KİTAP ADI: CUMHURİYETİN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR. (Kitap: 102: Cumhuriyetin öğretisi ve aforizmalar... author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun)

 

Felsefik yazılar, Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, kişisel gelişim, hikmet, sanat, sonnet, terapi, Sosyolojik ve psikolojik tespitler.

  

 https://drive.google.com/file/d/1y7P8chHqnoPW4vsHc-2YB2Zb0ZMpF6SV/view?usp=drive_link

 KİTABI PDF OLARAK OKUMAK İÇİN YUKARIDA Kİ LİNKİ TIKLAYIN ⬆

                                 ♛ ♣ ♡

 

 

 Cumhuriyetin öğretisi ve aforizmalar…    Kitap: 102.

 

                               ☆☆☆

Bâzen onlarca kumandandan ve politikacıdan

Daha çok faydalı iş yapar bilge cesur erdemli bir şair…

 

Seçimleriydi bir insanı, cumhuriyeti iyi ya da kötü eden,

Kör aptal tâlih yoktu aslında kalbinde kaderin de insanın…

 

Düşüncelerimin, aforizmalarımın erdemleşerek olgunlaşmasın da ve hayatın içerisinde ki zorluklara cenderelere karşı cesur duruşumu gardımı alışımda benden yardımlarını geri çekmeyen meleklere teşekkür ediyorum. Ve o çok değerli tüm bilge hikmetli sanat felsefe insanlarına teşekkür etmeği kendime aziz bir vasıf olarak görmekteyim çünkü onlara gönülden teşekkür etmek bile benim gibi bir mücrimi azizleştirebilir. Ben sadece iyi insan olmaya çalışan o aziz sanatkârım olan Rab Allah’ın yarattığı Aşk ve erdem günahı işlemiş bir varlığım, sağlıcakla hoşça kalın.

 

                                                                   Nafiz coşkun.

 

                                    ☆☆☆

 

 

 

 

Yazar şair düşünür ve sanat insanı: Nafiz coşkun ile iletişim adresleri: e-posta: n.coskun006@gmail.com 

Ve ayrıca daha çok facebook Messenger,

Twitter ınstagram linkedln pinterest adreslerinden ulaşabilirsiniz.

 

 

 

Bu ve tüm kitaplarımın telif hakları, basım, yayın, satış hakları Nafiz Coşkun’a aittir. İzni alınmadan kitabın tümü, ya da bölümleri, mekanik, elektronik, manyetik ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, bastırılamaz, medyada okunamaz, şarkı türkü yapılamaz.

 

 

Baskı

Ofset baskı merkezi

 

         /

 

Matbaa sertifikası

 

ISBN:

                                  ☆☆☆

 

Felsefik yazılar, Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, hikmet, sanat, kişisel gelişim, terapi,

Sosyolojik ve psikolojik tespitler ve sonnetlerin sayfa numaraları:

Sayfa: 7. ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI

Sayfa: 9: Bilge şair, cumhuriyet hakkında dedi ki…

Sayfa: 10: Cumhuriyet, demokrasi; halkın irade ve idaresi…

Sayfa: 14: Cumhuriyet ve demokrasinin öğretilerinden… (sonnet)

Sayfa: 15: Yeterliler yeterli gelmezken… (sonnet)

Sayfa: 16: Karanlıkları aydınlık yapan sevgidir… (sonnet)

Sayfa: 17: Mücadele ve bir adım daha ileri… (sonnet)

Sayfa: 18: Eli dili kanlı cinayetlere karşı… (sonnet)

Sayfa: 19: Köleler, aptallar ve efendileri… (sonnet)

Sayfa: 20: Hırsızlar kralı konuştu… (sonnet)

Sayfa: 21: Mücadele meydanları yara bere içinde… (sonnet)

Sayfa: 22: Tenekeciler çarşısında ne işin var kardeş… (sonnet)

Sayfa: 23: Erdemli bilgelik üstün bir hazinedir… (sonnet)

Sayfa: 24: Fikirlere kelepçe vuramazsınız… (sonnet)

Sayfa: 25: Haklıya hakkını vermek haktır… (sonnet)

Sayfa: 26: Baş ağrıtan ilişkiler… (sonnet)

Sayfa: 27: Erdemli dostlar zenginliktir… (sonnet)

Sayfa: 28: Mutluluk öğretisini kimler bilir… (sonnet)

Sayfa: 29: Asıl olan kudret ölümsüz sözlerde… (sonnet)

Sayfa: 30: Kalbinin olduğu yerdedir vatanın dîn’in… (sonnet)

Sayfa: 31: Aşk uludur, peki, ya siz ona erebildiniz mi? (sonnet)

Sayfa: 32: Sevmeyi öğreniyoruz düşe kalka… (sonnet)

Sayfa: 33: Baharını çöle çeviririm senin haberin var mı? (sonnet)

Sayfa: 34: Muhâl bir arzu ve imkânsız bir hayâl… (sonnet)

Sayfa: 35: Birbirimize yetebilmeyi öğrenebilsek… (sonnet)

Sayfa: 36: Vahşi bir tadı vardır sevişmelerin seninle. (sonnet)

Sayfa: 37: Bir bahane yeter sarılmak için…

Sayfa: 39: Söylediğimi kulağın duyuyor mu? (sonnet)

Sayfa: 40: Gardını almayı ihmal etme… (sonnet)

Sayfa: 41: Emeğe saygı fakat hangi emeğe saygı… (sonnet)

Sayfa: 42: Gemileri yakmak tabiri caiz ise… (sonnet)

Sayfa: 43: Tiki ve kuyruğu… (sonnet)

Sayfa: 44: Fikir tohumu nereye atılır… (sonnet)

Sayfa: 45: Bizimkisi bir aşk hikâyesi… (sonnet)

Sayfa: 46: Sevginin aziz tarafı siz de var mı?  (sonneto)

Sayfa: 47: Kırmızıçizgileriniz nelerdir…  (sonnet)

Sayfa: 48: Bu şiir, bu aforizma aptallara göre değil… (sonnet)

Sayfa: 49: Cesaretin var mı aşka… (sonnet)

Sayfa: 50: İnsan, sevgili ve dost olabildik mi?  (sonnet)

Sayfa: 51: Fakir maneviyatı birçok insanın… (sonnet)

Sayfa: 52: Kalbinde erdem varsa aziz bir değersin… (sonnet)

Sayfa: 53: Kahramanlık destanı ve erdemli yaşam… (sonnet)

Sayfa: 54: Benim şiirlerimde o kimi insanlar… (sonnet)

Sayfa: 55: Aşk dediğin o değer ve insanın cehaleti… (sonnet)

Sayfa: 56: Hasat mevsimi geldiğinde… (sonnet)

Sayfa: 57: Hayatımızı zehir edeni terbiye etmek… (sonnet)

Sayfa: 58: Aptalca ve erdemlice sevgilerin sonucun da... (sonnet)

Sayfa: 59: Cinayettir zamanı kötüye harcamak… (sonnet)

Sayfa: 60: Bir bilgenin seyir defterinden…

Sayfa: 62: İyi ile kötünün ayrımında insan sınıfta kalıyor. (sone)

Sayfa: 63: Cehaletten uyandırmaya bir uyanık gerek. (sonnet)

Sayfa: 64: Çabalamak, erdemlice çabalamak gerekli. (sonnet)

Sayfa: 65: Adalet erdem denen üstün değerlerle tanı onu. (sonnet)

Sayfa: 66: Adaleti içselleştirmenin hayati önemi… (sonnet)

Sayfa: 67: İnsanlığın sınavı ve insanlığı… (sonnet)

Sayfa: 68: Ecza erdemli bir hayatın varlığındadır. (sonnet)

Sayfa: 69: Gazabı öfkemin… (sonnet)

Sayfa: 70: Uyutamadık bir türlü cehaletini insanlığı. 1 (sonnet)

Sayfa: 71: Uyutamadık bir türlü cehaletini insanlığın. 2 (sonnet)

Sayfa: 72: Sağlıklı insan hasta kraldan zengindir… (sonnet)

Sayfa: 73: Bilge şair der ki… (sonnet)

Sayfa: 74: Yaşamak mı yoksa dedikodusunu yapmak mı? (sone)

Sayfa: 75: Aptallara… (sonnet)

Sayfa: 76: Hüküm Mesih İsa’nın Rabbine aittir… (sonnet)

Sayfa: 77: Ölümle savaşa tutuşan budalalara… (sonnet)

Sayfa: 78: Batan geminin seyir defterinden… (sonnet)

Sayfa: 79: Ardında erdemli kaç kişi bulacaksın… (sonnet)

Sayfa: 80: Güzel bir kalp için… (sonnet)

Sayfa: 81: Kendini bilmek… (sonnet)

Sayfa: 82: Anlamak ya da anlamamak… (sonnet)

Sayfa: 83: Mezardakiler bilir sor değer nedir… (sonnet)

Sayfa: 84: Miras dediğin… (sonnet)

Sayfa: 85: Öz güven fakirliği… (sonnet)

Sayfa: 86: Halk, hükümetin bir aynasıdır… (sonnet

Sayfa: 87: Ben batanları sevmem derken… (sonnet)

Sayfa: 88: Gardını al ve sıkı dur… (sonnet)

Sayfa: 89: Zehir zemheri bir hayat içinde… (sonnet)

Sayfa: 90: Zannında birçok kez yanılır insan… (sonnet)

Sayfa: 91: Erdemsiz insan hayallerimizi kararttı... (sonnet)

Sayfa: 92: Acı ve kederli tablo… (sonnet)

Sayfa: 93: Aşk töreni…

Sayfa: 101: yazarın bugüne kadar yazdığı kitapların isimleri…

 

 

                              ☆☆☆

 

 

 

 

 

 

Nafiz derki:

Sevgili Mikel’e, Cibril’e ve Şafağa ve sana

Ve senin için sevgilim.

Sevgili İsrafil’e,

Ölüm meleği Azrail’e ve Ruhûl Kudüs’e Teşekkür ediyorum.

Sonnet ve şiirlerimi, tane-tane,

Yavaş-yavaş ve yumuşak bir ses ile oku.

Fikir yazılarımı, makalelerimi, aforizmalarımı,

Şiirlerimi, sonnetolarımı, kelimelerimi, hikâyeciklerimi,

Jurnallerimi okurken düşünerek oku!

Anlamak istiyorsan bu dediklerimi yerine getirmelisin!

Ve unutma ki hikmetli düşünerek okumak;

Erdemlilerin, kibarların,

Asaletli,

Asil insanların aziz bir vasfıdır, karakteridir, sanatıdır unutma!

                                                      

                                                       Sonnet. Nafiz coşkun

 

 

            

                 ☆☆☆

          ŞAİRİN(kendimin)SANAT  TARZI.

 

Bu yazıyı tüm kitaplarımın baş sayfalarına yerleştiriyorum!

Beni ve sanat şiir tarzımı anlayabilmek için bu yazımı lütfen dikkatlice kendiniz ya da karşılıklı bir insanla okuyunuz ki benim yazmış olduğum eserlerimi daha iyi anlayabilmeniz mümkün olsun. Kendisine yazar şair düşünür ve sanat insanı unvanlarıyla seslenen o akılcı romantik adamın yani benim ne tarzda yazdığımı, nasıl bir nazm ölçü kullandığımı şu ifadelerle beyan etmek istiyorum. Şu aziz iki cümleyi çok irdeledim, olmak ya da olmamak ile anlamak ya da anlamamak cümlelerini. Ve anladım ki bu iki aziz cümle beyni dolmaya başlamış bir insanın tüm hayatını şekillendiren kafa kâğıdıdır, ruh haritasıdır. Düşün ve anlamaya çaba göster, olmak için ise bilgi ile meseleleri anlamak gerektiğine inandım daima. Şiiri, felsefeyi, fikirlerimi, telkini sonnet kalıbında, sonnet nazmın da birleştirdim, ha bu arada hatırlatmak isterim ki zâten kaliteli bir şiirin fikirsiz felsefesiz olması mümkün değil. Bazen de kimi yazılarımda sokak lisanını kullanmayı ihmal etmedim çünkü sokağın ayrı bir lehçesi vardır bunu inkâr edemem, iyi ya da çirkin sokağın o çok farklı argosunu bile kullandığım oldu. Her bir aklın, her bir anlayışın anlayışına göre anlatmaya çalıştım ve o sokak şairi üslubu yanında birde salon şairi ile aforizmacıların lisanını kullanmayı da ihmal etmedim. Bazen insanların o geçmişten bugüne hiç değişmemiş aynı olan ezberlerini bozmuş oldum bu farklı yazılarımla, bu farklı sanat tarzımla. Çoğunlukla bazen de insanların düşünce güçlerini artırmaya çalıştığım oldu. Hem sokak lisanını, sokak felsefesini ve hem de yüksek akademi lisanının felsefesini kullanmayı kendime has bir tarzda uygun gördüm. Aynı kitap içerisinde hem Sonnet’i, şiiri, makaleyi, jurnal yazılarını ve bazen de minik hikâyecik roman kokulu yazılarımı ve ayrıca laubali bir lisan tarzını da ihmal etmeden kullandığımı yazılarımda göreceksiniz çünkü kötülüğe karşı laubali olmamak mümkün değildir erdemli bir insan için. Ve hatta çok basit anlatılar ile süslenmiş şarkı sözü olabilecek dizeleri, şiirleri, Aşk’ı, Hikmet’i, kavgalarımı, hatalarımı, pişmanlıklarımı, halkımı, birbirinden çok farklı insan kalıplarını, farklı kültürdeki insanların isyanlarını, sohbet şiir kültürlerini, yalnızlıklarını, zaferlerini, yenilgilerini, umutlarını ve birçok şiirde olduğu gibi karamsarlığı değil, tam tersine insanları karamsarlıktan çıkartabilmenin uğraşısını göreceksiniz yazılarımda. Biliyorsunuz ki felsefi bir mesele üzerinde hikmetlice düşünmeye çalışmak insanın düşünce gücünü artırıyor. Ve işte bende Felsefik yazılar ile yoğurduğum mayaladığım şiir sonnet sanat düşünce fikir hamurumu kendime has yepyeni bir modern sanat tarzında sizlere ikram ediyorum, isteyen alabilir, alırsanız eğer zararlı asla çıkmayacaksınız emin olabilirsiz, çünkü ben de sizler gibi iyi bir insan olmaya çaba gösteren bir varlığım.

Yeniden kısaca tekrar etmem gerekirse eğer, Tüm eserlerimin kitaplarımın tarzı şöyle ki yazılarımın büyük bir bölümünü, fikirlerimin bir kısmını sonnet kalıbı nazmında, şiirsel kendime has Felsefik hikmetli dokunuşlarla yazdım. İşte bu bana has nazm ile tarz birleşince dünyada bir ilk oldum desem yeridir. Ayrıca bu nazm tarz birleşmesiyle yazılan bazı eserlerimin okunuşu konuları gibi zor, ağır gelebilir bazılarınıza. Lütfen yazılarımı daha dikkatli, yavaş ve seçici, tane-tane, düşünerek okuyunuz, anlamadığınız kelimelerin manaları için lütfen sözlüğe bakınız, bir kelime insan vücudundaki iskeletin parçası gibidir anlamını bilmeden okuyup geçerseniz hiçbir fayda göremezsiniz, zarara girmez erdemliler, kısacası ben Şiirle felsefeyi birleştirdim!

Bilge şair, cumhuriyet hakkında dedi ki…

 

Cumhuriyet;

Halkın yönetimi,

Halkın eşit paylaşımla idare ettiği

Ülke, devlet yönetim biçimi…

Cumhuriyet devletinde;

Bir ülke ve devlet insanlarının

Âdil olarak,

Eşit biçimde

O âdil hak ve hürriyetlerden faydalanıp,

Yine âdil olarak eşit biçimde

Ülke devlet hazinelerini kullanıp

Onlardan faydalanabildiği,

Huzur ve güvenle yaşadığı yerdir

Cumhuriyet devleti…

Cumhuriyet idealinin

Gerçekte

Erdemlice yaşanmadığı

Şu ve birçok ülkede,

Cumhuriyeti;

Erdemli ve bilgece,

Âdil olarak yaşamayan

O câhil ve aptallara inat,

O şanlı cumhuriyeti gerçekte yaşayanların

Ve gerçekte arzulayanların

O şanlı cumhuriyet bayramını

En içten dileklerimle kutlarım.

          

 

Cumhuriyet, demokrasi; halkın irade ve idaresi…

 

Demokrasi ve cumhuriyet

Aslında

İnsanın

Ve

Halkın

Hamlesinden,

Hamlelerinden,

Arzularından,

Yaptıklarından

Ve

Yapacaklarından

Başka bir şey değildir,

İnsanlar ve halk

İyi hamle yaparlarsa

Demokrasi iyi olarak yaşatılır

Ve iyi olarak sonuçlanır,

Herkesler de bu iyi sonuçtan faydalanır,

Yok,

Eğer insanlar

Ve halk kötü hamleler yaparlarsa

O vakitte kötü yaşanılır

Ve kötü olarak sonuçlanır,

Herkesler de bu kötü sonuçtan zarar görür,

Yani demokrasi işte o vakitte kötü olmuş olur,

Yani buda demek oluyor ki demokrasi

Halkın yaptıkları

Ve yapacaklarından başka bir şey değildir,

Demokrasi

Halkın aynaya yansıttıklarından başka bir şey değildir,

Daima demişimdir;

Herkes ektiğini biçer,

İyi demokrasi(iyi hamleler, iyi idareler eken) eken

İyi demokrasi biçer,

Hasat mevsimi de iyi verim alır,

Yok, eğer

Kötü demokrasi(kötü hamleler, kötü idareler eken) eken de

Kötü demokrasi biçer,

Böylece hasat mevsimi kötü verim alır,

Dedim ya

Halkın insanların yaşantısı,

Halkın insanların hamleleri

Demokrasinin yönünü şeklini sonucunu belirler,

İyi yaşayın ki demokrasi de iyi olsun,

Daima demişimdir,

Kader ya da tâlih değildi kötü zâlim olan,

Aslında insanların ve halkın yaptıklarıydı

Onları erdemli âdil iyi ve ya da zâlim kötü yapacak olan…

Bilge şair dedi ki

Kaderinizi nasıl yazacağınıza dikkat edin,

Kalem sizin elinizde,

Unutmayınız ki

Yapacağınız her bir hamle

Demokrasiye şekil vermektedir…

Demokrasinin,

Yani halkın iyi,

Halkın bilge ve erdemli olması

Cumhuriyet öğretisini yaşanılır kılmaya devam eder,

Cumhuriyet ancak

Bilge erdemli bir halkın,

Bilge erdemli bir demokrasinin elinde

Yıkılmadan var olmaya devam edebilir,

Cumhuriyeti yaşatmak

Ve ayakta sağlam olarak tutmak isteyenler ancak

Demokrasiyi,

Yani halkı erdemli

Ve bilge bir seviyeye yükseltmek zorundalar,

Eğer demokrasi,

Yani halk erdemli bilge bir yükseklikte olmaz ise

Cumhuriyet öğretisi unutulur,

Cumhuriyet ideali yüreklerden

Kalplerden düşer

Ve

Âdil paylaşım

Ve eşit hürriyet anlamlarını da

İçerisinde barındıran

O cumhuriyet düzeni artık yaşatılamaz olur,

Erdemli bir hürriyeti

Ve âdil bir paylaşım düzeninin ülkenizde

Ve tüm dünyada yaşanması için,

Kıyamete kadar ayakta tutulması için

Mümkün olduğunca demokrasinizi,

Yani halkınızı erdemli, bilge olarak eğitip yetiştirin,

Tek ve sağlam çözüm budur,

Bilge şair demokrasiyi tarif ederken,

Demokrasi halkın aynada ki

O yansıyan yüzüdür demişti,

Haydi, sağlıcakla kalın,

Rast gele.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Cumhuriyet ve demokrasinin öğretilerinden…

 

Bilge şair dedi ki o binlerce kumandandan,

O binlerce politikacıdan

Çok daha faydalı işler yapar

Erdemli bilge ve cesur bir şair,

Sakın unutmayın ki halk

O kendi kaderini

Kendisi tayin edip

Yine kendisi yazacaktır…

Bunu anlamak zorundasınız,

Yine tekrar etmek zorunda kalıyorum

Çünkü bunu anlamadığınız için kaybediyorsunuz,

Şöyle ki

Seçimleriydi bir insanı, cumhuriyeti ve halkı iyi ya da kötü eden,

Kör aptal tâlih yoktu aslında kalbinde kaderin de insanın…

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yeterliler yeterli gelmezken…

 

İnsanların birçoğu

Ortak anlaşabilecekleri

O şeylerde buluşmak

Anlaşmak yerine

Sadece anlaşmış

Ve sadece buluşmuş gibi oyun yapıyorlar,

İşte mutluluğu yakalayamamak

Tamda burada başlıyor,

Bakın görün ki

Elindekiler ona yetmedi,

Mutluluğu için elindekiler ona yeterli gelemedi bir türlü,

Ve daha fazlasını,

Daha çoğunu kazandı yine de yetmedi mutluluğu için...

Peki, ya sen!

 

                                          Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Karanlıkları aydınlık yapan sevgidir…

 

Bilge bir şairden dinlemiştim,

Aklımda kaldığı kadarıyla,

Sevgilisinin bulunduğu mahalleyi şehri anlatırken

Şöyle diyordu;

Sevgilimin bağında bahçesinde

Diken güzelleşir,

Ateş güzelleşir,

Dem daha da güzelleşir,

Çöl güzelleşir,

Sonbahar sanki ilkbahar gibi olur,

Şekeri olmayan çay bile bal,

Tüm bunlar onsuz dışarıda zehir zemheri olur…

Gerçekte zemheri karanlıkları aydınlık yapan

Karşılıklı sevgiden başka ne olabilir ki haksız mıyım?

 

                                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mücadele ve bir adım daha ileri…

 

Savaşmadan, kavga etmeden,

Mücadele vermeden elde edilemiyor o bâzı şeyler,

Vereceğiniz kavgalarda

Ne gibi sonuçlarla karşılaşabileceğinizi

Akıllıca hesap edin ve ona göre gardınızı alıp,

Ona göre de hazırlıklarınızı yapın,

Biraz başınız ağrıyacak fakat mücadele vermeden

O almak istediğinizi alamayacağınızı

Sende biliyorsun, o da biliyor, onlarda biliyorlar,

Sizlerde biliyorsunuz, bizlerde biliyoruz,

Erdemli bir mücadele vermekle

Tüm bu işlerin üstesinden gelebilir miyiz?

Erdemli bir mücadele vermeden bu bilinemez ki

Kadim tarih bunun örnekleri ile dolu, o halde haydi, rast gele.

 

                                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Eli dili kanlı cinayetlere karşı…

 

Kanlı bıçaklı

O iki düşman gibidir

Şu ruhuma

İlişmek isteyen

O her bir cinayet,

O kanlı bıçaklı

Ezeli düşmanıdır ruhumun

Başından beri

Diye söyledim kaç defadır

O her bir cinayet,

Söyle lütfen

Hangimiz

Sağ salim çıkarız ki

Bu kavgalardan, bu mücadeleden!

 

                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Köleler, aptallar ve efendileri…

 

Bilge şair dedi ki

Halkı kendi kulları zanneden,

Halkı

Kendi köleleri zanneden krallar

O kendi krallıklarının kölesi

Olmuşlardır da,

Bunun farkında bile değillerdir

Onların birçoğu,

Krallara ise kendisini tanrı efendi zannettiren o budalalar ise

Aslında o kendi aptallıklarının hem kulu

Hem de kölesi değil de söyler misiniz peki, ya nedir…

Aslında bilir o her bilge şair gerçek efendinin

O bâkire ve temiz Meryem oğlu Mesih İsa’nın Rabbinden 

Bir başkası olmadığını, olamayacağını!

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hırsızlar kralı konuştu…

 

Hırsızlar ve haksızlıklar kralı

Ve aveneleri

Şöyle diyordu;

Aptal,

Câhil toplumlar

Ve

Aptal,

Câhil halk

Hayatta kaldığı sürece

Bizi

Krallığımızdan

Hiçbir kudret indiremez,

Bilge şairde cevaben dedi ki

Zâlimler de ara da bir doğruları söylerler.

 

                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mücadele meydanları yara bere içinde…

 

Aslanların bile

Yara aldığı

Bir savaşta

Ne yapar

Kanarya

Ve kuzgun,

Bu

Zehir zemheri bir mücadele âlemidir,

O her savaşta

Bilmez misiniz ki

Ya ruh,

Ya beden,

Ya da her birisi yara almadan

Kurtuldu diyen olamaz.

 

                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tenekeciler çarşısında ne işin var kardeş…

 

Söylemediler mi sana hiç değerin bilmez yerlerde kalma diye…

Sor kendine bir, o ağzın,

O dudağın,

O dilin,

O kalbin,

O aklın değerli ise eğer,

Peki,

Öğleyse o değerli olanlara

O değeri düşük şeyleri söyletip de

Neden sen o zaman ve nefes denen

O aziz hazinelerini

Harap ve israf edersin,

Hem ne anlasın tenekeciler çarşısındakiler

Senin o elmastan, altından, yakuttan, candan sözlerini.

 

                                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdemli bilgelik üstün bir hazinedir…

 

İnsan yaşamını,

İnsan ruhunu,

İnsan bedenini,

İnsan hayatını

Faydalı sağlıklı bir düzene sokan o şey

‘Erdemli bilgelik ile hamleler yapmaktır’

İşte bu hazine

Devletleri,

Milletleri,

Aileleri,

Sevgileri, dostlukları,

Ve imparatorlukları

Adaletli üstün bir düzene sokan

O şeyin ta kendisidir.

 

                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Fikirlere kelepçe vuramazsınız…

 

Hangi

Gönül,

O

Hangi

Fikir

Mahkûm

Edilebilmiş ki

Siz de

Benim

O

Erdemli

Sözlerime

Kelepçe

Takabilesiniz.

 

      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haklıya hakkını vermek haktır…

 

Bilirim ki

Adı

Doğruluğu onaylamak için

Ancak

Üzerine

Yemin içilmeye değer

O tek varlık, temiz, erdemli ve

Bâkire

Meryem oğlu

Mesih

İsa’nın rabbidir,

Hem

Onun eşsiz tek efendi,

Onun eşsiz tek hâkim olduğunun da kanıtıdır.

 

                              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Baş ağrıtan ilişkiler…

 

Bâzı insanlar vardır ki

Onlarla

İlişki kurmak

Huzursuzluktan,

İntihardan,

Savaştan farksızdır,

Her nedense

Birçok insan

Bile isteye

O savaşa,

O intihara

Teşebbüs etmeye meyilli olur,

Ne büyük

Ve ne alçakça bir aptallık öğle değil mi?

 

                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdemli dostlar zenginliktir…

 

Gök âlemi

Gözyaşlarını tutmadığı zaman

İlkbaharlar yeşerir yeryüzünde,

Peki, ya sen ağladığında neler olmakta bir düşünsen,

Peki, neden gönlüm sevgilinin,

Dostun yakına gelmesiyle

Harabeler de bile mevsim ilkbaharlar gibi açmaya başlar,

Peki, neden sevgili olmadığı vakit,

Erdemli dostlar olmadığı vakit

O engin hayatlarımız

Zemheri ve ayaz olmakta,

Nedir bu sevgilinin,

Nedir bu erdemli dostların hüneri ki

İnsanın hayatını azîz edip, bahara çevirip, zenginleştirmekte!

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mutluluk öğretisini kimler bilir…

 

Mutluluğu

Erdemliliği

En iyi

Kim bilir sizce,

O

Mutluluğu

Erdemi

Öğretip

Ve

Mutluluk içinde,

Erdem

İçinde

Olandan

Başka.

 

     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Asıl olan kudret ölümsüz sözlerde…

 

Dünya da ki

O

Hiç bir hükümet

Ve

O

Hiç bir hükümdar,

Hüküm

Ve

Hâkimiyet

Süremeyecek

O

Benim

Yine o

Erdemli, adaletli sözlerim kadar.

 

                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kalbinin olduğu yerdedir vatanın dîn’in…

 

İnsan

Kalbinde

Ferahlığı

Huzuru

Mutluluğu

Nerede

Bulmuşsa

İşte

Orada

Kalır,

Orası

Onun

Dîn’i, vatanı,

İmânı olur,

Bak da gör şimdi o kalbin nerededir.

 

                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşk uludur, peki, ya siz ona erebildiniz mi?

 

Bilge şair dedi ki

Hiç bir insanın

O kalbinin, o yüzünün âşığı değilim ki

Mecnunu(delisi) olayım ardından,

Aşk ki insanın insana hissedemeyeceği kadar

Azîz, büyük, dürüst ve özeldir,

Hem ayrıca bilmez misiniz hak etmeyi başaramaz

O hiç bir insan aşk duyulmaya ki ona aşk duyayım ben,

Aşk; adalet,

Erdem, dürüstlük, yalansızlık, sadakat, vefa, feragat ister,

Söyler misiniz o hangi insanda, o hangi cin de

Bu saydığım aziz özellikler ebedi olarak var ki

Hem ayrıca Âdem peygamberin o hangi evladı

Sözüne sâdık kalabilmiş ki aşk duyulmaya da layık olabilsin.

 

                                                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevmeyi öğreniyoruz düşe kalka…

 

Yâni onca ilişki

Onca

Sevdiğim kadın

Sana

Layıkıyla

Ulaşıp,

Seni layıkıyla

Sevebilmem için

Birer

Tecrübe

Ve

Sınav mıydı?

Ne acayip bir hayattır onca zorluktan sonra birkaç kolaylık

Ve birkaç güzellik!

 

                                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Baharını çöle çeviririm senin haberin var mı?

 

Şair dedi ki

Ah felek,

Ah kader

Sakın ola ki

Beni zorlama,

İnsanların başına yazı,

İnsanların başlarına

O yazgılar yazan

Sen bile

Şu benim öfkemin,

Yine benim

O

Erdemimin pençesinden

Kurtulamazsınız.

 

            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Muhâl bir arzu ve imkânsız bir hayâl…

 

Malı mülkü kudreti olmayanı

Saltanat kudret sahibi yapar

Hatta yıldızlaştırırsın bilirim,

Çünkü sen Âlemlerin Rabbisin,

O temiz ve bâkire Meryem oğlu

Mesih İsa’nın da rabbisin...

Hayâlim de canlandı muhâl ve imkânsız bir arzu,

Dedi ki bana Rabbin meleklerinin sesini işitip

Cenneti sana verdik,

Arttık yeter diyecek kadar

Erdemli bir hayat yaşa dediler bana,

Bu benimde sana mirasımdır, vasiyetimdir, nasihatimdir,

Başarır mıyız başaramaz mıyız görelim bakalım

Âlemlerin Rabbi ne der, ne derse güzel söyler.

 

                                            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Birbirimize yetebilmeyi öğrenebilsek…

 

Birbirimize bir türlü yetemedik,

O bir başkaları da

Bizi mutlu etmeye yetmedi,

Aslında birbirimize yetebilirdik,

Biz birbirimiz için idealdik, fakat

Birbirimize yetebilmeyi

Bir türlü öğrenemedik,

Haydi, birbirimize yetebilmeyi öğrendik diyelim,

Fakat birbirimize yetebilmek konusunda

Bir türlü kararlılık göstermedik,

Aslında kararlılık göstersek,

İşte o gün,

İşte o an birbirimize

Yetebilmeyi de öğrenebileceğiz.

 

                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Vahşi bir tadı vardır sevişmelerin seninle…

 

Dudaklarım ne gün

O dudaklarının

Hasat mevsimini biçecek,

Ne gün

Ellerim

Sevişerek biçecek

Senin

O aşk hasadını,

Senin sevginin hasadını ne gün toplayacak ellerim,

Senin o sevişmelerinin,

Senin o vahşi sevmelerinin hasadını ne gün toplayacak ellerim,

Senin o arsız arzularına

Ne gün benim o arsız arzularım serilecek,

Ellerim bedeninde ne gün biçecek sevgi hasadını.

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir bahane yeter sarılmak için…

 

Bilge şair dedi ki

Rabbim,

Seni sevmeyen

Dünyanın en çirkin insanıdır,

Senin adaletini görmeyen insan mıdır?

Sevgilim,

Seni benden başkası severse

O da yine

Dünyanın en çirkin insanıdır…

Sevgilim,

Sen başkalarına yaslı,

Bana ise mutluluk ile görün ki

O başka sevmeler

Asla sana yaklaşmasınlar...

Sevgili dediğinin

Verdiği o mutluluk

Ancak sevgi olmalı,

Peki,

Sendeki bu acı veriş neden...

Sevgi;

Ezelden ebede

En aziz duygulardan…

Sevgiliye ayrılmaması için

Veya

Dönüp sana sarılması için

Küçük bir bahane yeter,

Bir bahane

Bulur mutlaka

Sevgili olmayı beceren kişi,

Kaç defa söyledim yine tekrar söylüyorum

Bir bahanesi yeter dönüp sarılmaya,

Peki,

Sen bulabildin mi?

O binlerce bahane arasından bir bahane bulabildin mi?

Hani nerede o bahanen,

Oysaki sevgili dediğin

Bir değil

Binden fazla bahane bulur diye

Söylemedim mi sana ben,

Kim bilir kaç defa söylemişimdir,

Ben söyledim söylemesine de

Acaba

Sen bulabildin mi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Söylediğimi kulağın duyuyor mu?

 

Rabbimin

Elinde

Olanı

O

Elin

İçinden

Hiç

Kimseler

Alamaz

Demedim mi?

Gel

Birlikte

O

Elin içinde kalalım.

 

             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gardını almayı ihmal etme…

                             

Aptalların bile

Şu erdemli sözlerime

Şahit olduğu bir zamandan sana sesleniyorum,

Erdemli ve dürüst yaşa

Dedi bilge şair,

Cesur ol kardeşim

Dedi devamında sözünün,

Aptallar çok bunaltırlar insanın ruhunu,

Câhiller ise

Zehir ederler yaşamını insanın,

Gardını al şimdiden,

Sıkı dur, hem de çok sıkı dur,

Mutlu olmayı da ihmal etme sakın,

Erdemli dostlar insana mutluluk ve fayda verirler.

 

                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Emeğe saygı fakat hangi emeğe saygı…

 

Emeğe değil,

Alın terine değil,

Faydalı olan emeğe saygı duymalı insan,

Faydalı işler yaparak

Alnını terleten insana

Saygı duymalı,

Yoksa iblis bile

Bir emek koyuyor ortaya,

Kâtiller bile birçok alın teri koyuyorlar ortaya,

Ne yani, onların emeğine de mi saygı duyalım,

Elbette ki olmaz, şimdi anlatabildim mi?

Anlamadın mı?

Anlamadıysan eğer o halde sende

Şu hırsız hükümetlere oy veren aptallar sınıfından olmalısın.

 

                                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gemileri yakmak tabiri caiz ise…

 

Erdemin ve adaletin içerisinde olmadığı bir aşkı ve sevgiyi

At gitsin çöpe dedi bilge şair…

Erdemli ve hem de adaletli olmak üzere

Gemilerini yakmalı insan dediğin,

Sahi siz ‘gemileri yakmak’ tabirini bilir misiniz?

Dedi bilge şair,

Biliyorsanız eğer

O halde sorunlar biraz çözüldü demektir,

Peki, bir tanıdığınız var mı gemileri yakan o uğurda,

Peki, sizde öğle bir cesaret ve onur var mı?

Sâhi “gemileri yakmak” hikâyesini

Aranızda bileniniz var mı?

Diye yeniden tekrarladı şair,

Varsa eğer o bilmeyenlere anlatsınlar lütfen, dedi.

 

                                          Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tiki ve kuyruğu…

 

Hükümetler,

İktidarlar,

Saltanatlar,

Yöneticiler,

Tüm bunlar kötü huylara sahip iseler eğer

Peki,

Onları seçen halka iyidir, nâmusludur demek

Yalan değil de başka ya nedir...

Hükümetler hâin,

Hükümetler nâmussuz iseler eğer

Onları seçen halka

Nâmuslu ve dürüst demek

Yalan değil de

Peki ya nedir.

 

                            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Fikir tohumu nereye atılır…

 

Merak eder

O

Erdemli

Her bir insan,

Peki,

Aşk

Ve

Erdemli

Fikir tohumu

Nereye atılır

Ve nasıl büyütülür diye

Merak ederiz bizlerde

O erdemli

Her bir insan olabilmeyi başaranlar gibi.

 

                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bizimkisi bir aşk hikâyesi…

 

Çökerken

O

İnsanlığın

Erdemsiz

Adaletsiz

Saltanatı,

Mezarlarından

Dirilirler

O

Ödül

Günü

İçin,

O ceza günü için insanlık…

Erdemin ve adaletin olmadığı bir aşkı, yakı ver gitsin.

 

                                       Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevginin aziz tarafı siz de var mı?

 

Gitmek isteyeni

Kim

Ve nasıl tutabilir ki

Hem

O kalmak isteyeni

Kim

Ve nasıl kovabilir ki

Ayrıca

Sevene bir bahane

Elbette yeter

Yeniden başlaması için,

Hani nerede o çirkin bencilliğinden

O yüksek egosundan,

Düşük kibrinden arınmış sevgililer.

 

                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kırmızıçizgileriniz nelerdir…

 

O

Hangi

Muhteşem beden

Ölüp de

Kokuşmadı ki

Asıl olan

Bana erdemli bir ruh gerekir,

Peki,

Ya

Sen

Ne der,

Ve

Ne düşünürsün

Bu mesele hakkın da, bu meselenin üzerinde!

 

                            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu şiir, bu aforizma aptallara göre değil…

 

Acaba

Uğruna

Kavgalarda vuruşulup,

Uğrunda savaşılacak

Kaç sevgili var,

Kaç dost

Ve kaç vatan var...

Acaba

Nefret eder mi?

O erdemli yaşamım içinde

Nefret ettiğimden sevgilim,

İşte o gün biraz daha

Yaklaşmış olursa bana

Nefret ettiğimden nefret ettiğinde...

 

             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Cesaretin var mı aşka…

 

İçi boş değil de ya nedir erdemsiz adaletsiz sevgilerin…

O hangi idealist

Aziz ve

Erdemli şiirler uğrunda

Kan ve gözyaşı

Akıtılmadı ki

O hangi

Aziz

Aşklar uğrunda

Kalabalıklar

İktidarlara karşı

Haykırmadılar ki

Hem ayrıca bu şiirimden,

Bu aforizmamdan aptallar ne anlarlar öğle değil mi?

 

                                          Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsan, sevgili ve dost olabildik mi?

 

Ben

Senin

O baktığın aynanım,

Peki,

Sen

Neden

O her gün baktıkça

Küfrediyor

Sayıp sövüyorsun

Kendi

Suretine sevgilim, dostum…

Hem ayrıca  

Sevgili sevgilisinin,

Dost ise dostunun aynasıdır bilmez misiniz?

 

                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Fakir maneviyatı birçok insanın…

 

Doğum bekleyen

Sevgi ve erdem ilişkilerinin

Acaba

Kimdir

Ebesi doğurtanı...

Erdem

Ve aşk konusunda

Gözler

Ve diller

Hayranmış gibi davranır,

Yaşantılar ise sefil

Ve ayrıca fakir,

Yaşantılar erdemden uzak,

Adaletten yoksul.

 

                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kalbinde erdem varsa aziz bir değersin…

 

Savaş

Ve

Mücadele vermeye değer

O

Hiç bir şey

Görmüyorsan bile

Bâri

Kendin için

Erdemli bir mücadele ver,

Ayakta ve

Hayatta kalmak için,

Sağlıklı,

Âdil bir hayat yaşamak için,

İşte buna sen eğer ki erdem varsa biraz kalbinde değersin.

 

                                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kahramanlık destanı ve erdemli yaşam…

 

İnsanlık arasında

O en çok prim

Ve en çok değer gören

O kötülüklere,

O haksızlıklara

Sıkıca sarılan

Şu insanlığın arasında

Erdemli yaşamak

Çok zor olsa da,

Bunun büyük bir

Kahramanlık destanı olduğunu

Anlayarak yaşamaya çalış,

Bu seni biraz da olsun teselli

Ve mutlu edebilir.

 

                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Benim şiirlerimde o kimi insanlar…

 

Ölülerin bedenleri çirkinleştirecektir fakat

Seni cümlelerim kıyamete kadar

Güzel tutacaktır, ancak

Benim şiirlerimde azizleşebilirsin, ancak

Benim şiirlerimde nefret ile anılacaktır

O nefret ile anılması gerekenler,

İsterse o bir zamanlar üzerlerine

Güneş batmaz ülkelerin

Saltanatlarının sahipleri olsunlar hiç fark etmez,

Benim şiirimde nefret kazanan

Ebedi nefret ile anılır,

O benim şiirimde sevgi kazanan

Ebedi sevgi ile anılır...

Söyle bana kim vazgeçilmez değil ki

 

                       Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşk dediğin o değer ve insanın cehaleti…

 

O aptalca

Sevgilerinin

Sana

Bir

Fayda vermediğini

Anladığın gün

Aşkı da

Tanımaya başlamış olacaksın,

Fakat

Unutma ki aşk;

O

Hiç bir insanın

O diğer hiç bir insana duyamayacağı kadar

Çok yüksek bir duygudur.

 

                             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hasat mevsimi geldiğinde…

 

Ektiklerinizi

Biçmeye

Başlayacağınız

O

Gün

Geldiğinde

Ne

Olacak

Hâliniz

Bunu

Düşünmeye

Vaktiniz

Oldu mu?

Haksızlık yapmaktan vakit bulup da!

 

                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hayatımızı zehir edeni terbiye etmek…

 

Elde etmek

İsteyip de

O

Ele geçiremediklerimiz

Değil midir hayatımızı

Acılaştıran,

Bu

Anlamda

Erdemleşmeye

Çok

İhtiyacımız

Var olmalı değil mi?

Elbette

İhtiyacımız var.

 

     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aptalca ve erdemlice sevgilerin sonucun da…

 

Aptalca

Olan türde ki

O

Sevgi

Bağlılığı

İnsanı suça yönlendirir,

Bilmez misiniz de bunu

Bağlanırsınız

Bile

İsteye

Suçluların ardı sıra…

Erdemli sevgi ise sağlıklı bir hayata yelken açar,

Şimdi hangisini

Ve nasıl tercih edeceksin bir düşünmeye başla lütfen.

 

                                     Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Cinayettir zamanı kötüye harcamak…

 

Zaman

Denen

O

Varlık

Nasıl

Kıydın

Boşa

Harcadın

Der

O

Büyük hazine değerinde olan

Saatlerini,

Günlerini,

Vakitlerini.

 

              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir bilgenin seyir defterinden…

 

Yaşlı

Ve dürüst bir bilge

Dedi ki

Erdemli

Ve âdil olmayıp da

Müslüman olduğunu

İddia edenlere sakın güvenmeyin,

Onları asla hükümet

Ve memur olarak tercih etmeyin,

Onların

O yaptığı ibadetler

Sizi asla aldatmasın,

İbadet yapanların

O yaptığı ibadetler

Onların güvenilir olduklarını

Asla ve asla ispat etmez

Ve onların yaptığı

O haksızlıklara karşı da

Adaleti plansızca

Öğle bodoslama savunmayın

Çünkü onlardan

Hem hakkınızı alamazsınız,

Hem de adaleti

Ve hakkınızı

Savunduğunuz için

Onlar,

O gibi insanlar size karşı savaş açarlar,

Onlar çok kibirli, bencil

Ve egoist olurlar,

Size kin güderler,

Hakkınızı erdemli

Ve planlı bir şekilde arayınız,

Eğer ki

Adaleti ve

Erdemi yaşayan

İnsanlar görürseniz

İşte onlarla dostluk kurunuz,

Aile olunuz onlarla

Ve onlarla ticaret yapınız,

Böylece erdemli insanların

Şu kötüsü çok dünyada

Sayısı ve gücü

Biraz daha artsın ki

Mazlumların hakları

Daha kolay alına bilsin,

Kötülüklerin önü

Daha kuvvetlice kesilebilsin,

Haydi, rast gele.

 

                           

 

 

 

 

 

 

 

 

İyi ile kötünün ayrımında insan sınıfta kalıyor…

 

Kimler mi zehir zemheri eden

Dünyayı ve hayatlarımızı;

Kara câhiller,

Aptallar,

Kötülerdir dünya insanlığını

O kedere acıya sürükleyen…

Erdemli bilgeler ise

O birçok insanı

O kara câhillikten

Kurtarmaya çalışırlar,

Var sen o bilgelerin değerinin

O azizliğine karar ver fakat

Onlara aptalca tapmamak şartıyla,

Sev ve saygı göster onlara.

 

                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Cehaletten uyandırmaya bir uyanık gerek…

 

Hayaletlerin,

Hortlakların

Mezarlarından

O dirileceği gün,

O hangi fikir,

O hangi cümle ile

Hamlemi yaparım,

O hangi şiiri dökerim

İnsanlığın kulağına ki

Uyanması için

Uykusundan o aptallığın o cehaletin...

Bu konu hayati bir meseledir ve çok önemlidir çünkü

O ezelden ebede en mükemmel olan

Rabbin sözleri bile yetmedi onları cehaletinden uyandırmaya.

 

                                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çabalamak, erdemlice çabalamak gerekli…

              

Harfler, kelimeler, cümleler, lisanslar aslında

Tüm o zenginliklerini o seni sevmekle,

O seni övmekle kazanıyorlar,

Âmin demek düştü dilime ancak

Aziz bilgeler o cümleler ile

Seni anlatmaya çabaladıkça...

Deniz midir balığı yüzdüren

Yoksa balık mıdır?

O şükretmesi için nankör insana hayat verenlerden birisi,

Hem değil midir şükür denen o gerçek

Erdemli olarak yapılan iyilik hamleleri…

Dedim ya biz seni anlatamıyoruz

Anlatmaya, seni anlatmaya çabaladıkça,

Çabaladıkça boğuluyor muyuz yoksa can mı buluyoruz.

 

                                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Adalet erdem denen üstün değerlerle tanı onu…

 

Rabbimizi sordular,

Buna cevaben

O bilge şair de dedi ki

Rabbimizi yine o rabbimizden

Aldıklarımızla anlatıp seviyor

Ve yüceltiyoruz,

Hem adalet ve erdem denen

O iki aziz üstün değeri yaşamamızı emir buyuran

Ve onu bize öğreten o değil midir?

Şimdi onun ne kadar zengin,

Ne kadar çok şefkatli

Ve ne kadar cömert olduğunu akıl edin,

Çünkü o iki aziz üstün değer ile biz insanlığı tanıştırmasaydı

Halimiz nice olurdu.

 

                                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Adaleti içselleştirmenin hayati önemi…

 

İnsanlığın huzuru, mutluluğu,

İnsanlığın

Saadeti,

İnsanlığın

Hürriyeti,

İnsanlığın zenginliği

Ancak

Adaletli

Ve erdemli bir dünya hayatını

Tüm o insanlığa

Yaşatabilmek,

Tüm o insanlığa

O adalet erdem yaşamını

İçselleştirebilmekten geçer.

 

              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsanlığın sınavı ve insanlığı…

 

Kötülüğün, haksızlığın,

İyiliğin, adaletin

Erdemin ve sevginin savaşıdır

Asırlardır

Tutuşan,

Kaldırsanız

Yeryüzünden

Nefreti, haksızlığı,

Kötülüğü, erdemi, adaleti

Ve sevgiyi kaldırsanız şu yeryüzünden,

Kalır mı ki

Şu nankör insanın hiç bir sınavı

Ve kaldırsanız erdem ile adaleti yeryüzünden

Kalır mı ki insan dene varlığın o insanlığı!

 

                               Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ecza erdemli bir hayatın varlığındadır…

 

Erdemsizlik,

Adaletsizlik,

Çirkin ahlak denen

O alçak hastalığa

Yapmadı insanlık

Bir türlü kalıcı bir ilaç,

Bak da gör

Anlamaya çalış, çabala

O birçoğu insanlığın

İşte bu hastalıklardan çok perişan

Ve mustarip,

Şifalı bir ecza vermedikten sonra

Nedir o hastaya ve

Muhtaç olana başka doğru olacak derman!

 

                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gazabı öfkemin…

 

Sözlerimden dolayı

O saçını başını yolan

Bulutlardan fışkırır

O fırtınalı yağmurlar,

O yıldırımlar göklerden yağar

Üzerine düşmanlarımın,

Kime uğrar peki,

Belası öfkemin,

Nefretimin belası

Kime, kimlere uğrar,

Peki,

Cinayetlerini bana

Kusanlardan başka kime, kimlere uğrar

Belası gazabı azabı göklerin...

 

                      Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uyutamadık bir türlü cehaletini insanlığın… 1

 

Ölülerin gözlerine

Açık bir

Âlemi

Yazar

O

Birçok

Sözlerim,

Seni

Uyandırmaya

Yetmedi mi?

Yoksa hâlen uykusunda

Ninni de ha ninni mi?

İnsan uyudu hayati tüm o gerçeklere fakat alarak insandan

Uyutamadık bir türlü şu alçak cehaleti ve erdemsizliği.

 

                                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uyutamadık bir türlü cehaletini insanlığı… 2

 

Ne çok

Sevmiş olmalı ki

İnsan denen

O varlık

Uyanık tutuyor

Adaletsizlik denen,

Haksızlık denen

O iki büyük düşmanına

Sarılarak sımsıkı,

Aptal

Ve nankör bir türlü uyanamadı

Onu cehenneme sürükleyen,

O uyanık tuttuğu

O iki acı gerçeğin karşısında.

 

                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sağlıklı insan hasta kraldan zengindir…

              

Krallık tahtına,

Krallık tâcına,

Krallık saltanatına eğer

Yakın değilsen,  hem ayrıca

Çöptür onlar benim için...

Servet mi?

Seni söylemek,

Seni sevmek,

Seninle olmak,

İşte al sana

Büyük bir saltanat!

Değil mi birde hasta iyileşmez bir kraldan

Daha zengindir sağlıklı bir şair…

İşte al sana büyük bir gerçek.

 

                        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilge şair der ki…

 

Bir şairin

Ve bir insanın okuyabileceği

O en üstün sanat;

Erdemlilik,

Adalet, bilgelik ve

Aşk dersleridir,

Bunları yaşayamayan

Bir varlıktan ne üstün bir şair,

Ne de büyük bir insan olabilir,

Elbette hatasız ve özür dilemeden de olunmaz...

Aşkı, bilgeliği, adaleti, erdemi bilip

Ve bunları yaşayıp böyle bir zaferle gel bana

Dediğinde o büyük bilgeler…

Ha bu arada sakın ola ki çok şey bilenlerle bilgeliği karıştırma.

 

                                                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yaşamak mı yoksa dedikodusunu yapmak mı?

                              

Bilgelikle,

Bildiklerini bilgelik zannedip

Bu

Her ikisini

Birbirine

Karıştıran

Budalalar

Var,

Sen hiç olmaz ise bâri

Ayırabilmesini öğren…

Nasıl mı? Dedikodusunu yapmak değil asıl

Yaşamakmış oysa sevmek…

Nasıl mı? Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!

Anlatabiliyor muyum?

 

                                          Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aptallara…

 

Okuduğum

O

Aşk

Derslerinde cinayet,

Aptallık

Ve cehalet denen şeyler yok,

Sen

Onlarla, o cinayetlerle

Dost olup

Ne yüzle

Ben

Aşkı bilir,

Aşkı yaşarım dersin ki

Ah aptallar.

 

           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hüküm Mesih İsa’nın Rabbine aittir…

 

Ruhumu

Zihnimi

Çalmaya çalışan

O birçok budala

Bilmezler ki

Aşk

Ve

Erdemi;

Bilgelik

Ve

Kararlılıkla yaşamaya çalışarak

Konuşan

Bir kalbe

Asla hükmedilemez.

 

              Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ölümle savaşa tutuşan budalalara…

 

Kibirlenen

O tüm varlıklara diyeceğim

O gerçek olan aziz şeylerden birisi de

Şudur ki

‘Ölüm hepimizin fatihidir,

Hepinize gücü yetendir...

Ölümle mi savaşa tutuşup duruyorsunuz,

Zaman bile sizleri

Bakınız ki

Nasılda soldurup

Güçsüz bırakıyor, öğle değil mi?

Benim tavsiyem o gün gelmezden önce

Bilgelenin ve erdemli bir hayatı birlikte yaşamaya

Çaba, gayret gösterin.

 

                                   Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Batan geminin seyir defterinden…

 

Övülmemesi gerekenleri

Överek,

Sevilmemesi gerekenleri

Severek,

Değer verilmemesi gerekenlere

Değer vererek,

Yer verilmemesi gerekenlere

Yer vererek,

Ayakaltında kalması gerekenleri

Başa çıkartıp,

Baş tâcı yaparak

Batırdınız

İnsanlığınızı,

Batırdınız ülkenizi.

 

                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ardında erdemli kaç kişi bulacaksın…

 

Şair haykırdı

O kahpelikten

Uzak yaşamak arzusu ile dolu insanlara,

Onlara dedi ki

Arkamdan gelin

Şu çivisi çıkmış

Dünya insanlığını

Yoluna koymaya uğraşalım,

Bakın görün acaba

Kaç insan çıkmıştır şairle yola,

Belki de üç,

Belki beş,

Belki de birkaç sarhoş mu desem,

Ayık mı?

 

                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Güzel bir kalp için…

 

Sevgi ve şefkat

O çok zaman

O kötülükleri görmemezlikten gelebilir,

Fakat

Aşk, erdem, hikmet ve adalet

O her kötülüğü

Mutlaka görür

Ve reddeder...

Aşk, hikmet, adalet

Ve

Erdemli olmak

İnsanın

Tercih etmesi gerekenler olmalı,

Yoksa çirkin bir kalpte güzel bir insan hayat bulamaz.

 

                                         Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kendini bilmek...

 

Neyi doğru neyi yanlış yaparsın,

Neyi kötü neleri iyi yaparsın,

Neleri başarır

Neleri başaramazsın,

Nelere yeteneğin var

Nelere yeteneğin yok,

Zaaflarını

Ve zayıf yönlerini bilmelisin,

Hem ayrıca zaaflarını zayıf yönlerini bilmeyen

O kendisinin eksik yönlerini

Nasıl onarabilir öğle değil mi?

Kendini bilmeyi öğrenmelisin,

Erdemli olmayı öğrenmelisin,

Öğrenmez isen o gerçek aşkı nasıl yaşayabilirsin.

 

                                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anlamak ya da anlamamak…

 

Hangi

İnsan

Gerçek

Sahibi ki

Dünyada

O herhangi bir şeyin,

Bak ölüyor

O her bir şeye

Sahip olduğunu

Zanneden insan,

Geride kimler varsa

Onlara kalıyor

O geride bırakılanlar ile

Oyalanmak biraz.

 

            Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mezardakiler bilir sor değer nedir…

 

Değerlendirmeli

İnsan

Ölümden

Önce

Erdemliliği

Bilgeliği,

Yoksa

Mezarda

Ne

İşine

Yarar

Kullanılmamış

O erdem

Ve kullanılmamış o bilgelik.

 

             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Miras dediğin…

 

Gelecek de ki

O

Erdemli nesiller

Senin o erdemli senini ve

Erdemli fikirlerini

Yaşatır,

İşte

O

Ne güzel bir

Miras

Ve

O ne güzel

Bir vasiyet,

Onca cinayet mirasının yanında!

 

                Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Öz güven fakirliği…

 

O

En çokta

Duygularımızı

Birbirimize

Açmaktan

Korkuşumuz

Reddedilmekten

Kaygı ve

Endişe

Duyduğumuz

İçindir,

Neden o kadar öcü davranırız ki birbirimize,

Öz güven eksikliğinden midir?

Yoksa öz güven yoksulluğundan mıdır?

 

                                 Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Halk, hükümetin bir aynasıdır…

 

Bizler

Erdemli olmaktan,

Adaletli olmaktan

Ve

Âşık olmaktan dolayı

Günahkâr olduk,

Sevilmedik…

Onlar ise cinayetler işlemekten,

Adaletsiz

Ve erdemsiz olduklarından dolayı

Sevilip yükseldiler halkın gözlerinde,

Ellerinde,

Dillerinde,

Kalplerinde.

 

                    Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ben batanları sevmem derken…

 

Ben batanları sevmem,

Güneşi severim,

Güneş gözlerimizden

O bir müddet uzaklara,

O uzak yurtları aydınlatmaya gider,

Adaleti böyledir onun,

Daha sonra ise yine adaleti gereği geri

Dönüp bizi ışıtmaya, ısıtmaya gelir,

Ben batanları sevmem demekle,

Güneşi kastetmiyorum,

O kendilerini kötülükler içinde,

Kendilerini cinayetler içinde,

Kendilerini adaletsizlikler içinde,

Kendilerini erdemsizlikler içinde batıranları kastediyorum.

 

                                             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gardını al ve sıkı dur…

 

Her gittikleri yerlere

Kaos,

Dedikodu,

Haksızlık,

Huzursuzluk,

Yalan,

Kargaşa taşıyan insanlara

Çok-çok dikkat ediniz,

İşte onlar

Sizleri

Hatalarınızla rezil etmeye bayılırlar,

İşte

Sizlerin hayatlarını da

Umutsuz ve mutsuz edenlerdir onlar.

 

                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Zehir zemheri bir hayat içinde…

 

O

Birçok

İnsan

Birbirinin

Yanlışlarını

Tekrar

Ederek

Hayatı

Çekilmez

Bir

Hâle

Getirmek

İçin uğraşıyor,

Sıkı dur ve gardını ona göre al.

 

                  Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Zannında birçok kez yanılır insan…

                   

Zanlar

İle

Tahminler

İle

Değil

Başarı

Genelde

Bilgi

Ve

Bilgelik

Yardımı

İle

Gelir

Dedi bilgeler.

 

        Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdemsiz insan hayallerimizi kararttı…

 

Sonu

İyi tamamlanıp

Daima

Mutlu

Sağlıklı

Yürüyen

Bir

Hayat

Hikâyemiz

Olsun

İsteriz

Fakat

İnsanlık ve insanlığın cehaletleri, erdemsizliği 

Engel olur birçok zaman bu hayalimize...

 

                             Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Acı ve kederli tablo…

 

Bilge şair

Dedi ki

O Hiç bir

Kişisel

Veya

Toplumsal

Kazanç

O erdem

Ve

O adalet

Hatırının önüne

Asla geçirilmemeli,

Eğer geçirilirse korkunç bir adaletsizlik oluşur,

Şu an günümüzde, ülkemizi ve ülkelerde gördüğünüz gibi.

 

                                           Sonnet… Nafiz coşkun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşk töreni…

                     

Aşk töreninde söylenir en keskin cümleler/

En coşkulu şiirler o anlarda okunur sevgiliye/

Bir tören düzenlenir,

Kutlarız varoluşumuzu./

Ateşlerden ürker ruhum/

Sulara batırırım hayaletimi/

Sana yüzerim her akşam yatağında toprağın/

Bana uçar kelebekler mavi, sarı, yeşil,

Bir özgürlük şarkısı kadar,

Bende sana söylenirim pembe ve eflatun sabahlarında./

Çingenelerin danslarını seyrederim hayaletimle/

Sen gelip geçersin düş bahçelerimden/

Her güzel çiçeğin kokusunda seni bulurum/

Seni yaşar her çocuk gülüşünde her bir güzel insan/

Davullar çalınır,

Ateşler yakılır/

Savaş dansları başlar/

İlkbaharın gelişi zannedersin ilkönce/

Oysaki senin doğum yılın kutlanır sevgilim/

En renkli sabahı bulur senin gülüşmelerin/

En karanlık geceyi senin yüzün kovalar uzaklara/

Ötelerde bile seni söyler ıslıklarında çocuklar/

En uzak mesafelerde ufuklar senden kaçmaz olur artık/

Senin ellerin yatırır güzel uykulara beni/

Bir tören düzenlenir,

Kutlarız varoluşumuzu./

Ateş dansı yapan o cesur ateş kelebekleri kadar,

Cesuruzdur bizlerde,

Mücadele ve savaş meydanlarında

Aşk yaşayacak kadar cesuruzdur hem de./

Fakat korkaklar ise birbirini öldürür kendi elleriyle,

Sen ve ben ise birbirimizi korurken yaşarız./

Yaşamaz isem eğer kim korur ki seni,

Seni yaşatmaz isem kim korur ki o vakit sevdiklerini/

Ölmek güzel şeydir aslında/

Pe ki korkaklar neden korkar bilir misin ölümden,

Çünkü onlarda hissederler ebedi bir azabın varlığını enselerinde./

Oysaki Âşıklar için açılır ölümün kolları ilkbaharlar ülkesine./

Ateş dansı yapan o cesur ateş kelebekleri kadar,

Coşkuluyuzdur senin karşında./

Ne mumdan, nede ateşinden eser kalır,

Seninle seviştikçe her an./

Savaşları kaldıracaktık seninle ortadan

Fırlatıp atacaktık nefreti dibine yerin/

Oysaki cinnet denen fahişenin tuzağına

Âşık olmakmış insanlığın sonu./

O halde burada durup şu onca kâtil insan için ölmek

Yakışmaz bizim gibi erdemlilere./

Ey erdemin aynası/

Ey suretimin lisanı fısıltılarını kesme kalbimden./

Bir tören düzenleriz,

Kutlarız varoluşumuzu./

Örgütlenir her insan gurubu buldukça taraftarlarını/

Her suret karşısındakine dökmeye başlar içerisini/

Her günün sonunda yalnızlıktan korkarak insan,

Ellerini bir diğer insana bağlamaya çalışır/

Belki biraz mahcup,

Belki biraz ürkerek,

Birazda korkarak yakınlaştırır cümlelerini hayaletine/

Her insan birbirinin hayaleti olur bu oyunun sonunda./

Karılmak ister sevgilisine insan/

Soyunur her gece ışıkları var olan evlerin camlarından,

Vücutlar çırılçıplak yataklarına yığılır/

Kimileri o gündüz ki yüzlerce kahkahasının sonunda

Gözyaşlarına boğar yastığını/

Oysaki nereden bileceksin

O güzel kahkahaların ardında

Gizli kalan o binlerce kederi./

O kahkahalar mı?

Bastırmak içindir oysaki o onlarca cinnet gülüşü kederi./

Kimileri de sıkıca tutar kaçmasın diye avuçlarından mutluluğu./

Ah sevgilim,

Ah benim ebedi neşem,

Senin varlığınla kurtuluyorum tüm o çirkin cinayetlerden/

Ancak seni bulmak

Ve seni anlamaktaymış kurtulmak kederden.

Aman sabahlar olmasın mı?

Olmasın mı seninleyken ayrılığımız/

Çalmasın mı kapılarımızı kederler seninleyken/

Vız gelir tırıs gider,

Hem çalsa ne çıkar ki kapılarımızı kederler,

Ancak geldiği gibi çabucak çekip giderler,

Sen var oldukça kalbimde./

Gitme ey bilge aşk, çekip gitme kalbimden,

O milyonlarca insanı terk ettiğin gibi./

Çok iyi bilirim ki ben,

Mutluluk bir vücuda bürünür de sen diye görünür seninleyken./

Bir tören düzenleriz,

Kutlarız varoluşumuzu./

Senin hatırın yeter oysaki her varlığa/

Ey sevginin ve mutluluğun suret bulmuş hâli;

Öğle çabucak gelip geçme benden Sabâ rüzgârları gibi./

Oysaki ben sana soyunurum aşkı/

Oysaki ben, sana düğmelerim her ânımı./

Seni yazar kalemiyle her çocuk ilk harfiyle alfabenin/

Lisanlar seninle nefes alır/

Seninle huzur bulur her emekçi iş çıkışından sonra evinde/

Seninle gülüşür sevgililer nikâha bir adım yaklaştığında/

Ölülerin lisanında bir umut sen var olduğun için filizlenir/

Beyaz papatya, sarı kelebek

Ve siyah kurdelesi sarı saçlı çocuğun

Sen olduğun için güzel görünür gözlerine insanlığın./

Ben sana mecburum

Bakma öğle yalnız başıma avlandığımı dağlarında şehirlerin/

Ben sana mecburum

Bakma öğle ötelediğimi her yaklaşan sevgiyi kendimden/

Senin güzelliğinle gençleşir ruhum daima/

Senin avuçlarınla içtiğim bengisu,

Senin ellerinle kandığım ab-ı-hayat pınarıdır

Beni ebedi kılacak olan sana./

Sen demek ile aşk aynı şeylerdir bilirim/

Aynı aynalarda bakarız kendi yüzümüze aynı anda/

Aynı güneşin kirpiklerinde göz kırparız hayata/

Aynı sıcak iklimlerin kollarında birlikte ısınırız/

Birlikte uyuruz düşlerinde sevgililerin/

Sen ve ben aynı denizin balıklarıyızdır/

Aynı dünyanın çocuklarıyız ikimizde/

İkimiz bir soluruz havasını dünyanın/

Ah kirletmeselerdi keşke,

Diyerek kızarız dünyalılara./

Hep bir umut vardır diye içimizde;

Bir tören düzenleriz, Kutlarız varoluşumuzu./

Sevgilim; Uyumak seninle aynı rüyalara yatarak/

Sevgilim; Uyanmak seninle aynı güne merhaba diyerek/

Şu insanlık neden kaybetmeye başlamış ki aşkı ve merhameti

Diyerek bakıp birbirimize, bir çözüm ararız gözlerimizde./

Kalk sevgilim, kalk bekleme boşuna onca zamanı uğraştık,

Haydi, gitmek vaktidir mâdem gelmiyorsa peşimizden kimseler.

Bir tören düzenleriz,

Kutlarız varoluşumuzu./

Ağlar çocuklar o her kaba gürültünün çirkinliğinde/

Güzel yürekli babalar ise düştüğünde bombalar,

Bir oyunmuş zannettirirler çocuklarına üzülmesinler diye./

Oysaki bilmeli her insan;

Diri-diri savaşlara atılan her çocuğun

Bir intikamıdır o kopacak olan son kıyamet./

Sen sevgilim,

Eğer sen var olmasaydın

Nasıl tutunabilirdi çocuklar

O minicik elleriyle hayata./

Senin varlığınla neşe bulur

Tüm kâinatın sığabildiği o küçücük kalpleri çocukların./

Senin dokunuşlarınla ısınır üzerlerine güneş şefkatle/

Sen diye-diye söylenir umut şarkıları bilirim/

Bir tören düzenleriz,

Kutlarız varoluşumuzu./

Bekleriz bir umut işte

Bir sonraki sabaha belki terk edip gider diyerek

Şu dünyamız saran çirkinlikler./

Oysaki bilir her bilge,

Oysaki bilir her erdemli şair;

Tercihleriydi insanı zâlim veya Âdil yapan,

Tâlih ya da kader değildi kötü olan./

Oysaki bilir her bilge,

Oysaki bilir her erdemli şair;

Asıl yenilginin ölmek, düşmek,

Ötelenmek, yaralanmak olmadığını/

Oysaki bilir her erdemli şair;

Asıl yenilginin mücadeleden vazgeçmek olduğunu./

Bir tören düzenleriz,

Kutlarız varoluşumuzu./

Hep de böyle başlar büyük ve aziz başarıların,

Yüce ve kudretli zaferlerin hikâyeleri;

Bir şeyler seni yere devirir,

Kaybettiğini, yenildiğini zannedersin

Ve yeniden doğrularak dimdik ayağı

Küllerinden Anka gibi/

Başlarsın yüce ve kudretli bir başarı hikâyesini yazmaya./

Ve yine güzel bir ses fısıldar kulaklarımıza;
Haydi, der,

Neyi bekliyorsun artık/

Ayaklarının üzerine kalk

Ve doğrul dimdik küllerinden/

Tamda şimdi başla yazmaya yeniden hayatını./

Bu güzel fısıltılar ancak sana ait olabilir sevgilim./

Sen öğrettin oysaki bana bilge bir Âsi olunacağını

Tüm cinayetlere karşı! /

Ey karanlıklarımı aydınlatan aşkım/

Fırtınalı karanlık denizlerde yolumu ilham eden fenerlerim/

Ey gündüzlerime ilkbaharlar eken sevgilim/

Haydi, toparlan artık,

Bizimle birlikte yürüyenleri alıp çekip gidelim mi buralardan/

Yoksa

Kalıp ölelim mi yaşasın diye çocuklar ve sevgililer./

Âh ölmek kolay zâten,

Asıl yaşamak gerek koruyabilmek için çocukları ve sevgilileri./

Bir tören düzenleriz

Gökyüzünün sâkinleriyle beraber,

Kutlarız varoluşumuzu./

Haydi, toparlan artık,

Bizimle birlikte yürüyenleri alıp çekip gidelim mi buralardan/

Yoksa

Kalıp ölelim mi yaşasın diye çocuklar ve sevgililer./

Âh ölmek kolay zâten,

Asıl yaşamak gerek koruyabilmek için çocukları ve sevgilileri./

Ah sevgilim,

Senin o erdemli sözlerin gelip geçer hep aklımdan,

Demiştin yine tüm insanlığı seyrederken üzerinde yıldızların;

Kendi seçimleriydi insanı âdil veya zâlim yapan,

Tâlih’i veya kaderi değildi kötü olan./

Bir tören düzenleriz gökyüzünün sâkinleriyle beraber,

Kutlarız yeniden varoluşumuzu.

Haydi, ayağı kalk ve dimdik doğrul

Yeni bir başarı hikâyesi yazabilmek için.

 

 

Yazar şair nafiz coşkunun yayınlanan tüm kitaplarının isimleri

...

1: Kelebek mevsimi ve saklambaçlar şehri…

2: Elma kokuları ve yağmur zamanı…

3: Azap yağmurları…

4: Sevgili nâna ve mektupları…

5: Papatya mevsimi…

6: Gece yürüyüşü…

7: Sevgili tutya ve mektuplar…

8: Sürgün şehir…

9: Su kavmi ve Ruhûl Kudüs...

10: Şafak gemisi…

11: Gemileri yaktım Aşk ülkesinde…

12: Sürgün çocuklar…

13: Siyah incir ve mavi kelebek…

14: Sofia filo ve mektuplar…

15: İstanbul da sanat ile aşk…

16: Afili yalnızlıklar şehri…

17: Şairler anarşist olurmuş…

18: Sular kesti kılıçları…

19: Kafa kâğıdı…        

20: Hikmet ve felsefe…

21: Olmak ya da olmamak…

22: Papirüsler…

23: Meleklerin şehri…

24: İstanbul’un kanatları altın da…

25: Kırmızı yağmurlar…

26: Sobe, körebe ve saklambaç…

27: Bakır cezve…

28: Kaldırımda demlenen fikir…

29: Senfoni gülüşü…

30: Sevgiliye senfoni ve aforizmalar.

31: Ölümsüzlük senfonisi ve Felsefik yazılar.

32: Felsefe ile şiirin buluşması.

33: Çirkin kral ve fikir yazıları.

34: Ölü şairler mezarlığı.

35: Cennetin çocukları.

36: Şairler kenti ve aforizmalar.

37: Kelebekler şehri ve Felsefik notlar

38: Tutsak melekler ve fikir yazıları…

39: Şair korsanlar ve aforizmalar… 

40: Şehrin azizleri ve Felsefik yazılar…

41: Sofia filo ve aforizmalar…                            

42: Faili meçhul sevdalar ve aforizmalar…

43: Kırmızı balık ve aforizmalar…

44: İhbarlanmış aşklar ve Felsefik notlar…

45: Kılıçlar ve kalemler…

46: Pur si muove ve aforizmalar…

47: Şairlerin ölüm dansı ve aforizmalar…

48: Düşmanlar ve sevgililer…

49: Soprano ve kanlı sözler…

50: Kurşun askerler ve aforizmalar…

51: Ölüm öpücüğü ve aforizmalar…

52:Kale düştü ve felsefik yazılar…

53:Şairin kurşun kalemi ve aforizmalar…

54: Şairin seyir defteri ve aforizmalar…

55: Kartal yuvası ve aforizmalar…

56: Kelimelerle dans ve aforizmalar…

57: Yalnızlık senfonisi ve aforizmalar…

58: Aksiyon ve aforizmalar…

59: Aşk yasası, Aşk diyalektiği…

60: Sinekler lordu ve aforizmalar…

61: Kod-adı şair ve aforizmalar…

62: Su akar yatağını bulur…

63: insan ilişkileri ve aforizmalar… (karma)

64: Sokrates’in intikamı ve aforizmalar…     

65: Cehennem melekleri ve aforizmalar…       

66: Aşk töreni… (karma)

67: Arıkovanı ve aforizmalar…

68: Cadı kazanı ve aforizmalar…

69: Şairin intikamı ve aforizmalar…

70: Cadı avı ve aforizmalar…

71: Gümüş köpek balığı…

72: Ölüler şehri ve aforizmalar…

73: Taçsız kral ve aforizmalar…

74: Zehirli sarmaşıklar…

75: Mücadele sanatı ve aforizmalar

76: Kıyamet sancısı ve aforizmalar…

77: Aslanların öğretisi ve aforizmalar…

78: Kartalların öğretisi ve aforizmalar…

79: Kurtların öğretisi ve aforizmalar…

80: Katil balinanın öğretisi ve aforizmalar

81: Bilgelerin öğretisi ve aforizmalar…

82: Kalemşörler ve aforizmalar…

83: Şairlerin senfonisi ve aforizmalar…

84: Kafes demokrasisi ve aforizmalar…

85: Kukla demokrasisi ve aforizmalar…

86: Cehenneme hoş geldiniz… Aforizmalar…

87: Âraf da bir şair ve aforizmalar…

88: Tanrıların savaşı ve aforizmalar…

89: Rönesans ve aforizmalar…

90: Şair Hamlet’in intikamı ve aforizmalar…

91: Şair, Tiranlara karşı ve aforizmalar…

92: Şair, Matrix’e karşı ve aforizmalar…

93: İnsanlar, deliler ve aforizmalar…

94: Hayvan terbiyecisi ve aforizmalar…

95: Kaos düzeni ve aforizmalar…

96: Kuzey ışıkları ve aforizmalar…

97: Cesur yürek ve aforizmalar…

98: Kumpas hayatlar ve aforizmalar…

99: Gladyatörler ve aforizmalar…

100: Dolunay ve aforizmalar…

101: Cadılar, kuzular ve aforizmalar…

102: Cumhuriyetin öğretisi ve aforizmalar…

103: Öfke, bilgelik, erdem ve aforizmalar…

104: Çakalların öğretisi ve aforizmalar…

105: Tabiatın öğretisi ve aforizmalar…

106: Karıncaların öğretisi ve aforizmalar…

107: Ağaçların öğretisi ve aforizmalar…

108: Kızılderili kabilelerinin öğretisi ve aforizmalar…

109: Balarılarının öğretisi ve aforizmalar…

110: Kelebeklerin öğretisi ve aforizmalar…

111: Demokrasinin öğretisi ve aforizmalar…

112: Hırsızlar kralı ve aforizmalar…

113: Hasat mevsimi ve aforizmalar…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                  

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİTAP ADI: KELEBEKLERİN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR... (Kitap: 110. Kelebeklerin öğretisi ve aforizmalar... Author Poet philopsoher Nafiz Coşkun)

KİTAP ADI: ÇAKALLARIN ÖĞRETİSİ VE AFORİZMALAR... Kitap 104: author poet phılosopher yazar şair Nafiz coşkun.

KİTAP ADI: ÖLÜLER ŞEHRİ VE AFORİZMALAR... (kitap: 72. author poet yazar şair Nafiz coşkun)