoktu
aslında kalbinde kaderin de insanın…
Sonnet… Nafiz coşkun
Yeterliler
yeterli gelmezken…
İnsanların
birçoğu
Ortak
anlaşabilecekleri
O
şeylerde buluşmak
Anlaşmak
yerine
Sadece
anlaşmış
Ve
sadece buluşmuş gibi oyun yapıyorlar,
İşte
mutluluğu yakalayamamak
Tamda
burada başlıyor,
Bakın
görün ki
Elindekiler
ona yetmedi,
Mutluluğu
için elindekiler ona yeterli gelemedi bir türlü,
Ve
daha fazlasını,
Daha
çoğunu kazandı yine de yetmedi mutluluğu için...
Peki,
ya sen!
Sonnet… Nafiz coşkun
Karanlıkları
aydınlık yapan sevgidir…
Bilge
bir şairden dinlemiştim,
Aklımda
kaldığı kadarıyla,
Sevgilisinin
bulunduğu mahalleyi şehri anlatırken
Şöyle
diyordu;
Sevgilimin
bağında bahçesinde
Diken
güzelleşir,
Ateş
güzelleşir,
Dem
daha da güzelleşir,
Çöl
güzelleşir,
Sonbahar
sanki ilkbahar gibi olur,
Şekeri
olmayan çay bile bal,
Tüm
bunlar onsuz dışarıda zehir zemheri olur…
Gerçekte
zemheri karanlıkları aydınlık yapan
Karşılıklı
sevgiden başka ne olabilir ki haksız mıyım?
Sonnet…
Nafiz coşkun
Mücadele
ve bir adım daha ileri…
Savaşmadan,
kavga etmeden,
Mücadele
vermeden elde edilemiyor o bâzı şeyler,
Vereceğiniz
kavgalarda
Ne gibi
sonuçlarla karşılaşabileceğinizi
Akıllıca
hesap edin ve ona göre gardınızı alıp,
Ona
göre de hazırlıklarınızı yapın,
Biraz
başınız ağrıyacak fakat mücadele vermeden
O
almak istediğinizi alamayacağınızı
Sende
biliyorsun, o da biliyor, onlarda biliyorlar,
Sizlerde
biliyorsunuz, bizlerde biliyoruz,
Erdemli
bir mücadele vermekle
Tüm bu
işlerin üstesinden gelebilir miyiz?
Erdemli
bir mücadele vermeden bu bilinemez ki
Kadim
tarih bunun örnekleri ile dolu, o halde haydi, rast gele.
Sonnet… Nafiz coşkun
Eli
dili kanlı cinayetlere karşı…
Kanlı
bıçaklı
O iki
düşman gibidir
Şu
ruhuma
İlişmek
isteyen
O her
bir cinayet,
O kanlı
bıçaklı
Ezeli
düşmanıdır ruhumun
Başından
beri
Diye
söyledim kaç defadır
O her
bir cinayet,
Söyle
lütfen
Hangimiz
Sağ
salim çıkarız ki
Bu
kavgalardan, bu mücadeleden!
Sonnet… Nafiz coşkun
Köleler,
aptallar ve efendileri…
Bilge
şair dedi ki
Halkı
kendi kulları zanneden,
Halkı
Kendi
köleleri zanneden krallar
O
kendi krallıklarının kölesi
Olmuşlardır
da,
Bunun
farkında bile değillerdir
Onların
birçoğu,
Krallara
ise kendisini tanrı efendi zannettiren o budalalar ise
Aslında
o kendi aptallıklarının hem kulu
Hem de
kölesi değil de söyler misiniz peki, ya nedir…
Aslında
bilir o her bilge şair gerçek efendinin
O
bâkire ve temiz Meryem oğlu Mesih İsa’nın Rabbinden
Bir
başkası olmadığını, olamayacağını!
Sonnet… Nafiz coşkun
Hırsızlar
kralı konuştu…
Hırsızlar
ve haksızlıklar kralı
Ve
aveneleri
Şöyle
diyordu;
Aptal,
Câhil
toplumlar
Ve
Aptal,
Câhil
halk
Hayatta
kaldığı sürece
Bizi
Krallığımızdan
Hiçbir
kudret indiremez,
Bilge
şairde cevaben dedi ki
Zâlimler
de ara da bir doğruları söylerler.
Sonnet… Nafiz coşkun
Mücadele
meydanları yara bere içinde…
Aslanların
bile
Yara
aldığı
Bir
savaşta
Ne
yapar
Kanarya
Ve
kuzgun,
Bu
Zehir
zemheri bir mücadele âlemidir,
O her
savaşta
Bilmez
misiniz ki
Ya
ruh,
Ya
beden,
Ya da
her birisi yara almadan
Kurtuldu
diyen olamaz.
Sonnet… Nafiz coşkun
Tenekeciler
çarşısında ne işin var kardeş…
Söylemediler
mi sana hiç değerin bilmez yerlerde kalma diye…
Sor
kendine bir, o ağzın,
O
dudağın,
O
dilin,
O
kalbin,
O aklın
değerli ise eğer,
Peki,
Öğleyse
o değerli olanlara
O değeri
düşük şeyleri söyletip de
Neden
sen o zaman ve nefes denen
O aziz
hazinelerini
Harap
ve israf edersin,
Hem ne
anlasın tenekeciler çarşısındakiler
Senin
o elmastan, altından, yakuttan, candan sözlerini.
Sonnet… Nafiz coşkun
Erdemli
bilgelik üstün bir hazinedir…
İnsan
yaşamını,
İnsan
ruhunu,
İnsan
bedenini,
İnsan
hayatını
Faydalı
sağlıklı bir düzene sokan o şey
‘Erdemli
bilgelik ile hamleler yapmaktır’
İşte
bu hazine
Devletleri,
Milletleri,
Aileleri,
Sevgileri,
dostlukları,
Ve
imparatorlukları
Adaletli
üstün bir düzene sokan
O şeyin
ta kendisidir.
Sonnet… Nafiz coşkun
Fikirlere
kelepçe vuramazsınız…
Hangi
Gönül,
O
Hangi
Fikir
Mahkûm
Edilebilmiş
ki
Siz de
Benim
O
Erdemli
Sözlerime
Kelepçe
Takabilesiniz.
Sonnet… Nafiz coşkun
Haklıya
hakkını vermek haktır…
Bilirim
ki
Adı
Doğruluğu
onaylamak için
Ancak
Üzerine
Yemin
içilmeye değer
O tek
varlık, temiz, erdemli ve
Bâkire
Meryem
oğlu
Mesih
İsa’nın
rabbidir,
Hem
Onun
eşsiz tek efendi,
Onun
eşsiz tek hâkim olduğunun da kanıtıdır.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Baş
ağrıtan ilişkiler…
Bâzı
insanlar vardır ki
Onlarla
İlişki
kurmak
Huzursuzluktan,
İntihardan,
Savaştan
farksızdır,
Her
nedense
Birçok
insan
Bile
isteye
O
savaşa,
O
intihara
Teşebbüs
etmeye meyilli olur,
Ne
büyük
Ve ne
alçakça bir aptallık öğle değil mi?
Sonnet… Nafiz coşkun
Erdemli
dostlar zenginliktir…
Gök
âlemi
Gözyaşlarını
tutmadığı zaman
İlkbaharlar
yeşerir yeryüzünde,
Peki,
ya sen ağladığında neler olmakta bir düşünsen,
Peki,
neden gönlüm sevgilinin,
Dostun
yakına gelmesiyle
Harabeler
de bile mevsim ilkbaharlar gibi açmaya başlar,
Peki,
neden sevgili olmadığı vakit,
Erdemli
dostlar olmadığı vakit
O engin
hayatlarımız
Zemheri
ve ayaz olmakta,
Nedir
bu sevgilinin,
Nedir
bu erdemli dostların hüneri ki
İnsanın
hayatını azîz edip, bahara çevirip, zenginleştirmekte!
Sonnet… Nafiz coşkun
Mutluluk
öğretisini kimler bilir…
Mutluluğu
Erdemliliği
En iyi
Kim
bilir sizce,
O
Mutluluğu
Erdemi
Öğretip
Ve
Mutluluk
içinde,
Erdem
İçinde
Olandan
Başka.
Sonnet… Nafiz coşkun
Asıl
olan kudret ölümsüz sözlerde…
Dünya
da ki
O
Hiç
bir hükümet
Ve
O
Hiç
bir hükümdar,
Hüküm
Ve
Hâkimiyet
Süremeyecek
O
Benim
Yine o
Erdemli,
adaletli sözlerim kadar.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kalbinin
olduğu yerdedir vatanın dîn’in…
İnsan
Kalbinde
Ferahlığı
Huzuru
Mutluluğu
Nerede
Bulmuşsa
İşte
Orada
Kalır,
Orası
Onun
Dîn’i,
vatanı,
İmânı
olur,
Bak da
gör şimdi o kalbin nerededir.
Sonnet… Nafiz coşkun
Aşk
uludur, peki, ya siz ona erebildiniz mi?
Bilge
şair dedi ki
Hiç
bir insanın
O
kalbinin, o yüzünün âşığı değilim ki
Mecnunu(delisi)
olayım ardından,
Aşk ki
insanın insana hissedemeyeceği kadar
Azîz,
büyük, dürüst ve özeldir,
Hem
ayrıca bilmez misiniz hak etmeyi başaramaz
O hiç
bir insan aşk duyulmaya ki ona aşk duyayım ben,
Aşk;
adalet,
Erdem,
dürüstlük, yalansızlık, sadakat, vefa, feragat ister,
Söyler
misiniz o hangi insanda, o hangi cin de
Bu saydığım
aziz özellikler ebedi olarak var ki
Hem
ayrıca Âdem peygamberin o hangi evladı
Sözüne
sâdık kalabilmiş ki aşk duyulmaya da layık olabilsin.
Sonnet… Nafiz coşkun
Sevmeyi
öğreniyoruz düşe kalka…
Yâni
onca ilişki
Onca
Sevdiğim
kadın
Sana
Layıkıyla
Ulaşıp,
Seni
layıkıyla
Sevebilmem
için
Birer
Tecrübe
Ve
Sınav
mıydı?
Ne
acayip bir hayattır onca zorluktan sonra birkaç kolaylık
Ve birkaç
güzellik!
Sonnet… Nafiz coşkun
Baharını
çöle çeviririm senin haberin var mı?
Şair
dedi ki
Ah
felek,
Ah
kader
Sakın
ola ki
Beni
zorlama,
İnsanların
başına yazı,
İnsanların
başlarına
O yazgılar
yazan
Sen
bile
Şu
benim öfkemin,
Yine
benim
O
Erdemimin
pençesinden
Kurtulamazsınız.
Sonnet… Nafiz coşkun
Muhâl
bir arzu ve imkânsız bir hayâl…
Malı
mülkü kudreti olmayanı
Saltanat
kudret sahibi yapar
Hatta
yıldızlaştırırsın bilirim,
Çünkü
sen Âlemlerin Rabbisin,
O temiz
ve bâkire Meryem oğlu
Mesih
İsa’nın da rabbisin...
Hayâlim
de canlandı muhâl ve imkânsız bir arzu,
Dedi
ki bana Rabbin meleklerinin sesini işitip
Cenneti
sana verdik,
Arttık
yeter diyecek kadar
Erdemli
bir hayat yaşa dediler bana,
Bu
benimde sana mirasımdır, vasiyetimdir, nasihatimdir,
Başarır
mıyız başaramaz mıyız görelim bakalım
Âlemlerin
Rabbi ne der, ne derse güzel söyler.
Sonnet… Nafiz coşkun
Birbirimize
yetebilmeyi öğrenebilsek…
Birbirimize
bir türlü yetemedik,
O bir
başkaları da
Bizi
mutlu etmeye yetmedi,
Aslında
birbirimize yetebilirdik,
Biz
birbirimiz için idealdik, fakat
Birbirimize
yetebilmeyi
Bir
türlü öğrenemedik,
Haydi,
birbirimize yetebilmeyi öğrendik diyelim,
Fakat
birbirimize yetebilmek konusunda
Bir
türlü kararlılık göstermedik,
Aslında
kararlılık göstersek,
İşte o
gün,
İşte o
an birbirimize
Yetebilmeyi
de öğrenebileceğiz.
Sonnet… Nafiz coşkun
Vahşi
bir tadı vardır sevişmelerin seninle…
Dudaklarım
ne gün
O
dudaklarının
Hasat
mevsimini biçecek,
Ne gün
Ellerim
Sevişerek
biçecek
Senin
O aşk
hasadını,
Senin
sevginin hasadını ne gün toplayacak ellerim,
Senin
o sevişmelerinin,
Senin
o vahşi sevmelerinin hasadını ne gün toplayacak ellerim,
Senin
o arsız arzularına
Ne gün
benim o arsız arzularım serilecek,
Ellerim
bedeninde ne gün biçecek sevgi hasadını.
Sonnet… Nafiz coşkun
Bir
bahane yeter sarılmak için…
Bilge
şair dedi ki
Rabbim,
Seni
sevmeyen
Dünyanın
en çirkin insanıdır,
Senin
adaletini görmeyen insan mıdır?
Sevgilim,
Seni
benden başkası severse
O da
yine
Dünyanın
en çirkin insanıdır…
Sevgilim,
Sen
başkalarına yaslı,
Bana
ise mutluluk ile görün ki
O başka
sevmeler
Asla sana
yaklaşmasınlar...
Sevgili
dediğinin
Verdiği
o mutluluk
Ancak
sevgi olmalı,
Peki,
Sendeki
bu acı veriş neden...
Sevgi;
Ezelden
ebede
En
aziz duygulardan…
Sevgiliye
ayrılmaması için
Veya
Dönüp
sana sarılması için
Küçük
bir bahane yeter,
Bir
bahane
Bulur
mutlaka
Sevgili
olmayı beceren kişi,
Kaç
defa söyledim yine tekrar söylüyorum
Bir
bahanesi yeter dönüp sarılmaya,
Peki,
Sen
bulabildin mi?
O
binlerce bahane arasından bir bahane bulabildin mi?
Hani
nerede o bahanen,
Oysaki
sevgili dediğin
Bir
değil
Binden
fazla bahane bulur diye
Söylemedim
mi sana ben,
Kim
bilir kaç defa söylemişimdir,
Ben
söyledim söylemesine de
Acaba
Sen
bulabildin mi?
Söylediğimi
kulağın duyuyor mu?
Rabbimin
Elinde
Olanı
O
Elin
İçinden
Hiç
Kimseler
Alamaz
Demedim
mi?
Gel
Birlikte
O
Elin içinde
kalalım.
Sonnet… Nafiz coşkun
Gardını
almayı ihmal etme…
Aptalların
bile
Şu
erdemli sözlerime
Şahit
olduğu bir zamandan sana sesleniyorum,
Erdemli
ve dürüst yaşa
Dedi
bilge şair,
Cesur
ol kardeşim
Dedi
devamında sözünün,
Aptallar
çok bunaltırlar insanın ruhunu,
Câhiller
ise
Zehir
ederler yaşamını insanın,
Gardını
al şimdiden,
Sıkı
dur, hem de çok sıkı dur,
Mutlu
olmayı da ihmal etme sakın,
Erdemli
dostlar insana mutluluk ve fayda verirler.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Emeğe
saygı fakat hangi emeğe saygı…
Emeğe
değil,
Alın
terine değil,
Faydalı
olan emeğe saygı duymalı insan,
Faydalı
işler yaparak
Alnını
terleten insana
Saygı
duymalı,
Yoksa
iblis bile
Bir
emek koyuyor ortaya,
Kâtiller
bile birçok alın teri koyuyorlar ortaya,
Ne yani,
onların emeğine de mi saygı duyalım,
Elbette
ki olmaz, şimdi anlatabildim mi?
Anlamadın
mı?
Anlamadıysan
eğer o halde sende
Şu
hırsız hükümetlere oy veren aptallar sınıfından olmalısın.
Sonnet… Nafiz coşkun
Gemileri
yakmak tabiri caiz ise…
Erdemin
ve adaletin içerisinde olmadığı bir aşkı ve sevgiyi
At
gitsin çöpe dedi bilge şair…
Erdemli
ve hem de adaletli olmak üzere
Gemilerini
yakmalı insan dediğin,
Sahi
siz ‘gemileri yakmak’ tabirini bilir misiniz?
Dedi
bilge şair,
Biliyorsanız
eğer
O
halde sorunlar biraz çözüldü demektir,
Peki,
bir tanıdığınız var mı gemileri yakan o uğurda,
Peki,
sizde öğle bir cesaret ve onur var mı?
Sâhi
“gemileri yakmak” hikâyesini
Aranızda
bileniniz var mı?
Diye
yeniden tekrarladı şair,
Varsa
eğer o bilmeyenlere anlatsınlar lütfen, dedi.
Sonnet… Nafiz coşkun
Tiki
ve kuyruğu…
Hükümetler,
İktidarlar,
Saltanatlar,
Yöneticiler,
Tüm
bunlar kötü huylara sahip iseler eğer
Peki,
Onları
seçen halka iyidir, nâmusludur demek
Yalan
değil de başka ya nedir...
Hükümetler
hâin,
Hükümetler
nâmussuz iseler eğer
Onları
seçen halka
Nâmuslu
ve dürüst demek
Yalan
değil de
Peki
ya nedir.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Fikir
tohumu nereye atılır…
Merak
eder
O
Erdemli
Her
bir insan,
Peki,
Aşk
Ve
Erdemli
Fikir
tohumu
Nereye
atılır
Ve
nasıl büyütülür diye
Merak
ederiz bizlerde
O
erdemli
Her
bir insan olabilmeyi başaranlar gibi.
Sonnet… Nafiz coşkun
Bizimkisi
bir aşk hikâyesi…
Çökerken
O
İnsanlığın
Erdemsiz
Adaletsiz
Saltanatı,
Mezarlarından
Dirilirler
O
Ödül
Günü
İçin,
O ceza
günü için insanlık…
Erdemin
ve adaletin olmadığı bir aşkı, yakı ver gitsin.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Sevginin
aziz tarafı siz de var mı?
Gitmek
isteyeni
Kim
Ve
nasıl tutabilir ki
Hem
O
kalmak isteyeni
Kim
Ve
nasıl kovabilir ki
Ayrıca
Sevene
bir bahane
Elbette
yeter
Yeniden
başlaması için,
Hani
nerede o çirkin bencilliğinden
O
yüksek egosundan,
Düşük
kibrinden arınmış sevgililer.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kırmızıçizgileriniz
nelerdir…
O
Hangi
Muhteşem
beden
Ölüp de
Kokuşmadı
ki
Asıl
olan
Bana
erdemli bir ruh gerekir,
Peki,
Ya
Sen
Ne
der,
Ve
Ne
düşünürsün
Bu mesele
hakkın da, bu meselenin üzerinde!
Sonnet… Nafiz
coşkun
Bu
şiir, bu aforizma aptallara göre değil…
Acaba
Uğruna
Kavgalarda
vuruşulup,
Uğrunda
savaşılacak
Kaç
sevgili var,
Kaç
dost
Ve kaç
vatan var...
Acaba
Nefret
eder mi?
O
erdemli yaşamım içinde
Nefret
ettiğimden sevgilim,
İşte o
gün biraz daha
Yaklaşmış
olursa bana
Nefret
ettiğimden nefret ettiğinde...
Sonnet… Nafiz coşkun
Cesaretin
var mı aşka…
İçi
boş değil de ya nedir erdemsiz adaletsiz sevgilerin…
O
hangi idealist
Aziz
ve
Erdemli
şiirler uğrunda
Kan ve
gözyaşı
Akıtılmadı
ki
O
hangi
Aziz
Aşklar
uğrunda
Kalabalıklar
İktidarlara
karşı
Haykırmadılar
ki
Hem
ayrıca bu şiirimden,
Bu
aforizmamdan aptallar ne anlarlar öğle değil mi?
Sonnet… Nafiz
coşkun
İnsan,
sevgili ve dost olabildik mi?
Ben
Senin
O
baktığın aynanım,
Peki,
Sen
Neden
O her
gün baktıkça
Küfrediyor
Sayıp
sövüyorsun
Kendi
Suretine
sevgilim, dostum…
Hem
ayrıca
Sevgili
sevgilisinin,
Dost
ise dostunun aynasıdır bilmez misiniz?
Sonnet… Nafiz coşkun
Fakir
maneviyatı birçok insanın…
Doğum
bekleyen
Sevgi ve
erdem ilişkilerinin
Acaba
Kimdir
Ebesi
doğurtanı...
Erdem
Ve aşk
konusunda
Gözler
Ve
diller
Hayranmış
gibi davranır,
Yaşantılar
ise sefil
Ve ayrıca
fakir,
Yaşantılar
erdemden uzak,
Adaletten
yoksul.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kalbinde
erdem varsa aziz bir değersin…
Savaş
Ve
Mücadele
vermeye değer
O
Hiç
bir şey
Görmüyorsan
bile
Bâri
Kendin
için
Erdemli
bir mücadele ver,
Ayakta
ve
Hayatta
kalmak için,
Sağlıklı,
Âdil
bir hayat yaşamak için,
İşte
buna sen eğer ki erdem varsa biraz kalbinde değersin.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kahramanlık
destanı ve erdemli yaşam…
İnsanlık
arasında
O en
çok prim
Ve en
çok değer gören
O
kötülüklere,
O
haksızlıklara
Sıkıca
sarılan
Şu
insanlığın arasında
Erdemli
yaşamak
Çok zor
olsa da,
Bunun
büyük bir
Kahramanlık
destanı olduğunu
Anlayarak
yaşamaya çalış,
Bu
seni biraz da olsun teselli
Ve
mutlu edebilir.
Sonnet… Nafiz coşkun
Benim
şiirlerimde o kimi insanlar…
Ölülerin
bedenleri çirkinleştirecektir fakat
Seni cümlelerim
kıyamete kadar
Güzel
tutacaktır, ancak
Benim
şiirlerimde azizleşebilirsin, ancak
Benim
şiirlerimde nefret ile anılacaktır
O
nefret ile anılması gerekenler,
İsterse
o bir zamanlar üzerlerine
Güneş batmaz
ülkelerin
Saltanatlarının
sahipleri olsunlar hiç fark etmez,
Benim
şiirimde nefret kazanan
Ebedi
nefret ile anılır,
O
benim şiirimde sevgi kazanan
Ebedi
sevgi ile anılır...
Söyle bana
kim vazgeçilmez değil ki
Sonnet… Nafiz coşkun
Aşk
dediğin o değer ve insanın cehaleti…
O
aptalca
Sevgilerinin
Sana
Bir
Fayda
vermediğini
Anladığın
gün
Aşkı da
Tanımaya
başlamış olacaksın,
Fakat
Unutma
ki aşk;
O
Hiç
bir insanın
O diğer
hiç bir insana duyamayacağı kadar
Çok
yüksek bir duygudur.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Hasat
mevsimi geldiğinde…
Ektiklerinizi
Biçmeye
Başlayacağınız
O
Gün
Geldiğinde
Ne
Olacak
Hâliniz
Bunu
Düşünmeye
Vaktiniz
Oldu
mu?
Haksızlık
yapmaktan vakit bulup da!
Sonnet… Nafiz coşkun
Hayatımızı
zehir edeni terbiye etmek…
Elde
etmek
İsteyip
de
O
Ele
geçiremediklerimiz
Değil
midir hayatımızı
Acılaştıran,
Bu
Anlamda
Erdemleşmeye
Çok
İhtiyacımız
Var
olmalı değil mi?
Elbette
İhtiyacımız
var.
Sonnet… Nafiz coşkun
Aptalca
ve erdemlice sevgilerin sonucun da…
Aptalca
Olan
türde ki
O
Sevgi
Bağlılığı
İnsanı
suça yönlendirir,
Bilmez
misiniz de bunu
Bağlanırsınız
Bile
İsteye
Suçluların
ardı sıra…
Erdemli
sevgi ise sağlıklı bir hayata yelken açar,
Şimdi
hangisini
Ve
nasıl tercih edeceksin bir düşünmeye başla lütfen.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Cinayettir
zamanı kötüye harcamak…
Zaman
Denen
O
Varlık
Nasıl
Kıydın
Boşa
Harcadın
Der
O
Büyük
hazine değerinde olan
Saatlerini,
Günlerini,
Vakitlerini.
Sonnet… Nafiz coşkun
Bir
bilgenin seyir defterinden…
Yaşlı
Ve
dürüst bir bilge
Dedi
ki
Erdemli
Ve
âdil olmayıp da
Müslüman
olduğunu
İddia
edenlere sakın güvenmeyin,
Onları
asla hükümet
Ve
memur olarak tercih etmeyin,
Onların
O
yaptığı ibadetler
Sizi asla
aldatmasın,
İbadet
yapanların
O
yaptığı ibadetler
Onların
güvenilir olduklarını
Asla
ve asla ispat etmez
Ve onların
yaptığı
O haksızlıklara
karşı da
Adaleti
plansızca
Öğle
bodoslama savunmayın
Çünkü onlardan
Hem
hakkınızı alamazsınız,
Hem de
adaleti
Ve
hakkınızı
Savunduğunuz
için
Onlar,
O gibi
insanlar size karşı savaş açarlar,
Onlar
çok kibirli, bencil
Ve
egoist olurlar,
Size kin
güderler,
Hakkınızı
erdemli
Ve
planlı bir şekilde arayınız,
Eğer
ki
Adaleti
ve
Erdemi
yaşayan
İnsanlar
görürseniz
İşte
onlarla dostluk kurunuz,
Aile
olunuz onlarla
Ve
onlarla ticaret yapınız,
Böylece
erdemli insanların
Şu
kötüsü çok dünyada
Sayısı
ve gücü
Biraz
daha artsın ki
Mazlumların
hakları
Daha
kolay alına bilsin,
Kötülüklerin
önü
Daha
kuvvetlice kesilebilsin,
Haydi,
rast gele.
İyi
ile kötünün ayrımında insan sınıfta kalıyor…
Kimler
mi zehir zemheri eden
Dünyayı
ve hayatlarımızı;
Kara
câhiller,
Aptallar,
Kötülerdir
dünya insanlığını
O
kedere acıya sürükleyen…
Erdemli
bilgeler ise
O
birçok insanı
O kara
câhillikten
Kurtarmaya
çalışırlar,
Var
sen o bilgelerin değerinin
O
azizliğine karar ver fakat
Onlara
aptalca tapmamak şartıyla,
Sev ve
saygı göster onlara.
Sonnet… Nafiz coşkun
Cehaletten
uyandırmaya bir uyanık gerek…
Hayaletlerin,
Hortlakların
Mezarlarından
O dirileceği
gün,
O
hangi fikir,
O
hangi cümle ile
Hamlemi
yaparım,
O
hangi şiiri dökerim
İnsanlığın
kulağına ki
Uyanması
için
Uykusundan
o aptallığın o cehaletin...
Bu
konu hayati bir meseledir ve çok önemlidir çünkü
O
ezelden ebede en mükemmel olan
Rabbin
sözleri bile yetmedi onları cehaletinden uyandırmaya.
Sonnet… Nafiz coşkun
Çabalamak,
erdemlice çabalamak gerekli…
Harfler,
kelimeler, cümleler, lisanslar aslında
Tüm o
zenginliklerini o seni sevmekle,
O seni
övmekle kazanıyorlar,
Âmin
demek düştü dilime ancak
Aziz
bilgeler o cümleler ile
Seni
anlatmaya çabaladıkça...
Deniz
midir balığı yüzdüren
Yoksa
balık mıdır?
O
şükretmesi için nankör insana hayat verenlerden birisi,
Hem
değil midir şükür denen o gerçek
Erdemli
olarak yapılan iyilik hamleleri…
Dedim
ya biz seni anlatamıyoruz
Anlatmaya,
seni anlatmaya çabaladıkça,
Çabaladıkça
boğuluyor muyuz yoksa can mı buluyoruz.
Sonnet… Nafiz coşkun
Adalet
erdem denen üstün değerlerle tanı onu…
Rabbimizi
sordular,
Buna
cevaben
O
bilge şair de dedi ki
Rabbimizi
yine o rabbimizden
Aldıklarımızla
anlatıp seviyor
Ve
yüceltiyoruz,
Hem
adalet ve erdem denen
O iki
aziz üstün değeri yaşamamızı emir buyuran
Ve onu
bize öğreten o değil midir?
Şimdi
onun ne kadar zengin,
Ne
kadar çok şefkatli
Ve ne
kadar cömert olduğunu akıl edin,
Çünkü o
iki aziz üstün değer ile biz insanlığı tanıştırmasaydı
Halimiz
nice olurdu.
Sonnet… Nafiz coşkun
Adaleti
içselleştirmenin hayati önemi…
İnsanlığın
huzuru, mutluluğu,
İnsanlığın
Saadeti,
İnsanlığın
Hürriyeti,
İnsanlığın
zenginliği
Ancak
Adaletli
Ve
erdemli bir dünya hayatını
Tüm o
insanlığa
Yaşatabilmek,
Tüm o
insanlığa
O
adalet erdem yaşamını
İçselleştirebilmekten
geçer.
Sonnet… Nafiz coşkun
İnsanlığın
sınavı ve insanlığı…
Kötülüğün,
haksızlığın,
İyiliğin,
adaletin
Erdemin
ve sevginin savaşıdır
Asırlardır
Tutuşan,
Kaldırsanız
Yeryüzünden
Nefreti,
haksızlığı,
Kötülüğü,
erdemi, adaleti
Ve sevgiyi
kaldırsanız şu yeryüzünden,
Kalır
mı ki
Şu
nankör insanın hiç bir sınavı
Ve kaldırsanız
erdem ile adaleti yeryüzünden
Kalır
mı ki insan dene varlığın o insanlığı!
Sonnet… Nafiz coşkun
Ecza
erdemli bir hayatın varlığındadır…
Erdemsizlik,
Adaletsizlik,
Çirkin
ahlak denen
O
alçak hastalığa
Yapmadı
insanlık
Bir
türlü kalıcı bir ilaç,
Bak da
gör
Anlamaya
çalış, çabala
O birçoğu
insanlığın
İşte bu
hastalıklardan çok perişan
Ve
mustarip,
Şifalı
bir ecza vermedikten sonra
Nedir
o hastaya ve
Muhtaç
olana başka doğru olacak derman!
Sonnet… Nafiz coşkun
Gazabı
öfkemin…
Sözlerimden
dolayı
O saçını
başını yolan
Bulutlardan
fışkırır
O fırtınalı
yağmurlar,
O
yıldırımlar göklerden yağar
Üzerine
düşmanlarımın,
Kime
uğrar peki,
Belası
öfkemin,
Nefretimin
belası
Kime,
kimlere uğrar,
Peki,
Cinayetlerini
bana
Kusanlardan
başka kime, kimlere uğrar
Belası
gazabı azabı göklerin...
Sonnet… Nafiz coşkun
Uyutamadık
bir türlü cehaletini insanlığın… 1
Ölülerin
gözlerine
Açık bir
Âlemi
Yazar
O
Birçok
Sözlerim,
Seni
Uyandırmaya
Yetmedi
mi?
Yoksa
hâlen uykusunda
Ninni
de ha ninni mi?
İnsan
uyudu hayati tüm o gerçeklere fakat alarak insandan
Uyutamadık
bir türlü şu alçak cehaleti ve erdemsizliği.
Sonnet… Nafiz coşkun
Uyutamadık
bir türlü cehaletini insanlığı… 2
Ne çok
Sevmiş
olmalı ki
İnsan
denen
O
varlık
Uyanık
tutuyor
Adaletsizlik
denen,
Haksızlık
denen
O iki
büyük düşmanına
Sarılarak
sımsıkı,
Aptal
Ve
nankör bir türlü uyanamadı
Onu
cehenneme sürükleyen,
O
uyanık tuttuğu
O iki
acı gerçeğin karşısında.
Sonnet… Nafiz coşkun
Sağlıklı
insan hasta kraldan zengindir…
Krallık
tahtına,
Krallık
tâcına,
Krallık
saltanatına eğer
Yakın
değilsen, hem ayrıca
Çöptür
onlar benim için...
Servet
mi?
Seni
söylemek,
Seni
sevmek,
Seninle
olmak,
İşte
al sana
Büyük
bir saltanat!
Değil
mi birde hasta iyileşmez bir kraldan
Daha
zengindir sağlıklı bir şair…
İşte
al sana büyük bir gerçek.
Sonnet… Nafiz coşkun
Bilge
şair der ki…
Bir
şairin
Ve bir
insanın okuyabileceği
O en
üstün sanat;
Erdemlilik,
Adalet,
bilgelik ve
Aşk
dersleridir,
Bunları
yaşayamayan
Bir
varlıktan ne üstün bir şair,
Ne de
büyük bir insan olabilir,
Elbette
hatasız ve özür dilemeden de olunmaz...
Aşkı,
bilgeliği, adaleti, erdemi bilip
Ve
bunları yaşayıp böyle bir zaferle gel bana
Dediğinde
o büyük bilgeler…
Ha bu
arada sakın ola ki çok şey bilenlerle bilgeliği karıştırma.
Sonnet… Nafiz coşkun
Yaşamak
mı yoksa dedikodusunu yapmak mı?
Bilgelikle,
Bildiklerini
bilgelik zannedip
Bu
Her
ikisini
Birbirine
Karıştıran
Budalalar
Var,
Sen
hiç olmaz ise bâri
Ayırabilmesini
öğren…
Nasıl
mı? Dedikodusunu yapmak değil asıl
Yaşamakmış
oysa sevmek…
Nasıl
mı? Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!
Anlatabiliyor
muyum?
Sonnet… Nafiz coşkun
Aptallara…
Okuduğum
O
Aşk
Derslerinde
cinayet,
Aptallık
Ve
cehalet denen şeyler yok,
Sen
Onlarla,
o cinayetlerle
Dost
olup
Ne
yüzle
Ben
Aşkı
bilir,
Aşkı
yaşarım dersin ki
Ah
aptallar.
Sonnet… Nafiz coşkun
Hüküm
Mesih İsa’nın Rabbine aittir…
Ruhumu
Zihnimi
Çalmaya
çalışan
O
birçok budala
Bilmezler
ki
Aşk
Ve
Erdemi;
Bilgelik
Ve
Kararlılıkla
yaşamaya çalışarak
Konuşan
Bir
kalbe
Asla hükmedilemez.
Sonnet… Nafiz coşkun
Ölümle
savaşa tutuşan budalalara…
Kibirlenen
O tüm
varlıklara diyeceğim
O
gerçek olan aziz şeylerden birisi de
Şudur
ki
‘Ölüm
hepimizin fatihidir,
Hepinize
gücü yetendir...
Ölümle
mi savaşa tutuşup duruyorsunuz,
Zaman
bile sizleri
Bakınız
ki
Nasılda
soldurup
Güçsüz
bırakıyor, öğle değil mi?
Benim
tavsiyem o gün gelmezden önce
Bilgelenin
ve erdemli bir hayatı birlikte yaşamaya
Çaba,
gayret gösterin.
Sonnet…
Nafiz coşkun
Batan
geminin seyir defterinden…
Övülmemesi
gerekenleri
Överek,
Sevilmemesi
gerekenleri
Severek,
Değer
verilmemesi gerekenlere
Değer
vererek,
Yer
verilmemesi gerekenlere
Yer
vererek,
Ayakaltında
kalması gerekenleri
Başa
çıkartıp,
Baş
tâcı yaparak
Batırdınız
İnsanlığınızı,
Batırdınız
ülkenizi.
Sonnet… Nafiz coşkun
Ardında
erdemli kaç kişi bulacaksın…
Şair
haykırdı
O
kahpelikten
Uzak
yaşamak arzusu ile dolu insanlara,
Onlara
dedi ki
Arkamdan
gelin
Şu
çivisi çıkmış
Dünya
insanlığını
Yoluna
koymaya uğraşalım,
Bakın
görün acaba
Kaç
insan çıkmıştır şairle yola,
Belki
de üç,
Belki
beş,
Belki
de birkaç sarhoş mu desem,
Ayık
mı?
Sonnet… Nafiz coşkun
Güzel
bir kalp için…
Sevgi ve
şefkat
O çok
zaman
O kötülükleri
görmemezlikten gelebilir,
Fakat
Aşk,
erdem, hikmet ve adalet
O her
kötülüğü
Mutlaka
görür
Ve
reddeder...
Aşk,
hikmet, adalet
Ve
Erdemli
olmak
İnsanın
Tercih
etmesi gerekenler olmalı,
Yoksa
çirkin bir kalpte güzel bir insan hayat bulamaz.
Sonnet… Nafiz coşkun
Kendini
bilmek...
Neyi
doğru neyi yanlış yaparsın,
Neyi
kötü neleri iyi yaparsın,
Neleri
başarır
Neleri
başaramazsın,
Nelere
yeteneğin var
Nelere
yeteneğin yok,
Zaaflarını
Ve
zayıf yönlerini bilmelisin,
Hem
ayrıca zaaflarını zayıf yönlerini bilmeyen
O
kendisinin eksik yönlerini
Nasıl
onarabilir öğle değil mi?
Kendini
bilmeyi öğrenmelisin,
Erdemli
olmayı öğrenmelisin,
Öğrenmez
isen o gerçek aşkı nasıl yaşayabilirsin.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Anlamak
ya da anlamamak…
Hangi
İnsan
Gerçek
Sahibi
ki
Dünyada
O
herhangi bir şeyin,
Bak
ölüyor
O her
bir şeye
Sahip
olduğunu
Zanneden
insan,
Geride
kimler varsa
Onlara
kalıyor
O
geride bırakılanlar ile
Oyalanmak
biraz.
Sonnet… Nafiz coşkun
Mezardakiler
bilir sor değer nedir…
Değerlendirmeli
İnsan
Ölümden
Önce
Erdemliliği
Bilgeliği,
Yoksa
Mezarda
Ne
İşine
Yarar
Kullanılmamış
O
erdem
Ve kullanılmamış
o bilgelik.
Sonnet… Nafiz coşkun
Miras
dediğin…
Gelecek
de ki
O
Erdemli
nesiller
Senin
o erdemli senini ve
Erdemli
fikirlerini
Yaşatır,
İşte
O
Ne
güzel bir
Miras
Ve
O ne
güzel
Bir
vasiyet,
Onca
cinayet mirasının yanında!
Sonnet… Nafiz coşkun
Öz
güven fakirliği…
O
En
çokta
Duygularımızı
Birbirimize
Açmaktan
Korkuşumuz
Reddedilmekten
Kaygı
ve
Endişe
Duyduğumuz
İçindir,
Neden
o kadar öcü davranırız ki birbirimize,
Öz
güven eksikliğinden midir?
Yoksa
öz güven yoksulluğundan mıdır?
Sonnet… Nafiz
coşkun
Halk,
hükümetin bir aynasıdır…
Bizler
Erdemli
olmaktan,
Adaletli
olmaktan
Ve
Âşık
olmaktan dolayı
Günahkâr
olduk,
Sevilmedik…
Onlar
ise cinayetler işlemekten,
Adaletsiz
Ve
erdemsiz olduklarından dolayı
Sevilip
yükseldiler halkın gözlerinde,
Ellerinde,
Dillerinde,
Kalplerinde.
Sonnet… Nafiz coşkun
Ben
batanları sevmem derken…
Ben
batanları sevmem,
Güneşi
severim,
Güneş
gözlerimizden
O bir
müddet uzaklara,
O uzak
yurtları aydınlatmaya gider,
Adaleti
böyledir onun,
Daha
sonra ise yine adaleti gereği geri
Dönüp
bizi ışıtmaya, ısıtmaya gelir,
Ben
batanları sevmem demekle,
Güneşi
kastetmiyorum,
O
kendilerini kötülükler içinde,
Kendilerini
cinayetler içinde,
Kendilerini
adaletsizlikler içinde,
Kendilerini
erdemsizlikler içinde batıranları kastediyorum.
Sonnet… Nafiz coşkun
Gardını
al ve sıkı dur…
Her
gittikleri yerlere
Kaos,
Dedikodu,
Haksızlık,
Huzursuzluk,
Yalan,
Kargaşa
taşıyan insanlara
Çok-çok
dikkat ediniz,
İşte
onlar
Sizleri
Hatalarınızla
rezil etmeye bayılırlar,
İşte
Sizlerin
hayatlarını da
Umutsuz
ve mutsuz edenlerdir onlar.
Sonnet… Nafiz coşkun
Zehir
zemheri bir hayat içinde…
O
Birçok
İnsan
Birbirinin
Yanlışlarını
Tekrar
Ederek
Hayatı
Çekilmez
Bir
Hâle
Getirmek
İçin
uğraşıyor,
Sıkı
dur ve gardını ona göre al.
Sonnet… Nafiz coşkun
Zannında birçok kez
yanılır insan…
Zanlar
İle
Tahminler
İle
Değil
Başarı
Genelde
Bilgi
Ve
Bilgelik
Yardımı
İle
Gelir
Dedi
bilgeler.
Sonnet… Nafiz coşkun
Erdemsiz insan
hayallerimizi kararttı…
Sonu
İyi
tamamlanıp
Daima
Mutlu
Sağlıklı
Yürüyen
Bir
Hayat
Hikâyemiz
Olsun
İsteriz
Fakat
İnsanlık
ve insanlığın cehaletleri, erdemsizliği
Engel
olur birçok zaman bu hayalimize...
Sonnet… Nafiz
coşkun
Acı ve kederli tablo…
Bilge
şair
Dedi
ki
O Hiç
bir
Kişisel
Veya
Toplumsal
Kazanç
O
erdem
Ve
O
adalet
Hatırının
önüne
Asla
geçirilmemeli,
Eğer
geçirilirse korkunç bir adaletsizlik oluşur,
Şu an
günümüzde, ülkemizi ve ülkelerde gördüğünüz gibi.
Sonnet… Nafiz coşkun
Aşk töreni…
Aşk töreninde söylenir
en keskin cümleler/
En coşkulu şiirler o
anlarda okunur sevgiliye/
Bir tören düzenlenir,
Kutlarız varoluşumuzu./
Ateşlerden ürker ruhum/
Sulara batırırım
hayaletimi/
Sana yüzerim her akşam
yatağında toprağın/
Bana uçar kelebekler
mavi, sarı, yeşil,
Bir özgürlük şarkısı
kadar,
Bende sana söylenirim
pembe ve eflatun sabahlarında./
Çingenelerin danslarını
seyrederim hayaletimle/
Sen gelip geçersin düş
bahçelerimden/
Her güzel çiçeğin
kokusunda seni bulurum/
Seni yaşar her çocuk
gülüşünde her bir güzel insan/
Davullar çalınır,
Ateşler yakılır/
Savaş dansları başlar/
İlkbaharın gelişi
zannedersin ilkönce/
Oysaki senin doğum
yılın kutlanır sevgilim/
En renkli sabahı bulur
senin gülüşmelerin/
En karanlık geceyi
senin yüzün kovalar uzaklara/
Ötelerde bile seni
söyler ıslıklarında çocuklar/
En uzak mesafelerde
ufuklar senden kaçmaz olur artık/
Senin ellerin yatırır
güzel uykulara beni/
Bir tören düzenlenir,
Kutlarız varoluşumuzu./
Ateş dansı yapan o
cesur ateş kelebekleri kadar,
Cesuruzdur bizlerde,
Mücadele ve savaş
meydanlarında
Aşk yaşayacak kadar
cesuruzdur hem de./
Fakat korkaklar ise
birbirini öldürür kendi elleriyle,
Sen ve ben ise
birbirimizi korurken yaşarız./
Yaşamaz isem eğer kim
korur ki seni,
Seni yaşatmaz isem kim
korur ki o vakit sevdiklerini/
Ölmek güzel şeydir
aslında/
Pe ki korkaklar neden
korkar bilir misin ölümden,
Çünkü onlarda
hissederler ebedi bir azabın varlığını enselerinde./
Oysaki Âşıklar için
açılır ölümün kolları ilkbaharlar ülkesine./
Ateş dansı yapan o
cesur ateş kelebekleri kadar,
Coşkuluyuzdur senin
karşında./
Ne mumdan, nede
ateşinden eser kalır,
Seninle seviştikçe her
an./
Savaşları kaldıracaktık
seninle ortadan
Fırlatıp atacaktık
nefreti dibine yerin/
Oysaki cinnet denen
fahişenin tuzağına
Âşık olmakmış
insanlığın sonu./
O halde burada durup şu
onca kâtil insan için ölmek
Yakışmaz bizim gibi
erdemlilere./
Ey erdemin aynası/
Ey suretimin lisanı
fısıltılarını kesme kalbimden./
Bir tören düzenleriz,
Kutlarız varoluşumuzu./
Örgütlenir her insan
gurubu buldukça taraftarlarını/
Her suret
karşısındakine dökmeye başlar içerisini/
Her günün sonunda
yalnızlıktan korkarak insan,
Ellerini bir diğer
insana bağlamaya çalışır/
Belki biraz mahcup,
Belki biraz ürkerek,
Birazda korkarak
yakınlaştırır cümlelerini hayaletine/
Her insan birbirinin
hayaleti olur bu oyunun sonunda./
Karılmak ister
sevgilisine insan/
Soyunur her gece
ışıkları var olan evlerin camlarından,
Vücutlar çırılçıplak
yataklarına yığılır/
Kimileri o gündüz ki
yüzlerce kahkahasının sonunda
Gözyaşlarına boğar
yastığını/
Oysaki nereden
bileceksin
O güzel kahkahaların
ardında
Gizli kalan o binlerce
kederi./
O kahkahalar mı?
Bastırmak içindir
oysaki o onlarca cinnet gülüşü kederi./
Kimileri de sıkıca
tutar kaçmasın diye avuçlarından mutluluğu./
Ah sevgilim,
Ah benim ebedi neşem,
Senin varlığınla
kurtuluyorum tüm o çirkin cinayetlerden/
Ancak seni bulmak
Ve seni anlamaktaymış
kurtulmak kederden.
Aman sabahlar olmasın
mı?
Olmasın mı seninleyken
ayrılığımız/
Çalmasın mı
kapılarımızı kederler seninleyken/
Vız gelir tırıs gider,
Hem çalsa ne çıkar ki
kapılarımızı kederler,
Ancak geldiği gibi
çabucak çekip giderler,
Sen var oldukça
kalbimde./
Gitme ey bilge aşk,
çekip gitme kalbimden,
O milyonlarca insanı
terk ettiğin gibi./
Çok iyi bilirim ki ben,
Mutluluk bir vücuda
bürünür de sen diye görünür seninleyken./
Bir tören düzenleriz,
Kutlarız varoluşumuzu./
Senin hatırın yeter
oysaki her varlığa/
Ey sevginin ve
mutluluğun suret bulmuş hâli;
Öğle çabucak gelip
geçme benden Sabâ rüzgârları gibi./
Oysaki ben sana
soyunurum aşkı/
Oysaki ben, sana
düğmelerim her ânımı./
Seni yazar kalemiyle
her çocuk ilk harfiyle alfabenin/
Lisanlar seninle nefes
alır/
Seninle huzur bulur her
emekçi iş çıkışından sonra evinde/
Seninle gülüşür
sevgililer nikâha bir adım yaklaştığında/
Ölülerin lisanında bir
umut sen var olduğun için filizlenir/
Beyaz papatya, sarı
kelebek
Ve siyah kurdelesi sarı
saçlı çocuğun
Sen olduğun için güzel
görünür gözlerine insanlığın./
Ben sana mecburum
Bakma öğle yalnız
başıma avlandığımı dağlarında şehirlerin/
Ben sana mecburum
Bakma öğle ötelediğimi
her yaklaşan sevgiyi kendimden/
Senin güzelliğinle
gençleşir ruhum daima/
Senin avuçlarınla
içtiğim bengisu,
Senin ellerinle
kandığım ab-ı-hayat pınarıdır
Beni ebedi kılacak olan
sana./
Sen demek ile aşk aynı
şeylerdir bilirim/
Aynı aynalarda bakarız
kendi yüzümüze aynı anda/
Aynı güneşin
kirpiklerinde göz kırparız hayata/
Aynı sıcak iklimlerin
kollarında birlikte ısınırız/
Birlikte uyuruz
düşlerinde sevgililerin/
Sen ve ben aynı denizin
balıklarıyızdır/
Aynı dünyanın
çocuklarıyız ikimizde/
İkimiz bir soluruz
havasını dünyanın/
Ah kirletmeselerdi
keşke,
Diyerek kızarız
dünyalılara./
Hep bir umut vardır
diye içimizde;
Bir tören düzenleriz,
Kutlarız varoluşumuzu./
Sevgilim; Uyumak
seninle aynı rüyalara yatarak/
Sevgilim; Uyanmak
seninle aynı güne merhaba diyerek/
Şu insanlık neden
kaybetmeye başlamış ki aşkı ve merhameti
Diyerek bakıp
birbirimize, bir çözüm ararız gözlerimizde./
Kalk sevgilim, kalk
bekleme boşuna onca zamanı uğraştık,
Haydi, gitmek vaktidir
mâdem gelmiyorsa peşimizden kimseler.
Bir tören düzenleriz,
Kutlarız varoluşumuzu./
Ağlar çocuklar o her
kaba gürültünün çirkinliğinde/
Güzel yürekli babalar
ise düştüğünde bombalar,
Bir oyunmuş
zannettirirler çocuklarına üzülmesinler diye./
Oysaki bilmeli her
insan;
Diri-diri savaşlara
atılan her çocuğun
Bir intikamıdır o
kopacak olan son kıyamet./
Sen sevgilim,
Eğer sen var olmasaydın
Nasıl tutunabilirdi
çocuklar
O minicik elleriyle
hayata./
Senin varlığınla neşe
bulur
Tüm kâinatın sığabildiği
o küçücük kalpleri çocukların./
Senin dokunuşlarınla
ısınır üzerlerine güneş şefkatle/
Sen diye-diye söylenir
umut şarkıları bilirim/
Bir tören düzenleriz,
Kutlarız varoluşumuzu./
Bekleriz bir umut işte
Bir sonraki sabaha
belki terk edip gider diyerek
Şu dünyamız saran
çirkinlikler./
Oysaki bilir her bilge,
Oysaki bilir her
erdemli şair;
Tercihleriydi insanı
zâlim veya Âdil yapan,
Tâlih ya da kader
değildi kötü olan./
Oysaki bilir her bilge,
Oysaki bilir her
erdemli şair;
Asıl yenilginin ölmek,
düşmek,
Ötelenmek, yaralanmak
olmadığını/
Oysaki bilir her
erdemli şair;
Asıl yenilginin
mücadeleden vazgeçmek olduğunu./
Bir tören düzenleriz,
Kutlarız varoluşumuzu./
Hep de böyle başlar
büyük ve aziz başarıların,
Yüce ve kudretli zaferlerin
hikâyeleri;
Bir şeyler seni yere
devirir,
Kaybettiğini,
yenildiğini zannedersin
Ve yeniden doğrularak
dimdik ayağı
Küllerinden Anka gibi/
Başlarsın yüce ve
kudretli bir başarı hikâyesini yazmaya./
Ve yine güzel bir ses
fısıldar kulaklarımıza;
Haydi, der,
Neyi bekliyorsun artık/
Ayaklarının üzerine
kalk
Ve doğrul dimdik
küllerinden/
Tamda şimdi başla
yazmaya yeniden hayatını./
Bu güzel fısıltılar
ancak sana ait olabilir sevgilim./
Sen öğrettin oysaki
bana bilge bir Âsi olunacağını
Tüm cinayetlere karşı!
/
Ey karanlıklarımı
aydınlatan aşkım/
Fırtınalı karanlık
denizlerde yolumu ilham eden fenerlerim/
Ey gündüzlerime
ilkbaharlar eken sevgilim/
Haydi, toparlan artık,
Bizimle birlikte
yürüyenleri alıp çekip gidelim mi buralardan/
Yoksa
Kalıp ölelim mi yaşasın
diye çocuklar ve sevgililer./
Âh ölmek kolay zâten,
Asıl yaşamak gerek
koruyabilmek için çocukları ve sevgilileri./
Bir tören düzenleriz
Gökyüzünün sâkinleriyle
beraber,
Kutlarız varoluşumuzu./
Haydi, toparlan artık,
Bizimle birlikte yürüyenleri
alıp çekip gidelim mi buralardan/
Yoksa
Kalıp ölelim mi yaşasın
diye çocuklar ve sevgililer./
Âh ölmek kolay zâten,
Asıl yaşamak gerek
koruyabilmek için çocukları ve sevgilileri./
Ah sevgilim,
Senin o erdemli
sözlerin gelip geçer hep aklımdan,
Demiştin yine tüm
insanlığı seyrederken üzerinde yıldızların;
Kendi seçimleriydi
insanı âdil veya zâlim yapan,
Tâlih’i veya kaderi
değildi kötü olan./
Bir tören düzenleriz
gökyüzünün sâkinleriyle beraber,
Kutlarız yeniden
varoluşumuzu.
Haydi, ayağı kalk ve
dimdik doğrul
Yeni bir başarı
hikâyesi yazabilmek için.
Yazar şair nafiz
coşkunun yayınlanan tüm kitaplarının isimleri
...
1: Kelebek mevsimi ve
saklambaçlar şehri…
2: Elma kokuları ve
yağmur zamanı…
3: Azap yağmurları…
4: Sevgili nâna ve
mektupları…
5: Papatya mevsimi…
6: Gece yürüyüşü…
7: Sevgili tutya ve
mektuplar…
8: Sürgün şehir…
9: Su kavmi ve Ruhûl
Kudüs...
10: Şafak gemisi…
11: Gemileri yaktım
Aşk ülkesinde…
12: Sürgün çocuklar…
13: Siyah incir ve
mavi kelebek…
14: Sofia filo ve
mektuplar…
15: İstanbul da sanat
ile aşk…
16: Afili
yalnızlıklar şehri…
17: Şairler anarşist
olurmuş…
18: Sular kesti
kılıçları…
19:
Kafa kâğıdı…
20: Hikmet ve
felsefe…
21: Olmak ya da
olmamak…
22: Papirüsler…
23: Meleklerin şehri…
24: İstanbul’un
kanatları altın da…
25: Kırmızı
yağmurlar…
26: Sobe, körebe ve
saklambaç…
27: Bakır cezve…
28: Kaldırımda
demlenen fikir…
29: Senfoni gülüşü…
30: Sevgiliye senfoni
ve aforizmalar.
31: Ölümsüzlük
senfonisi ve Felsefik yazılar.
32: Felsefe ile
şiirin buluşması.
33: Çirkin kral ve
fikir yazıları.
34: Ölü şairler
mezarlığı.
35: Cennetin
çocukları.
36: Şairler kenti ve
aforizmalar.
37: Kelebekler şehri
ve Felsefik notlar
38: Tutsak melekler
ve fikir yazıları…
39: Şair korsanlar ve
aforizmalar…
40: Şehrin azizleri
ve Felsefik yazılar…
41: Sofia filo ve
aforizmalar…
42: Faili meçhul
sevdalar ve aforizmalar…
43: Kırmızı balık ve
aforizmalar…
44: İhbarlanmış
aşklar ve Felsefik notlar…
45: Kılıçlar ve
kalemler…
46: Pur si muove ve
aforizmalar…
47: Şairlerin ölüm
dansı ve aforizmalar…
48: Düşmanlar ve
sevgililer…
49: Soprano ve kanlı
sözler…
50: Kurşun askerler
ve aforizmalar…
51: Ölüm öpücüğü ve
aforizmalar…
52:Kale düştü ve
felsefik yazılar…
53:Şairin kurşun
kalemi ve aforizmalar…
54: Şairin seyir defteri
ve aforizmalar…
55: Kartal yuvası ve
aforizmalar…
56: Kelimelerle dans
ve aforizmalar…
57: Yalnızlık
senfonisi ve aforizmalar…
58: Aksiyon ve
aforizmalar…
59: Aşk yasası, Aşk
diyalektiği…
60: Sinekler lordu ve
aforizmalar…
61: Kod-adı şair ve
aforizmalar…
62: Su akar yatağını
bulur…
63: insan ilişkileri
ve aforizmalar… (karma)
64: Sokrates’in
intikamı ve aforizmalar…
65: Cehennem
melekleri ve aforizmalar…
66: Aşk töreni…
(karma)
67: Arıkovanı ve aforizmalar…
68: Cadı kazanı ve aforizmalar…
69: Şairin intikamı ve aforizmalar…
70: Cadı avı ve aforizmalar…
71: Gümüş köpek balığı…
72: Ölüler şehri ve aforizmalar…
73: Taçsız kral ve aforizmalar…
74: Zehirli sarmaşıklar…
75: Mücadele sanatı ve aforizmalar…
76: Kıyamet sancısı ve aforizmalar…
77: Aslanların öğretisi ve aforizmalar…
78: Kartalların öğretisi ve aforizmalar…
79: Kurtların öğretisi ve aforizmalar…
80: Katil balinanın öğretisi ve aforizmalar
81: Bilgelerin öğretisi ve aforizmalar…
82:
Kalemşörler ve aforizmalar…
83: Şairlerin
senfonisi ve aforizmalar…
84:
Kafes demokrasisi ve aforizmalar…
85:
Kukla demokrasisi ve aforizmalar…
86:
Cehenneme hoş geldiniz… Aforizmalar…
87: Âraf da bir şair ve aforizmalar…
88:
Tanrıların savaşı ve aforizmalar…
89:
Rönesans ve aforizmalar…
90:
Şair Hamlet’in intikamı ve aforizmalar…
91: Şair, Tiranlara karşı ve aforizmalar…
92: Şair, Matrix’e karşı ve aforizmalar…
93:
İnsanlar, deliler ve aforizmalar…
94:
Hayvan terbiyecisi ve aforizmalar…
95:
Kaos düzeni ve aforizmalar…
96:
Kuzey ışıkları ve aforizmalar…
97:
Cesur yürek ve aforizmalar…
98:
Kumpas hayatlar ve aforizmalar…
99:
Gladyatörler ve aforizmalar…
100:
Dolunay ve aforizmalar…
101:
Cadılar, kuzular ve aforizmalar…
102:
Cumhuriyetin öğretisi ve aforizmalar…
103:
Öfke, bilgelik, erdem ve aforizmalar…
104:
Çakalların öğretisi ve aforizmalar…
105:
Tabiatın öğretisi ve aforizmalar…
106:
Karıncaların öğretisi ve aforizmalar…
107:
Ağaçların öğretisi ve aforizmalar…
108:
Kızılderili kabilelerinin öğretisi ve aforizmalar…
109:
Balarılarının öğretisi ve aforizmalar…
110:
Kelebeklerin öğretisi ve aforizmalar…
111:
Demokrasinin öğretisi ve aforizmalar…
112:
Hırsızlar kralı ve aforizmalar…
113:
Hasat mevsimi ve aforizmalar…
Yorumlar
Yorum Gönder