KİTAP ADI: HASAT MEVSİMİ VE AFORİZMALAR... (Kitap: 113. Hasat mevsimi ve aforizmalar... author poet phılosopher yazar şair Nafiz Coşkun)
Felsefik yazılar, Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, kişisel gelişim, hikmet, sanat, sonnet, terapi, Sosyolojik ve psikolojik tespitler.
https://drive.google.com/file/d/1enAkzBMFGNl5S2ZbLJEMGLT8nSj6nupu/view?usp=sharing
KİTABI PDF OLARAK OKUMAK İÇİN ÜSTTEKİ LİNKE TIKLAYINIZ ⬆⬆⬆
♛ ♣ ♡
Hasat mevsimi ve
aforizmalar… Kitap: 113.
☆☆☆
Bâzen onlarca kumandandan ve
politikacıdan
Daha çok faydalı erdemli iş yapar
bilge cesur bir şair…
Seçimleriydi insanı
iyi ya da kötü eden,
Kör aptal tâlih yoktu
aslında kalbinde kaderin de insanın…
Düşüncelerimin,
aforizmalarımın erdemleşerek olgunlaşmasın da ve hayatın içerisinde ki
zorluklara cenderelere karşı cesur duruşumu gardımı alışımda benden
yardımlarını geri çekmeyen meleklere teşekkür ediyorum. Ve o çok değerli tüm
bilge hikmetli sanat felsefe insanlarına teşekkür etmeği kendime aziz bir vasıf
olarak görmekteyim çünkü onlara gönülden teşekkür etmek bile benim gibi bir
mücrimi azizleştirebilir. Ben sadece iyi insan olmaya çalışan o aziz sanatkârım
olan Rab Allah’ın yarattığı Aşk ve erdem günahı işlemiş bir varlığım,
sağlıcakla hoşça kalın.
Nafiz coşkun.
☆☆☆
Yazar şair düşünür ve
sanat insanı: Nafiz coşkun ile iletişim adresleri: e-posta: n.coskun006@gmail.com
Ve ayrıca daha çok
facebook Messenger,
Twitter ınstagram
linkedln pinterest adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Bu ve tüm
kitaplarımın telif hakları, basım, yayın, satış hakları Nafiz Coşkun’a aittir.
İzni alınmadan kitabın tümü, ya da bölümleri, mekanik, elektronik, manyetik ya
da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, bastırılamaz, medyada okunamaz, şarkı türkü
yapılamaz.
…
Baskı
Ofset baskı merkezi
/
Matbaa sertifikası
ISBN:
☆☆☆
Felsefik yazılar,
Aforizmalar, fikir yazıları, makaleler, şiirler, Aşk, jurnaller, hikmet, sanat,
kişisel gelişim, terapi,
Sosyolojik ve
psikolojik tespitler ve sonnetlerin sayfa numaraları:
…
Sayfa: 7.
ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI
Sayfa: 9: Hasat mevsimi geldiğinde…
(sonnet)
Sayfa: 10: Minareyi
çalıp kılıfına uyduruyorlar. The end…
Sayfa: 18: Adalete ihanet ettiler
ve belalarını buldular…
Sayfa: 22: Adalete ihanetin bedeli
cehennem olacaktır…
Sayfa: 24: Uyanık kalın
haksızlıklara karşı…
Sayfa: 28: İlerisi ateş, uçurum,
kimlerle yola gidiyorsunuz…
Sayfa: 35: Haksızlık ile adalet
dini bir arada durmaz…
Sayfa: 37: İhanetin bedeli ağır
olacak…
Sayfa: 39: Sizin dininiz size,
benim dinim de bana…
Sayfa: 43: Tükürürüm haksız
saltanatın içine…
Sayfa: 45: Haklı bilge bir irade
kudrettir… (sonnet)
Sayfa: 46: İradeyi iyi kullanmak
ya da kullanmamak. (sonnet)
Sayfa: 47: Görünmezim,
ulaşılmazım, çünkü… (sonnet)
Sayfa: 48: Ceza günü geldiğinde…
Sayfa: 50: Düşmanın olurlar, fark
edemezsin… (sonnet)
Sayfa: 51: Nâmuslu insan
arayan insansız mı kalıyor…
Sayfa: 56: Aldınız mı
şimdi başınıza belayı…
Sayfa: 67: Sistemin
tanrıları ve dünya halkı…
Sayfa: 69:
Firavunlar, Karunlar ve halk… (sonnet)
Sayfa: 70: Koymadılar
arkalarına ellerinden geleni… (sonnet)
Sayfa: 71: ‘Düzen’
kelimesi üzerine felsefik bir mantık…
Sayfa: 82: Sabrınızı
yanlış yerlerde değerlendirmeyin…
Sayfa: 97: Kabaca,
argoca bir nasihat…
Sayfa: 103: Yazarın
bugüne kadar yazdığı kitapların isimleri.
Sanatı hakkında bilge
şaire sorarlar…
Bilge şaire sorarlar
derler ki neden yazılarınızın birçoğu
Genelde kısa cümleler
kurarak,
Şiirsel bir dokuyla,
şiirsel bir kalıpla,
Kısa anlatılar ile
yazmaktasınız,
Oysaki yazılarınızın büyük
çoğunluğu, kişisel gelişim,
Sosyolojik,
Psikolojik tespitler, faydalı öneriler içermektedir,
Hatta felsefik,
mantıksal fikirler, aforizmalar
Ve sanatsal yazılar
içermektedir,
Şiir dokusunu ve kısa
cümleleri
Neden sık-sık
kullanmaktasınız,
Bilge şair de cevaben
der ki ben sanatımı bâzen öyle,
Bâzen de böyle icra
etmeyi severim de ondan,
Hem ayrıca
insanların, toplumların anlayabileceği
Ve idrak
edebilecekleri karakter ve kalıp da yazmayı da severim.
Sonnet… Nafiz coşkun
Doğrular…
Bilge şair
Dedi ki
Her doğru
O
Her
Zamanda,
O her
Kişiye,
O her bir yerde
Söylenmemeli,
İşte
Hayatımızı
Doğru anlamda
şekillendirecek
Önemli bir öğreti!
Sonnet… Nafiz coşkun
☆☆☆
Nafiz derki:
…
Sevgili Mikel’e,
Cibril’e ve Şafağa ve sana
Ve senin için
sevgilim.
Sevgili İsrafil’e,
Ölüm meleği Azrail’e
ve Ruhûl Kudüs’e Teşekkür ediyorum.
Sonnet ve şiirlerimi,
tane-tane,
Yavaş-yavaş ve yumuşak
bir ses ile oku.
Fikir yazılarımı,
makalelerimi, aforizmalarımı,
Şiirlerimi,
sonnetolarımı, kelimelerimi, hikâyeciklerimi,
Jurnallerimi okurken
düşünerek oku!
Anlamak istiyorsan bu
dediklerimi yerine getirmelisin!
Ve unutma ki hikmetli
düşünerek okumak;
Erdemlilerin,
kibarların,
Asaletli,
Asil insanların aziz
bir vasfıdır, karakteridir, sanatıdır unutma!
Sonnet. Nafiz coşkun
☆☆☆
ŞAİRİN(kendimin)SANAT TARZI.
Bu yazıyı tüm
kitaplarımın baş sayfalarına yerleştiriyorum!
Beni ve sanat şiir
tarzımı anlayabilmek için bu yazımı lütfen dikkatlice kendiniz ya da karşılıklı
bir insanla okuyunuz ki benim yazmış olduğum eserlerimi daha iyi anlayabilmeniz
mümkün olsun. Kendisine yazar şair düşünür ve sanat insanı unvanlarıyla
seslenen o akılcı romantik adamın yani benim ne tarzda yazdığımı, nasıl bir
nazm ölçü kullandığımı şu ifadelerle beyan etmek istiyorum. Şu aziz iki cümleyi
çok irdeledim, olmak ya da olmamak ile anlamak ya da anlamamak cümlelerini. Ve
anladım ki bu iki aziz cümle beyni dolmaya başlamış bir insanın tüm hayatını
şekillendiren kafa kâğıdıdır, ruh haritasıdır. Düşün ve anlamaya çaba göster, olmak
için ise bilgi ile meseleleri anlamak gerektiğine inandım daima. Şiiri,
felsefeyi, fikirlerimi, telkini sonnet kalıbında, sonnet nazmın da
birleştirdim, ha bu arada hatırlatmak isterim ki zâten kaliteli bir şiirin
fikirsiz felsefesiz olması mümkün değil. Bazen de kimi yazılarımda sokak
lisanını kullanmayı ihmal etmedim çünkü sokağın ayrı bir lehçesi vardır bunu
inkâr edemem, iyi ya da çirkin sokağın o çok farklı argosunu bile kullandığım
oldu. Her bir aklın, her bir anlayışın anlayışına göre anlatmaya çalıştım ve o
sokak şairi üslubu yanında birde salon şairi ile aforizmacıların lisanını
kullanmayı da ihmal etmedim. Bazen insanların o geçmişten bugüne hiç değişmemiş
aynı olan ezberlerini bozmuş oldum bu farklı yazılarımla, bu farklı sanat
tarzımla. Çoğunlukla bazen de insanların düşünce güçlerini artırmaya çalıştığım
oldu. Hem sokak lisanını, sokak felsefesini ve hem de yüksek akademi lisanının
felsefesini kullanmayı kendime has bir tarzda uygun gördüm. Aynı kitap
içerisinde hem Sonnet’i, şiiri, makaleyi, jurnal yazılarını ve bazen de minik
hikâyecik roman kokulu yazılarımı ve ayrıca laubali bir lisan tarzını da ihmal
etmeden kullandığımı yazılarımda göreceksiniz çünkü kötülüğe karşı laubali
olmamak mümkün değildir erdemli bir insan için. Ve hatta çok basit anlatılar
ile süslenmiş şarkı sözü olabilecek dizeleri, şiirleri, Aşk’ı, Hikmet’i,
kavgalarımı, hatalarımı, pişmanlıklarımı, halkımı, birbirinden çok farklı insan
kalıplarını, farklı kültürdeki insanların isyanlarını, sohbet şiir
kültürlerini, yalnızlıklarını, zaferlerini, yenilgilerini, umutlarını ve birçok
şiirde olduğu gibi karamsarlığı değil, tam tersine insanları karamsarlıktan
çıkartabilmenin uğraşısını göreceksiniz yazılarımda. Biliyorsunuz ki felsefi
bir mesele üzerinde hikmetlice düşünmeye çalışmak insanın düşünce gücünü
artırıyor. Ve işte bende Felsefik yazılar ile yoğurduğum mayaladığım şiir
sonnet sanat düşünce fikir hamurumu kendime has yepyeni bir modern sanat
tarzında sizlere ikram ediyorum, isteyen alabilir, alırsanız eğer zararlı asla
çıkmayacaksınız emin olabilirsiz, çünkü ben de sizler gibi iyi bir insan olmaya
çaba gösteren bir varlığım.
Yeniden kısaca tekrar
etmem gerekirse eğer, Tüm eserlerimin kitaplarımın tarzı şöyle ki yazılarımın
büyük bir bölümünü, fikirlerimin bir kısmını sonnet kalıbı nazmında, şiirsel
kendime has Felsefik hikmetli dokunuşlarla yazdım. İşte bu bana has nazm ile
tarz birleşince dünyada bir ilk oldum desem yeridir. Ayrıca bu nazm tarz
birleşmesiyle yazılan bazı eserlerimin okunuşu konuları gibi zor, ağır gelebilir
bazılarınıza. Lütfen yazılarımı daha dikkatli, yavaş ve seçici, tane-tane,
düşünerek okuyunuz, anlamadığınız kelimelerin manaları için lütfen sözlüğe
bakınız, bir kelime insan vücudundaki iskeletin parçası gibidir anlamını
bilmeden okuyup geçerseniz hiçbir fayda göremezsiniz, zarara girmez erdemliler,
kısacası ben Şiirle felsefeyi birleştirdim!
Hasat
mevsimi geldiğinde…
Ektiklerinizi
Biçmeye
Başlayacağınız
O
Gün
Geldiğinde
Ne
Olacak
Hâliniz
Bunu
Düşünmeye
Vaktiniz
Oldu
mu?
Haksızlık
yapmaktan vakit bulup da!
Sonnet… Nafiz coşkun
Minareyi çalıp
kılıfına uyduruyorlar. The end…
Bir kısım insanlar,
O bir kısım
hükümetler,
O bir kısım örgütler,
O bir kısım şirketler
Yaptıkları
Ve yapmaya devam
ettikleri,
Hatta yapmaya kararlı
oldukları
O nâmussuzluklarını,
O
adaletsizliklerini,
O
hırsızlıklarını,
O
cinayetlerini,
O bir
kısım insanların,
O bir
kısım toplumların
Hoşuna
gidebilecek olan
O bir kısım
nâmuslu cümleler kurarak
Örtmeye,
Kamufle
etmeye çalışıyorlar,
Hatta
kendilerine topladıkları taraftarlar ve aveneler,
Hatta
kendileri için maaşlı çalışan
Silahlı
kolluk kuvvetleri de
Onları
alkışlamaya,
Onları
desteklemeye devam etmektedirler,
Anlaşılan
Oysaki
Her ne
kadar
Kör
Aptal
Varmış
ki bu ülkede
Ve bu
dünya da,
O
nâmussuzlar
O
nâmussuzluklarını örtmeyi
Çok
fena beceriyorlar...
Hırsızlıklarını,
Hatta
arsızlıklarını,
Hatta
kötülüklerini,
Hatta
cinayetlerini,
Hatta
haksızlıklarını,
Hatta ahlaksızlıklarını
Örtmek
Ve kamufle(gizlemek)
etmek için
O bir
kısım insanların,
O bir
kısım toplumların
Hoşlarına
gidebilecek
İçi
sahtekârlıkla dolu olan
O bir kısım
erdemli sözlerle,
O bir
kısım ahlaklı
Ve
ilgi çekici,
İnsanın
içini gıdıklayan
O
güzel sözlerle örtmeye çalışıyorlar,
Hatta
Kendilerine
çalışan
O bir
kısım yazar şair hoca tayfası da
Onları
alkışlamaya,
Toplumları
Onların
tarafında tutmaya,
Onları
desteklemeye devam etmektedirler,
Anlaşılan
Oysaki
Her ne
kadar da çokmuş
Bu
ülkenin,
Bu
dünyanın körü aptalı ki
Onlar
bu işi yaparlarken
Çok da
fena beceriyorlar,
Çok da
fena başarıyorlar,
Nihayetinde
emellerine ulaşabiliyorlar,
Derslerine
sıkı çalışmış olmalılar,
Ha bu
arada
Buda
yetmiyor gibi
Üstüne
üstlük birde
O
kendi arkalarında
Hiç de
küçümsenemeyecek kadar
Çok fazla
taraftar
Ve fazla
sayıda aveneler toplanmaktadır,
Kendilerine
sempati duyan
O birçok
budala cemiyet,
O
birçok budala toplum,
O
birçok budala tarikat
Onlara
sempati sevgi duyan
O
birçok cemaat de cabası...
Meğer
bizler
Aptallıkta
Ve
cehalette
Mastır
yapmış o toplumların içerisinde
Yaşam
mücadelesi veriyoruz da
Birilerinin
bundan hiç de haberi yokmuş…
Fakat
şu da unutulmamalıdır ki
Fakat
şu mutlaka hatırlanmalıdır ki
Kadim
tarihten bu tarafa
Hiç
durmaksızın
Güç,
Kudret,
Hükümet,
İmparatorluk,
Krallık,
Zenginlik,
Başarı
dengeleri daima el değiştirir,
Bu bir
kader kanunudur,
İnsanoğlu
Kendi
kader kalemiyle
O
kader kanunu
Aptallıkları
Ve
cehaleti ile
Kendi
eliyle yazmaktadır,
Bunu
sakın unutmayınız,
Nice
yenilmez zannedilen
Hükümetler,
Nice
yıkılmaz zannedilen
İmparatorlar
Krallar
padişahlar
Sulatanlar
geldi geçti bu dünyadan,
Şimdi
sadece onlardan geriye
Masalsı
anlatılardan başka
Ne
kaldı ki öğle değil mi?
Kadim
tarihlerde
Onların
o sarsılmaz zannedilen
O saltanat
ve güçlerini
Yerle
bir eden,
Tarumar
eden,
Rezil
kepaze eden,
Ve
onları harap edenlerin geldiği gibi
Bir gün
Bunlarında,
O
yıkılmaz zannettikleri
O saltanat
ve güçlerini
Yerle
bir edenler gelecektirler...
Benim
anlattıklarım
Yaşlı
kadınların,
Yaşlı
erkeklerin
Dedikoduları
değildir,
Bu anlattıklarım
bir masaldan ibaret değildir,
Gerçeklerin
ta kendisidir…
Birileri
daima gelecek,
Hükümet
olacaklar,
İmparatorluk
kuracaklar,
Krallık
kuracaklar,
Saltanatla
kuracaklar,
Ellerine
kudret ve güç geçecek,
O
kudret ve gücü
Zaman
içerisinde
Kendi
şahsi çıkarları
Menfaatleri
için
Haksız
yere kullanmaya başlayacaklar,
Gücü,
Kudreti
elinde bulunduranlar
Şımararak,
Ellerinde
ki
O güç ve
kudret ile
Haksızlık
hırsızlık
Yolsuzluk
Adaletsizlik
yapmaya,
Ve
O
yaptıkları,
Yapmaya
devam ettikleri kötülükleri
Cinayetleri
örtmeye çabalayacaklar
Fakat
örtemeyecekler,
Hatta
o kadar çok şımaracaklar ki
Artık
O
yapmaya devam ettikleri
O tüm
kötülükleri,
O tüm haksızlıkları
O kendi
menfaatlerine uygun
Yasalar
çıkartarak
Hırsızlıklarını
haksızlıklarını
Yasalaştırmaya
başlayacaklar,
Bu
kadim tarihten bu yanı
Daima
böyle olmuştur,
İnsanlar,
Hükümetler
şımarmışlardır,
Tüm
bunlar karşısında da
Ve
birileri haklı olarak
İsyan
edip başkaldıracak,
Bunlara
karşı birlik oluşturacaklar,
Bir
menfaat çatışmasıdır
Hortlayacak,
Herkes
taraftarlar toplayacak,
Adaleti
uygulamak yerine
Birbirleri
taraf tutacaklar,
Birbirilerini
Rab
tanrı ilah edinecekler…
Adalet
dinini ilahi dinleri bir tarafa atıp,
O
kendi istek ve arzularını
Tanrı
rab ilah edinecekler…
Adalet
dinini ilahi dinleri bir kenara atarak,
O
kendi liderlerini,
O
kendi dostlarının isteklerini
Rab
tanrı ilah edinecekler…
Derken
Kavgalar,
Atışmalar,
Haksız
yere savaşlar başlayacak,
Haklı
yere isyanlar
Haklı
olarak
Anarşi
oluşacak,
İnsanlar
hak arayacaklar,
The
end… (sonu)
Anlatmakta
olduğum
Bu
filmin devamını
Aklını
erdemlice kullanabilen
O her
bir insan bilmektedir,
Bir
bilge şöyle söylemişti
Demişti
ki
Yeni
hikâyelerin başlayabilmesi için
Artık
o bir kısım hikâyelerin
Son
bulması gerekmektedir,
O
bilgeye
Bu
bilge şairin
Hak
vermemesi
Ne
mümkün
Öğle
değil mi?
İnsanoğlu
işte,
Yine
ihanetlerinin acı bedelini
O
kendisine yaptığı,
Yapmaya
devam ettiği
O
çirkin ihanetler ile ederek ödeyecektir...
Yukarıda
sıraladığım
Bu
sebeplerle
Bu filmin
Devamını
anlatmak yerine
Ben burada
Filmi
kısa kesiyorum…
The
end of another era(bir dönemin daha sonu)
End of
the movie (filmin sonu)
The
end(sonu)
Last
(son)
Adalete
ihanet ettiler ve belalarını buldular…
İşin
doğrusu
Kimsenin
adalete,
Kimselerin
erdeme,
Kimsenin
dürüstlüğe yardım ettiği yok,
O her
bir insan
O kendi
örgütüne,
O kendi
menfaatine,
O kendi
şahsi çıkarlarına,
O kendi
gurubuna,
O kendi
ailesine,
O kendi
sevdiğine,
O kendi
partisine yardım ediyor,
İşin
doğrusu
Bir
avuç insandan başka
O hiç
bir insan
Ne o
adalete,
Ne de o
erdemli oluşa yardım etmiyor,
İnsanlar,
Örgütler,
Partiler
O kendi
şahsi çıkarları için,
O
kendi şahsi menfaatleri için
O aziz
Ve baş
tacı edilmesi gereken
O erdemi
de
O
adaletli de
Terk
edebiliyor,
Bir
bilge şöyle söylemişti
Demişti
ki
Sizler
O kendi
vicdanınızı bastırıp
Kendinizi
kandırdınız diyelim
Fakat
Ben
aptal değilim,
Beni
kandırmazsınız,
Ben
hak aramaya,
İnsanların
da hak araması için,
Haklarını
aramaları için
Onları
da sizlere karşı
Başkaldırmaya
devam edeceğim,
Bu bir
insanlık vazifesidir,
Haksızlığınıza
başkaldırmak
Bir
insanlık vazifesidir,
İnsanlık
onurudur,
Eğer
haksızlıklara karşı
Başkaldırılmadığı
takdirde
Kötülükler
ve cinayetler
O
kadar çok çoğalmaya başlar ki
Benim,
Sizin,
Sizlerin,
Ve
hatta
Sevdiklerinizin
kapıları
O
haksızlıklar sebebi ile çalınmaya başlar,
Bunun
olmasını kim ister ki
Aptallardan
ve
Câhillerden
başka
Söyler
misiniz?
Sizler
mi?
Sizler
Kendinizi
İstediğiniz
kadar aptal yerine koyabilirsiniz
Fakat
Ben
aptal değilim...
O
bilge bu sözleri söylemekte haklıydı,
Düz
mantık,
Basit
Ve düz
mantık felsefesi,
Çok
kolay,
Haksızlıklara
karşı
Topyekûn
bir mücadele,
Olması
gereken de budur işte…
Ben o
bilgenin sözlerine katılmakla birlikte,
Ben de
görebiliyorum,
O erdemsizliği
görebiliyorum,
O adaletsizliği
ben de fark edebiliyorum,
Onların
Erdemsizliği
Ve
haksızlıkları
Çirkin
bir yaşam biçimi haline getirerek
O
yaşam biçimini de
Kendilerine
kültür edindiklerini
Görüp
fark edebiliyorum,
Bu çok
çirkin bir durum,
Hatta
bu da yetmezmiş gibi
Kendi
arkalarından
Milyonlarca
Saçma
sapan aptal budala
Câhil
insanı da sürüklemektedirler,
Cinayetlerine
de
O
arkalarından sürükledikleri
O
büyük kalabalıkları da alet etmektedirler…
Daima
söylemişimdir,
Kudret,
Güç,
Hükümet,
İmparatorluk
dengeleri
Daima
el değiştirmektedir,
Yıkılacaklar,
Rezil
edilecekler…
Kimler
geldi,
Kimler
geçmedi ki bu dünyadan,
Öğle
değil mi?
Bunlar
mı bâki kalacak zannediyorsunuz,
Eğer
öğle zannedenleriniz var ise
Şaşarım
o kör aklınıza…
Şunu
asla unutmayınız ki
Adalete,
hakka ve
Erdemli
bir yaşantıya ihanet edenler
Mutlaka
er ya da geç
Kendi
mezarlarını
Kendi
elleriyle
Veya o
kendi avenelerinin elleriyle kazacak
Ve
kazdıracaklardır,
Mutlaka
belalarını(sıkıntı zarar) bulacaklardır…
Dedim
ya kimler geldi,
Kimler
geçmedi ki bu dünyadan.
Adalete
ihanetin bedeli cehennem olacaktır…
Davut
ve Zebur’un,
Musa
ve Tevrat’ın,
İsa ve
İncil’in,
Muhammed
ve Kuran’ı Kerim’in,
Ve
Şefkatli
baba
İbrahim
peygamberin taraftarları,
Sizler,
Hiç
biriniz
Kazanamayacaksınız
Çünkü
Onların
getirdiği
O
adalet,
O
erdem,
O hak,
O dürüstlük
dinini yaşayamadınız,
Haksız
yere
Kendi
o şahsi çıkarlarınız için
Haksız
olarak savaş verdiniz,
Elbette
ki insan kendisinin
Ve
sevdiklerinin menfaatlerini
Ve
çıkarları için mücadele vermeli,
Bunu
düşünmeli
Ve
bunun içinde çalışmalı
Fakat
Sizler
Adaleti
Hakkaniyeti,
Erdemli
olmayı
Bir
kenara atarak
Haksız
yere
Ve
sadece
O
kendi şahsi çıkarlarınıza hizmet ettiniz,
Şimdiki
savaşlar ise
Ancak
Sadece
Sizlerin
O
hazine kasalarınızı
Doldurmak
için,
Şirketlerinizi
büyütmek için
Verdiğiniz
Haksızca
yapılan
Menfaat
çıkar çatışmaları,
Menfaat
savaşlardır...
Alay
mı ediyorsunuz...
Kiminle
Alay
Ettiğinizi
Zannediyorsunuz...
Unutmayınız
ki
Adalete
hakka ihanetin bedeli
Ancak
Rezil
olmaktan ve
Cehennemden
başka bir yer olmayacaktır.
Uyanık
kalın haksızlıklara karşı…
Şimdi
Şu
şekilde düşünmenizi sizden rica ediyorum,
Şöyle
ki
Ben
iyi biriyim,
Haksızlık
etmiyorum,
Hırsızlık
yapmıyorum,
Hatta adaletsizlik
hiç yapmam,
Hatta
ve hatta erdemsizlik de etmiyorum
Diyorsanız
eğer,
Kötü
bir iş yapıyorsam da
Vaz
geçip
Kendimi
düzeltebiliyorum
Diyor
iseniz eğer,
Sizlere
ve adalete
Düşmanlık
edenleri düşünün,
Bunlar
her dinden olabilirler,
Bunlar
her mezhepten olabilirler,
Bunlar
her hükümet içinden olabilirler,
Bunlar
her cemiyet içinden çıkabilir
Bulunabilirler,
İşte
şimdi bak o düşmanlarına,
Onlar
kendinden olanlara bile
Haksızlık
yapıyorlar
Ve
kendinden olanların haklarına bile
Tecavüz
edebiliyor ise
Ki o
haksızlıkları da yapıyorlar,
İşte
tam da şimdi bir düşünün
Onlardan
olmayan sizlere
Ve
sizler gibi insanlara
Kim
bilir ne gibi kötülükler yapabilirler,
Sadece
mantıklıca bir kere olsun düşünün,
Anlayacaksınız,
Kendiniz
gibi
İyi insanları,
Kendiniz
gibi erdemli insanları,
Kendiniz
gibi dürüst insanları,
Kendiniz
gibi adalet isteyen insanları bulup
Onlarla
bir araya gelmek gerektiğini,
Onlar
ile
Güçlü
bir kardeşlik bağı
Kurmak
gerektiğini anlayacaksınız...
Lütfen
Söyler
misiniz?
Anlamanız
için
Daha
sizlere nasıl
Ve ne
kadar anlatayım...
Sizleri
uyandırmak için
Daha
ne yapmam gerekir,
Söyler
misiniz?
Ne
yapmak gerekir ki
Uykunuzdan
uyanasınız,
Uyanın
artık uykunuzdan,
Kötülükler,
haksızlıklar
Aldı
başını her yanı sarmaladı,
Bir
gün
Senin,
Sizlerin
Ve sevdiklerinizin
de kapısını
O
haksızlıklar çaldığında
Ne
demek istediğimi,
Ne
anlatmak istediğimi
Elbette
anlarsınız,
Fakat
Çok
geç olabilir
Ve iş
işten geçmiş de olabilir...
Uyanın
artık.
Ah şu
aptallık,
Ah şu
budalalık,
Ah şu
idraksizlik
Ne de
büyük bir hastalık
Öğle
değil mi?
Uyanın
artık,
Haksızlıklara
karşı uyanın artık,
Sizleri
aptal yerine koymalarına karşı
Uyanın
artık,
Adaletsizliklere
karşı uyanın artık,
Birbirinizin
haklarını savunmak için
Uyanın
artık…
Hem
ayrıca
Sizler
benim haklarımı savunmaz iseniz,
Sizler
benim hürriyetimi savunmaz iseniz
Gün
gelir
Sizlerin
haklarına zarar verildiğinde,
Sizlerin
hürriyetinize zarar verildiğinde
Acaba
o gün
Sizlerden
destek göremeyen ben
Sizlerin
haklarını savunur muyum?
Diye
sorun kendinize
Ve
Bu
anlattıklarımı
Erdemli
bir kafa ile
Mantıklı
bir kafa ile
Âdil
bir felsefe ile
Düşünün,
Uyanın
artık,
Kendinize
Ve
birbirinize karşı yapılan
Adaletsizliklere,
Haksızlıklara
karşı uyanın artık,
Adaletsizlik
Büyük
bir zulümdür,
Adaletsizliği
yapanlar zâlimdir,
Adaletsizliğe
uğramış olan
Mazlum
sayısı çok fazladır,
Her
geçen gün
Bu
sayı çoğalmaktadır,
Uyanın
artık,
Haksızlıklara
karşı
Uyanık
ve birlik olun artık,
Yoksa
bir gün sizlerin de kapısını
O
adaletsizlikler çalabilir,
Bunu
mu istiyor
Arzu ediyorsunuz,
Hiç
zannetmem,
Uyanın
Ve
birlikte hareket edin,
En
doğru karar budur,
Uyanın
artık.
İlerisi
ateş, uçurum, kimlerle yola gidiyorsunuz…
Ortada
Bir
Veya
çok adaletsizlik var ise eğer,
İşler
yolunda gitmiyor ise eğer,
Birilerine
Ve
size yapılan
Bir
haksızlık,
Birçok
haksızlık var ise eğer
Ve
birileri,
O bâzı
insanlar,
O bâzı
örgütler,
O bâzı
tarikat
Ve
cemaatler
Ve
O kimi
hükümetler
Haksızlıkları
İlahi
dini kullanarak,
İlahi
dinleri
O
haksızlıklarına
Âlet
ederek yapıyor iseler eğer
Anlayın
ki
Onların
ilahi dine
Sevgileri
ve samimiyetleri yoktur,
Olmayacaktır
da…
Onlar
Size
O
sevdiğiniz,
O
saygı duyduğunuz
İlahi
dinler üzerinden
Sizlere
yaklaşarak
O her
bir şeyinize sahip olmaya çalışıyorlar,
Aklınıza
bile,
Duygularınızı
bile
Yönlendirmeye
çalışıyorlar,
Zihinlerinizi
bile
Kontrol
altına almaya çalışıyorlar,
Uyanın
artık,
Haksızlıklara
karşı uyanın artık,
Artık
Uyanın
şu aptallık
Ve idraksizlik
uykunuzdan...
Kendinize
şu soruyu sorun,
Kendinize
deyin ki
Adaleti
erdemi emreden
O ilahi
dinler haksızlık yapar mı?
Diye
sorun kendinize,
Elbette
ki
Yapmaz
diyeceksiniz,
Cevabını
zâten biliyorsunuzdur,
Fakat
Bunlar
İlahi
dinleri
Haksız
yere
O
kendi şahsi çıkarlarına,
Şahsi
menfaatlerine âlet ederek
Size
ve her bir insana
Haksızlık
yapmaktadırlar,
Kendilerini
dindar göstermektedirler,
Oysaki
bir insanın,
Bir
hükümetin,
Bir
örgütün
İlahi
dinden olup olmadığını anlamak çok kolaydır,
Bakın
yaşantılarına,
Yaşam
tarzlarına bakın,
Karakterlerine
bir bakın,
Haksızlık
yapıyorlar ise eğer
Yalan
söylüyorlar demektir,
İlahi
dinlerden olan
Bir
insan,
Bir
hükümet,
Bir
örgüt adaletsizlik haksızlık yapmaz,
Eğer
ki gerçekten dürüst ise
Ve bir
hata işlediyse
Kendisini
düzeltir,
Eğer ki
kendilerini iyi anlam da düzeltmiyor
Ve
haksızlıklarına devam ediyorlarsa
Anlayınız
ki
Sizleri
kandırmak,
Sizleri
dolandırmak içindir,
Sizlerin
akıllarınız dâhil olmak üzere,
Malınız,
mülkünüz,
Canlarınız,
Hürriyet
haklarınız,
Kazançlarınız,
Kısacası
Her
bir şeyinize sahip olmak için
İlahi
dini
O
şahsi çıkarlarına
Haksız
yere âlet ediyorlar demektir,
Uyanın
artık,
Haksızlıklara
karşı,
Yalanlara
karşı
Uyanın
ve bilgilenin,
Kültürünüzü
artırın,
Saçma
sapan
Boş
işlerle uğraşmayı terk edin de
Bir an
önce
Aklınızı
mantıklıca kullanma kültürünüzü artırın,
Erdemli
insanlar ile
Birlik
olabilmek kültürünüzü gerçekleştirin,
Erdemli
insanla ile
Adalet
birliğini gerçekleştirin,
Sivil
toplum kuruluşları oluşturun
Ve
birbirinizin haklarını korumak için
Sıkıca
sarılın birbirinize,
Unutmayınız
ki
Aptal
câhil toplumlar
Kendileri
gibi aptal câhil demokrasiler oluşturarark
Adaletsiz
haksız hükümetleri oluştururlar
Ve
acısını çok çekerler,
Erdemli
bilgili doğru toplumlar ise
Adaletli
ve iyi demokrasiler oluşturarak
Kendileri
gibi
Âdil
hükümetler oluştururlar,
Her
toplum
Kendi
demokrasisini yansıtır,
Eğer
görünen kötü adaletsiz bir yönetim
Ve
adaletsiz bir hükümet ise
Anlayınız
ki
Toplumun
çoğunluğu aptal ve câhil demektir…
Eğer
ki
Yönetim,
Hükümet
ve memurlar adaletli,
Cömert,
İyi
niyetli,
Zeki,
aklı başında,
Dürüst
iseler
Anlayınız
ki
O
zaman da toplum uyanmış
Ve
çoğunluk olarak erdemleşip
Akıllarını
da başlarına almışlardır,
Demokrasiler
bir ayna gibidir,
Hükümetler
bir ayna gibidir,
Toplumun
çoğunluk itibariyle karakteri
Aklı
istekleri nasıl ise
O ayna
onu yansıtır…
Fakat
Görünen
tabloya bakarsak
Toplumlar
Hiç de
aklını başına almışa benzemiyorlar,
O
demokrasi aynasında
Aptallık
ve cehalet görülmektedir,
Uyanın
artık…
Kendinize
bir sorun,
Kendinize
deyin ki
Adaletsiz
paylaşımlarını kimler yapar,
Haksızlık
yapanlar kimlerdir
Ve
adaletsiz paylaşımları yapanlar kimlerdir diye
Kendinize
lütfen bir sorun,
Eğer
hâlen
Aklınızı
mantıklıca kullanabilmeyi
Biraz
olsun başarabiliyorsanız
Sizde
anlayacaksınız ki
Bunlar
din tüccarlığı yaparak,
Bunlar
ilahi dinleri
O
kendi şahsi çıkarları için,
O
kendi şahsi menfaatleri için
Âlet
ederek,
Kendilerinin
Ve
kendi hükümetlerinin
Aslında
Şeytanların
uşakları olduklarını ispat etmektedir,
Anlayacaksınız,
Onların
aslında
İblislerin
aveneleri(yardımcıları) olduklarını
Sizlerde
anlayacaksınız,
Aslında
bunları
Kendinize
doğru soruları sorarak
Sizlerde
görüp anlayacaksınız,
Uyanın
artık
Şu
aptallık
Ve
idraksizlik uykularınızdan
Uyanın
artık,
Uyanmanız
için illa ki
Başınıza
büyük bir sıkıntı mı gelsin,
Bir
savaş mı çıksın,
Her
bir şeyinizi kaybettikten sonra mı?
İlerisi
ateş,
İlerisi
acı verici bir savaş,
İlerisi
uçurum,
Uçuruma
doğru gidiyorsunuz,
Kimlerle
yola çıktığınıza bir bakın,
Karakterlerine
bir bakın,
Yaşam tarzlarına,
Âdil
olup olmadıklarına,
Erdemli
olup olmadıklarına bir bakın,
Sizleri
nereye sürüklediklerine bir bakın,
Bunlar
deli midir?
Câhiller
mi?
Yarım
akıllılar mı?
Kimlerin
ardından gidiyorsunuz,
Kâtillerin
mi?
Dolandırıcıların
mı?
Nedir
amaçları,
Dilleri
ile söylediklerinden ziyade
Âdil
olup olmadıklarına bir bakın,
Diller
yalan söyleyebilir
Fakat
yaşam tarzlarına bir bakın,
Âdil
olup olmadıklarına bir bakın anlayacaksınız…
Lütfen,
Uyanın
artık,
O
budalalık
Cehalet
uykularınızdan
Uyanın
artık.
Haksızlık
ile adalet dini bir arada durmaz…
Bana
haksızlık yapanların,
Hâli
hazırda
Bana
Haksızlık
yapıyor olanların,
Gelecekte
Bana
Haksızlık
yapacak olanların
Dinlerinden
değilim,
Mezheplerinden
değilim,
Örgütlerinden
değilim,
Yollarının
üzerinde değilim,
Cemaatlerinden
değilim,
Tarikatlarından
değilim,
Partilerinden
değilim,
Ailelerinden
değilim,
Dostları
değilim,
Sevdikleri
olmak istemem,
Onları
da sevmem,
Onları
da,
Onların
dinlerini de reddedip
Terk
ediyorum,
Bana
haksızlık yapıyor olup da
O
benim dinimden olduğunu
İddia
eden insanların da
O
iddialarını
Asla
kabul etmiyorum,
Çünkü
Benim
dinim
Adalet
ve hak dinidir,
Hak
ile adalet birbirinden ayrılmaz,
Adaletsizlik,
Haksızlık
yapıyor olanların
Ve
adaletsizliğe
Taraf
olanların
Benim
dinim de yeri yoktur,
Dedim
ya
Benim
dinim
Adalet,
Hak
dinidir,
Adaletsizlik
yaparak
Adalet
dinimden olduğunu iddia edene
Ben
ancak
Aptal
budala diyerek gülerim,
Hatta
ona,
Onlar
gibilerine
Kuzgunlar,
Siyah
kargalar bile
O
siyah popoları ile gülerler.
İhanetin
bedeli ağır olacak…
İlahi
dinleri,
O
kendi şahsi çıkarları için,
O
kendi şahsi menfaatleri için
Kullanarak,
Yalanlarına
âlet ederek,
Kötü
görünmesine sebep olan
O her
bir hükümet,
O her
bir örgüt,
O her
bir parti,
O her
bir mezhep,
O her
bir tarikat,
O her
bir cemaat,
O her
bir cemiyet,
O her
bir insan
Ve o
her bir kavim
Ayrıca
Ve
birde bunları destekleyenler
Bunun
bedelini,
Çok
ağır
Ve acı
bedeller karşılığında ödeyecektir,
Bundan
hiç şüphe etmiyorum,
Kadim tarih
Böyle
aptal cemiyetler ile doludur,
Hem de
o bedeller
Çok
ağır olacak,
Unutmayınız
ki
İhanet
büyük ise eğer,
Bedeli
de çok büyük olacaktır,
Görünen
odur ki
İhanet
çok büyüktür,
Şimdi
bedelini ödemeye hazırlanın,
Şimdiler
de
Saltanatlarını
sürsünler,
Sabırla
bekliyoruz
Yerle
bir olacakları
O günleri,
Kısacası
Hepiniz
Ektiğinizi
Mutlaka
Er ya
da geç
Biçeceksiniz,
Haksızlık
ekenler ile
Adalet
ekenler
Hiç
aynı hasat biçerler mi?
Elbette
ki
Her
biri
Hasat
olarak
Karşılığını
alacaktır,
Bekleyiniz,
Bizlerde
bekliyoruz.
Sizin
dininiz size, benim dinim de bana…
Açık
ve net,
Düşmanımın
Kalben
birlikte olduğu
O her
bir şey düşmanımdır,
Açık
ve net,
Düşmanıma
Kalben
sevgi destek olan
O her
bir şey düşmanımdır,
Dini,
dostu, sevdiği,
Kısacası
O
kalben desteklediği
Ve kalben
bağlı bulunduğu
O her
ne varsa
Onların
hepsi de düşmanımdır,
Bana
haksızlık yapan,
Bana
adaletsizlik yapan,
Bana
adaletsizlik yapıyor olan,
Bana
adaletsizliği yapacak olanların
O hepsi
de düşmanımdır,
Bunlara
kalben taraftar olanlarda düşmanımdır,
Hükümetleri
her kim ise,
Tanrıları
her kimler ise,
İlahları
her kimler ise,
Edindikleri
Rabları her kimler ise,
Fikirleri,
Düşünceleri,
Örgütleri,
Teşkilatları,
Tarikatları,
Cemaatları,
Mezhepleri,
Hatta
isterse
Bu şu
içerisinde yaşadığım
Devlet,
ülke, halk
Hatta toplum
olsun,
Hiç
fark etmez
Artık
O
kalben bağlı oldukları
Ve
kalben sevdikleri
O her
neleri var ise
Hepsi
birden,
Hepsi
top-yekûn düşmanımdır,
Bunlar
isterse
Benim
dinimden olduklarını
İddia
etseler bile fark etmez,
Hem ayrıca
Zâten
O benim
dinim de adalet ve hak dinidir,
Bir
adalet hak dininde
Bana
adaletsizlik yapılmayacağına göre,
Bana
haksızlık yapılmayacağına göre
Buda
demek oluyor ki
O
benim dinimden olduğunu iddia eden insanların
O
kendi dinleri aslında
Gerçekte
benim dinimle alakaları yoktur,
Bu
sadece lafta bir iddiadır,
Yalan
söylüyorlar demektir,
Kim
her ne üzere ise
O kişi
O
üzerinde olduğu şeyin dinindendir,
Herkesin
dini
O
kalben bağlı bulunarak
Samimiyetle
İçtenlikle
bağlı olarak
O
yaşadığı şeylerin üzeredir,
Her
bir insan,
Her
bir örgüt,
Her
bir hükümet
Her
neyi yaşamakta ise
O
yaşadıkları şey onların dinleridir,
Adaletsizlik
haksızlık üzere iseler eğer
Onların
dinleri de adaletsizlik dinidir,
Haksızlık
dinidir,
Adaletsizlik
üzere yaşayıp da
İlahi
dinden olduğunu iddia edenlere inanmayın
Yalan
söylüyor demektir,
Çünkü
ilahi dinler
Adaleti
ve erdemli olmayı emreder,
Hakkaniyeti,
Dürüstlüğü,
iyiliği emreder,
Her
şey ortadadır,
Görünen
köy için kılavuza gerek yoktur,
Her
şey görünmektedir,
Eğer
ki
Benim
dinim
Adalet
ve hak üzerine diyenler
Adaletsizlik
haksızlık yapıyor iseler
Bu
demek oluyor ki
Onlar
Benim
O adalet
hak dinimden asla değillerdir
Onlar
ancak yalan söylemektedirler...
Benim
Tek
bir yaşam hakkım var
Onu da
düşmanıma
Ve
düşmanımın kalben
O birlikte
olup sevdiği şeylere
Merhamet
ederek harcayamam...
Ne
yani
Bana
haksızlık
Ve
Adaletsizlik
yapanları dost mu edineyim,
Bu
aptallıktan başka bir şey olmazdı…
Benim
O
adalet ve hak dinimin Rabbi var ya,
İşte o
rabbimin gazabı, azabı
Ve
hatta laneti
O geçmişte
ki
Hatta şu
anda ki
Hatta
ve hatta gelecekteki
O tüm
düşmanlarımın üzerine olsun.
Âmin(elbette,
öyle olsun)
Tükürürüm
haksız saltanatın içine…
Adaletsiz
olan,
Erdemsiz
olan,
Aptal
budala olan,
Câhil
olan,
Haksız
olan insanlara,
Hatta
hükümetlere,
Hatta
şirketlere,
Hatta
örgütlere,
Hatta
böyle teşkilatlara,
Hatta
buna benzer cemaat ve tarikatlara
Ve
birde
Tüm
bunların,
Bu
haksızların taraftarlarına karşı
Merhamet
ve nezaket gösterdiğiniz de
Ancak
Daha
çok şımararak,
Daha
fazla haksızlık,
Daha
fazla adaletsizlik yapmaya,
Hatta
daha ileri giderek
Tanrılaşmaya
başlarlar,
Tanrılıklarını
ilan ederler,
Yani
sizlere
Sahip olduklarını
zannetmeye başlarlar,
Onlara
ve taraftarlarına
Merhamet
nezaket göstermeyin,
Onlara
emanetleri teslim etmeyin,
Onlara
güven duymayın,
Onları
yönetici ve memur yapmayın,
Bu
gibilere merhamet gösterenler,
Bu
gibilere nezaket gösterenler de
Ancak
Onların
taraftarlarından başkaları değildir,
Hepsinin
canı cehenneme,
Sövün,
Küfredin
böylelerine,
Tükürürüm
bunların
O
haksız saltanatlarının içine,
O
haksız yaşamlarının içerisine.
Haklı
bilge bir irade kudrettir…
İradeli
olmak
Ya da olmamak
İşte
bütün mesele bu...
İradesine
sahip olmayanın,
İradesine
hâkim olmayanın
Karakterine
Birçok
şey hükmedebilir,
Hatta
şeytan bile
Öğlelerinin
iradelerine hâkim olup
Hükmedebilir,
Bu
büyük bir zafiyettir,
Dedim
ya
İradeye
hâkim olmak
Ya da
olmamak işte bütün mesele bu!
Sonnet… Nafiz coşkun
İradeyi
iyi kullanmak ya da kullanmamak…
Haklı
Bilgili
Bir
irade
Büyük
Bir
kudrettir,
O
kudreti
Adalet
ile değerlendiren
İyi
erdemli bir inşadır,
O
kudreti
Kötü
niyetlerine
Âlet
edenler ise şeytanın aveneleridir,
Bakın
insanlara,
Bakınız
hükümetlere,
Bakınız
örgütlere kim kimdir anlarsınız.
Sonnet… Nafiz coşkun
Görünmezim,
ulaşılmazım, çünkü...
Korkunç
ve
Ölümcül
tehlikeler ile dolu
O yaşayan
ölülerin
O
korkutucu mezarlığında
Bir ev
inşa ettim,
Bana ulaşabilmek
için
Onları
geçmen gerekir,
Ulaşılmazım,
görünmezim
Çünkü
O
mezarlığı geçip
Bana
ulaşmaya çalışan
Her
bir insan,
Her
bir hükümet,
Her
bir örgüt niyetini baştan belli etti.
Sonnet… Nafiz coşkun
Ceza
günü geldiğinde…
İyi
Ve
Aklını
erdemlice kullanabilen
Adaletli
bir insan olduğun da,
Gerçeklere
uyandığında,
O merhamet
Ve sevgi
gösterdiğin
O insanların
çoğunluğunun,
O
hükümetlerin çoğunluğunun,
O
örgütlerin çoğunluğunun
Aslında
İyi
birer insan olmadığını göreceksin,
İyi
hükümetler olmadıklarını anlayacaksın,
İyi
örgütler olmadıklarını fark edeceksin,
Niyetlerinin
Kötü
olduğunu gözlerinle göreceksin,
İşte
onlar
Yaptıkları
kötülüklerin karşılığında,
Yaptıkları
Ve
yapmaya devam ettikleri
Adaletsizliklerinin
karşılığında
Kendilerine
‘Kötülük
yapılmasını’ gerçekte
Hak
kazanan insanlardır,
Kendilerine
‘Kötülük
yapılmasını’ gerçekte
Hak kazanan
hükümetlerdir,
Kendilerine
‘Kötülük
yapılmasını’ gerçekte
Hak
kazanan örgütlerdir,
O
halde
Kazançlarını
Onlara
vermemenin zamanı geldi,
Kötülük
Ve
haksızlık ektiler
Şimdi
ise
Onlara
o ektiklerinin karşılığında
Ceza
biçtirmenin
Zamanı
geldi,
Öğle
değil mi?
Onlara
O
kazandıkları kederleri,
O
kazandıkları cezaları,
Kötülüklerinin
karşılığı olan
Kötülük
Kazançlarını,
Büyük
bir ceza olarak
Vermenin
zamanı geldi…
Sizler
ne dersiniz,
Zamanı
gelmedi mi?
Zamanı
geldi diyenler
Birleşerek
haksızlığa
Adaletsizliğe
karşı bir mücadele başlatır
Ve
zafer kazanırlar,
Zamanı
gelmedi diyenler ise
Sefalet
içinde onlarla birlikte cehenneme kadar sürüklenirler…
Hepsinin
canı cehennem!
Düşmanın
olurlar, fark edemezsin…
Düşmanın
kim diye sordular,
Düşmanlarım
mı?
Dedi
şair,
Kimler
mi dedi,
Düşmanlarım;
Bana haksızlık
Ve
adaletsizlik yapan
O her
bir varlık
Benim
düşmanımdır,
Haklı
olduğum her bir mesele de
Benim
için savaşmayan,
Benim
için mücadele etmeyen o her bir varlığı,
Her
bir oluşumu,
Her
bir hükümeti terk ediyorum dedi şair.
Sonnet… Nafiz
coşkun
Nâmuslu insan arayan
insansız mı kalıyor…
Tüm dünya geneline
bakınca
Düşünüyorum da
Acaba
Nâmuslu, adaletli
Ve erdemli bir
politikacı arayan,
Nâmuslu bir siyaset insanı
arayan
Politikacısız
Ve siyasetçisiz mi
kalır
Diye düşünmeden
yapamıyorum,
Veya
Nâmuslu, adaletli
Ve erdemli bir
hükümet arayanlar da
Hükümetsiz mi kalmaktadırlar,
Hatta şöyle de
düşünebiliriz,
Şöyle ki
Nâmuslu,
Erdemli
Ve adaletli memurlar
arayanlar ise
Memursuz mu
kalmaktadırlar,
Nâmuslu
Adaletli belediyeler
arayanlar
Belediyesiz mi
kalmaktadırlar…
Belki de
Nâmuslu erdemli bir eş,
Nâmuslu erdemli bir arkadaş,
Nâmuslu erdemli bir dost
arayanlar da
Eşsiz,
Arkadaşsız,
Dostsuz mu
kalmaktalar
Diye düşündüğüm olur
ara da bir,
Siz ne dersiniz,
Haksız mıyım?
Peki,
Sizce de
Nâmuslu
Ve erdemli bir
sevgili arayanlar ise
Sevgilisiz mi kalıyorlar,
Olabilir mi?
Nâmussuzluk
Ve erdemsizlik o
kadar çoğaldı ki
Ve her bir yanı
O kadar sardı ki
Nâmuslu,
Erdemli,
Adaletli ve dürüst
insan bulmak,
Neredeyse imkânsız
bir duruma geldi,
Kendimi sorguluyorum,
Kendimi muhasebeye
tutuyorum,
Ben nasıl bir insanım
diye
Kendimi mantıklı bir
şekilde
Bilgece sorguluyorum…
Haydi,
Düşünmeye devam
edelim,
Örnekleri çoğaltarak
düşünelim,
Şöyle ki
Nâmuslu
Ve adaletli bir
işveren ile
Nâmuslu,
Erdemli,
Yetenekli işçi bulmak
isteyenler ise
Acaba
İşsiz
Ve işçisiz mi
kalmaktadırlar,
Nâmuslu dürüst doktor
arayan,
Nâmuslu erdemli sanat
insanı arayan ise
Acaba
Sanatçısız,
Ruhsuz,
Doktorsuz mu
kalırlardı,
Ne dersiniz,
Elbette ki
Bunların içlerinde
Nâmuslu erdemli sanat
insanları vardır,
Elbette ki
Bunların içlerinde
Nâmuslu erdemli
doktorlarda vardır,
Fakat
Bir de
Düşünce penceresinden
böyle bakın,
Muhasebe yapın
istedim,
Bir de böyle
düşünelim
Bakalım neler çıkıyor
ortaya diye düşündüm,
Olabilir mi sizce de,
Ne dersiniz,
Haksız mıyım?
Ya da şöyle
düşünebiliriz,
Şöyle ki
Nâmuslu,
Dürüst,
Adaletli,
Erdemli ve
Bilgili toplumlar
arayanlar,
Câhil olmayan,
Aptal olmayan
toplumlar demokrasiler arayanlar
Acaba
Toplumsuz,
Devletsiz,
Ülkesiz mi kalıyorlar,
Oysaki
Erdemli toplumlar
erdemli bilge demokrasiler
Ve erdemli bilge
yönetimler doğururken,
Aptal câhil toplumlar
ise
Kâtil, hırsız,
adaletsiz, sıkıntılı, kavgalı demokrasiler
Ve adaletsiz
hükümetler doğurmaktadır,
Bunu hepimiz
biliyoruz öğle değil mi?
Peki,
Sizin toplumun
durumu,
Sizin hükümetin
durumu nasıldır
Hiç düşündüğünüz oldu
mu?
Elbette ki olmuştur…
Birkaç örnek daha
verelim,
Şöyle ki
Nâmuslu,
Cesur,
Adaletli,
Erdemli savcılar hâkimler
arayanlar da
Hâkimsiz savcısız mı
kalmaktadırlar,
Hatta şöyle de
diyebiliriz,
Zengin şirketlerin,
Mafyanın
Ve adaletsiz
hükümetlerin değil de
Fakir fukaranın
güvenliğini ve haklarını,
İnsanların
toplumların güvenliğini haklarını,
Bunları hiç birisini
Diğerinden ayırmaksızın
Adaletli olarak
güvenliğini
Haklarını savunup
koruyan
Polisler,
Askerler,
Savcılar,
Hâkimler bulmak
imkânsız bir duruma mı geldi,
Ya da cümleyi şöyle
de kurabiliriz,
Şöyle ki
Nâmuslu erdemli
Adaletli kolluk kuvvetleri
arayanlar
Kolluk kuvvetsiz,
Polissiz,
Askersiz mi kalırlar
Diye düşünmeden
geçemeyecektim,
Siz ne dersiniz,
Ben sordum,
Sizde düşünün,
Unutmayınız ki
tefekkür ve
Beyin jimnastiği
Gerçeğe sizleri biraz
daha, hatta daha da yakına yaklaştırır,
Tabi ki gerçeği
görmek istemeyenler başka…
Eğer durum o kadar
içler acısı ve insanlık yitirildi ise
İnsanlık boka batmış
demektir, savaş zilleri çalıyor demektir.
Aldınız mı şimdi
başınıza belayı…
Başlarına
Her hangi bir bela
gelmesin diye
O
Üzerlerine
Sevgi ile
titrediğimiz insanlar,
O
Üzerlerine
Saygı ile
titrediğimiz insanlar,
Hatta yanlarında
En ufak bir haksızlık
Saygısızlık yapmaya
utandığınız insanlar,
Hatta
Öldüklerinde,
Hatta yara
aldıklarında
O arkalarından
Samimiyet ve hüzünle
Gözyaşları döktüğünüz,
Yardımlarına koştuğumuz
O insanların birçoğu
Sizlere ihanet
edecekler,
O hükümetlerin
birçoğu
Sizlere ihanet
edecekler,
O politikacıların
birçoğu
Sizlere ihanet
edecekler,
O dostlarınızın
Yakınlarınızın
birçoğu
Sizlere ihanet
edecekler,
O kolluk
kuvvetlerinin birçoğu
Sizlere ihanet
edecekler,
O savcı ve hâkimlerin
birçoğu
Sizlere ihanet
edecekler,
O tarikat cemaatlerin
birçoğu
Sizlere ihanet
edecekler,
Ben sizlerin
pişmanlığını
Asıl
İşte o gün görürüm,
Bunlar;
Hükümetler,
Ve o hükümetlerin
kolluk kuvvetleri
Savcılar,
Hatta hâkimleri başta
olmak üzere
Sırası ile
Hatta hep birlikte
sizlere ihanet edecekler,
Hatta ve hatta
Toplumlara erdemli
bir eğitim vermeyen,
Toplumların
Âdil hak ve âdil
hürriyetlerini korumayan
O her bir devlet bile
Büyük bir ihanet
içerisindedir,
Sizler daima onları
bağrınıza bastınız,
Sizler halk olarak,
Sivil toplum olarak
Onları sevgi ile
Onları saygı ile
Bağrınıza,
Kalbinize
yerleştirmiştiniz,
Bunun karşılığında
Oysaki
Onlar sizlerin başınıza
gelen
O hiçbir zararı
üzüntüyle karşılamadı,
Sadece oylarınızı
almak,
Paralarınızı almak
peşine düşmüşlerdi,
Sizleri
umursamamışlardı bile,
Umursuyor gibi
gözükmüşlerdi,
Unutmayınız ki
İnsan,
İnsanlar,
Toplum,
Toplumlar
Haklarını aramak için
Yola koyulduklarında
Gerçeğin aslında
Hiç de düşündükleri,
Hiç de
Hayâl ettikleri gibi
olmadığını fark ediyor,
Sizler ise onlar için
Hep iyi niyette
kalmıştınız,
Gün gelecek sizler
Hak, hürriyet, adalet
aramak için
Yollara düştüğünüz
de,
Bu işlerle görevli
Vazifeli yerlere
gittiğiniz de
O pek sevdiğiniz
memurlar,
Savcılar,
Politikacılar,
Hâkimler
Ve kolluk kuvvetleri,
Size ve çocuklarınıza
haksızlık edecekler,
Ormanlara, sulara
haksızlık ettikleri gibi,
Tabiata doğaya
haksızlık ettikleri gibi,
Sizlere de haksızlık
edecekler,
Hak aradığınız
O tüm kapılardan
kovulacaksınız,
Hatta
Birlik olup
Adalet için
Hürriyetiniz için,
Erdemli toplumlar
yetişmesi için
O yürüdüğünüz
yollarda
O pek çok sevdiğiniz
O memurlar,
O politikacılar,
O valiler,
O savcılar,
O hâkimler,
O zengin şirketlerin
patronları tarafından,
Hatta ve hatta
O zengin şirketlerin
Ve hükümetlerin
hizmetçileri olan
O kolluk kuvvetleri
tarafından,
Maddi manevi,
Bedenen ve ruhen
Şiddete maruz
kalacak,
Haksızlığa maruz
kalacak,
Hatta
Öldürülesiye
dövüleceksiniz,
Hatta sizleri
döverken bile
Zevk alanlar olacak,
Haklarınızın elinden
Nasılda yok olup
gittiğini
Kendi gözleriniz ile
seyredeceksiniz,
Şimdilik
O birçoğunuz
Gerçeklere henüz
uyanamadılar,
Asıl o gün
Ben sizi
Gerçeklere
uyandığınız da görürüm,
Ben sadece
Uyanmanızı
bekliyorum,
Neyden mi uyanmanızı,
O aptallık uykunuzdan,
O cehalet uykunuzdan,
O dikkatsizlik
uykunuzdan,
O bilgisizlik
uykunuzdan,
O bozuk
İşe yaramaz aptal
kültürlerinizden,
Sürekli hata
yapışlarınızdan,
Gerçekten
Ve samimiyetle toplum
olarak
Birlik
olamayışınızdan
Uyanmanızı
Beklemekteyim,
Uyandıktan sonra ise
Birlik olup
Erdemlice
Ve akıllıca
Bir arada mücadele
vermenizi beklemekteyim,
Görüyorum ki
Sizler
Ancak
O kendi taraf
olduklarınız
Haksız bile olsa
onları desteklemeye,
Onlarla yürümeye
devam ederek
Toplumsal birliğinizi
parçalamaktasınız,
Adaleti hakkaniyeti
bir kenara atarak
O bağlı bulunduğunuz
Haksız örgütleri
Her hata
yaptıklarında bile
Desteklemeye devam
etmektesiniz,
Bu nasıl bir derin
uykudur ki
Yıllardır
Haksızlığa
uğrayanların feryatlarına
Duyarsız hissiz
kalmaktasınız…
Görüyorum ki
Sevgi ile aptallık
birbirine karıştı,
Sevgi ile cehalet
birbirine karıştı,
Bunu fark edenler var
mı?
Elbette
Fark edenler vardır,
Yanlış insanları
sevdiniz,
Yanlış hükümetleri
desteklediniz,
Yanlış sistemleri
Kendi başınıza bela
ettiniz,
Yanlış bir eğitim ile
Tuhaf bir nesil
türettiniz,
Yanlış insanlara
merhamet ettiniz,
Şimdi ise
Aldınız mı
başlarınıza belayı,
‘’Bir musibet bin
nasihatten iyidir derler’’
Peki,
Alabildiniz mi bu
musibetlerden dersinizi,
Hiç zannetmiyorum,
Ders alabilseydiniz
Hâlen
O aynı hataları
tekrarlamazdınız,
Hatalar hiç
durmaksızın tekrarlanıyor,
Bu nasıl bir
budalalık hastalığıdır öyle…
Bana diyorlar ki
Bu milleti,
Bu toplumu,
Bu devleti sevmiyor
musun?
Ben de
Onlara cevaben dedim
ki
Ben
Kendi cellatlarını
seven
O toplumları sevmem,
Ben
Kendi cellatlarına
merhamet eden
O toplumlara merhamet
etmem,
O kendi cellatlarını
seven
Ve
O kendi cellatlarına
merhamet eden
Ancak
Kendilerinin
O kölelik fermanlarını
Ve
Kendilerinin
O ölüm fermanlarını
da
İmzalamış demektir,
Ben böyle toplumları
Neden sevip
Kendimi de
Onların
O aptal durumuna
düşüreyim ki
Diye düşünmeden
yapamıyorum,
Uyanmalısınız,
Gerçeklere
uyanmalısınız,
Hükümetler
Ve zengin şirketler
eliyle
Sağılıp
sömürülüyorsunuz,
Onların işlerine
gelmeyecek şekilde
Hak hürriyet
aradığınız da ise
Gerektiğinde sizleri
Kavgaların,
gürültülerin
Hatta
Savaşların içine
atarak susturuyorlar,
Kendilerine ise
hiçbir şey olmamaktadır,
Kendilerine ise
hiçbir zarar gelmemektedir,
Unutmayınız
Kendisine merhameti
olmayana
Asla merhamet etmem,
Fakat sizler
Sizlere merhameti
olmayan
O hükümetleri,
O insanları baş tacı
yaptınız,
Faturası ise acı oldu
öğle değil mi?
Size fayda
getirmeyecek olan,
Sizlere adalet erdem
getirmeyecek olan,
Sizlere adaletli bir
hürriyet getirmeyecek olan
Ve bunları getirip de
Sonsuza kadar korumak
mücadelesi vermeyecek olanları
Baş tacı yaparak,
Onları severek
kendinize merhamet etmediniz,
Kendi cellatlarınız
sevdiniz,
Kendi cellatlarınıza
merhamet gösterdiniz,
Siz hak hürriyet
aramak için yollara düştüğünüz de
Bir korku devletinin,
Bir korku
imparatorluğunun içine
Sizleri atan
O hükümetleri
sistemleri kuranlara
Merhamet ettiniz,
Sizleri mafyanın
kucağına atan
O hükümetleri sevmeye
Onlara merhamet
etmeye devam ettiniz,
Yetmedi mi artık
uyuduğunuz,
Global küresel
anlamda
Bir birliktelik
kurmanın
Zamanı gelmedi mi?
Sistemlerin tanrıları
Ve hükümetler
korkuyorlar,
Bunlarla iç-içe olan
O
Zengin şirketler
korkuyorlar,
Neden mi korkuyorlar,
Ben onların neden
korktuklarını sizlere haber vereyim
Şöyle ki
Küresel anlamda
Halkın uyanarak
Birlik olup
Şu adaletsiz düzeni
O âdil olan
Erdemli bir düzene
çevirmelerinden korkuyorlar,
Âdil olan küresel
düzen gerçekleştiğinde
Onların hükümetleri
Onların şirketleri
Ve onların gücü
hâkimiyeti çökecek diye korkuyorlar,
Tanrılıkları
ellerinden gidecek diye korkuyorlar,
Uyanmaya başlayan her
toplumu
Savaşın içine
sokarak,
Korku
imparatorluklarının içine sokarak
Susturmaya çalışmaktalar,
Bakınız,
Gördünüz işte
Onlarında korktukları
bir şeyleri var,
Onlarda korkuyorlar,
Uyanın artık,
Uyanın
uykularınızdan,
Kendinizi
Ve gelecek
nesillerinizi
Bilge ve erdemli
insanlar olarak eğitiniz,
Yoksa sisin
nesilleriniz de
Sisin
aptallıklarınıza,
Sizin cehaletinize
benzeyecek,
Hatta
Onlara benzeyerek
Sizlere zarar
verecekler,
Zarar görmeye devam
mı etmek arzusundasınız,
Hiç zannetmem…
Unutmayınız
Bu toplum,
Bu millet,
Bu halk kendilerine
merhamet etmedi ise
Ben neden şu aptal
kalabalıklara karşı
Merhamet göstereyim
ki
Ben neden cehalete
karşı mücadele etmeyen
Şu toplumlara sevgi
göstereyim ki
Diye düşünmeden
yapamıyorum,
Haksız da değilim
Öğle değil mi?
Olay çok basit…
Sistemin tanrıları ve
dünya halkı…
Aslında
Olay çok basit,
Düz mantık,
İyi bir insan olmak
için,
İyi bir cemiyet
oluşturmak için,
İyi toplumlar
kurabilmek için
Erdemli
Adaletli bir
Küresel birliktelik
kurabilmek için
Global anlamda
Sevgi, erdem, adalet
ve saygı dolu
Birlik
Ve beraberlik
oluşturmak gereklidir,
Fakat
Sistemin tanrıları
Küresel anlamda
Bu
Sevgi, erdem, adalet
Ve saygı dolu olan
Bu birlik
beraberliğin oluşmasını
Asla istemiyorlar,
Bu beraberlik
oluşmasın diye
Korku ve savaş
düğmesine basmaktadırlar,
Hiç acımadan
Dünya halkını
Savaşın içine
sürükleyebilmektedirler,
İnsanları,
Toplumları
birbirlerine
Düşman durumuna
getirmektedirler,
Okullar
Küresel anlamda
Birliği kurmak için
yeterli
Fakat
Sistemin tanrıları
Tüm dünya genelinde
Sevgi, adalet, erdem
Ve saygı gücü ile
Böyle bir birlik
kurulmasına taraf değiller,
Sistemin tanrıları
tüm dünya halkı üzerinde
Hâkimiyet kurmaya
devam edebilmek için
Bu
Sevgi, adalet
Saygı gücü ile
kurulacak olan
O birlikteliği asla
uygun bulmuyorlar,
Çünkü
Dünya halkı tarafından
kurulacak olan
Sevgi saygı ve adalet
dolu böyle bir güç
Sistemin tanrılığını
alaşağı edecektir,
Bu gücü
Onların ellerinden
almak gerekli,
Nasıl mı?
Bir güç gerekli,
Öğle bir güç olmalı
ki
Her şeyden öte
Ve her bir şeyden
daha etkili,
Peki,
Nedir o.
Firavunlar, Karunlar
ve halk…
Büyük bir sevgi
birliği kurulabilir,
Erdemli, âdil bir
küresel birliktelik oluşabilir…
Firavunlar
Hiç eksik olmuyor
Dünya
Üzerinden,
Ne bugün
Ne de
Yarın,
Ne de
Gelecek
Zamanda
Yine eksik
olmayacaklar,
Hepsinin canı
cehenneme!
Sonnet… Nafiz coşkun
Koymadılar arkalarına
ellerinden geleni…
Yalnızsın
Dediler,
Neden!
Onlara
Dedi ki
O da
Cevaben;
Sevdirmemek için
kendilerini,
Usandırmak için
kendilerinden,
Ettirmek için nefret kendilerinden,
Yapıyorlar da
Ondan
Dolayı
Ellerinden geleni.
Sonnet… Nafiz coşkun
‘Düzen’ kelimesi
üzerine felsefik bir mantık…
Bir düzen olsun
deniyor
Fakat
Bir düzen olsun da
Ne olursa olsun,
Bir düzen olsun da
Nasıl olursa olsun
deniyor,
Evet,
Böyle deniyor,
Bunun kötü bir
düşünce olduğunun
Sizin kadar bende
farkındayım,
Bu fikri ortaya
atanların
Aslında
O kendi
Adaletsiz
Haksız düzenlerini
Haklıymış gibi
göstermek,
Meşru imiş gibi
göstermek amacında olduğunun
Sizler kadar
Bende farkındayım,
Peki,
Bunlar
Emellerine kavuşmuş
olabilirler mi?
Elbette ki
Bunlar emellerine
kavuşmuyor da değiller hani,
Haksız mıyım?
Haklı olduğumun
sizlerde farkındasınız,
Öğle değil mi?
Hatta
Kötü bir düzen
Düzenin olmamasından
daha iyidir
Diyenler bile var,
Bunun bir aptallık
olduğunun
Sizler kadar
Elbette ki bende
farkındayım,
Dedim ya
O kendi haksız düzenlerini,
O kendilerinin hırsız
düzenlerini
Meşruymuş gibi,
Doğru bir hukukmuş
gibi göstermeye çalışıyorlar,
Emelleri budur,
Amaçları budur,
Hırsız yasalarını,
Adaletsiz yasalarını,
Adaletsiz düzenlerini
Haklıymış gibi
Göstermenin
çabasındalar,
O haksız düzenlerini
Meşrulaştırmanın
gayretindeler,
Taraftar topluyorlar,
Mafya siyasetlerine
Taraftar
Avene(yardımcılar)
topluyorlar,
İbliste bunu yapmayı
pek severdi,
Onlarda bunu seviyor,
Peki,
‘Kötü bir düzen
Düzenin olmamasından
daha iyidir diyenler’
Bunları diyenler,
Bunları söyleyenler
Ve bunları
dedirtenler
Sizce kimler
olabilir,
Bunu hiç düşündüğünüz
oldu mu?
Etrafınıza bir bakın,
Dünya geneline bir
bakın,
Hükümetlere
Ve taraftarlarına bir
bakın
Onların kimler
olduğunu anlarsınız,
Adaleti hiçe sayarak
O kendi fikirlerini
üstün tutanlara bir bakın
Anlarsınız onların
kimler olduğunu,
Adaleti hiçe sayarak
O kendi hırsız haksız
düzenlerini savunanlara
Bir bakın anlarsınız
onların kimler olduklarını,
Adaleti hiçe sayarak
Ve haksız olmalarına
rağmen
O kendi örgütlerini
O kendi partilerini
Haksız yere savunan
Onların avenelerine
(yardımcılarına)
Bir bakın
Anlarsınız onların kimler
olduklarını,
Düşünün bunları,
Kendi başınıza,
Arkadaşlarınızla bir
düşünün,
Mantıklı
Felsefik bir
eleştiri,
Mantıklı bir tenkit
yapın
Gerçek ortaya zâten
çıkacaktır,
Bunlar kimdir,
Sizler kimlere hizmet
etmektesiniz
Ortaya çıkacaktır
gerçek elbette,
Elbette ki
düşünmüşsünüzdür,
Hatta cevabını bile
biliyorsunuzdur,
Elbette ki
O kendilerine ait
olan
Adaletsiz ve haksız
olan
O siyasi emellerinin
Ve politik(örgütlenmek
mesleği) emellerinin
Toplumların
Ve dünya halkının
zihinlerinde
Akıllarında
İyi bir yer edinerek
Taraftar toplamak
Ve o kendi haksız
menfaatlerini
Haklıymış gibi
göstermek için
Büyük bir çaba
harcıyorlar,
Çabalarında ise
Başarıya ulaşmıyorlar
da değil hani,
Evet,
Başarıya da
ulaşıyorlar,
O haksız adaletsiz
düzenlerini
İyi bir düzenmiş gibi
Toplumların büyük
çoğunluğuna yutturuyorlar,
Hatta büyük taraftar
Avene(yardımcı)
gurupları bile oluşturuyorlar,
Peki,
Onların,
O haksız düzenleri
Adaletli düzenlerin
yerine getiren gurupların
Tüm bu yalanlarına,
Sahte adalet
düzenlerine
Şu toplumlar
Ve şu dünya halkı ne
diyor,
Ne mi diyor,
Ben size toplumların
O büyük çoğunluğunun
ne dediğini haber vereyim,
Şöyle ki
Onların
O haksız düzeni
Kurmak gayretinde
olmalarına rağmen
Şu toplumların büyük
çoğunluğu
Onlara biat
etmektedir,
Çünkü
Toplumların büyük
çoğunluğu câhil
Ve budaladır,
Toplumların çoğunluğu
Mantıklı bir felsefik
tefekkürden uzaktır,
Toplumların büyük
çoğunluğu
Kendi taraf olduğu
örgüt
Hükümet
Gurup parti cemaat
tarikat
Haksızlık
adaletsizlik yapıyor olsa bile
Yine de o kendi
örgütünü
Gurubunu desteklemeyi
tercih eder,
Bu kötü haksız bir
seçimdir,
Dedim ya
Toplumların büyük
çoğunluğu
Adaletli bir
tefekkürden,
Erdemli bir
tefekkürden uzaktır,
Toplumların büyük
çoğunluğu
Erdemli adaletli bir
tercihten yana değillerdir…
Bakınız etrafınıza,
Lütfen bir bakınız,
Etrafımız
Kendi akılları ile
Erdemlice
Bilgece düşünmekten
âciz
Büyük kalabalıklar
ile doludur,
Böylesi cehalet dolu
Erdemsiz toplumlardan;
Haksız adaletsiz
düzenleri
Desteklemelerinden
Başka
Ne bekleyebilirdiniz
ki
Söyler misiniz?
Böyle aptal
toplumlardan
Başka
Ne beklenebilirdi ki
Haksız mıyım?
Düşünün bir lütfen,
Kendinize şöyle
sorun,
Kendinize
Ve ayrıca
Birbirinize deyin ki
Peki,
Neden
‘Adaletli bir düzen
olması için mücadele vermeyelim ki’
‘Neden adaletli bir
düzen kurulması için
Mücadele vermek
yerine’
Acaba
‘Kötü bir düzen
Düzenin olmamasından
Çok daha iyidir
hatası
Sürekli hiç
durmaksızın
Zihinleri
bulandırmaya devam ediyor’
Bunu bilinçli mi
yapıyorlar
Diyerek
Düşünmekte fayda
görmekteyim,
Bunlar üzerinde
Erdemli
Ve
Hikmetli bir şekilde
Eleştiri,
Tenkit yapmakta fayda
var kanaatindeyim,
Siz ne dersiniz,
Haksız mıyım?
Aslında
Haklı olduğumun
sizlerde farkındasınız…
Düşünüyorum,
Öğleyse varım,
Diyerek,
Şöyle düşünün,
Şöyle ki
Düzen ikiye
ayrılmaktadır,
Birisi iyi,
Diğeri ise kötü
düzendir,
Hepsi de
Kendi içlerinde
O kendi şahsi
çıkarlarına göre
Taraftar
toplamaktadır,
Oysaki
‘Düzensizlik’
Kendi başına
Bir düzen olduğu
gibi,
‘Kötü bir düzen de’
Kendi başına
Bir ‘düzen’
oluşturmakla birlikte
O ‘düzensizlik denen
düzen’ ile
O ‘kötü bir düzen de’
Oysaki
Aynı şeylerdir,
Her ikisi de
Aynı kapıya
çıkmaktadırlar,
Yani
‘Düzensizlik adında
ki düzen’ ile
O ‘kötü düzen’
Aslında aynı şeyler
olmakla birlikte,
Her ikisi de
Adaletli değildirler
Ve
Her ikisi de
O aynı hatalı kapıya
çıkmaktadırlar,
Hep söylemişimdir,
Kötüler kötülere,
İyiler de iyilere…
Şu anlattıklarımın
toplamında,
Tüm bunların
toplamında
Gerçek(bilgi ile
bilinenin bir uyum içinde olmasıdır)
(uyum kendi arasında
iyi ve kötü olmak üzere ikiye ayrılabilir)
Şu anlattıklarımın
toplamında,
Tüm bunların
toplamında,
Gerçek olan şudur
Ve olması gereken
şudur,
Bir düzen
oluşturulması gerekmektedir,
Bu konuda hem fikiriz
Ve bu düzen de
Mutlaka
Ama mutlaka
Adaletli,
Erdemli
Ve hikmetli bir düzen
olmalıdır,
İnsanoğlu
Bizim arzuladığımız
Bu adaletli düzeni
oluşturabilecek akla,
Yeteneğe, gayrete,
Tecrübeye,
Ve bilgiye sahiptir,
Yeter ki
Budalaların,
Aptalların,
Adaletsizlerin
Ve cehaletin eline
Politikayı
Ve siyaseti teslim
etmek gibi
Büyük bir hataya
düşmeyin,
Çünkü bu hata ölümcül
bir tehlikedir…
Unutmayınız ki
İyi insanlar,
Erdemli insanlar,
Adaletli insanlar
Politikadan,
Siyasetten
Her ne kadar
uzaklaşırlar ise eğer
İmparatorlukları,
Devletleri,
Silahlı orduları
oluşturan
Ve bunlara sahip olan
O hükümetleri
oluşturan
O politika(örgütlenmek
eylemi) siyaset denen
O kudretli gücü
Aptallara,
Kâtillere,
Hırsızlara,
Adaletsizlere,
Ve câhillere teslim
etmiş olurlar,
Kendi elleri ile
silahı
O kendi ayaklarına
sıkmak denen şey
İşte tam da budur…
Unutmayınız ki
Kader ya da tâlih
değildir zâlim aptal câhil olan
Aslında
Demokrasilerin,
insanların, toplumların, hükümetlerin
O kendi tercihleridir
Onları ya erdemli
adaletli
Ya da zorba zâlim câhil
yapacak olan…
Tüm bu anlattıklarımdan
sonra
Lütfen şimdi bir
düşünün,
Kendinize bir sorun
lütfen,
Kendinize
Mantıklı bir felsefe
ile soru sormaktan korkmayın,
Siz kimsiniz,
Neleri taraf
tutuyorsunuz,
Araştırdığınız oldu
mu?
Taraf tuttuklarınız
kimlerdir,
Hangi düzeni arzuluyorsunuz.
Gerçekler nedir,
Adalet nedir,
Hak nedir,
Taraftar olduklarınız
Haklı mıdır?
Haksız mıdır?
Siz adaletin
neresindesiniz,
Sizin oluşturmayı
hayal ettiğiniz
Bir düzen var mıdır?
O düzen adaletli
midir?
Yoksa
Cehaleti aptallığı
cezbeden
O arzular işe dolu
mudur?
Dedim ya,
Yine tekrar ediyorum,
Şöyle ki
Kader ya da tâlih
değildir zâlim aptal câhil olan
Aslında
Demokrasilerin,
insanların, toplumların, hükümetlerin
O kendi tercihleridir
Onları ya erdemli
adaletli
Ya da zorba zâlim
câhil yapacak olan.
Sabrınızı yanlış
yerlerde değerlendirmeyin…
Sizlere yapılmış olan
O tüm kötülüklerin,
Sizlere yapılmakta
olan
Hâli hazırda ki
O tüm kötülüklerin,
Sizlere yapılmış olan
O tüm
Haksızlıkların,
Sizlere yapılmakta
olan
Hâli hazırda ki
O tüm haksızlıkların
Sizlere yapılmasına
Sabretmek yerine,
Sizlere yapılan
Ve sizlere yapılmaya
devam eden
O kötülüklere,
O haksızlıklara karşı
Erdemlice,
Akıllıca plan yapıp,
O erdemli,
O akıllıca plan
doğrultusunda
Mücadele yapmak
hamlesinin
Devamlı olmasında
sabret
Ve bu plan
doğrultusunda
Erdemli bir mücadelede
vermek işinde
Kararlı olmakta
sabretmelisiniz,
İşte asıl sabır
göstermeniz gereken
Meselelerden birisi
de budur,
Eğer ki
Haksızlıklara karşı,
Eğer ki
Kötülüklere karşı
Mücadele vermez
iseniz,
Ve size karşı yapılan,
Yapılmakta olan
O tüm haksızlıkların
yapılmasına,
O tüm kötülüklerin
yapılmasına
Sessiz kalıp,
Yâni
Kendinizi hiç
savunmaz iseniz,
Kendinizi hiç korumaz
iseniz,
Haklarınızın
Gasp edilmesine karşı
Hiçbir gerekli önlem
tedbir almaz iseniz
Ve bu sessiz kalmak
işinde
Ve bu mücadele
vermemek işinde
Sabır gösterir iseniz
eğer,
İşte böyle bir sabır
da ancak
Kendinize yapacağınız
En büyük zulümlerden
biri olacaktır,
Kendinize
yapabileceğiniz
En büyük
Haksızlıklardan birisi
olacaktır,
Kendinize
yapabileceğiniz
Böylesine haksızca
bir sabır
Ancak
Aptallık
Ve cehalet
olmaktadır,
Siz
Aptal ve câhil
olmamalısınız,
Sizlerin
Aptallığı
Ve cehaleti tercih
edeceğinizi
Hiç zannetmiyorum,
Unutmayınız ki
Sabrınızı
Yanlış yerlerde
değerlendirmek
Kendiniz için,
Sevdikleriniz için
Büyük bir
adaletsizlik,
Büyük bir
zalimliktir,
Sizlerde
O zâlimlerden
olmayınız…
Bilge şaire
Bu konu ile ilgili
Basit bir örnek verir
misin dediler?
Bilge şair de
Bu anlatının örneğe
ihtiyacı yok
Zâten bu anlatı
Başlı başına basit
Ve çok anlaşılır
İfadeler ile yazıldı,
Fakat
Yine de birkaç örnek
verilebilir,
Şöyle ki
Kötülük yapmak
işleminde
Sabretmek yerine,
O kötülüğü terk
ederek
Doğru zamanda,
Doğru yerde,
Doğru olanlara
Ve hak edenlere karşı
İyilik yapmak hususunda
sabredersiniz,
Veya
Kötü alışkanlıklara
devam etmeye sabretmek yerine,
O kötü alışkanlıklardan
Kendinizi
Ve sevdiklerinizi
kurtarmanın
Erdemli yollarını arayıp
bularak,
Tecrübe edip deneyerek
Böylelikle
O kötü
alışkanlıklardan
Kurtulmaya sabredersiniz,
Adaletli hürriyete
karşı
Bir zulüm yapılıyorsa
eğer
O zulme karşı
Bireysel
Ve toplum olarak
Erdemlice,
Hikmetlice
Hamleler yaparak
O hamlelerde
kararlılık göstermeye devam
Ve sabredersiniz,
İsraf etmemek
hususunda sabredersiniz,
Cimri olmamak hususunda
sabredersiniz,
Kendinizi,
Sevdiklerinizi
Erdemlice
Sağlıklıca korumak
işinde sabredersiniz,
Malınızı mülkünüzü
Koruyup
Artırmak
Ve onu kendiniz için
Sevdikleriniz için
Erdemlice
değerlendirmek
Ve sağlıklıca
Kullanmak için
sabredersiniz,
Sağlıklı beslenmek
Nasıl olur diye
eğitim alıp
Bu konuda,
Sağlıklı beslenmek
konusunda sabredersiniz,
Günlük,
Haftalık
Veya da aylık
yapmanız gereken,
Jimnastik,
Spor hareketlerini,
Yürüyüş sporunu
yapmak işinde
Kararlılık
göstermeye,
Azmetmeye sabredersiniz,
Bir konu hakkında,
Veya bir iş hakkında
Başarılı olmak
istiyorsanız eğer
O konu,
O iş hususun da
Bilgi toplayarak,
Tecrübe kazanarak
Yolunuza devam etmek
konusunda sabredersiniz,
Zulme karşı
Erdemlice bir duruş,
Erdemlice bir
başkaldırış yaparak,
Hikmetli bir şekilde,
Erdemlice mücadele
vermek hususunda sabredersiniz,
Bâzı iyilikler
yapılmaz,
Bâzı iyilikler
yapılır,
O iyilikleri
Kime yapmak hususunda,
Kimlere de yapmamak
konusunda
Araştırma yapar
Ve bu konuda
Erdemlice bir duruş
Kararlılık sergilemek
konusunda sabredersiniz,
Her doğru
Ve her iyilik
Her yerde yapılmaz
Ve her yerde
söylenmez,
O doğrunun,
O iyiliğin
Doğru zamanını,
Doğru yerini,
Doğru kişilerini
Tespit edip
Ve o doğru zamanların
da
Onları değerlendirmek
Ve yapmak konusunda
sabredersiniz,
Daima demişimdir,
Olmak
Ya da olmamak
İşte bütün mesele
budur,
Başarmanız gereken
işlerde
Doğru çalışmaları
keşfedip
O doğru çalışmalarda
İlerlemek konusunda
sabredersiniz,
Şimdi daha açık
Ve daha net
anlatabildim mi?
Kimi zaman
Size yanlış gibi
görünen şeyler içinde
Doğru şeyler
çıkabilir,
Kimi zamanda
Sizlere doğruymuş
gibi görünen şeylerin içinden
Yanlış şeyler de
çıkabilir,
Ön yargılarınıza
hemen teslim olmayın,
Anlamaya çalışın,
Olayların,
Meselelerin,
Size yanlışmış gibi
görünen,
Size doğruymuş gibi
görünen o şeylerin
İç yüzlerini anlamaya
çaba gösterin,
Hikmetini kavramaya
çaba gösterin,
Usta bir çilingirci
gibi
Olayları,
Meselelerin iç yüzünü
Kurcalayarak idrak
etmeye
Anlamaya çaba
gösterin,
Bu anlamak işinde de
sabredin,
Kimi doğru zannettiğiniz
şeylerin içinden
Kötü şeyler
çıkabiliyor,
Kimi doğrudur diye
zannettiğiniz
O şeylerin içinden
ise
Kötü şeyler
çıkabilmektedir,
Görmeye çalışın,
Bakmak yeterli değil,
Görmeye,
Anlamaya çalışın,
Tüm bunları yapmak
Zor mu geldi,
Hayır,
Tüm bunları yapmak
zor olmamalı
Neden mi?
Çünkü
Sisin kafatasınızın
içinde
Öğle büyük bir
mucize,
Öğle büyük bir kudret
var ki
O mucizenin
O büyük kudretin adı
Beyin, akıl
mucizesidir,
Sizin göğüs
kafesinizin içinde
Tüm bunları
anlayabilecek
Öğle bir mucizevi şey
var ki
O da düşünebilen
Kalp denen
O kudretli aziz organınızdır,
Onlar size yardım
edeceklerdir,
Onları sağlıkla
korumaya çalışın,
Onlardan fayda görmek
için
Onları sağlıklı ve
temiz tutmaya sabredin,
Ormanlarınızı
çoğaltmak konusunda,
Ormanlarınızı korumak
konusunda sabredersiniz,
İçilebilir tatlı
sularınızı
Koruyup temiz tutmak
konusunda
Erdemlice çalışmalar
yapmak konusunda sabredersiniz,
Birbirinize haksızlık
yapmamak konusunda sabredersiniz,
Adaletsiz,
yeteneksiz,
Bilgisiz memurları
Göreve getirmemek
konusunda sabredersiniz,
Kötülük yapmamak
konusunda sabredersiniz,
Hırsız politikacıları
Hükümet yapmamak
konusunda sabredersiniz,
Âdil olan,
Yetenekli olan,
Tecrübeli olan,
Dünya sistemini idrak
edebilen,
Çağı okuyabilen,
Cesur olan,
Hakkaniyetli olan,
Cömert olan,
İsraf etmeyen,
Bilgili, bilge
insanları eğitip
Onları
Politikaya,
Siyasete getirerek
Onlar ile
Devlet işlerini
yürütmek amacıyla
Onları hükümet yapmak
konusunda
Erdemlice çalışmalar
yapmaya sabredersiniz,
Bireyin,
Demokrasilerin,
Cemiyetin
Âdil haklarını,
Âdil hürriyetini
korumak için
Birlikte erdemli
çalışmalar yapmaya sabredersiniz,
Doğru insan ile
Doğru bir evlilik
ilişkisi kurmak için
Doğru zamanı
belirlemek,
Ve doğru kişiyi
bulmak için
Ve onunla erdemli
Güzel bir ilişki
kurmak için sabredersiniz,
İyi nesiller
yetiştirmek için
Erdemli bir eğitimi
Onlara vermek
konusunda sabredersiniz,
Daima söylemişimdir,
Anlamak ya da
anlamamak
İşte bütün mesele bu…
Doğru insanlar ile
Doğru zamanları
tercih edin,
Bu size kolaylık,
Huzur,
Mutluluk,
Sağlık getirecektir,
Sağlıklı bir ortamda
Daha iyi
ilerleyebilirsiniz,
Bunun içinde
sabredin,
Böylesi güzel
insanlar ile
Erdemli ilişkiler
oluşturmak içinde sabredin,
Unutmayınız ki
Erdemli bilge iyi
dostlar
Büyük birer
hazinedir,
Alın size bir örnek
daha,
Şöyle ki
Cehalete karşı
Erdemli
Ve kararlı bir
mücadeleyi
Hem birey olarak
Hem de erdemli
toplumlar ile
Erdemli bilgili
guruplar ile
Cehalete karşı,
Kötülüklere karşı,
Adaletsizliğe karşı
Mücadele vermeye
sabredeceksiniz,
Eğer cehalete karşı,
Adaletsizliğe karşı
Erdemlice
Mücadele evermeye
sabretmez iseniz
Bir gün o cehalet
Ve bir gün o
adaletsizlikler
Sizin
Ve sevdiklerinizin
kapısını çalacaktır,
Dünya genelinde
Bakınız şu adaletsiz
Kötü hükümetlere
Nasılda
Herkesin kapısını
çalıyor,
Herkesin hayat
kapısını çalıyor
O yaptıkları
kötülükler ile
O yaşam kapılarınızı
çalıyorlar,
İşte o hükümetleri
O câhil insanların
oluşturduğu
Çoğunluklar,
Çoğunlukta olan câhil
toplumlar hükümet yapmaktadır,
Unutmayınız ki
Câhil toplumlardan
Ancak câhil
demokrasiler doğacağı gibi,
Erdemli iyi bilge
toplumlardan ise
Adaletli demokrasiler
doğmaktadır,
İşte sizlerde
Cehalete,
Aptallığa karşı
Birlikte erdemlice
bir mücadele vermek konusunda
Sabredeceksiniz,
Şimdi sabrı nasıl
kullanmanız gerektiğini
Az
Ya da çok
anlayabilmişsinizdir,
Şunu aklınızdan
çıkartmayınız
Yapmanız gereken
işlerde
Gayret edip çalışmaz
iseniz
Ve bu hususta
sabretmez iseniz
Bir gün
O zararlar,
O kötülükler sizin de
kapınızı çalabilir,
Sisinde hayatınızı
harap edebilir,
Merhamet göstermeniz
gerekenler ile
Merhamet
göstermemeniz gerekenleri,
İyilik yapmanız
gerekenler ile
İyilik yapmamanız
gerekenleri
Erdemli hikmetli bir
anlayışla tespit edin,
Eğer bu tespiti doğru
yapamaz iseniz
Başınıza
Ancak
Büyük belalar
alısınız,
Nasıl bir bela mı?
Ben söyleyeyim o
belayı,
Şöyle ki
Câhili aptalı,
Hırsızı,
dolandırıcıyı kral yapar,
Memur yapar
Daha sonrada
dizlerinizi
Pişmanlık ile
döversiniz,
Elbette ki
Bizler insanız,
Hatalar yapabiliriz,
Hatalarımızı telafi
etmek konusunda,
Hatalardan dönmek
konusunda,
Hataları
İyiliklere çevirmek
konusunda
Sabır göstermemiz
gerekmektedir,
Düştünüz mü?
O halde kalkın,
Hata mı yaptınız,
Tecrübe edinin,
O hatadan dönünüz,
Maddi mânevi
Yara mı aldınız,
O halde tedavi olmayı
öğreniniz,
Tedavi olmayı öğrenmekte
sabrediniz,
İyi erdemli
komşuluklar kurmakta
Sabır gösteriniz,
Erdemli
Ve bilinçli yaşamayı
öğrenmekte sabır gösteriniz,
Aptallıklarınızı
Terk etmekte
sabrediniz,
Faydalı kitapları
okumakta
Ve faydalı işler,
Faydalı ilişkiler
kurmak konusunda sabrediniz,
Faydalı sanat
yapmakta sabrediniz,
İyi, erdemli,
Faydalı kültüre sahip
Dost,
Arkadaş,
Sevgili edinmek
hususunda sabrediniz,
Sağlıklı bir uyku
uyumak için
Planlı bir uyku
düzeni oluşturmak için
Bilgi edinip
O bilgiyi
Planlı bir şekilde
Değerlendirmek için
sabrediniz,
İyi bir ilişki nasıl
yürütülmelidir diye
Kendinizi
yetiştirerek
Bu eğitim ile
Hayatınıza
güzellikler katmakta sabrediniz,
Dosdoğru nasıl
yaşanır sorusuna
Doğru cevapları
bularak
O dosdoğru yolda
Erdemlice
Ve kararlıca devam
etmek konusunda sabrediniz,
İnsanların âdil
hürriyetlerine,
Âdil haklarına
Tecavüz etmemek
konusunda
Sabır gösteriniz,
İnsanlara haksızlık
yapmamak konusunda
Sabır gösteriniz,
Artık bu kadar örnek
yeterli zannediyorum,
Hem sizlerde
Örneklerin
çoğalmasıyla sıkılmayasınız diye
Burada biraz
yavaşlamayı
Uygun görmekteyim,
Artık bundan sonra
Örnekleri
Kendiniz
çoğaltabilirsiniz,
Anlaşabildik umarım…
Bilgilenin,
Bilgelenin,
Tecrübelerinizi
Ve yeteneklerinizi de
yanınıza alın,
Onlar size lâzım
Gerekli olacak,
Sabrı nerede
Ne zaman
Ve nasıl kullanmanız
gerektiğini
O bilgi ile
O bilgelik ile
O tecrübeler ile
O edindiğiniz
Yetenekler ile karar
verip değerlendirin,
Haydi,
Kalın sağlıcakla,
Selametle.
Kabaca, argoca bir
nasihat…
Bilge şairin birisine
sormuşlar,
Demişler ki
Ey bilge şair
Hayatımızı doğru
yaşamamız için
Bize bir öğreti de
bulunabilir misin?
O bilge şair de
Onlara cevaben demiş
ki
Hayvan
Ya da insan,
Birilerine haksız,
Zamansız
Ve yersiz olarak
Destek olmak için
Boşu-boşuna
O kendi hayatınızın
içini de
Bok etmeyin,
O kendi hayatınızın
içine de sıçmayınız,
Kime
Ne zaman,
Ne ölçüyle,
Ne kadar
Saygı,
Nefret,
Yakınlık,
Uzaklık,
Destek,
Sevgi
Veya sevgisizlik
duymanız gerektiğini öğrenin,
Nasıl mı?
Nasıl olması
gerektiğini
Ben size haber
vereyim
Şöyle ki
Erdemli,
Hikmetli bir eğitim
verin kendinize,
Nasıl mı?
Faydalı kitaplar
okuyup
Düşünerek,
Tefekkür ederek,
Beyin jimnastiği
yaparak,
Faydalı erdemli
insanlar ile arkadaş
Dost olarak,
Hatta sevgilinizi,
Yâni
Eşinizi,
Hayat arkadaşınızı da
Erdemli faydalı
insanlar içinden seçerek,
Faydalı erdemli
Bilge insanların
eğitimlerine katılarak,
Yetenek
Ve tecrübe kazanarak,
İşte tüm bunlar
Hayatınızı
İyi anlam da
şekillendirir…
Unutmayınız ki
O yanlarında saygıyla
Ve sevgiyle
durduğunuz,
Saygıdan
Ve sevgiden dolayı
Yanlarında
konuşmaktan bile çekindiğiniz
O bir kısım insanlar,
O bir kısım
Hükümet yetkilileri,
O bir kısım
Örgüt yöneticileri
var ki
Hayatınızın ta içine
sıçarlar,
Yaşantınızı bok
ederler,
İşte ondan sonra
Hayatınız boyunca
O bok kokusunu çeker
Rahatsız olursunuz,
Doğru kararlar,
Erdemli bilge
insanlar ile alınmalı
Ve sabırla
O doğru yolunuzda
ilerlemelisiniz,
Yanlış insanlara,
Yanlış
politikacılara,
Yanlış örgütlere,
Yanlış tarikatlara
Göstereceğiniz
Her merhamet,
Her yardım
Bir gün sizlere
Adaletsizlik,
Kötülük olarak geriye
dönecektir,
Doğru olun,
Doğru olmayı,
Doğru düşünmeyi
öğretin kendinize,
İşte o zaman
Doğru olan insanları
da,
Doğru olan örgütleri
de,
Doğru olan
politikacıları da
Kendi gözleriniz ile
görüp anlayabilir,
Tanıyabilirsiniz,
Eğer ki diyarsanız
Biz doğru olan her
şeyi biliriz,
O zaman
Ben de size derim ki
Mâdem
Doğru olanları
biliyordunuz da
Neden
Şu yeryüzünde
Onca adaletsizliği,
Onca zulmü,
Onca zâlimliği,
Onca haksızlığı,
Onca hırsızlığı yapan
Hükümetler
devletlerin başlarına gelerek
Hayatımızın içine
Neden sıçıyorlar,
Hayatınızın içini
neden bok ediyorlar,
Mâdem çok doğru
olduğunuzu iddia ediyorsunuz
O halde
Neden
Cehalet her geçen gün
Hızını kesmeden devam
ediyor,
Ormanlar
Ve içilebilir sular
israf ediliyor,
Neden
Her geçen gün
Adaletsizlik
Yeryüzüne
O sizlerin tercih
ettiği hükümetler
Ve
Saltanatlar eliyle
hâkim oluyor,
Neden…
Bu da demek oluyor ki
Sizler
Aslında dosdoğru olan
şeyleri
Henüz daha
bilememişsiniz,
Her doğruyu
Bilseydiniz eğer
Tüm bu olumsuzluklar
yerine
Adaletli bir hükmet
düzeni
Dünyaya hâkim olurdu
Öğle değil mi?
Şimdi yeniden düşünün,
Erdemli hikmetli düşünmenin,
Felsefik bir mantıkla
düşünmenin
Ne olduğunu düşünün,
Erdemli hikmetli hamleler
nasıl
Ve kimlerle,
Ne zaman yapılır onu öğrenin,
Alın size bir öğreti,
Öğreti istediniz,
Bende size bir öğreti
de bulundum,
Haksızlık yaparak hem
kendi hayatınızın
Ve hem de
başkalarının hayatının içine sıçmayın yeter,
Peki,
Haksız yere
Hayatınızın
Ve hayatımızın içine
bok ederseniz ne mi olur,
Ne olacağını ben size
haber vereyim,
Bir ömür
O bok kokusunu,
Yâni yapılan
haksızlıkların,
Adaletsizliklerin,
Kötülüklerin acısını
Bir ömür acı keder
içinde
Çekmek zorunda
kalırsınız,
Anlatabildim mi?
Dosdoğru olun
Ve dosdoğru yaşayın,
Anlamaya çalışın,
Anlamak
Ya da anlamamak
İşte bütün mesele
budur,
Anlamaya çalışın.
Yazar şair nafiz
coşkunun yayınlanan tüm kitaplarının isimleri
...
1: Kelebek mevsimi ve
saklambaçlar şehri…
2: Elma kokuları ve
yağmur zamanı…
3: Azap yağmurları…
4: Sevgili nâna ve
mektupları…
5: Papatya mevsimi…
6: Gece yürüyüşü…
7: Sevgili tutya ve
mektuplar…
8: Sürgün şehir…
9: Su kavmi ve Ruhûl
Kudüs...
10: Şafak gemisi…
11: Gemileri yaktım
Aşk ülkesinde…
12: Sürgün çocuklar…
13: Siyah incir ve
mavi kelebek…
14: Sofia filo ve
mektuplar…
15: İstanbul da sanat
ile aşk…
16: Afili
yalnızlıklar şehri…
17: Şairler anarşist
olurmuş…
18: Sular kesti
kılıçları…
19:
Kafa kâğıdı…
20: Hikmet ve
felsefe…
21: Olmak ya da
olmamak…
22: Papirüsler…
23: Meleklerin şehri…
24: İstanbul’un kanatları
altın da…
25: Kırmızı
yağmurlar…
26: Sobe, körebe ve
saklambaç…
27: Bakır cezve…
28: Kaldırımda
demlenen fikir…
29: Senfoni gülüşü…
30: Sevgiliye senfoni
ve aforizmalar.
31: Ölümsüzlük
senfonisi ve Felsefik yazılar.
32: Felsefe ile
şiirin buluşması.
33: Çirkin kral ve
fikir yazıları.
34: Ölü şairler
mezarlığı.
35: Cennetin
çocukları.
36: Şairler kenti ve
aforizmalar.
37: Kelebekler şehri
ve Felsefik notlar
38: Tutsak melekler
ve fikir yazıları…
39: Şair korsanlar ve
aforizmalar…
40: Şehrin azizleri
ve Felsefik yazılar…
41: Sofia filo ve
aforizmalar…
42: Faili meçhul
sevdalar ve aforizmalar…
43: Kırmızı balık ve
aforizmalar…
44: İhbarlanmış
aşklar ve Felsefik notlar…
45: Kılıçlar ve
kalemler…
46: Pur si muove ve
aforizmalar…
47: Şairlerin ölüm
dansı ve aforizmalar…
48: Düşmanlar ve
sevgililer…
49: Soprano ve kanlı
sözler…
50: Kurşun askerler
ve aforizmalar…
51: Ölüm öpücüğü ve
aforizmalar…
52:Kale düştü ve
felsefik yazılar…
53:Şairin kurşun
kalemi ve aforizmalar…
54: Şairin seyir
defteri ve aforizmalar…
55: Kartal yuvası ve
aforizmalar…
56: Kelimelerle dans
ve aforizmalar…
57: Yalnızlık
senfonisi ve aforizmalar…
58: Aksiyon ve
aforizmalar…
59: Aşk yasası, Aşk
diyalektiği…
60: Sinekler lordu ve
aforizmalar…
61: Kod-adı şair ve
aforizmalar…
62: Su akar yatağını
bulur…
63: insan ilişkileri
ve aforizmalar… (karma)
64: Sokrates’in
intikamı ve aforizmalar…
65: Cehennem
melekleri ve aforizmalar…
66: Aşk töreni…
(karma)
67: Arıkovanı ve aforizmalar…
68: Cadı kazanı ve aforizmalar…
69: Şairin intikamı ve aforizmalar…
70: Cadı avı ve aforizmalar…
71: Gümüş köpek balığı…
72: Ölüler şehri ve aforizmalar…
73: Taçsız kral ve aforizmalar…
74: Zehirli sarmaşıklar…
75: Mücadele sanatı ve aforizmalar…
76: Kıyamet sancısı ve aforizmalar…
77: Aslanların öğretisi ve aforizmalar…
78: Kartalların öğretisi ve aforizmalar…
79: Kurtların öğretisi ve aforizmalar…
80: Katil balinanın öğretisi ve aforizmalar
81: Bilgelerin öğretisi ve aforizmalar…
82:
Kalemşörler ve aforizmalar…
83:
Şairlerin senfonisi ve aforizmalar…
84:
Kafes demokrasisi ve aforizmalar…
85:
Kukla demokrasisi ve aforizmalar…
86:
Cehenneme hoş geldiniz… Aforizmalar…
87: Âraf da bir şair ve aforizmalar…
88:
Tanrıların savaşı ve aforizmalar…
89:
Rönesans ve aforizmalar…
90:
Şair Hamlet’in intikamı ve aforizmalar…
91: Şair, Tiranlara karşı ve aforizmalar…
92: Şair, Matrix’e karşı ve aforizmalar…
93:
İnsanlar, deliler ve aforizmalar…
94:
Hayvan terbiyecisi ve aforizmalar…
95:
Kaos düzeni ve aforizmalar…
96:
Kuzey ışıkları ve aforizmalar…
97:
Cesur yürek ve aforizmalar…
98:
Kumpas hayatlar ve aforizmalar…
99:
Gladyatörler ve aforizmalar…
100:
Dolunay ve aforizmalar…
101:
Cadılar, kuzular ve aforizmalar…
102:
Cumhuriyetin öğretisi ve aforizmalar…
103:
Öfke, bilgelik, erdem ve aforizmalar…
104:
Çakalların öğretisi ve aforizmalar…
105:
Tabiatın öğretisi ve aforizmalar…
106:
Karıncaların öğretisi ve aforizmalar…
107:
Ağaçların öğretisi ve aforizmalar…
108:
Kızılderili kabilelerinin öğretisi ve aforizmalar…
109:
Balarılarının öğretisi ve aforizmalar…
110:
Kelebeklerin öğretisi ve aforizmalar…
111:
Demokrasinin öğretisi ve aforizmalar…
112:
Hırsızlar kralı ve aforizmalar…
113:
Hasat mevsimi ve aforizmalar…
114:
Senkronize hayatlar ve aforizmalar…
115: Mahşerin dört atlısı ve aforizmalar…
Yorumlar
Yorum Gönder